Danıştay Kararı 15. Daire 2017/2780 E. 2018/7121 K. 23.10.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2017/2780 E.  ,  2018/7121 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/2780
Karar No : 2018/7121

Davacı : …
Vekili : …
Davalılar : …
Vekili : …
Vekili : …
Davanın Özeti : 20/07/2011 tarih ve 28000 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Bakım Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’in Geçici 1. maddesi ile davacının … Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi ve sorumlu personel hakkında inceleme yapılarak müeyyide uygulanması istemli başvurunun reddine ilişkin …. İl Sağlık Müdürlüğü’nün 29/06/2017 tarih ve 730065737-622.01 sayılı işleminin iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davalı Sağlık Bakanlığı tarafından; davacının babası vefat etmiş olduğundan davacının Tebliğ hükümleri ile doğrudan bir ilgisinin bulunmadığı, bu sebeple davanın menfaat yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiği, Anayasanın 56.maddesi, 3359 sayılı Kanun ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri ile sağlık alanında düzenleme yapmak ve gerektiğinde müeyyide uygulamakla görevli ve yetkili kılınan davalı Bakanlık tarafından Devlet, vakıf ve özel sektöre ait sağlık tesislerinde faaliyet gösteren yoğun bakım servislerine ilişkin olarak hazırlanan Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Bakım Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’in 20.07.2011 tarih ve 28000 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe konulduğu, sözkonusu tebliğin Geçici 1.maddesinde 22/03/2017 tarih ve 30015 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan değişiklik ile düzenlemenin şimdiki halinin yürürlüğe konulduğu, Tebliğin yayımlandığı 20/07/2011 tarihinden önce, yoğun bakım servislerini hizmet, fiziki şartlar, tıbbi donanım ve personel standartları bakımından düzenleyen bir tescil ve denetim mevzuatının bulunmadığı, bu tarihten önce kurulmuş ve faaliyette bulunan mevcut yoğun bakım birimlerinin söz konusu Tebliğ ile belirlenen fiziki ve personel standartlarına uygun hale getirilebilmesi için bir intibak ve geçiş süresi tanınması zorunluluğunun hasıl olduğu, bu intibak sürecinin amacının, mevcut yoğun bakım yatak kapasiteleri azaltılmaksızın yoğun bakım hizmetlerinin devamlılığının sağlanması ve hasta mağduriyetlerinin engellenmesi olduğu, bu maksatla Tebliğin Geçici 1.maddesi ile 5 yılık bir geçiş süresi benimsenerek Tebliğde belirlenen şartlar kapsamında geçici tescil imkanının tanındığı, aksi halde mevcut yoğun bakım birimlerinin önemli bir bölümünün faaliyetten men edilmesinin söz konusu olacağı, bunun da bu hizmet gereksinin duyan hastaların tıbbi bakım ve tedavileri açısından telafisi imkansız zararlara neden olacağı, Tebliğin 19.maddesi ile yoğun bakım ünitelerinde çalışan hekim ve diğer sağlık çalışanlarının yoğun bakım ve resüsitasyon eğitime almalarının öngörüldüğü ancak bu şartı sağlayamayan sağlık tesislerinin Tebliğin Gecici 1/5 maddesi ile 31/12/2017 (son değişiklikle bu tarih 31/12/2019 olarak güncellenmiştir.) tarihine kadar bu eğitim şartından muaf tutulacağının düzenlendiği, ideal olanın yoğun bakım ünitelerinde çalışan hemşire ve eşdeğer diğer sağlık çalışanlarının yoğun bakım eğitim sertifikalarının bulunması olduğu, ancak bu sertifikalanın bulunmamasının bu hizmetin verilememesi anlamını taşımadığı, çünkü hemşire ve diğer eşdeğer sağlık çalışanlarının gerek eğitim gerekse staj dönemlerinde bu eğitimleri aldıkları, zira yoğun bakım hizmetlerinin 7 gün 24 saat esasına dayalı olarak uzman hekim sorumluluğunda sunulduğu, hemşire ve diğer eşdeğer sağlık çalışanlarının ise uzman hekimce belirlenen talimatlara göre hasta takip ve bakım hizmetlerini yerine getirdikleri, hali hazırda faaliyet gösteren yoğun bakım birimlerinde görev yapan hemşire ve eşdeğer sağlık çalışanının yalnızca %25 ‘inin yoğun bakım sertifikasına sahip olduğu, dolayısıyla %75 oranında sertifikalı personel açığının olduğu, Erişkin yoğun bakım sertifikalı eğitim programı için yetki alan eğitim merkezlerinde, sınırlı kontenjanlar dahilinde personelin eğitim açığının giderilmeye çalışıldığı, bunun için zamana ihtiyaç bulunduğu, öngörülen tahmini sürenin 3 yıl olduğu, hali hazırda ülkemizde mevcut yoğun bakım yataklarının %70’ine yakınının Tebliğin Geçici 1.maddesindeki muafiyetler kapsamında geçici tescil ile faaliyetlerini sürdürdükleri, Tebliğ ile sağlanan muafiyete esas olan hususların hizmetin etkin biçimde sunumunu, hasta sağlığı ve güvenliğini riske atacak şekilde etkilemediği, bu hususların da Tebliğin 14.maddesi ile illerde oluşturulan inceleme ve denetim komisyonlarınca denetlendiği, dava konusu Tebliğin Geçici 1.maddesinin iptal edilmesi durumunda ülke genelindeki yoğun bakım yataklarının %70’inin tescilinin düşeceği ve faaliyetlerinin hukuka aykırı hale geleceği, bunun da telafisi imkansız zararlara yol açabileceği, dava dilekçesinde şikayetli hastane ile ilgili iddiaların, mezkur Tebliğde düzenlemesi olan ancak şikayetli özel hastanenin bu düzenlemelere uymamasından kaynaklanabilecek hususlar olduğu, bu hususlara ilişkin açıklama ve savunmaların diğer davalı tarafından yapılacağı, dava konusu düzenlemenin dayanak mevzuat hükümlerine ve hukuka uygun olduğu,
Davalı tarafından; davacının şikayet dilekçesi üzerine konunun tetkik ve tahkiki için … İlçe Sağlık Müdürlüğü’nde görevli Şube Müdürü Dr. ….’ın incelemeci olarak görevlendirildiği, bu kapsamda müteveffanın yatarak tedavi gördüğü 51 günlük yoğun bakım süresince davacının babasına uygulanan tedavilerin tıbbi açıdan değerlendirilmesi için …. Devlet Hastanesi’nde görevli Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Uzm.Dr. …… görevlendirildiği, adı geçen hekim tarafından hastaya yoğun bakım ünitesinde uygulanan tedavinin yeterli olduğunun belirtildiği, …. Hastanesi 19 yataklı (3 yatak temas izolasyon odası) Erişkin Yoğun Bakım Ünitesinin, 05.03.2015 tarihli Müdürlük makam oluru ile, mevcut fiziki şartlar, personel durumu ve tıbbi donanımı ile 3.seviye olarak tescillendiği, ancak personelin resüsitasyon sertifikalarının eksik olması nedeniyle Tebliğ’in, Geçici 1.maddesi 1.fıkrası (ç) bendine göre, fiziki şartlardaki eksiklikler nedeni ile aynı fıkranın (b) bendine göre komisyon görüşü doğrultusunda geçici tescillendiği, şikayete konu tarihte 1.seviye olarak hizmet vermekte olan anılan hastanenin acil servisinin, 2017 Nisan ayında 3.seviye geçici tescilinin yapıldığı, şikayet edilen hastanenin erişkin yoğun bakım ünitesinin 2016 Aralık ayına ait personel aylık çalışma çizelgesinin istenerek incelendiği, 20.06.2017 tarihinde anılan hastanenin erişkin yoğun bakım ünitesinde denetim yapılarak tespitler yapıldığı, yapılan idari ve tıbbi incelemeler sonucunda şikayete konu hususlarda mevzuata aykırı bir işlem yapılmadığı bilgisini içeren dava konusu işlemin hukuka uygun olduğu savunulmaktadır.
Düşüncesi : Dava konusu Tebliğ hükmünün iptali istemi yönünden
davanın reddine, bireysel işlemin iptali istemi yönünden ise işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava; 20/07/2011 tarih ve 28000 sayılı Resmî Gazete’
de yayımlanarak yürürlüğe giren Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Bakım Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’in Geçici 1.maddesi ile davacının …….Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi ve sorumlu personel hakkında inceleme yapılarak müeyyide uygulanması istemli başvurusunun reddine ilişkin …… İl Sağlık Müdürlüğünün 29/06/2017 tarihli işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun ”Temel Esaslar” başlıklı 3. maddesinin (a) bendinde; ”Sağlık kurum ve kuruluşları yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak planlanır, koordine edilir, mali yönden desteklenir ve geliştirilir.”
(b) bendinde; ”Koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmek suretiyle kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinde kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaksızın gerektiğinde hizmet satın alınarak kaliteli hizmet arzı ve verimliliği esas alınır. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ilgili Bakanlığın muvafakatını alarak, kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşlarına koruyucu sağlık hizmeti görevi verir ve bu kurum ve kuruluşların bütün sağlık hizmetlerini denetler.”
(c) bendinde; Bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılması esastır. Sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesi bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenlenir. Bu düzenleme ilgili Bakanlığın görüşü alınarak yapılır. Gerek görüldüğünde özel sağlık kuruluşlarının her türlü ücret tarifeleri sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca onaylanır. Kamu kurum ve kuruluşlarına ait sağlık kuruluşları veya sağlık işletmelerinde verilen her türlü hizmetin fiyatları Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca tespit ve ilan edilir.”
(e) bendinde; ”Tesis edilecek eğitim,denetim, değerlendirme ve oto kontrol sistemi ile sağlık kuruluşlarının tespit edilen standart ve esaslar içinde hizmet vermesi sağlanır. Herkesin sağlık durumunun takip edilebilmesi vesağlık hizmetlerinin daha etkin ve hızlı şekilde yürütülmesi maksadıyla, ve bağlı kuruluşlarınca gerekli kayıt ve bildirim sistemi kurulur. Bu sistem, e-Devlet uygulamalarına uygun olarak elektronik ortamda da oluşturulabilir. Bu amaçla, nca, bağlı kuruluşları da kapsayacak şekilde ülke çapında bilişim sistemi kurulabilir.”
(i) bendinde; ”Sağlık hizmetlerinin yurt çapında istenilen seviyeye ulaştırılması amacıyla; bakanlıklar seviyesinden en uçtaki hizmet birimine kadar kamu ve özel sağlık kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları arasında koordinasyon ve işbirliği yapılır. Sağlık kurum ve kuruluşları coğrafik ve fonksiyonel hizmet alanları, verecekleri hizmetler, yönetim, hizmet ilişki ve bağlantıları gibi konularda tespit edilen esaslara uymak ve verilen görevleri yapmakla yükümlüdürler. Çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülkeye getirilmesi ve teşviki sağlanır.” hükümleri yer almaktadır.
663 sayılı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinde nın görevleri düzenlenmiş, maddenin 3. fıkrasının (f) bendinde; Bakanlığın görevin ve hizmetin gerektirdiği her türlü tedbiri alacağına işaret edilmiş, 40. maddesinde ise; Bakanlık ve bağlı kuruluşların görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabileceği hükme bağlanmıştır.
Yataklı sağlık tesislerinde sunulmakta olan yoğun bakım hizmetlerinin çağın gereklerine, günümüz ihtiyaç ve beklentilerine uygun olarak geliştirilmesi maksadıyla, yoğun bakım servislerinin personel ve hizmet kıstaslarını, fiziki şartlarını, her türlü malzeme ve tıbbi teknolojik imkânları bakımından asgari standartlarını belirlemek, bünyesinde faaliyet gösterdiği yataklı sağlık tesisinin statüsü, hizmetin yoğunluğu ve hizmet verdiği bölgenin şartlarına göre yeniden seviyelendirilmelerini sağlamak ve bu birimlerde verilecek hizmetlere ilişkin uygulama usul ve esasları belirlemek amacıyla 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3. maddesi ile 663 sayılı nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 40. maddesine dayanılarak hazırlan Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Bakım Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ 20.07.2011 tarih ve 28000 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bilindiği üzere; yoğun bakım servisleri, yaşamsal fonksiyonları hayati risk taşıyacak derecede bozulmuş hastaların 24 saatlik bir hizmet esasına dayalı olarak uzman düzeyinde takip ve tedavilerinin sağlandığı, normal hasta servislerinde sağlanamayan özellikli ve ileri düzey sağlık hizmetlerinin sunulabilmesi amacıyla hastaneler bünyesinde kurulan, hizmet gereklerine göre projelendirilmiş özel fiziki koşulları olan, ileri tıbbi teknolojik donanımı ve sertifika sahibi nitelikli sağlık personeli istihdamı gerektiren özellikli hizmet birimleridir.
Dava konusu Tebliğin yürürlüğe konulmasından önce yoğun bakım servislerini; fiziki şartlar, tıbbi donanım, hizmet ve personel standartları yönünden düzenleyen bir tescil ve denetim mevzuatının bulunmaması nedeniyle söz konusu Tebliğin yürürlüğünden önce hizmet vermekte olan yoğun bakım ünitelerinin Tebliğ ile belirlenen fiziki ve personel standartlarına uygun hale getirilmesi amacıyla bir geçiş süresi verilmesi zorunluluğunun doğduğu açık olup; mevcut yoğun bakım yatak kapasitesi azaltılmadan yoğun bakım hizmetlerinde devamlılık korunarak ve hasta mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla yapıldığı sonucuna varılan Tebliğin Geçici 1. maddesi düzenlemesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır
Davacının … Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi ve sorumlu personel hakkında inceleme yapılarak müeyyide uygulanması talebiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemine gelince;
Davacının başvurusu üzerine yapılan tıbbi ve idari denetim ve incelemelere ilişkin rapor, ifade tutanak ve diğer bilgi ve belgelerden adı geçen Hastanece mevzuata aykırı işlem yapılmadığı anlaşıldığından dava konusu işlemde de hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, davalı ‘nın davacının dava açma ehliyetine ilişkin itirazı yerinde görülmeyerek, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava; 20/07/2011 tarih ve 28000 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Bakım Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’in Geçici 1. maddesi ile davacının … Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi ve sorumlu personel hakkında inceleme yapılarak müeyyide uygulanması istemli başvurunun reddine ilişkin …… İl Sağlık Müdürlüğü’nün 29/06/2017 tarih ve 730065737- 622.01 sayılı işleminin iptali istemi ile açılmıştır.
Anayasanın 56. maddesinin 1. fıkrasında, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu; 3. fıkrasında, Devletin, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak, işbirliğini gerçekleştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenleyeceği; 4. fıkrasında da, Devletin, bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlarından yararlanarak, onları denetleyerek yerine getireceği hükmüne yer verilmiştir.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun sağlık hizmetleriyle ilgili temel esasları belirleyen “Temel Esaslar” başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde; sağlık kurum ve kuruluşlarının yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak planlanacağı, koordine edileceği, mali yönden destekleneceği ve geliştirileceği, (b) bendinde; koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmek suretiyle kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinde kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaksızın gerektiğinde hizmet satın alınarak kaliteli hizmet arzı ve verimliliğinin esas alınacağı, Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ilgili Bakanlığın muvafakatını alarak, kamu ve özel bütün sağlık kurum ve kuruluşlarına koruyucu sağlık hizmeti görevi vereceği ve bu kurum ve kuruluşların bütün sağlık hizmetlerini denetleyeceği, (c) bendinde; bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılması esas olduğu, sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesinin bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenleneceği, bu düzenlemenin ilgili Bakanlığın görüşü alınarak yapılacağı, (e) bendinde; tesis edilecek eğitim, denetim, değerlendirme ve oto kontrol sistemi ile sağlık kuruluşlarının tespit edilen standart ve esaslar içinde hizmet vermesinin sağlanacağı, (g) bendinde; Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’nın, sağlık ve yardımcı sağlık personelinin yurt düzeyinde dengeli dağılımını sağlamak üzere istihdam planlaması yapacağı, ülke ihtiyacına uygun nitelikli sağlık personeli yetiştirilmesi amacıyla hizmet öncesi eğitim programları için Yükseköğretim Kurulu ile koordinasyonu sağlayacağı, serbest ya da kamu kuruluşlarında mesleklerini icra eden sağlık ve yardımcı sağlık personeline hizmetiçi eğitim yaptıracağı, bunu sağlamak amacıyla üniversitelerin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile kamu kurum ve kuruluşlarının imkanlarından da yararlanacağı, (i) sağlık hizmetlerinin yurt çapında istenilen seviyeye ulaştırılması amacıyla; bakanlıklar seviyesinden en uçtaki hizmet birimine kadar kamu ve özel sağlık kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları arasında koordinasyon ve işbirliği yapılacağı, sağlık kurum ve kuruluşlarının coğrafik ve fonksiyonel hizmet alanları, verecekleri hizmetler, yönetim, hizmet ilişki ve bağlantıları gibi konularda tespit edilen esaslara uymak ve verilen görevleri yapmakla yükümlü oldukları, çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülkeye getirilmesi ve teşvikinin sağlanacağı,
663 sayılı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin “Görevler” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; Bakanlığın görevinin herkesin bedenî, zihnî ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesini sağlamak olduğu, 2. fıkrasında; Bakanlığın bu kapsamda, halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi, hastalık risklerinin azaltılması ve önlenmesi, teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin yürütülmesi, insan gücünde ve maddî kaynaklarda tasarruf sağlamak ve verimi artırmak, sağlık insan gücünün ülke sathında dengeli dağılımını sağlamak ve bütün paydaşlar arasında işbirliğini gerçekleştirmek suretiyle yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunumunun sağlanması, kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişiler tarafından açılacak sağlık kuruluşlarının ülke sathında planlanması ve yaygınlaştırılması, ile ilgili olarak sağlık sistemini yöneterek ve politikaları belirleyeceği, 3. fıkrasında, Bakanlığın bu amaçla, strateji ve hedefleri belirleyerek, planlama, düzenleme ve koordinasyon yapacağı, bölgesel farklılıkları gidermeye ve herkesin sağlık hizmetine erişimini sağlamaya yönelik tedbirler alacağı, ilgili kurum ve kuruluşların insan sağlığını doğrudan ve dolaylı olarak etkileyen faktörler ve sosyal belirleyicilerle ilgili uygulamalarına ve düzenlemelerine yön verip, bunu teminen gerekli bildirimleri yaparak, görüş bildirip ve müeyyide uygulayacağı, görevin ve hizmetin gerektirdiği her türlü tedbiri alacağı, “Düzenleme yetkisi” başlıklı 40. maddesinde ise, Bakanlık ve bağlı kuruluşların görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabileceği hususları hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelere istinaden, yataklı sağlık tesislerinde sunulmakta olan yoğun bakım hizmetlerinin çağın gereklerine, günümüz ihtiyaç ve beklentilerine uygun olarak geliştirilmesi maksadıyla, yoğun bakım servislerinin personel ve hizmet kıstaslarını, fiziki şartlarını, her türlü malzeme ve tıbbi teknolojik imkânları bakımından asgari standartlarını belirlemek, bünyesinde faaliyet gösterdiği yataklı sağlık tesisinin statüsü, hizmetin yoğunluğu ve hizmet verdiği bölgenin şartlarına göre yeniden seviyelendirilmelerini sağlamak ve bu birimlerde verilecek hizmetlere ilişkin uygulama usul ve esasları belirlemek amacıyla, Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Bakım Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ, 20/07/2011 tarih ve 28000 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Bakım Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’in iptali istenen Geçici 1. maddesi incelendiğinde;
Dava konusu düzenleme ile, Tebliğin yürürlük tarihinden sonra inşa edilen sağlık tesisleri ile esaslı tadilat yapılarak yoğun bakım servisi oluşturulan mevcut sağlık tesisleri bünyesindeki yoğun bakım servislerinin Tebliğde belirtilen fiziki şartları taşıması zorunlu kılınmış, bunun yanında yürürlük tarihi itibariyle faaliyette bulunan yoğun bakım servislerinden Tebliğle belirlenen fiziki alanlara yönelik asgari şartları, fiziki altyapı yetersizliklerine bağlı olarak sağlayamayanların durumları komisyon raporu ile belgelendirilmek suretiyle en fazla 5 (beş) yıl fiziki standartlardan muaf tutulacağı, yine bu yoğun bakım servislerinde görev yapan personelden yoğun bakım eğitimi almış olma şartını sağlayamayanların durumları komisyon raporu ile belgelendirilmek suretiyle en fazla 2 (iki) yıl muaf tutulacağı ve söz konusu yoğun bakım servislerinin bu muafiyetler çerçevesinde geçici olarak tescillerinin yapılacağı kurala bağlanmıştır. Yapılan değişiklikler ile Tebliğde ön görülen muafiyet süreleri, fiziki alanlara yönelik asgari şartlar bakımından 22/03/2020, personelin yoğun bakım eğitimlerine ilişkin şartlar bakımından ise 31/12/2019 tarihine kadar uzatılmıştır.
Davacı tarafından, Tebliğin geçici 1.maddesi ile getirilen ve 3-5 yıla yayılan geçici tescil uygulamaları ile istisnalar sağlanarak insan hayatının hiçe sayıldığı, kamu yararı amacından uzaklaşıldığı, Tebliğin dayanağı olarak gösteriken 3359 sayılı Kanun ve 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, davalı idareye istisna tanıma ve geçici tescil yapma yetkisi veren bir hükmün bulunmadığı, Kanuna göre idarenin yoğun bakım vasfı taşımayan yerlerin geçici de olsa işletilmesine müsaade etme yetkisinin olmadığı ifade edilerek dava konusu düzenlemenin yetki, şekil, amaç, sebep unsurları açısından hukuka ve üst normlara aykırı olduğu iddia edilmektedir.
Davacı iddiaları, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve davalı idarelerin savunmaları ile birlikte değerlendirildiğinde; dava konusu düzenlemenin, davalı ‘na yasa ile verilen görevlerin ifası amacıyla ve üst hukuk normları ile belirlenen yetki sınırları içinde yapıldığı, düzenlemenin amacının yataklı sağlık tesislerinde sunulmakta olan yoğun bakım hizmetlerinin çağın gereklerine, günümüz ihtiyaç ve beklentilerine uygun olarak geliştirilmesi maksadıyla, yoğun bakım servislerinin personel ve hizmet kıstaslarını, fiziki şartlarını, her türlü malzeme ve tıbbi teknolojik imkânları bakımından asgari standartlarını belirlemek, bünyesinde faaliyet gösterdiği yataklı sağlık tesisinin statüsü, hizmetin yoğunluğu ve hizmet verdiği bölgenin şartlarına göre yeniden seviyelendirilmelerini sağlamak ve bu birimlerde verilecek hizmetlere ilişkin uygulama usul ve esasları belirlemek olduğu, bunun yanında yürürlük tarih itibariyle hali hazırda ülkemizde faaliyet gösteren ve bünyesinde yoğun bakım servisi bulunan sağlık kuruluşlarının Tebliğde öngörülen şartları bir anda sağlamasının beklenemeyeceği, dava konusu düzenlemeyle ön görülen intibak ve geçiş süreci ile, mevcut yoğun bakım hizmetlerinin herhangi bir aksamaya uğramadan sürdürülerek mevcut tesislerin getirilen yeni koşullara zaman içinde uyum sağlamasının amaçlandığı, bu uygulamanın gerek sağlık hizmetlerinin devamlılığının sağlanması gerekse hasta mağduriyetlerinin önlenmesi bakımından bir zorunluluk olduğu, aksi halde mevcut yoğun bakım servislerinin büyük bir bölümünün faaliyetini devam ettiremez hale geleceği, bunun da toplum sağlığı açısından çok önemli ve telafisi imkansız zararları beraberinde getireceği, düzenleme ile kamu yararının amaçladığı, hukuka ve üst normlara uygun biçimde yapılan düzenlemenin iptalini gerektirecek herhangi bir hukuki nedenin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacının … Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi ve sorumlu personel hakkında inceleme yapılarak müeyyide uygulanması istemli başvurunun reddine ilişkin …… İl Sağlık Müdürlüğü’nün 29/06/2017 tarih ve 730065737-622.01 sayılı işleminin iptali istemi incelendiğinde;
10/11/2016–30/12/2016 tarihleri arasında …….Hastanesi Erişkin Yoğun Bakım Ünitesinde tedavi gören babasına refakat eden davacı tarafından …… İl Sağlık Müdürlüğü’ne verilen 03/03/2017 kayıt tarihli şikayet dilekçesinde; anılan hastanenin yoğun bakım ünitesinin fiziksel özelliklerinin ve hasta başına düşen sağlık personelinin yetersiz ve Tebliğe aykırı olduğu, hasta bakımı, egzersiz yaptırılması, pozisyon şeması vb konularda kayıt eksiklerinin olduğu, hasta yakınlarına yeterli bilgi verilmediği, hasta ziyaretlerinin kısıtlandığı, acil servis hizmetlerinin eksik ve yetersiz olduğu, hastayı çıkartmak istedikleri halde buna müsaade edilmediği belirtilmiş ve bahse konu aksaklık ve usulsüzlüklerle ilgili olarak gerekli denetimlerin yapılması ve müeyyidelerin (eksiklikler tamamlanıncaya kadar kapatma, idari disiplin dürecinin başlatılması, ceza verilmesi) uygulanması talep edilmiştir.
Bahse konu şikayet dilekçesi üzerine davalı tarafından inceleme başlatılmış, yapılan idari ve tıbbi denetim sonrasında hazırlanan inceleme raporuna istinaden tesis edilen …… İl Sağlık Müdürlüğü’nün 29/06/2017 tarih ve 730065737-622.01 sayılı işlemi ile şikayet konu hususlarda mevzuata aykırı bir durumun saptanmadığı davacı tarafa bildirilmiştir.
Şikayete konu hastanenin tescil durumu ile davalı idarece yapılan inceleme faaliyetine ilişkin dosyaya yer alan bilgi ve belgeler incelendiğinde; …. Hastanesi’nin, 05/03/2015 tarihinde, 19 yataklı (3 yatak temas izolasyon odası) Erişkin Yoğun Bakım Ünitesinin mevcut fiziki şartlar, personel durumu ve tıbbi donanımı ile 3.seviye olarak tescillendiği, ancak personelin resüsitasyon sertifikalarının eksik olması nedeniyle Tebliğ’in, Geçici 1.maddesi 1.fıkrası (ç) bendine göre, fiziki şartlardaki eksiklikler nedeni ile aynı fıkranın (b) bendine göre komisyon görüşü doğrultusunda geçici tescillendiği görülmektedir.
Yapılan inceleme kapsamında; davacının hasta başına düşen yoğun bakım personelinin yetersiz olduğu iddialarıyla ilgili olarak, 50 günlük tedavi sürecinin yalnızca 01/12/2016- 18/12/2016 arasındaki 18 günlük kısmının incelendiği, söz konusu 18 günlük sürede Tebliğin Ek-1 sayılı tablosunda gösterilen asgari standartlar gereği günün her saatinde her iki yatak için en az bir hemşire/sağlık personeli bulundurması gereken hastanenin bu koşulu sağlayamadığı, gündüzleri 19-20 hasta için 6-7 hemşire/sağlık personeli bulundurulduğu, geceleri ise çalışan sayısının 4-5 olduğunun tespit edildiği, Tebliğin dava konusu geçici 1. maddesi ile yalnızca personelin yoğun bakım eğitimlerine ilişkin muafiyet tanındığı, çalıştırılacak personel sayısı bakımından muafiyet öngörülmediği açık olmasına rağmen davalı idarece Tebliğ hükümlerine aykırı biçimde belirlenen sayıdan az personel çalıştırıldığı tespit edilen hastane hakkında herhangi bir müeyyide uygulanmadığı,
Hastalara düzenli pozisyon değişikliği yaptırılmaması nedeniyle yatak yararı oluştuğu, hasta yakınlarına tedavi gören yakınları hakkında yeterli ve düzenli bilgi verilmediği yönündeki şikayetçi yakınmalarına ilişkin olarak, ifadelerine başvurulan tanıklarda da benzer şikayetlerin dile getirildiği, buna rağmen söz konusu durumun mevzuat gereği müeyyide uygulanmayı gerektirip gerektirmediği hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığı,
Davacı tarafından bilgisine başvurulmak üzere isimleri bildirilen tanıklardan yalnızca ikisinin ifadesine başvurulduğu, diğer tanıkların bilgisine neden başvurul(a)madığı hususunda herhangi bir değerlendirme de yapılmadığı, şikayet edilen hastanenin yoğun bakım ünitesindeki hasta yataklarının fonksiyonlarının kısıtlı ve eski oluşu ile yoğun bakım personelinin giriş çıkışlarında hiljen kurallarına riayet edilmediği hususunda gerek ifadesine başvurulan tanıklara bu yönde soru yöneltilmediği gerekse başkaca bir inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda eksik inceleme üzerine hazırlanan inceleme raporuna istinaden tesis edildiği anlaşılan hukuka aykırı dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 20/07/2011 tarih ve 28000 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Bakım Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Tebliğ’in dava konusu Geçici 1.maddesinin iptali istemi yönünden DAVANIN REDDİNE; davacının …….Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi ve sorumlu personel hakkında inceleme yapılarak müeyyide uygulanması istemli başvurunun reddine ilişkin …… İl Sağlık Müdürlüğü’nün 29/06/2017 tarih ve 730065737-622.01 sayılı İŞLEMİN İPTALİNE, dava kısmen ret, kısmen iptal ile sonuçlandığından aşağıda dökümü yapılan … TL yargılama giderinin … TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına, … -TL yargılama giderinin ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen … TL avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya, … TL avukatlık ücretinin ise davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 23/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.