Danıştay Kararı 15. Daire 2016/9771 E. 2017/875 K. 22.02.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/9771 E.  ,  2017/875 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/9771
Karar No : 2017/875

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :

Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
(Aynı adreste)
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının, … İli … İlçesi, … Köyü’nde ikamet etmekte iken köyün güvenlik gerekçesi ile boşaltılması sebebiyle uğradığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce, RR… barkod numarası ile iadeli – taahhütlü olarak davacı vekiline tebliğ edilmek üzere davalı idare tarafından PTT idaresine teslim edilen dava konusu işlemin, 10/12/2009 tarihinde belirtilen adreste davacı vekiline tebliğ edildiği, davanın ise bu tarihten çok sonra 06/10/2015 havale tarihli dava dilekçesi ile açıldığı bu nedenle 60 günlük dava açma süresi geçirildikten çok sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Kanun’un 16. maddesinde; “Bu Kanun gereğince yapılacak tebligatlar hakkında 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak, tebligatın memur vasıtası ile yapılması esastır. ” hükmü yer almaktadır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebligatın yapılması” başlıklı 1. maddesinde, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri tarafından yapılacak elektronik ortam da dâhil tüm tebligatın, bu Kanun hükümlerine göre Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü veya memur vasıtasıyla yapılacağı; 8. maddesinde, tebliğ olunacak her nevi evrakın, biri dosyasında konulmak ve diğeri tebliğ edilecek kimselere verilmek üzere lüzumu kadar nüshadan terekküp edeceği; bu nüshalarda iş sahibi veya vekilinin imzasının bulunacağı; tebliğ olunmak üzere salahiyetli mercilere verilecek evrakın her nüshasına bu mercilerce, verildiği tarihin yazılacağı ve istenirse makbuz verileceği; her nevi evrakın tebliğine ve davetiyelere ait tebliğ mazbatalarının dosyasına konulacağı kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanun’un 23. maddesinde, tebliğin bir mazbata ile tevsik edileceği; bu mazbatanın tebliği çıkaran merciin adını, tebliği isteyen tarafın adını, soyadını ve adresini, tebliğ olunacak şahsın adını, soyadını ve adresini, tebliğin mevzuunu, tebliğin kime yapıldığını ve tebliğ muhatabından başkasına yapılmış ise o kimsenin adını, soyadını, adresini ve 22. madde gereğince tebellüğe ehil olduğunu, tebliğin nerede ve ne zaman yapıldığını, 21. maddedeki durumun meydana gelmesi halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığını, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebi, tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydı, tebliğ evrakı kime verilmiş ise onun imzası ile tebliğ memurunun adı, soyadı ve imzasını ihtiva etmesi gerektiği; 32. maddesinde, tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabın tebliği öğrenmesi halinde tebliğin geçerli sayılacağı; ancak bu durumda tebliğ tarihinin, muhatabın öğrendiğini beyan ettiği tarih olarak kabul edileceği; 59. maddesinde, Kanunun 1. maddesinde yazılı mercilerden çıkarılacak tebliğ evrakının, tebliğ mazbatalı kapalı bir zarf içinde gönderileceği belirtilmiştir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinde; dava açma süresinin, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da veya idare mahkemelerinde yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren altmış gün olduğu hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 11. maddesinde ise; ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir yanıt verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin hesaba katılacağı hükmü yer almaktadır.
Buna göre; ilgililerce, 5233 sayılı Kanun kapsamındaki başvuruların uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine, haklarında tesis edilen işlemlerin usulüne uygun olarak tebliğinden itibaren işlemin iptali ve/veya uğradığı zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini amacıyla altmış gün içinde doğrudan dava açılması veya anılan Kanunun 11. maddesi uyarınca davalı idareye itirazda bulunup itirazın açıkça ya da altmış günlük bekleme süresi sonunda zımnen reddi üzerine, işlemin tebliğinden itiraz tarihine kadar işleyen süre de hesaba katılarak, yasal süresi içinde dava açılması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının, … İli, … İlçesi, … Köyü’nde yaşanan terör olayları nedeni ile göç ettiğinden bahisle 5233 sayılı Kanun hükümleri uyarınca tazminat ödenmesi istemiyle 14/09/2007 tarihinde ‘ne başvurulduğu, Zarar Tespit Komisyonunun 11/05/2009 tarih ve 1-… (üst yazı numarası …) sayılı kararı ile davacı adına kayıtlı ve kayıtsız herhangi bir mal varlığı tespit edilemediğinden bahisle başvurusunun reddedildiği ve anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, 10/12/2009 tarihli Zarar Tespit Bürosu Posta Gönderileri İzlenimi defterinde dava konusu işlemin bildirimine ilişkin üst yazı numarasının (…), davacı vekiline gönderilecek diğer belge numaralarının arasına yazıldığı ve tüm bu belgeler için bir barkod numarası verilerek tek bir tebliğ mazbatası zarfının düzenlendiği anlaşılmaktadır.

Buna göre, davalı idare tarafından idareye başvuran her bir kişi hakkında tesis edilen işlemler için ayrı ayrı tebliğ mazbata zarfı düzenlenerek bilgilerin kayıt altına alınması suretiyle tebligatın tamamlanması gerekirken, avukatları aynı olan kişiler hakkında tesis olunan işlemlerin tek bir zarf içinde tebliğinde mevzuata uyarlık bulunmadığından, dava konusu işlemin tebliğ tarihi olarak; davacı vekilinin söz konusu işlemi öğrenme tarihi olarak belirtilen 02/10/2015 tarihinin esas alınması gerektiği açık olup, 06/10/2015 tarihinde kayda giren dilekçe ile açılan bu davanın süresinde olduğunun kabulü gerekeceğinden, İdare Mahkemesince işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.