Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2016/9928 E. , 2018/8391 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/9928
Karar No : 2018/8391
Temyiz Eden (Davacı) :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Temyiz istemine konu kararın dava konusu işlemin iptali isteminin incelenmeksizin reddine ilişkin kısmının onanması, maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından, 6-7 Ekim 2014 olayları nedeniyle iş yerinin yakıldığı ve yağmalandığı iddia edilerek meydana gelen zararlarının 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanması istemiyle yaptığı başvurusu üzerine 08/07/2015 tarihine kadar Zarar Tespit Komisyonuna gelinmesi gerektiği aksi halde tazminat talebinden vazgeçmiş sayılacağının bildirilmesine ilişkin 29/06/2015 tarih ve 10186 sayılı işlemin iptali ile 10.000,00 TL maddi zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; dava konusu işlemin davacıya yapılacak ödeme için ilgili birime davet edilmesi niteliğinde işlem olduğu, idari davaya konu edilebilecek nitelikte işlem olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali isteminin incelenmeksizin reddi, maddi tazminat istemi yönünden yapılan değerlendirmede, usulüne uygun şekilde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde, binanın sıva, boya, zemin seramiği, dükkan darabası ve PVC de zarar meydana geldiğinin belirtildiği, anılan kalemler için birim fiyatları üzerinden yapılan hesaplama sonucunda 6.092,48 TL tazminat ödenmesine karar verilen davacının, tespit edilenler dışında zarara uğradığı yönündeki iddialarını ispatına yönelik olarak, kendi beyanı dışında hukuken kabul edilebilir nitelikte somut herhangi bir bilgi ve belgenin de dosyaya sunulmamış olduğu görüldüğünden 5233 sayılı Kanun kapsamında davacının zararının 6.092,48 TL olduğu sonucuna varılmakla birlikte anılan miktarın davalı idare tarafından davacıya ödendiği de anlaşıldığından davacının tazminat isteminin kabulüne hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
İdare Mahkemesi kararının dava konusu işlemin iptali isteminin incelenmeksizin reddine ilişkin kısmına yönelik temyiz istemi bakımından;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın dava konusu işlemin iptali isteminin incelenmeksizin reddine ilişkin kısmının hukuka ve usule uygun olduğu, bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu sebeple dava konusu işlemin iptali isteminin incelenmeksizin reddine ilişkin mahkeme kararının bu kısmında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Mahkeme kararının maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmına yönelik temyiz istemi bakımından;
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla çıkarılan ve 27/07/2004 tarih ve 25535 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu, “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde, bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1’inci, 3’üncü ve 4’üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı, “Karşılanacak Zararlar” başlıklı 7. maddesinde ise, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla karşılanabilecek zararların, hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar, yaralanma, sakatlanma ve ölüm hâllerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; …İli, ..İlçesi, … Mahallesi, 3818 Sk., No:..da bulunan … isimli iş yerinin maliki ve işletmecisi olan davacı tarafından, Ülke genelinde 6-7 Ekim olaylarının can ve mal kayıplarına yol açtığı, idarenin gerekli önlemleri almadığı bu nedenle iş yerinin yakıldığı ve yağmalandığından bahisle uğradığı ileri sürülen zararın 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanması talebiyle 21/10/2014 tarihli dilekçe ile başvuruda bulunulduğu görülmektedir.
Davalı idarece yaptırılan inceleme üzerine düzenlenen 29/05/2015 tarih ve VDM-3/10484 sayılı vergi inceleme raporunda özetle; mükellefin (davacının) 2014 yılı mal alış tutarının 46.792,12 TL olduğu, yanan emtiaların tespitinin tam olarak yapılamaması nedeniyle ödevliden 22/04/2015 tarihinde mal alışlarına ilişkin kredi kartı slipleri ile hesap dökümlerinin istenildiği, ödevlinin 04/05/2015 tarihli cevabi yazısında söz konusu giderlerine ilişkin ödeme evrakının bulunmadığının beyan edildiği, bu nedenle mükellefin emtia alış ve satışlarına ait ödeme belgelerini (kredi kartı dökümü, banka havalesi vb. ) ibraz etmemesi sebebiyle yanan emtiaların tespitinin yapılmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Davalı idarece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 28/11/2014 tarihli mimar, makine mühendisi ve inşaat teknikerinden oluşan üç kişilik bilirkişi komisyonu raporunda; davacının iş yerinde yapılan incelemede, meydana gelen olaylarda, sıva, boya, zemin seramiği, dükkan darabası ve PVC’nin tamamen zarar gördüğü belirtilerek, duvar sıvası, tavan sıvası, PVC pencere, tavan boyası, duvar boyası ve ısı cam zararının toplam 6.092,48 TL olduğu belirtilmiştir.
Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 29/06/2015 tarih ve 10186 sayılı davacıya hitaplı yazısı ile, İlde meydana gelen şiddet olaylarında maddi zarara uğradığına yönelik tahkikatın sonuçlandırıldığı, mağduriyetin giderilmesi için maddi yardım yapılacağından 08/07/2015 tarihi mesai bitimine kadar Valilik Hukuk İşleri Şube Müdürlüğü Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığına gelmesi gerektiği, aksi takdirde talebinden vazgeçmiş sayılacağı bildirilmiştir.
Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın … Bankası … Şubesi Müdürlüğü’ne hitaben yazılan 01/07/2015 tarih ve 10448 sayılı yazısı ile Valiliğin banka nezdinde bulunan hesabından davacı ‘a 6.092,48 TL ödeme yapılması istenilmiş ve anılan miktar davacıya ödenmiştir. Dosyada, taraflar arasında, davalı idarece belirlenen zarar konusunda uzlaşıldığına ilişkin sulhname bulunmamaktadır.
Bakılan davada, davacının iş yerinin 06/10/2014 tarihinde meydana gelen olaylarda zarar gördüğü hususunda kuşku bulunmamaktadır. 06-07/10/2014 tarihinde ülke genelinde meydana gelen eylemler sıradan bir protesto eylemi olmayıp, terör örgütüne destek olmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle, bu eylem sırasında meydana gelen zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gerekmektedir. Davalı idarece de davacının zarara uğradığı kabul edilerek inceleme ve araştırma yapılmıştır. Uyuşmazlık davacının yanan iş yeri, iş yerinde bulunan demirbaş ve emtia zararından kaynaklanmaktadır.
Davalı idarece yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, iş yerinin sıva, boya, zemin seramiği, dükkan darabası ve PVC’nin tamamen zarar gördüğü belirtilerek, duvar sıvası, tavan sıvası, PVC pencere, tavan boyası, duvar boyası ve ısı cam zararının toplam 6.092,48 TL olduğu belirtilmiş olup belirtilen zarar kalemlerine ilişkin yapılan zarar hesabı yerindedir. Anılan raporda, zemin seramiği ve dükkan darabasının zarar gördüğü belirtilmesine rağmen bu zarar kalemlerine ilişkin hesaplama yapılmadığı görülmektedir.
Davacı tarafından, iş yerinde bulunan demirbaşların zarar gördüğü iddia edilmekte ise de, Mahkeme kararında da belirtildiği üzere demirbaş zararına ilişkin davacının beyanı dışında hukuken kabul edilebilir herhangi bir bilgi ve belge sunulmaması nedeniyle davacının bu iddiasına itibar edilmemiştir. Yanan emtia bedeline ilişkin olarak, davacı tarafından mal alışına ilişkin sunulan faturalar üzerinden mal alış ve satışına ilişkin değerlendirme amaçlı inceleme yapılmış, davacı tarafından sunulan faturaların sahte olduğuna ilişkin herhangi bir veriye ulaşılamamıştır. İş yeri içerisinde satışa hazır emtia bulunması ticari hayatın bir sonucudur. Davacı tarafından sunulan emtia alış faturalarının sahte olduğuna ilişkin hukuken kabul edilebilir bilgi ve belge de bulunmamaktadır. Bu nedenle, Mahkemece, söz konusu mal alış faturaları üzerinden davacının iş yerinin bulunduğu yer ve iş yeri ölçeği de dikkate alınarak, faturalarda yer alan emtialardan bayram öncesi satış yoğunluğu olabileceği de göz önünde bulundurularak ortalama ne kadar satış yapılmış olabileği Ticaret ve Sanayi Odasından araştırılarak bulunacak satış miktarı, mal alış faturalarında yazan toplam miktardan mahsup edilmek suretiyle emtia zarar hesabı yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Durum böyle olunca, zemin seramiği, dükkan darabası ve emtia zararı hesaplanmak suretiyle maddi zarar hesabı yapılması gerekirken eksik inceleme sonucu verilen mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının dava konusu işlemin iptali isteminin incelenmeksizin reddine ilişkin kısmının ONANMASINA, maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının BOZULMASINA, bozulan kısım hakkinda yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/12/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.