Danıştay Kararı 15. Daire 2017/743 E. – K. – T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2017/743 E.  ,  null K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/743
Karar No : 2018/2046

Temyiz Eden (Davalı) : Vekili :
Müdahil (Davalı Yanında) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu kararın, miktar artırım talebi üzerine hüküm altına alınan maddi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihi ve davacı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısımlarının bozulması, kararın diğer kısımlarına yönelik temyiz istemlerinin ise redddedilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; 04/01/2008 tarihinde … ve Araştırma Hastanesinde gerçekleşen guatr ameliyatı sonucu davacının ses tellerinin kesilmesi ve felç olmasında idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle 30.000-TL maddi, 40.000-TL manevi olmak üzere toplam 70.000-TL tazminatın davalı idareden olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince, davalı idarece sunulan sağlık hizmetinin işleyişinde hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 30.000-TL maddi ve 30.000-TL manevi tazminatın idareye başvuruda bulunulan 18/02/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
… İdare Mahkemesince verilen … tarih ve … sayılı karar, Dairemizin 09.04.2014 tarih ve E:2013/5560, K:2014/2559 sayılı kararıyla onanmış olup, davacı tarafından verilen 21.02.2014 tarihli miktar artırım dilekçesinde; 2577 sayılı Kanun’un 6459 sayılı Kanun ile değişik 16/4 maddesi uyarınca maddi tazminat miktarının 79.898-TL artırılmasına karar verilmesi istenildiğinden bu hususta yeniden bir karar verilmek üzere dosya Mahkemesine gönderilmiştir.
… İdare Mahkemesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 7. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bilirkişi raporunda belirtilen efor kaybı miktarının kalan kısmını teşkil eden ve ıslah edilen 79.898-TL tazminatın kabulü gerekmektedir denilerek, hüküm fıkrasına geçilmiş, fakat hüküm fıkrasında vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hüküm kurulmasına rağmen, ödenecek tazminat miktarı ve bu tazminata yasal faiz işletilip işletilmeyeceğine, faiz işletilecekse bunun hangi tarihten itibaren başlatılacağına ilişkin bir hüküm kurulmamıştır.
… İdare Mahkemesince verilen … tarih ve … sayılı karar, Dairemizin 04.05.2016 tarih ve E:2016/1210, K:2016/3172 sayılı kararı ile hüküm fıkrasında kabul edilen tazminat miktarı ve bu tazminata faiz işletilip işletilmeyeceği hususuna yer verilmediği gerekçesi ile bozulmuştur.
… İdare Mahkemesince; Dairemizin anılan bozma kararına uyularak miktar artırım dilekçesi ile talep edilen 78.898-TL maddi tazminatın idareye başvuru tarihi olan 18.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine, 9.542-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının; 78.898-TL maddi tazminata işletilecek yasal faizin başlangıç tarihi ile davacı lehine belirlenen vekalet ücretine ilişkin kısımları dışındaki bölümlerinde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Kararın, miktar artırım dilekçesi ile artırılan tazminat miktarına yürütülecek faize ilişkin bölümü incelenecek olursa;
Bilindiği üzere tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Nitekim, 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (tasarının 3.maddesi) gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer alıp, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacı tarafından dosyaya sunulan 20.02.2014 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu uyarınca maddi tazminat miktarı artırılmış, anılan tarihte dosyanın temyiz incelemesinde olması nedeniyle söz konusu dilekçe İdare Mahkemesince doğrudan Danıştay’a gönderilmiştir. Dairemizce temyiz incelemesi üzerine verilen 09.04.2014 tarih ve E:2013/5560, K:2014/2559 sayılı karar üzerine miktar artırım talebi değerlendirilerek karara bağlanmıştır.
Bu durumda öncelikle İdare Mahkemesi’nce davacının miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği yani davalı idarenin miktar artırımından haberdar olduğu (temerrüde düştüğü) tarihin tespit edilmesi ve hüküm altına alınan 78.898-TL maddi tazminata bu tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, idareye başvuru tarihi olan 18.02.2009 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Kararın, davacı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısmı incelenecek olursa;
Temyiz istemine konu kararın davacı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısmı incelendiğinde, hüküm altına alınan vekalet ücretinin, karar tarihinde yürürlükte bulunan 2017 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uygun hesaplanmadığı anlaşıldığından, kararın bu kısmında da hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı tarafın temyiz isteminin kısmen kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, miktar artırım talebi üzerine hüküm altına alınan maddi tazminata yürütülecek faizin başlangıç tarihi ve davacı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin kısımlarının BOZULMASINA, sair temyiz istemlerinin reddi ile kararın diğer kısımlarının ONANMASINA, bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.