Danıştay Kararı 15. Daire 2017/1142 E. 2018/1276 K. 07.02.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2017/1142 E.  ,  2018/1276 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2017/1142
Karar No : 2018/1276

Davacılar : Vekili :
Davalılar : 1-
Vekili :
2-
Vekili :
3-
Vekili :
4-

Davanın Özeti : Davacılardan …tarafından Türkiye’de ikinci el olarak satın alınan araca MD grubu plaka verilmesi ve aracın ruhsatnamesine “İsmi yazılı şahıs ve aile fertleri dışında başkası kullanamaz” şeklinde kısıtlama şerhi konulması işlemleri ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 55. maddesinin (b) fıkrasının 3. bendinin; aracın ithal olmayıp ülke sınırları içinde satın alındığı, düzenlemelerin ayrımcılığa yol açtığı, kısıtlama şerhinin kanun veya yönetmelik değil Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yayımlanan Genelge’ye dayandığı, yabancının taşınır mal edinmesini sınırlayan bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırılık teşkil ettiği ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Davalı ‘nın Savunmasının Özeti : MA-MZ plakaların veriliş amacının, çeşitli nedenlerle ülkemizde bulunan yabancı uyruklu kişilerin sahip oldukları araçların niteliğini belirlemeye yönelik olduğu, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı ‘nın Savunmasının Özeti : Davada hasım olunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın Savunmasının Özeti : Davada hasım olunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı İstanbul Valiliği’nin Savunmasının Özeti : Davaya konu yönetmelik maddesi ve bu maddeye dayalı olarak tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 55. maddesinin (b) fıkrasının 3. bendi ile araca MD plaka verilmesi işlemleri yönünden davanın reddine ilişkin kararı temyizen inceleyen İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından onandığı ve davacının karar düzeltme istemlerinin reddine karar verildiği, bu haliyle dava konusu iki istem yönünden davanın reddi yönündeki kararın kesinleştiği, aracın ruhsatınamesine “İsmi yazılı şahıs ve aile fertleri dışında başkası kullanamaz” şeklinde kısıtlama şerhi konulması işlemi yönünden davanın reddine ilişkin kararın ise İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından bozulduğu ve davalı ve İstanbul Valiliği’nin karar düzeltme istemlerinin reddedildiği görüldüğünden anılan bozma kararı doğrultusunda dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava; davacılardan …tarafından Türkiye’de ikinci el olarak satın alınan araca MD grubu plaka verilmesi ve aracın ruhsatına “ismi yazılı şahıs ve aile fertleri dışında başkası kullanamaz” biçiminde kısıtlama şerhi konulması işlemleri ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 55. maddesinin (b) fıkrasının 3. bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davanın reddine ilişkin bulunan Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 27/05/2009 günlü günlü, E:2008/3304, K:2009/3452 sayılı kararının, davacı …’ın maliki olduğu araca MD plakası verilmesi işlemine ilişkin kısmı ile Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 55/b maddesinin 3. bendinin iptali isteminin reddine ilişkin kısmı Danıştay Idari Dava Daireleri Kurulunun 03/04/2013 gün ve E: 2009/1698, K: 2013/1210 sayılı kararıyla onanmış, Kararın, aracın ruhsatnamesindeki sınırlama kaydı işlemine yönelik iptal isteminin reddine ilişkin kısmı ise “Davacıya ait araca ilişkin motorlu araç tescil belgesine düşülen şerhle, aracın kullanımına kısıtlama getirildiğinde, (örneğin ücretli şoför aracılığıyla kullanımının imkansız kılındığında) ihtilaf bulunmamaktadır. Bunun, davacının anılan araç üzerindeki mülkiyet hakkına getirilmiş bir sınırlama olduğu da açıktır.
Yabancıların durumunun özel olarak düzenlendiği Anayasa’nın 16. maddesinde, temel hak ve özgürlüklerin yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabileceği öngörülmüştür.
Anayasa’nın sözü edilen maddesine göre, ülkede bulunan yabancıların, temel hak ve özgürlüklerin kimilerinden, gerektiğinde vatandaşlardan farklı biçimde yararlandırılabileceği, bu konuda bir kısım sınırlandırmalar getirilebileceği, ancak bunun milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla yapılabileceği anlaşılmaktadır. Ayrıca, Anayasa’nın 35. maddesinde de, mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Davalı idarelerin savunmalarında, dava konusu kısıtlama işleminin Genelgesi uyarınca tesis edildiği belirilmiş, ancak bu düzenlemenin dayanağı, getiriliş sebebi ve amacına yönelik bir belirlemeye yer verilmemiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun’da, yukarıda belirtildiği şekliyle, yabancıların ülkemizde edindiği taşıtları kullanmalarını kısıtlayıcı tarzda bir uygulama yapabilmesine olanak veren, kısıtlanabileceğini öngören bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu itibarla, ‘nın 09/02/1996 günlü, 68 sayılı Genelgesine dayanılarak, davacı, yabancı uyruklu …’ın maliki olduğu motorlu araç tescil belgesine “ismi yazılı şahıs ve aile fertleri dışında başkası kullanamaz” şerhi konulmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır” gerekçesiyle bozulmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. Maddesinde, Danıştay Idari Dava Daireleri Kurulunun bozma karalarına karşı ısrar hakkı tanınmamıştır.
Bu durumda, anılan bozma kararında belirtilen gerekçelerle aracın ruhsatnamesindeki sınırlama kaydı işlemine yönelik iptal isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; aracın ruhsatnamesindeki sınırlama kaydı işleminin iptali isteminin reddine yönelik işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince; Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 27.05.2009 tarih ve E:2008/3304, K:2009/3452 sayılı kararının İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 03.04.2013 tarih ve E:2009/1698, K:2013/1210 sayılı kararıyla kısmen onanıp kısmen bozulması üzerine, bozma kararına uyularak bozulan kısım hakkında gereği görüşüldü:
Dava, davacılardan .. tarafından Türkiye’de ikinci el olarak satın alınan araca MD grubu plaka verilmesi ve aracın ruhsatına “İsmi yazılı şahıs ve aile fertleri dışında başkası kullanamaz” şeklinde kısıtlama şerhi konulması işlemleri ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 55. maddesinin (b) fıkrasının 3. bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 27.05.2009 tarih ve E:2008/3304, K:2009/3452 sayılı kararında; Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 56/e maddesinde, asli ikametgahları yabancı memlekette olan (Türk turistler hariç) ve Türkiye’ye geçici bir süre için çalışmak, tetkik ve tahsilde bulunmak gayesiyle ve turistik amaçla veya çeşitli nedenlerle gelen yabancı kişilerin yurtta bulundukları sürece, ithal işlemine tabi olmayan ve yurt dışından getirdikleri araçları ile ülkemizde edinecekleri araçlarına verilen “MA”-“MZ” grubu plakaların, beyaz zemin üzerine, siyah harf ve rakamlardan oluşacağının düzenlendiği, aynı Yönetmeliğin dava konusu 55/b-3. maddesinde ise, 001’den 999’a kadar, (MA) ile başlayan ve (MZ)’de biten ikili harf gruplarının tamamının, çeşitli nedenlerle yurdumuzda bulunan yabancı kişilerin araçlarına verileceğinin belirtildiği, Yönetmeliğin 55. ve 56. maddeleri uyarınca MA-MZ grubu plakaların veriliş amacının çeşitli nedenlerle ülkemizde bulunan yabancı uyruklu kişilerin sahip oldukları araçların niteliğini belirlemeye yönelik olduğu ve üst hukuk normlarına aykırılık teşkil etmediği, dava konusu Yönetmelik maddesinde hukuka aykırılık bulunmadığı, Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 09.02.1996 tarih ve 68 sayılı Genelgesi’nde, asıl ikametgahları yabancı memleketlerde olan, “Türk turistler hariç” ülkemizde geçici bir süre için çalışmak, tetkik ve tahsilde bulunmak gayesiyle ve turistlik amaçla veya çeşitli nedenlerle gelen yabancıların adlarına tescil edilen araçlara “MA-MZ” serisi harf grubu ve sıra esasına göre üçlü rakam grubu plaka tahsis edileceği, “tescil belgesinde adı yazılı kişi veya kişilerden başkası kullanamaz” ibaresinin şerh olarak düşüleceği yazılı beyanda bulunulması halinde ülkemizde edinilen araçların” eş ve çocuklarının da kullanabileceğinin” ruhsata şerh olarak verilebileceğinin belirtildiği, yabancı uyruklu olan davacının satın aldığı aracın niteliğini belirlemeye ve güvenlik mülahazası ile sadece yabancı kişi ve aile fertleri tarafından kullanılmasını sağlamaya yönelik olarak MA-MZ serisi plakanın uygulaması ile belli kişiler için verilen bu plaka grubunun araç sahibi ve aile fertleri dışındaki kişilere kullandırılmasında sınırlama getirilmesinde de davacı için bir ayrımcılık söz konusu olmadığı, dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, davacının temyiz istemini inceleyen İdari Dava Daireleri Kurulu tarafından 03.04.2013 tarih ve E:2009/1698, K:2013/1210 sayılı kararıyla araca MD grubu plaka verilmesi işlemi ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 55. maddesinin (b) fıkrasının 3. bendi yönünden davanın reddine ilişkin kararın temyiz istemi reddedilerek kararın onandığı, aracın ruhsatnamesine “İsmi yazılı şahıs ve aile fertleri dışında başkası kullanamaz” şeklinde kısıtlama şerhi konulması işlemi yönünden ise temyiz istemi kabul edilerek kararın bu kısmının bozulduğu, 25.10.2016 tarih ve E:2014/1086, K:2016/2788 sayılı kararı ile de davacının ve davalı ile İstanbul Valiliği’nin karar düzeltme istemlerinin reddine karar verildiği, bu haliyle araca MD grubu plaka verilmesi işlemi ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 55. maddesinin (b) fıkrasının 3. bendi yönünden davanın reddi yönündeki kararın kesinleştiği görülmektedir.
Aracın ruhsatnamesine “İsmi yazılı şahıs ve aile fertleri dışında başkası kullanamaz” şeklinde kısıtlama şerhi konulması işlemi incelendiğinde;
Dosyanın incelenmesinden; yabancı uyruklu davacı…’ın, Türkiye’de satın aldığı, … plakalı ikinci el otomobil için, adına Karayolları Trafik Yönetmeliği uyarınca … …tescil plakasının düzenlendiği, ‘nın 09/02/1996 günlü, 68 sayılı Genelgesi uyarınca da motorlu araç tescil belgesine dava konusu şerhin düşüldüğü anlaşılmaktadır.
Davacıya ait araca ilişkin motorlu araç tescil belgesine düşülen şerhle, aracın kullanımına kısıtlama getirildiğinde, (örneğin ücretli şoför aracılığıyla kullanımının imkansız kılındığında) ihtilaf bulunmamaktadır. Bunun, davacının anılan araç üzerindeki mülkiyet hakkına getirilmiş bir sınırlama olduğu da açıktır.
Yabancıların durumunun özel olarak düzenlendiği Anayasa’nın 16. maddesinde, temel hak ve özgürlüklerin yabancılar için, milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla sınırlanabileceği öngörülmüştür.
Anayasa’nın sözü edilen maddesine göre, ülkede bulunan yabancıların, temel hak ve özgürlüklerin kimilerinden, gerektiğinde vatandaşlardan farklı biçimde yararlandırılabileceği, bu konuda bir kısım sınırlandırmalar getirilebileceği, ancak bunun milletlerarası hukuka uygun olarak kanunla yapılabileceği anlaşılmaktadır. Ayrıca, Anayasa’nın 35. maddesinde de, mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği hükme bağlanmış bulunmaktadır.
Davalı idarelerin savunmalarında, dava konusu kısıtlama işleminin Genelgesi uyarınca tesis edildiği belirilmiş, ancak bu düzenlemenin dayanağı, getiriliş sebebi ve amacına yönelik bir belirlemeye yer verilmemiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun’da, yukarıda belirtildiği şekliyle, yabancıların ülkemizde edindiği taşıtları kullanmalarını kısıtlayıcı tarzda bir uygulama yapabilmesine olanak veren, kısıtlanabileceğini öngören bir düzenleme bulunmamaktadır.
Bu itibarla, ‘nın 09/02/1996 günlü, 68 sayılı Genelgesine dayanılarak, davacı, yabancı uyruklu …’ın maliki olduğu motorlu araç tescil belgesine “ismi yazılı şahıs ve aile fertleri dışında başkası kullanamaz” şerhi konulmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davacıya ait aracın ruhsatnamesine “İsmi yazılı şahıs ve aile fertleri dışında başkası kullanamaz” şeklinde kısıtlama şerhi konulması işleminin İPTALİNE, temyiz aşamasında yapılan aşağıda dökümü gösterilen …-TL yargılama giderinin haklılık oranı dikkate alınarak …-TL’sinin davacılar üzerinde bırakılmasına; …-TL’sinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 07/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.