Danıştay Kararı 15. Daire 2016/9312 E. 2017/6691 K. 16.11.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/9312 E.  ,  2017/6691 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/9312
Karar No : 2017/6691

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :

İstemin Özeti : … İli, … İlçesi, … Köyü’nün güvenlik gerekçesi ile boşaltılması sebebiyle zarara uğradığını iddia eden davacının, zararının tazmini istemiyle 5233 sayılı Kanun kapsamında yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararıyla iptal edilmesine rağmen Mahkeme kararının yerine getirilmediğinden bahisle uğradığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesi’nce; Mahkemece verilen iptal kararı üzerine davalı idarece meydana gelen zarar konusunda mevzuat ile getirilen usul ve esaslar ışığında gerekli araştırma yapılıp davacının terör nedeniyle zarara uğrayıp uğramadığı hususu ile zarara uğramış ise uğradığı zararın miktarı davacının kusuru da gözetilmek suretiyle net olarak belirleneceğinden, yapılacak olan araştırma neticesinde davacının herhangi bir mal varlığı bulunmadığı sonucu da doğabileceği gerçeği karşısında mahkeme kararının uygulanmamasından kaynaklı bu aşamada gerçek, güncel ve meşru bir zarar bulunmadığından maddi tazminat isteminin reddi, Mahkemece verilen iptal kararı sonrasında davacının terör olayları nedeniyle ikamet ettiği köyü terk etmesi nedeniyle bir zarara uğrayıp uğramadığı konusunda idarece bir çalışma yapılmamış olmasının, bölgedeki terör olaylarının halen devam etmesi, bölgenin geçici askeri güvenlik bölgesi ilan edilmesi, dağlık olması, bölgedeki kadastro çalışmalarının halen devam etmesi gibi sebeplerden kaynaklandığı, bu nedenle mahkeme kararının üzerinden belirli bir süre geçmesine karşın davacının zararının tespitine yönelik bir çalışma yapılmamış olmasının tazminat ödenmesini gerektirecek nitelikte ve ağırlıkta olmadığı sonucuna varıldığından, manevi tazminat talebinin de reddi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dosyanın ve Dairemizin … Köyü’ne ilişkin diğer dosyalarının birlikte incelenmesinden,
Davalı idarece, bölgenin dağlık bir yapıya sahip olması, mevsim şartları ve özellikle geçmişte ilan edilen geçici askeri güvenlik bölgeleri nedeniyle mahallinde keşif çalışmaları yapılmasının sürekli ertelendiği, anılan yerde kadastro çalışmalarının yapılmadığı, idare mahkemesi kararlarını yerine getirmek adına kadastro çalışması yapılmamış yerlerde ve yakın zamanda da kadastral çalışmaların planlanması uzak görülen yerlerde ile Türksat A.Ş. arasında … İli kapsamında 1/35.000 Ölçekli Hava Fotoğraflarından Etüt Haritaları ve Foto Mozaik Görüntülerinin Oluşturulması işine ilişkin 17/12/2014 tarihinde hizmet alım sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşme ile bahsi geçen yerleşim yerlerinin 1987 ile 2001 yıllarına ait Harita Genel Komutanlığından elde edilen havadan çekilen fotoğraflar üzerinden dosyaların sonuçlandırılmasının planlandığının belirtildiği,
… İli, … İlçesi, … Beldesi’nin 1995 yılında terör olayları ve terörle mücadeleden kaynaklanan faaliyetler nedeniyle tamamen boşaltıldığı, … Belde Belediyesi’nin tüzel kişiliğinin 30/12/1998 tarih ve 98/50331 sayılı üçlü kararname ile kaldırıldığı ve anılan yerin terör olayları ve terörle mücadeleden kaynaklanan faaliyetler nedeniyle dava tarihi itibariyle boş olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı idarece davacının mal varlığını tespite yönelik olarak yapılacak çalışmalar sırasında davacı ya da yetkili temsilcisi ile muhtar veya o yer mahallinden en az iki kişinin de hazır bulunmasının temin edilmesi gerekmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine,… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının yukarıda belirtilen açıklamayla ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harç ve posta ücretinin Mahkemesince tamamlattırılmasına, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/11/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu vurgulanmış ve 11. maddesinde; Anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarının olduğu belirtilerek, Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü vurgulandıktan sonra; 129. maddenin 1. fıkrasında da, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin Anayasa ve kanunlara sadık kalarak faaliyette bulunmakla yükümlü oldukları; 138. maddesinin son fıkrasında ise, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarını uygulamak zorunda olduğu, bu organların ve idarenin mahkeme kararlarını hiç bir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükümlerine yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Kararların Sonuçları” başlıklı 28. maddesinin 4001 sayılı Kanunla değişik 1. fıkrasında, “Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri, İdare ve Vergi Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye ve eylemde bulunmaya mecburdur.” şeklindeki kuralıyla Anayasanın 2. maddesinde yer alan “Hukuk Devleti” ilkesine uygun bir düzenleme getirilmiş ve 3. fıkrasında; Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde idare aleyhine Danıştay ve ilgili idari mahkemede maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının, … İli, … İlçesi, … Köyü’nde ikamet etmekte iken yaşanan terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle uğradığı zararın tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddedilmesi üzerine açılan davada, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararıyla mahallinde usulüne uygun keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle davacının gerçekten bir zararının bulunup bulunmadığının tespit edilmesi gerekirken usule aykırı şekilde yapılan keşif incelemesi sonucunda davacının başvurusunun reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verildiği, anılan kararın kesinleştiği, Mahkemece verilen karara rağmen Mahkeme kararının uygulanmadığından bahisle maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle 17/04/2015 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdarelerin maddi ve hukuki koşullara göre uygulanabilir nitelikte olan yargı kararlarını “aynen” ve “gecikmeksizin” uygulamaktan başka bir seçeneğinin bulunmaması; hukuka bağlı idare anlayışının ve hukuk devleti ilkesinin doğal sonucudur.
Uyuşmazlık konusu olayda, Mahkeme kararının fiilen uygulanmamasının haklı ve meşru bir nedeni bulunmadığı ve Mahkeme kararı üzerinden çok uzun bir zaman geçmesine rağmen yargı kararının uygulanmadığı görülmektedir. Bu nedenle davacının uğradığı manevi zararın tazmini gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile Mahkeme kararının manevi tazminata ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.