Danıştay Kararı 15. Daire 2017/278 E. 2018/376 K. 24.01.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2017/278 E.  ,  2018/376 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/278
Karar No : 2018/376

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; 18.10.2005 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği mesleki yeterlik sınavı neticesinde adına düzenlenen gümrük müşavirliği izin belgesinin tarafına iade edilmesi istemiyle davacı tarafından yapılan başvurunun reddine ilişkin 27.08.2013 tarih ve 15607 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesince; Dairemizin … tarih ve E:…, K: … sayılı bozma kararına uyularak; birbirine bağlı olmayan ayrı zaman dilimlerinde yapılan sınavlarda başarılı sayılmanın gümrük müşavirliği izin belgesi düzenlenmesi için yeterli olmadığı ve dava konusunun davacının 24.11.2002 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği ön eleme sınavı ve devamı niteliğindeki 18.10.2005 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği mesleki yeterlik sınavı üzerine verilen gümrük müşavirliği izin belgesinin iptaline ilişkin olduğu anlaşıldığından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28. ve 52/4. maddesi kapsamında yargı kararının uygulanması amacıyla tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
4458 sayılı Gümrük Kanunu Geçici Madde 5/1, “Bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce gümrük komisyoncu yardımcısı karnesine sahip olanlar, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren iki yıl içinde Gümrük Müsteşarlığına müracaat etmeleri halinde, öğrenim şartı hariç olmak üzere 227 nci maddede belirtilen koşulları taşımaya devam ettiklerinin anlaşılması durumunda, kendilerine Gümrük Müşavir Yardımcısı İzin Belgesi verilir. Bu şekilde gümrük müşavir yardımcısı olanlar en az lise mezunu olmaları halinde, gümrük müşavirliği için açılacak ilk üç sınava girebilirler.” hükmünü içermektedir. 07.10.2009 tarih ve 27369 mükerrer sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Gümrük Yönetmeliği’nin uyuşmazlık döneminde yürürlükte olan 566. maddesinde ise; ” (1) Sınavların zamanı ve başvuru koşulları en az bir ay önce ilan edilir. (2) Gümrük müşavirliği sınavı, ön eleme ve mesleki yeterlilik yazılı olmak üzere iki aşamada yapılır. (3) Ön eleme sınavı Yükseköğretim Kurulu Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi veya sınav yapan diğer resmi kuruluşlar tarafından yapılır. Müsteşarlık ile yapılacak protokol çerçevesinde; testlerin hazırlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi işlemleri sınavı yapan kuruluşlar tarafından yürütülür. (4) Gümrük müşavirliği ön eleme sınavını kazananlar, Müsteşarlıkça tayin edilecek yer ve zamanda mesleki yeterlilik sınavına tabi tutulur. (5) Gümrük müşavir yardımcılığı için yalnız yazılı sınav yapılır.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Yukarıda anılan mevzuat hükümleri gereğince; gümrük müşavirliği sınavının kazanılmış sayılması için, öncelikle ilk aşamada yapılan ön eleme sınavında başarılı olunması, akabinde ise mesleki yeterlilik sınavında başarılı olunması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının 29.07.2001 ve 24.11.2002 tarihlerinde yapılan iki ayrı gümrük müşavirliği ön eleme sınavına katıldığı, 29.07.2001 tarihli ön eleme sınavında ilk önce başarısız sayıldığı, bu işlemin iptali istemiyle açtığı davada mahkeme kararına istinaden başarılı sayıldığı, ancak anılan sınavda başarısız olan adaylardan biri tarafından açılan başka bir davada verilen mahkeme kararıyla söz konusu sınavın tamamının iptal edilmesi üzerine davalı idare tarafından 14.11.2005 tarih ve 2005/281 sayılı işlemin tesis edilerek sınavda başarı sağlayıp adına izin belgesi düzenlenenlerin kazanılmış haklarının saklı tutulduğu, bu sınava katılan ve başarısız sayılan adaylar için ise 2006 yılında yeniden ön eleme sınavı yapılacağının belirtildiği, 29.07.2001 tarihli ön eleme sınavına ilişkin davacı tarafından açılan iptal davası devam ederken, davacının 24.11.2002 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği ön eleme sınavına da katıldığı, anılan sınavda da ilk önce başarısız sayıldığı, bu başarısız sayılma işlemine karşı açtığı davada mahkemece iptal kararı verilmesi üzerine yargı kararının uygulanması kapsamında başarılı sayılarak ikinci aşama sınavı olan 18.10.2005 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği mesleki yeterlik sınavına alındığı, bu sınavda başarılı olması üzerine adına gümrük müşavirliği izin belgesi düzenlendiği, ancak 24.11.2002 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği ön eleme sınavına ilişkin davacı lehine verilen mahkeme kararının bozulması sonucu davalı idarenin 22.02.2013 tarih ve 3547 sayılı işlemi ile davacının gümrük müşavirliği belgesinin geri alınması üzerine, davacı tarafından gümrük müşavirliği belgesinin iadesi istemiyle yapılan 20.08.2013 tarihli başvurunun reddine ilişkin 27.08.2013 tarih ve 15607 sayılı işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davacının 29.07.2001 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği ön eleme sınavında .. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile başarılı sayıldığı, ancak sınavda başarısız olan adaylardan İlhami Duranlar tarafından açılan davada … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararı ile sözkonusu sınavın tamamının iptal edilmesine karar verildiği, davalı idare tarafından işbu mahkeme kararının uygulanmasını temin etmek üzere hak kayıplarına neden olmamak amacıyla 14.11.2005 tarih ve 2005/281 sayılı işlem ile iptal edilen 29.07.2001 tarihli gümrük müşavirliği ön eleme sınavında başarılı olanların haklarının saklı tutulduğu, başarısız olanlara ise bir sınav hakkı daha verildiği, bu çerçevede 29.07.2001 tarihli gümrük müşavirliği ön eleme sınavında başarılı olan 77 adaydan 34’ünün 06.09.2001 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği mesleki yeterlilik sınavında başarılı olarak gümrük müşavirliği belgesi almaya hak kazandığı ve sözkonusu 34 kişinin kazanılmış haklarının saklı tutulduğu, sözkonusu sınava iştirak etmekle birlikte başarısız sayılan adayların ise 2006 yılı içerisinde tekrar ön eleme sınavına tabi tutulduğu, davacının ise anılan süreçte 24.11.2002 tarihinde gerçekleştirilen ön eleme sınavında … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile başarılı sayılması üzerine 18.10.2005 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği mesleki yeterlilik sınavına alındığı ve bu sınavda başarılı olarak gümrük müşavirliği izin belgesi ve BİLGE kullanıcı kodu almaya hak kazandığı, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 16.12.2010 tarih ve E: 2009/410, K:2010/2378 sayılı kararı ile … İdare Mahkemesi’nin anılan kararının bozulduğu, bu karar üzerine davacının gümrük müşavirliği izin belgesinin iptal edilerek BİLGE kullanıcı koduna bloke konulduğu, davacı tarafından bu işlemin iptali istemiyle … İdare Mahkemesi’nde açılan davanın … tarih ve … sayılı karar ile reddedildiği ve bu kararın 30.04.2014 tarihinde kesinleştiği, davacının işbu davaya konu gümrük müşavirliği izin belgesinin tarafına iade edilmesi istemiyle yaptığı 20.08.2013 tarihli başvurusunu ise, önceki dava süreçlerinden farklı olarak mahkeme kararıyla başarılı sayıldığı 29.07.2001 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği ön eleme sınavına dayandırdığı anlaşılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi kararlarında, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, “insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlet” şeklinde tanımlanmıştır.
Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin en önemli unsurlarından birisi “hukuki güvenlik ilkesi”dir. Hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Diğer bir ifadeyle hukuki güvenlik ilkesi, kişilerin hukuksal ilişkiler kurarken tabi olacakları hukuk kurallarını önceden bilmeleri anlamına gelirken, “idari istikrar ilkesi” ise, bu kurallara dayanılarak kazanılan hakların korunacağı güvencesinin kişilere verilmesini ifade etmektedir.
Anayasanın 138. ve 2577 sayılı Yasanın 28. maddesi uyarınca idarenin yargı kararının gereğini yerine getirmesi bir zorunluluk ise de; iptal edilen işlemle üçüncü kişiler yönünden kazanılmış bir hak doğmamış olsa da, eğer subjektif kazanımlar söz konusu ise, bu subjektif etki ve sonuçların korunması da yukarıda değinildiği üzere hukuki güvenlik ve idari istikar ilkelerinin bir sonucudur.
Bu durumda; davacının 29.07.2001 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği ön eleme sınavında ve 18.10.2005 tarihinde yapılan gümrük müşavirliği mesleki yeterlik sınavında başarılı olduğu ve kazanılmış hakların korunmasına ilişkin (Mülga) Gümrük Müsteşarlığı’nın 14.11.2005 tarih ve 2005/281 sayılı işlemi kapsamında, 29.07.2001 tarihinde yapılan gümrük müsteşarlığı ön eleme sınavında başarılı olup adına izin belgesi düzenlenen diğer 34 kişi ile eş konumda bulunduğu, 18.10.2005 tarihinde yapılan sınav her ne kadar 24.11.2002 tarihinde yapılan ön eleme sınavının ikinci aşaması olsa da, davacının mevzuatla öngörülen bir ön eleme bir de yeterlilik sınavında başarılı olarak adına gümrük müşavirliği izin belgesi düzenlenmesi için gerekli olan şartları haiz olduğu sonucuna varılmaktadır. Bu çerçevede, belirtilen sınavlarda başarılı olmak suretiyle gümrük müşavirliği mesleğini 8 yılı aşkın süredir icra etmekte olan davacının başvurusu üzerine gümrük müşavirliği izin belgesinin verilmesi gerekirken, yargı kararının uygulandığından bahisle, aksi yönde tesis edilen işlemde hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerine uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/01/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile temyize konu idare mahkemesi kararının onanması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyorum.

(XX) KARŞI OY :
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. Maddesinin dördüncü fıkrasının ” Danıştay’ın bozma kararlarına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesi, bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılır.” hükmü uyarınca, bozmaya uyma kararlarında temyiz incelemesi bozmaya uygunluk ile sınırlı olarak yapılacağından, temyiz edilerek bozulması istenilen kararın gerekçesi ve sonucunun bozma kararına uygun olduğu anlaşıldığından, mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyorum.