Danıştay Kararı 15. Daire 2018/15 E. 2018/1996 K. 21.02.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2018/15 E.  ,  2018/1996 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/15
Karar No : 2018/1996

Davacı :
Vekili :
Davalılar : 1-
2- –
Davanın Özeti : …………..Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 25/12/2017 tarihli ve E.30528-59106649 sayılı işlemi ile işlemin dayanağı 15/05/2014 tarihli ve 29001 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği’nin 26. maddesinin 4. fıkrasının iptali istenilmektedir.
Düşüncesi : 2577 sayılı Kanunu’nun 5. maddesine uygun bulunmayan dava dilekçesinin aynı Kanun’un 15. maddesi uyarınca reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince 2577 sayılı Kanun’un 14. maddesi uyarınca Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:
Dava; …. Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 25/12/2017 tarihli ve E.30528-59106649 sayılı işlemi ile işlemin dayanağı 15/05/2014 tarihli ve 29001 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği’nin 26. maddesinin 4. fıkrasının iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 5. maddesinde, her bir idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı, ancak aralarında maddi ya da hukuki yönden bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçeyle dava açılabileceği, aynı Kanunun 15. maddesinin 1/d bendinde ise, 5. maddeye uygun olmayan dava dilekçesinin otuz gün içinde yeniden dava açılmak üzere reddedileceği hükmüne yer verilmiştir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 24. maddesinde ise, kamu kurum ve kuruluşlarınca çıkarılan ve ülke çapında uygulanacak düzenleyici işlemlerin iptali istemiyle açılacak davalarda, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’ın görevli olduğu kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, 30/03/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile değişik 3. maddesinde; bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı, aynı Kanun’un 16. maddesinde; kabahatler karşılığında uygulanacak olan idari yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirlerden ibaret olduğu, 27. maddesinin birinci fıkrasında ise; idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idari yaptırım kararının kesinleşeceği kurala bağlanmıştır.
Yukarıda yer alan maddelerin birlikte değerlendirilmesinden; idari para cezasına ilişkin olarak özel kanunlarda görevli yargı yerine ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmaması halinde, idari para cezası kararlarına karşı açılacak davalarda sulh ceza mahkemelerinin görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte piyasaya arz edilen tıbbi cihazların satış, reklam ve tanıtım faaliyetlerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesi amacıyla 15/05/2014 tarihli ve 29001 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği’nin 28. maddesinin 2. fıkrasında “Bu Yönetmelikte belirtilen hükümlere aykırı davranan ve faaliyette bulunanlar hakkında fiillerinin niteliğine göre 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun, 4/5/2007 tarihli ve 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, 30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve diğer mevzuatın ilgili hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümlerine göre, Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği ile atıf yapılan Kanun hükümlerine göre verilen idari yaptırım kararlarına karşı, bu Kanun hükümlerinde yer alan kanun yollarının uygulanarak uyuşmazlıkların görüm ve çözümünde Kanunlarda gösterilen mahkemelerin görevli olduğu; anılan Yönetmeliğe karşı açılan davaların ise, ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görüleceği hususunda duraksama bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; ne muhtelif tarihlerde yapılan şikayetler üzerine davacıya ait satış merkezi hakkında yapılan denetimde, Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliğinin 26. maddesinin 4. fıkrasına aykırı şekilde internetten tıbbi cihaz satışı yapıldığı, bunun üzerine davalı idarenin 04/10/2017 tarihli ve R.18336 sayılı yazısı ile davacı satış merkezi sorumlu müdürünün uyarıldığı, bu uyarma yazısına rağmen davacı firma tarafından yine internet üzerinden bazı sitelerde tıbbi cihazların satış ve reklam faaliyetlerine devam edildiğinin tespiti üzerine anılan firmaya, Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliğinin 28. maddesinin 2. fıkrası gereği 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nın 32. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen 200 (İki yüz) TL -güncel tutarı- idari para cezası verilmesine karar verildiği, yaptırım kararının ………..Valiliği İl Sağlık Müdürlüğünün 25/12/2017 tarihli ve E.30528-59106649 sayılı işlemi ile davacıya tebliğ edildiği, bunun üzerine anılan işlemin ve dayanağı Tıbbi Cihaz Satış, Reklam ve Tanıtım Yönetmeliği’nin 26. maddesinin 4. fıkrasının iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlığın, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen 200 (İki yüz) TL idari para cezası verilmesine ilişkin işlemin iptali isteminden kaynaklanan kısmının görüm ve çözümünün 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun yukarıda aktarılan 3 ve 27. maddeleri uyarınca adli yargı yerinin görevine girdiği açık olup, adli yargı yerinde görülmesi gereken idari yaptırım kararının iptali ile idari yargı yerinde görülmesi gereken Yönetmeliğin iptali istemli davanın tamamının, tek dilekçede birleştirilerek Danıştay’da görülmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davacı tarafından, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen 200 (İki yüz) TL idari para cezasının iptali istemiyle adli yargı yerinde ayrı dilekçeyle, davanın Danıştay’da görülmesi gereken Yönetmelik hükmüne ilişkin kısmının ise, menfaat bağı kurulmak, hukuka aykırılık gerekçeleri belirtilmek ve dava konusu açıkça ortaya konulmak suretiyle, düzenlenecek yeni bir dilekçeyle dava konusu edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 15/1-d maddesi uyarınca bu kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde 5. maddeye uygun şekilde, yukarıda belirtilen hususlar göz önüne alınarak ayrı ayrı dilekçelerle dava açmakta serbest olmak üzere DAVA DİLEKÇESİNİN REDDİNE, 2577 sayılı Kanunun 15/5. maddesi hükmüne göre dilekçenin reddi üzerine yeniden verilen dilekçede aynı yanlışlıklar yapıldığı takdirde davanın reddedileceği hususunun davacıya duyurulmasına, … TL karar harcı ve …. TL posta giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, dava dilekçesi örneği ile eklerinin ve bu dava açılırken yatırılan …….. TL başvuru harcı, …. TL yürütmenin durdurulması harcı ve ….. TL vekalet harcı ile artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, 21/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.