Danıştay Kararı 15. Daire 2016/9602 E. 2018/6805 K. 10.10.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/9602 E.  ,  2018/6805 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/9602
Karar No : 2018/6805

Davacı :
Vekilleri:
Davalı :
Vekilleri:
Davanın Özeti : 27.03.2002 tarihli ve 24708 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin Ek 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin 1 numaralı alt bendi ile (i) bendinde, 25.08.2016 tarihli ve 29812 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 7. maddesi ile yapılan değişikliğin iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : 1219 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin üçüncü fıkrasının birinci cümlesindeki, “Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, ikinci fıkranın her bir bendi kapsamında olmak kaydıyla birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilir.” hükmü ile son cümlesindeki, “Bu maddenin uygulamasına ve iş yeri hekimliğine ilişkin esaslar Sağlık Bakanlığınca belirlenir.” hükümlerinin bütünlük içerisinde değerlendirilmesi gerektiği, 1219 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin uygulanmasına ilişkin esasların Bakanlıkça belirleneceği ifade edilmek suretiyle, tabiplerin “her bir bent kapsamına giren” kuruluşlarda “ne şekilde çalışacağı” konusunda Bakanlığa açık düzenleme yetkisi ve görevi verildiği, Bakanlıkça da dava konusu hüküm ile “Kanun’un 12 nci maddesine uygun olmak kaydıyla” ifadesi açıkça kullanılarak özel sağlık kuruluşunda çalışan tabiplerin çalışma usullerinin, özel hastanede kadrolu çalışma şeklinde düzenlendiği, başkaca herhangi bir kriter öngörülmediği, yine Kanun’un 12 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında, tabiplerin “çalışma şekli”ne dair bir düzenleme getirilmediği, dolayısıyla, çalışma şekillerinin kadrolu veya kadro dışı geçici çalışma mı olacağının Yönetmelik ile belirlenmesinin, Kanun’a aykırılığından bahsedilemeyeceği, esasen, kadro dışı geçici çalışmanın, Yönetmeliğin Ek 5 nci maddesinde “Kalite ve verimliliği artırmak amacıyla Bakanlıkça, Ek 4 üncü maddedeki planlamadan istisna olarak ruhsatlı hastanelere aşağıdaki hususlarda izin verilebilir:” hükmü kapsamında istisnaen verilmiş bir izin olduğu, ancak gelinen noktada planlama kapsamında yapılan değerlendirmelerde kadro dışı geçici çalışmanın kamu sağlık kurumları tarafından sunulan sağlık hizmetlerindeki kalite ve verimliliği olumsuz etkilediğinin görüldüğü, Yönetmeliğin 19 uncu maddesinde “Tabip ve tabip dışı personelin özel hastane kadrosunda sözleşmeyle çalışacağı”nın öngörüldüğü, Bakanlığa Anayasa ve Kanunlarla verilen planlama görevinin bir gereği olarak istisnai haller (emekli hekimler, yabancı hekimler, yurtdışından gelen TC vatandaşı hekimler gibi) hariç hastanelerde kadro dışı geçici çalışmanın kaldırıldığı savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, 27/03/2002 tarihli ve 24708 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin Ek 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin 1 numaralı alt bendi ile (i) bendinde, 25.08.2016 tarihli ve 29812 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 7. maddesi ile yapılan değişikliğin yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılmıştır.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3. maddesinin (a) bendinde, “Sağlık kurum ve kuruluşları yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak planlanır, koordine edilir, mali yönden desteklenir ve geliştirilir.” hükmü; (c) bendinde, “Bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılması esastır. Sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesi bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenlenir…” hükmü; (g) bendinde “Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı; sağlık ve yardımcı sağlık personelinin yurt düzeyinde dengeli dağılımını sağlamak üzere istihdam planlaması yapar…” hükmü;
Aynı Kanun’un 9. maddesinin (c) bendinde, “Bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarını belirlemeye, sağlık kurum ve kuruluşlarını sınıflandırmaya ve sınıflarının değiştirilmesine, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarına, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasına, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususlar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir.” hükmü yer almaktadır.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 12. maddesinde; “Sanatını icra etmek üzere bir mahalde kayıtlı olan herhangi bir tabibin bizzat dükkan ve mağaza açmak suretiyle her türlü ticaret yapması memnudur.
(Değişik ikinci fıkra: 21/1/2010-5947/7 md.; Değişik: 2/1/2014-6514/21 md.) Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar; 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesi, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun ek 27 nci maddesi, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 36 ncı maddesi ile 17/11/1983 tarihli ve 2955 sayılı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun 32 nci maddesi saklı kalmak kaydıyla, aşağıdaki sağlık kurum ve kuruluşlarında mesleklerini icra edebilir:
a) Kamu kurum ve kuruluşları.
b) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan vakıf üniversiteleri.
c) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan vakıf üniversiteleri, serbest meslek icrası.
(Değişik üçüncü fıkra: 21/1/2010-5947/7 md.) Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, ikinci fıkranın her bir bendi kapsamında olmak kaydıyla birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilir. Bu maddenin uygulanması bakımından Sosyal Güvenlik Kurumunca branş bazında sözleşme yapılan özel sağlık kurum ve kuruluşları ile vakıf üniversiteleri yalnızca sözleşme yaptıkları branşlarda (b) bendi kapsamında kabul edilir. Mesleğini serbest olarak icra edenler, hizmet bedeli hasta tarafından karşılanmak ve Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edilmemek kaydıyla, (b) bendi kapsamında sayılan sağlık kuruluşlarında da hastalarının teşhis ve tedavisini yapabilir. (Değişik dördüncü cümle: 2/1/2014-6514/21 md.) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve yöneticilik görevi bulunmayan tabipler ile aile hekimleri, kurum ve kuruluşlarındaki çalışma saatleri dışında ve kurumlarının izniyle aylık otuz saati geçmemek üzere iş yeri hekimliği yapabilir. Döner sermayeli sağlık kuruluşları ise kurumsal olarak işyeri hekimliği hizmeti verebilir. (Ek cümle: 2/1/2014-6514/21 md.) Tabipler, iş yeri hekimliği eğitimi alma ve iş yeri hekimliği belgesine sahip olma şartı aranmaksızın 10’dan az işçi çalıştıran az tehlikeli iş yerlerinin iş yeri hekimliği görevini yapabilirler. Bu maddenin uygulamasına ve işyeri hekimliğine ilişkin esaslar Sağlık Bakanlığınca belirlenir” hükmü yer almaktadır.
27.03.2002 tarihli ve 24708 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin “Diğer personel” başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası “Tabip ve tabip dışı personel özel hastane kadrosunda sözleşmeyle ve Ek-12’deki Personel Çalışma Belgesi düzenlenerek çalışır.”;
Aynı Yönetmeliğin “Sağlık kurum ve kuruluşlarının planlanması” başlıklı Ek 4. maddesinin 1. fıkrası “Bakanlıkça aşağıdaki amaçlar doğrultusunda, faaliyetine ihtiyaç duyulan sağlık kurum ve kuruluşları ile bunlara ait sağlık insan gücü, tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleri ile teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz dağılımı alanlarında kamu ve özel sektörü kapsayacak şekilde planlama yapılır:
a) Sağlık hizmetlerinin, demografik yapı ve epidemiyolojik özellikler de göz önünde bulundurulmak suretiyle kaliteli, hakkaniyete uygun ve verimli şekilde sunulması,
b) Sağlık kurum ve kuruluşlarının hizmet kapasiteleri, sağlık insan gücü ile çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülke düzeyinde dengeli dağılımının sağlanması,
c) Koruyucu sağlık ve acil sağlık hizmetleri gibi işbirliği halinde hizmet sunumunun gerekli olduğu alanlarda uygun kapasitenin oluşturulması,
ç) Kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaması.” şeklindedir.
Davalı idareden, “kadrolu çalışmanın” ne anlama geldiği, tabip ve diş tabiplerinin, mesaisini kadrolu çalışılan özel hastaneye mi hasretmesi gerektiği, yoksa birden fazla yerde kadrolu ve aynı zamanda kısmi süreli olarak çalışabilmesinin mümkün olup olmadığı sorulmuş; idarenin cevabında, “kadrolu çalışma”nın tam gün çalışma; “kadro dışı geçici çalışma”nın da kısmi zamanlı çalışma demek olmadığı; kadrolu ve aynı zamanda kısmi süreli olarak çalışabilmenin mümkün olduğu belirtilmiştir.
Yani, “kadrolu çalışma = tam gün çalışma” olmadığından, 1219 sayılı Kanun’un 12. maddesinde belirtilen her bir bent kapsamında olmak şartıyla, tabiplerin birden fazla yerde kadrolu olarak çalışabilmesi mümkündür.
1219 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 12. maddesinde tabiplerin her bir bent kapsamına giren kuruluşlarda ne şekilde çalışacağına ilişkin bir hüküm getirilmediği; Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin 19. maddesine göre özel hastanede çalışmaya ilişkin ana kuralın, hastane kadrosunda çalışmak olarak belirlendiği; Yönetmeliğin “Özel hastanenin kalite ve verimliliğini artırmak amacıyla izin verilebilecek hususlar” başlıklı Ek 5. maddesinde istisnai olarak, kadro dışı geçici çalışmaya izin verilebilecek durumların düzenlendiği, dava konusu Ek 5. maddesinin (e) bendinin 1. fıkrası ile (i) bendinde yer verilen kadro dışı geçici çalışma izninin de bu hüküm kapsamında istisnaen verilmiş bir izin olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, sağlık kuruluşlarının ve sağlık insan gücünün ülke genelinde dengeli dağılımının sağlanması amacıyla davalı idarece planlama yapılmasının yasal gereklilik olduğu; planlama ile sağlık hizmetlerinin kaliteli, hakkaniyete uygun ve verimli şekilde sunulması, sağlık kurum ve kuruluşlarının hizmet kapasiteleri, sağlık insan gücü ile çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülke düzeyinde dengeli dağılımının sağlanması, kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmamasının amaçlandığı, bu amaçları gerçekleştirilebilmek için yapılan planlamanın en önemli araçlarından birinin ise özel sağlık kuruluşlarının kadrolarının belirlenmesi olduğu, dava konusu değişiklikle de bu amacın gerçekleştirmesinin hedeflendiği anlaşılmakla, anılan düzenlemede hukuka ve dayanağı mevzuat hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır.
Kaldı ki, 22/03/2017 tarihli ve 30015 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle, Asıl Yönetmeliğin Ek 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin (5) numaralı alt bendi ile getirilen hükümle, kadrolu çalışmanın istisnalarına bir yenisi eklenmiş, bir özel hastanede kadrolu çalışan tabibe, kurumsal sözleşme yapılarak, kadro şartı aranmaksızın başka sağlık kuruluşlarında çalışma imkânı sağlanmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, 27.03.2002 tarihli ve 24708 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin Ek 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin 1 numaralı alt bendi ile (i) bendinde, 25.08.2016 tarihli ve 29812 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 7. maddesi ile yapılan değişikliğin iptali istemiyle açılmıştır.
Davacı tarafından, dava konusu düzenlemeler ile kadrolu olarak çalışan hekimlerin kadro dışı geçici çalışmalarının hiçbir gerekçe gösterilmeksizin kısıtlandığı, bunun Anayasal güvenceye alınmış çalışma özgürlüğüne aykırı olduğu, özel hastanelerin verdiği sağlık hizmetini sekteye uğratacağı,
Hastanelerin yasal düzenlemelere güvenerek planlama ve yatırım yaptığı, anılan değişiklik ile, yatırımları gerçekleştirmek üzere hekim istihdam etme noktasında sıkıntıya düşüldüğü, bunun hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğu,
Bazı uzmanlıkların çok spesifik alanlar olmaları nedeniyle her hastane açısından bu dallarda tam zamanlı hizmet sunmayı gerektirecek yoğunlukta hasta talebi olmadığı; hekimlerin yarı zamanlı olarak birden fazla hastanede çalışarak hastaların sırf ilgili dalda uzman olduğu için uzakta bulunan bir hastaneye gitmesi zorunluluğunu ortadan kaldırdığını, kısmi zamanlı çalışma uygulamasının hem hastaların sağlık hizmetinden daha hızlı ve etkin biçimde yararlanmalarını, hem de hekimlerin yaşamlarını idame ettirecek düzeyde gelir elde etmelerini sağladığı,
Bakanlık tarafından yayımlanan Yataklı Sağlık Tesislerinde Yoğun Bakım Hizmetlerinin Uygulama Usul ve Esasları Hakkındaki Tebliğde, üçüncü basamak yoğun bakım hizmeti verilebilmesi için yoğun bakımda asgari üç hekim bulundurulması şartının mevcut olduğu; bu standardı hastanelerin ancak kısmi zamanlı hekim çalıştırarak sağlayabildikleri; Yönetmeliğin yeni hali sonrası özel hastanelerde bu hizmetin verilebilmesinin oldukça zorlaştığı; bunun da hastanelerin yoğun bakım için ayırdıkları yer ve hayli pahalı ekipman yatırımlarını tehlikeye attığı, ayrıca bir süre sonra yoğun bakım hizmeti verilemeyecek olmasının toplum sağlığı açısından risk yaratacağı,
Anılan Yönetmelik maddeleri yürürlükte kaldığı sürece özel hastanelere ağır maddi külfet getireceği, bunun sonucunda da faaliyetin durdurulmasına hatta kapanmaya neden olacağı iddialarıyla bu düzenlemelerin iptali istenilmektedir.
3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 3. maddesinin (a) bendinde, “Sağlık kurum ve kuruluşları yurt sathında eşit, kaliteli ve verimli hizmet sunacak şekilde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, diğer ilgili bakanlıkların da görüşü alınarak planlanır, koordine edilir, mali yönden desteklenir ve geliştirilir.” hükmü; (c) bendinde, “Bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile sağlık personelinin ülke sathında dengeli dağılımı ve yaygınlaştırılması esastır. Sağlık kurum ve kuruluşlarının kurulması ve işletilmesi bu esas içerisinde Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca düzenlenir…” hükmü; (g) bendinde “Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı; sağlık ve yardımcı sağlık personelinin yurt düzeyinde dengeli dağılımını sağlamak üzere istihdam planlaması yapar…” hükmü;
Aynı Kanun’un 9. maddesinin (c) bendinde, “Bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarını belirlemeye, sağlık kurum ve kuruluşlarını sınıflandırmaya ve sınıflarının değiştirilmesine, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarına, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasına, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususlar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir.” hükmü yer almaktadır.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunun 12. maddesinde; “Sanatını icra etmek üzere bir mahalde kayıtlı olan herhangi bir tabibin bizzat dükkan ve mağaza açmak suretiyle her türlü ticaret yapması memnudur.
(Değişik ikinci fıkra: 21/1/2010-5947/7 md.; Değişik: 2/1/2014-6514/21 md.) Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar; 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 28 inci maddesi, 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun ek 27 nci maddesi, 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 36 ncı maddesi ile 17/11/1983 tarihli ve 2955 sayılı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun 32 nci maddesi saklı kalmak kaydıyla, aşağıdaki sağlık kurum ve kuruluşlarında mesleklerini icra edebilir:
a) Kamu kurum ve kuruluşları.
b) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmeli çalışan vakıf üniversiteleri.
c) Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan özel sağlık kurum ve kuruluşları, Sosyal Güvenlik Kurumu ve kamu kurumları ile sözleşmesi bulunmayan vakıf üniversiteleri, serbest meslek icrası.
(Değişik üçüncü fıkra: 21/1/2010-5947/7 md.) Tabipler, diş tabipleri ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlar, ikinci fıkranın her bir bendi kapsamında olmak kaydıyla birden fazla sağlık kurum ve kuruluşunda çalışabilir. Bu maddenin uygulanması bakımından Sosyal Güvenlik Kurumunca branş bazında sözleşme yapılan özel sağlık kurum ve kuruluşları ile vakıf üniversiteleri yalnızca sözleşme yaptıkları branşlarda (b) bendi kapsamında kabul edilir. Mesleğini serbest olarak icra edenler, hizmet bedeli hasta tarafından karşılanmak ve Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edilmemek kaydıyla, (b) bendi kapsamında sayılan sağlık kuruluşlarında da hastalarının teşhis ve tedavisini yapabilir. (Değişik dördüncü cümle: 2/1/2014-6514/21 md.) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve yöneticilik görevi bulunmayan tabipler ile aile hekimleri, kurum ve kuruluşlarındaki çalışma saatleri dışında ve kurumlarının izniyle aylık otuz saati geçmemek üzere iş yeri hekimliği yapabilir. Döner sermayeli sağlık kuruluşları ise kurumsal olarak işyeri hekimliği hizmeti verebilir. (Ek cümle: 2/1/2014-6514/21 md.) Tabipler, iş yeri hekimliği eğitimi alma ve iş yeri hekimliği belgesine sahip olma şartı aranmaksızın 10’dan az işçi çalıştıran az tehlikeli iş yerlerinin iş yeri hekimliği görevini yapabilirler. Bu maddenin uygulamasına ve işyeri hekimliğine ilişkin esaslar Sağlık Bakanlığınca belirlenir.” hükmü yer almaktadır.
27.03.2002 tarihli ve 24708 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin “Diğer personel” başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası “Tabip ve tabip dışı personel özel hastane kadrosunda sözleşmeyle ve Ek-12’deki Personel Çalışma Belgesi düzenlenerek çalışır.”;
Aynı Yönetmeliğin “Sağlık kurum ve kuruluşlarının planlanması” başlıklı Ek 4. maddesinin 1. fıkrası “Bakanlıkça aşağıdaki amaçlar doğrultusunda, faaliyetine ihtiyaç duyulan sağlık kurum ve kuruluşları ile bunlara ait sağlık insan gücü, tıbbi hizmet birimleri ve nitelikleri ile teknoloji yoğunluklu tıbbi cihaz dağılımı alanlarında kamu ve özel sektörü kapsayacak şekilde planlama yapılır:
a) Sağlık hizmetlerinin, demografik yapı ve epidemiyolojik özellikler de göz önünde bulundurulmak suretiyle kaliteli, hakkaniyete uygun ve verimli şekilde sunulması,
b) Sağlık kurum ve kuruluşlarının hizmet kapasiteleri, sağlık insan gücü ile çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülke düzeyinde dengeli dağılımının sağlanması,
c) Koruyucu sağlık ve acil sağlık hizmetleri gibi işbirliği halinde hizmet sunumunun gerekli olduğu alanlarda uygun kapasitenin oluşturulması,
ç) Kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmaması.” şeklindedir.
Dava konusu Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin Ek 5. maddesinin birinci fıkrasının,
(e) bendinin 1 numaralı alt bendi,
“e) (Değişik:RG-21/03/2014-28948) Ayrıca;
1) Özel hastanelerde kadrolu olarak çalışan tabip ve diş tabipleri, 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesine uygun olmak kaydıyla bulunduğu ilde planlama kapsamındaki diğer özel sağlık kuruluşlarında kadro dışı geçici olarak çalışabilir. Diğer sağlık çalışanları ise planlama kapsamındaki en fazla bir özel sağlık kuruluşunda görev alabilir. Tabiplerin kadrolu olarak çalıştığı kuruluştan ayrılmaları halinde, tabip planlamasının bozulmaması amacıyla azami üç ay daha kadro dışı geçici olarak çalışmaya devam edebilir. Bu sürenin sonunda planlama kapsamındaki herhangi bir özel sağlık kuruluşunda kadrolu olarak çalışmaya başlayamaması halinde düzenlenmiş olan personel çalışma belgesi iptal edilir.” şeklinde iken, 25.08.2016 tarihli ve 29812 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 7. maddesi ile değiştirilerek,
“Özel hastanelerde çalışan tabip ve diş tabipleri, 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesine uygun olmak kaydıyla bulunduğu ilde planlama kapsamındaki birden daha fazla özel sağlık kuruluşunda çalışabilir. Diğer sağlık çalışanları ise planlama kapsamındaki en fazla bir özel sağlık kuruluşunda daha çalışabilir.”,
(i) bendi ise,
“i) Hekimlerin başka bir ildeki hastanede kadro dışı geçici çalışma kapsamında hizmet vermek istemeleri halinde;
1) Hizmet verilecek hastanenin tıbbi ve fiziki şartları ile personel özelliklerinin uygun olması,
2) Tedavi edilen hastaların sonraki bakım ve destek hizmetlerinin aksatılmaması,
3) Kadrolu çalıştıkları hastane ve hizmet sunacakları hastane ile olan sözleşmelerinde bu durumun açıkça belirtilmesi,
zorunludur. (Ek:RG-21/3/2014-28948) Özel hastanede kadrolu olarak çalışan tabipler, başka ildeki A ve B tipi tıp merkezlerinde kadro dışı geçici çalışabilir. Bu durumda kadro dışı geçici çalışılan ildeki Müdürlükçe tabip adına EK-12 deki personel çalışma belgesi düzenlenir.” şeklindeyken,
“i) Hekimlerin başka bir ildeki hastanede veya tıp merkezinde hizmet vermek istemeleri halinde;
1) Hizmet verilecek hastanenin/tıp merkezinin tıbbi ve fiziki şartları ile personel özelliklerinin uygun olması,
2) Tedavi edilen hastaların sonraki bakım ve destek hizmetlerinin aksatılmaması,
3) Kadrolu çalıştıkları hastane ve hizmet sunacakları hastane/tıp merkezi ile olan sözleşmelerinde bu durumun açıkça belirtilmesi,
zorunludur. Bu durumda hizmet sunacakları hastane/tıp merkezinin bulunduğu İldeki Müdürlükçe tabip adına ek-12’deki personel çalışma belgesi düzenlenir.” halini almıştır.
Davalı idareden, “kadrolu çalışmanın” ne anlama geldiği, tabip ve diş tabiplerinin, mesaisini kadrolu çalışılan özel hastaneye mi hasretmesi gerektiği, yoksa birden fazla yerde kadrolu ve aynı zamanda kısmi süreli olarak çalışabilmesinin mümkün olup olmadığı sorulmuş; idarenin cevabında, “kadrolu çalışma”nın tam gün çalışma; “kadro dışı geçici çalışma”nın da kısmi zamanlı çalışma demek olmadığı; kadrolu ve aynı zamanda kısmi süreli olarak çalışabilmenin mümkün olduğu belirtilmiştir.
Yani, “kadrolu çalışma = tam gün çalışma” olmadığından, 1219 sayılı Kanun’un 12. maddesinde belirtilen her bir bent kapsamında olmak şartıyla, tabiplerin birden fazla yerde kadrolu olarak çalışabilmesi mümkündür.
1219 sayılı Kanun’un yukarıda yer verilen 12. maddesinde tabiplerin her bir bent kapsamına giren kuruluşlarda ne şekilde çalışacağına ilişkin bir hüküm getirilmediği; Özel Hastaneler Yönetmeliği’nin 19. maddesine göre özel hastanede çalışmaya ilişkin ana kuralın, hastane kadrosunda çalışmak olarak belirlendiği; Yönetmeliğin “Özel hastanenin kalite ve verimliliğini artırmak amacıyla izin verilebilecek hususlar” başlıklı Ek 5. maddesinde istisnai olarak, kadro dışı geçici çalışmaya izin verilebilecek durumların düzenlendiği, dava konusu Ek 5. maddesinin (e) bendinin 1. fıkrası ile (i) bendinde yer verilen kadro dışı geçici çalışma izninin de bu hüküm kapsamında istisnaen verilmiş bir izin olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı idarenin savunmasında, “Bakanlık tarafından sağlık hizmetlerinin dengeli sunulabilmesinin amaçlandığı, bunun için planlama yapıldığı, uzman hekimlerin kamu ve özel sektör arasında dengeli dağılımını sağlamak için de, özel hastanelere sahip oldukları uzmanlık kadrolarına göre hekim istihdam edebilme şartının getirildiği; kadro dışı geçici çalışmanın, Yönetmeliğin Ek 5 nci maddesinde “Kalite ve verimliliği artırmak amacıyla Bakanlıkça, Ek 4 üncü maddedeki planlamadan istisna olarak ruhsatlı hastanelere aşağıdaki hususlarda izin verilebilir:” hükmü kapsamında istisnaen verilmiş bir izin olduğu, ancak gelinen noktada planlama kapsamında yapılan değerlendirmelerde kadro dışı geçici çalışmanın kamu sağlık kurumları tarafından sunulan sağlık hizmetlerindeki kalite ve verimliliği olumsuz etkilediğinin görüldüğü, esasen istisnaen belirlenen kadro dışı çalışma şeklinin kural haline geldiği, suistimale başlanıldığı” gerekçeleriyle, Bakanlığa Anayasa ve Kanunlarla verilen planlama görevinin bir gereği olarak istisnai haller (emekli hekimler, yabancı hekimler, yurtdışından gelen TC vatandaşı hekimler gibi) hariç hastanelerde kadro dışı geçici çalışmanın kaldırıldığı belirtilmiştir.
Bu durumda, sağlık kuruluşlarının ve sağlık insan gücünün ülke genelinde dengeli dağılımının sağlanması amacıyla davalı idarece planlama yapılmasının yasal gereklilik olduğu; planlama ile sağlık hizmetlerinin kaliteli, hakkaniyete uygun ve verimli şekilde sunulması, sağlık kurum ve kuruluşlarının hizmet kapasiteleri, sağlık insan gücü ile çağdaş tıbbi bilgi ve teknolojinin ülke düzeyinde dengeli dağılımının sağlanması, kaynak israfı ve atıl kapasiteye yol açılmamasının amaçlandığı, bu amaçları gerçekleştirilebilmek için yapılan planlamanın en önemli araçlarından birinin ise özel sağlık kuruluşlarının kadrolarının belirlenmesi olduğu, dava konusu değişiklikle de bu amacın gerçekleştirmesinin hedeflendiği anlaşılmakla, anılan düzenlemede hukuka ve dayanağı mevzuat hükümlerine aykırılık bulunmamaktadır.
Kaldı ki, 22/03/2017 tarihli ve 30015 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Özel Hastaneler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle, Asıl Yönetmeliğin Ek 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin (5) numaralı alt bendine, “Özel Sağlık Kuruluşlarında çalışan tabip/uzman tabipler, 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesine uygun olmak kaydıyla, çalıştıkları sağlık kuruluşundaki çalışma saatleri dışında başka bir özel hastanenin acil servis, klinik servis ve ünitelerinde nöbet tutabilir. Bu tabiplerin nöbet listesi aylık olarak düzenlenir ve Müdürlükçe onaylanır. Özel hastane kadrosunda çalışan tabip ve uzman tabipler, hastanedeki çalışma saatleri dışında 1219 sayılı Kanunun 12 nci maddesine uygun olmak kaydıyla kurumsal sözleşme yapılarak diğer özel hastane veya tıp merkezlerinde çalıştırılabilir. Ancak, bu durumda tabip ve uzman tabiplerin muvafakatinin alınması zorunludur. Sözleşme Müdürlüğe bildirilir ve ilgili tabip ve uzman tabiplere çalışma belgesi düzenlenir. Özel hastanenin kadrosunda çalışan sözleşmeye konu tabip ve uzman tabiplerin kadrodan ayrılmaları halinde sözleşme sona erer.” hükmü getirilerek kadrolu çalışmanın istisnalarına bir yenisi eklenmiş, bir özel hastanede kadrolu çalışan tabibe, kurumsal sözleşme yapılarak, kadro şartı aranmaksızın başka sağlık kuruluşlarında çalışma imkânı sağlanmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ….-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz isteminde bulunulabileceğinin taraflara duyurulmasına, 10/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.