Danıştay Kararı 15. Daire 2018/1314 E. 2018/5615 K. 05.06.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2018/1314 E.  ,  2018/5615 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/1314
Karar No : 2018/5615

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Dava dilekçesinde faiz istemi bulunmasa dahi, miktar artırım dilekçesiyle dava dilekçesinde talep edilen miktar da dahil edilmek üzere istenen toplam tazminat miktarına faiz işletilmesi talebinde bulunulması nedeniyle, hükmedilen toplam tazminat miktarına dava dilekçesinde talep edilip kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarı için faize hükmedilmemesi, miktar artırım dilekçesiyle artırılan ve kabul edilen maddi tazminat miktarına, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan, miktar artırım dilekçesinin davalı idarelere tebliğ edildiği tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, dosyanın tekemmül ettiği anlaşılmakla yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; Davacının 18.04.2008 tarihinde, … ili, İscehisar ilçesi … Mahalle, … Camii Caddesi üzeri No… adresinde bulunan evin önünde meydana gelen kaza sonucunda; malûliyetine, çalışma gücü kaybına, fiziksel ve zihinsel güçsüzlüğüne neden olacak şekilde yaralandığı belirtilerek 50.000 TL maddi, 25.000 TL manevi tazminatın ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun davalı idarece cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi üzerine, olayın meydana gelmesinde su arızası için açmış olduğu çukura, akşam saat 20.30 sıralarında düşerek ağır beyin travması geçirdiği, … Başsavcılığı tarafından açılan 2008/355 sayılı soruşturma dosyası içerisinde yer alan ifade tutanaklarında da belirtildiği gibi bu çukurun uzun bir süredir açık vaziyette olduğu, davalı idarenin gerekli tedbirleri almayarak hizmet kusuru işlediği, bu ağır kusuru neticesinde tüm ömrü boyunca fiziksel olarak tekrar eskisi gibi sağlıklı ve tam olamayacağının açık olduğu, kaza nedeniyle işinden çıkarıldığı ve sağlık durumu sebebi ile verimli çalışamadığı ileri sürülerek 50.000-TL maddi, 10.000-TL manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; Dairemizin … tarih ve E:… K:… sayılı kararıyla manevi tazminat yönünden onanması, maddi tazminat yönünden ıslah edilen miktar üzerine yeniden karar verilmesi gerekçesiyle bozulması üzerine bozma kararına uyularak davalı idarenin yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayolunda yapılan kazı çalışmalarında, trafik düzen ve güvenliği için gereken tedbirleri almamak, çalışmaları denetlememek suretiyle meydana gelen kazada tamamen kusurlu olması nedeniyle, davacının uğradığı maddi zararı karşılaması gerektiğinden, davacının tazminat isteminin kabulüne, 111.252,32-TL maddi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesine, maddi tazminat miktarının tamamı üzerinden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz istemine ise İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16/4 maddesinde dava dilekçesinde miktara ilişkin talebinin ıslaha konu olabileceği düzenlendiğinden davacının dava dilekçesinde davaya konu etmediği faize yönelik talebinin ıslah yoluyla davaya konu etmesinin kabulü mümkün bulunmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından idarenin kusuru olmadığı gerekçesiyle, davacı tarafından ise hükmedilen miktara kaza tarihinden itibaren ya da ıslah edilen kısım ile ilgili olarak ıslah tarihinden itibaren faiz ödenmesi gerektiği ileri sürülerek, anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısımlarında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Kararın 29/01/2014 tarihinde Mahkeme kaydına giren miktar artırımına ilişkin dilekçe ile talep edilen ancak dava dilekçesinde yer verilmeyen faiz istemi incelenecek olursa;
Mahkemece, ıslah talebiyle birlikte sadece davanın konusu olan tazminat miktarının artırılabileceği, bunun dışında dava dilekçesinde değinilmeyen faiz istemine sonradan yer verilmesinin mümkün görülmediği gerekçesiyle davacıların tazminat talebine yasal faiz isteminin reddine karar verilmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer alıp, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. ” cümlesi eklenmiştir.
Nitekim, 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (Tasarının 3.maddesi) gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
Faiz, asıl alacağa bağlı feri bir hak olması nedeniyle dava dilekçesinde bu konuda bir istek olmasa dahi, sonradan 2577 sayılı Kanunun 16/4. maddesi uyarınca miktar artırımına ilişkin dilekçede faiz isteminde bulunulmuşsa bu istemin miktar artırımı kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde belirtilen tazminat miktarının artırılmasına hukuki olanak sağlayan adil yargılanma hakkı, sadece tazminat miktarını değil, faiz istemini de kapsar.
Dava dilekçesinde faiz istemi olmayıp miktar artırım dilekçesinde faiz istemi var ise, miktar artırım dilekçesinin içeriğinden, talep edilen toplam tazminat miktarına faiz istenildiği açıkça anlaşılıyor ise, dava dilekçesinde talep edilen miktara faize hükmedilmemeli, miktar artırım dilekçesi ile artırılan miktara, miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren faize hükmedilmelidir.
Bu durumda, 29/01/2014 tarihinde Mahkeme kaydına giren miktar artırım dilekçesi ile dava dilekçesinde talep edilen maddi ve manevi tazminat ile artırılan maddi tazminat miktarına faiz yürütülmesi istenildiğinden, dava dilekçesinde talep edilip kabul edilen maddi ve manevi tazminat miktarı için faize hükmedilmemeli, miktar artırım dilekçesiyle artırılan ve kabul edilen maddi tazminat miktarına, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan, miktar artırım dilekçesinin davalı idarelere tebliğ edildiği tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, dava dilekçesinde faiz istemi bulunmadığı gerekçesiyle kabul edilen maddi tazminat için faize hükmedilmemesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davacının temyiz isteminin kısmen kabulüyle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hükmedilen tazminata faiz işletilmemesine ilişkin bölümünün BOZULMASINA, davacıların temyiz isteminin kısmen, davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddi ile anılan kararın diğer kısımlarının ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.