Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2016/9947 E. , 2017/1239 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/9947
Karar No : 2017/1239
Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : ….İdare Mahkemesi’nin….tarih ve E:….; K:…. sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin esasına geçilerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının silah taşıma ruhsatının yenilenmesi istemiyle yaptığı başvurusunun, 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 4. fıkrası uyarınca ruhsat almaya engel devam eden ceza yargılaması bulunduğundan bahisle yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulmasına ve silahının emanete alınmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesi’nce; davacı hakkında yapılan ceza yargılaması sonucunda beraat kararı verildiği, anılan kararın temyiz edilmesi nedeniyle kararın kesinleşmediği, diğer bir ifadeyle yargılamanın devam ettiğinden bahisle dava konusu işlemlerin tesis edildiği, ancak ilgili Yönetmelikte bir yıldan fazla mahkumiyet veya devam eden ceza yargılamasının bulunmasının ruhsat alma engeli olarak düzenlendiği, beraat kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğine ilişkin her hangi bir düzenlemeye yer verilmediği, bu nedenle salt beraat kararının bozulması ve yapılacak yeni ceza yargılamasında bir yıldan fazla mahkumiyet kararı verilmesi ihtimaline binaen işlem tesis edilmesinin Kanunun amacını aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülen anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinde, ateşli silahları kimlerin taşıyacakları beş bent halinde belirlenmiş, beşinci bendinde, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikasını alanların da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabilecekleri açıklanmış, maddenin devamında silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esasların Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükmü getirilmiş, son fıkrasında da ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği hükmüne yer verilmiştir.
6136 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükmüyle, ateşli silahla cürüm işleyenlerle taksirli suçlar hariç bir yıldan veya bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı altı aydan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler saptanarak, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiştir.
91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik’in 3. maddesinin 1. fıkrasında taşıma ve bulundurma ruhsatlarının onay tarihinden itibaren beş yıl için geçerli olduğu ve yenileme harcı alınmak şartıyla her beş yılda bir yenileneceği, 16. maddesinde; silah ruhsatı verilmesini engelleyen durumlar maddeler halinde sayılmış, bu kapsamda maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde, taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlarla her türlü kaçakçılık, kara para aklama, hayali ihracat, elektronik alet ve cihazlarla işlenen suçlar, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarını açığa vurma, ideolojik, anarşik, terör ve benzeri yaygın şiddet eylemlerine katılma ve bu gibi fiilleri tahrik ve teşvik suçlarından birinden hüküm giymiş olanlara ateşli silah taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında; yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d), (e).. bentleri kapsamına girenlere affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, bu fıkra hükmünün 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmayacağı, dördüncü fıkrasında ise; bu madde kapsamında sayılan fiilerden dolayı yargılanması devam eden şahısların ruhsat verilme ve yenileme işlemlerinin, yargı kararı kesinleşinceye kadar durdurulacağı ve yargılama sonucuna kadar silahın ilgili birimce emanete alınacağı hükme bağlanmıştır.
Kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hak ve hürriyetlerin, Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun olarak Kanunla sınırlanabileceği Anayasa kuralıyla benimsenmiş olmakla birlikte, silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış temel bir hak ve özgürlük olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Belirlenen çerçevede, silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Diğer yandan; 6136 sayılı Kanun’un 7. maddesinde ateşli silahları kimlerin taşıyabilecekleri sayılmış olup, ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile hiç bir suretle ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği belirtilerek genel bir sınırlama getirilmiş ve Kanun’un 7. maddesinde sayılanlar dışında kalanlar silah ruhsatı verilebilmesi için valiliklere takdir yetkisi verilmiştir. İdarelere tanınan takdir yetkisi sınırsız olmayıp, bu yetkiyi kullanan kamu görevlileri kamu yararı ve hizmetin gereği olarak değerlendirme yapmak zorundadırlar. Ayrıca valilere tanınan takdir yetkisinin Kanun’un verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılacak düzenleyici işlemlerle objektif bazı esaslara bağlanması da mümkündür.
Nitekim bu konuda İçişleri Bakanlığı’nca 18.04.2013 tarih ve 2013/20 sayılı Silah Ruhsat İşlemleri Birleştirilmiş Genelgesi yayımlanmış, anılan Genelgenin “Yargılaması Devam Edenler” başlıklı 7.13. maddesininde, anılan Yönetmeliğin 16. maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanması ile ilgili hususlara yer verilmiş, bu maddede belirtilen mahkumiyetlerin, kesinleşmiş mahkumiyetler olduğu, silah ruhsat alma şartlarını kaybeden kişinin ruhsatının iptal edildikten sonra hiçbir zaman, silah ruhsatı almaya engel olabilecek bir suçtan dolayı yargılanması devam edenlerin ise, buna ilişkin tespit ve onayı müteakip, yargılanmaları devam ettiği müddetçe süresi sona eren silahlarına ilişkin taşıma ve bulundurma yetkilerinin bulunmadığı, kesinleşmeyen kararlarda kişinin yargılanmasının devam ediyor olarak değerlendirileceği, ayrıca hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedildiği halde usul hükümlerine uygun olarak bu cezanın paraya çevrilmesi halinde, ruhsat işlemlerinde hürriyeti bağlayıcı cezanın esas alınacağı belirtilmiştir
Söz konusu Kanun ve Yönetmelikte silah ruhsatlarının verilmesine ilişkin düzenlemelerin, kamu güvenliği esas alınmak suretiyle Kanunun belirlediği suç fiillerine isabet eden cezaları alanlara silah ruhsatı verilmeyerek yargılamaları süren ve cezalandırılma olasılığı bulunanlara yönelik olarak yargılama sonuçlanıncaya kadar bu kişileri suç işleme eğilimlerinden uzak tutmak amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının silah taşıma ruhsatının yenilenmesi istemiyle yaptığı başvuru üzerine, idarece; davacı hakkında … Asliye Ceza Mahkemesi’nin E:… sayılı dosyasında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 154. maddesi kapsamında “hakkı olmayan yere tecavüz” suçu nedeniyle açılan davada verilen beraat kararının temyiz edildiği ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 513/3. maddesi kapsamında “hakkı olmayan yerlere tecavüz” suçu kapsamında E:2003/40 sayılı dosyasında yargılamasının devam ettiği gerekçesiyle davacının yargılaması devam edenler kapsamında bulunduğundan bahisle Yönetmeliğin 16/4. maddesi uyarınca silah ruhsatı yenileme işlemlerinin durdurulmasına ve silahının yargılama sonuna kadar emanete alınmasına karar verildiği, bakılmakta olan davanın anılan işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, davacının Yönetmeliğin 16. maddesinin (d) kapsamında üst sınırı bir yıldan fazla hapis cezası olan 5237 sayılı Kanunun 154. maddesinde düzenlenen “hakkı olmayan yere tecavüz” suçundan yargılandığı davada işlem tarihi itibariyle beraat kararı verilmişse de kararın temyiz edildiği, bu nedenle anılan suç yönünden ceza yargılamasının devam ettiği, ayrıca yine üst sınırı bir yıldan fazla hapis cezası olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 513/3. maddesi kapsamında “hakkı olmayan yerlere tecavüz” suçu kapsamında da devam eden ceza yargılamasının bulunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacının Yönetmelik 16. maddesi uyarınca silah ruhsatı almasına engel devam eden ceza yargılamasının bulunduğu açık olduğundan, davacının silah ruhsatının yenilenmesine ilişkin işlemlerin durdurulmasına ve silahının emanete alınmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda; davanın reddine karar verilmesi gerekirken, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle …. İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E….; K:…. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.