Danıştay Kararı 15. Daire 2016/9165 E. 2018/4297 K. 26.04.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/9165 E.  ,  2018/4297 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/9165
Karar No : 2018/4297

Temyiz Edenler (Davacılar) : 1
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:….; K:…. sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı şirkete ait … plakalı aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3. maddesi uyarınca 60 gün süreyle trafikten men edilmesine ve araç sürücüsüne idari para cezası verilmesine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; davacı şirkete ait araçla, ilgili belediyeden izin alınmaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapıldığı hususu, görevli trafik ekiplerince düzenlenen tespit tutanağı ile sabit olduğundan, aracın 60 gün süre ile trafikten men edilmesine ve araç sürücüsünün idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden; 25.02.2016 günü … İl Emniyet Müdürlüğüne … plaka sayılı otobüsün eksik evrakla yolcu taşımacılığı yaptığının ihbar edilmesi üzerine Asayiş Şube Müdürlüğü ekibi tarafından saat 08:20 sıralarında alınan aracın trafik ekibince yapılan kontrolünde; araç sürücüsü ‘in sevk ve idaresindeki araçta dört ve beş yaşlarında iki çocuk ile rehber personelin bulunduğunun tespit edildiği, rehber personel ve sürücünün kreşe götürmek üzere toplamda oniki çocuğun bu araçla taşındığını, henüz çocukları yeni toplamaya başladıklarını ve halen araç içerisinde bulunan çocukları ….. isimli kreşe götürdüklerini belirttikleri, görevliler tarafından 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek Madde 2/3 hükümlerine aykırı olarak ilgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapılması nedeniyle araç sürücüsü hakkında 2.532,00-TL’lik HS-345825 seri numaralı trafik idari para cezası tanzim edilmesi ile taşımacılıkta kullanılan aracın ise 60 gün süreli olarak trafikten men edilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı araç sahibi şirket hakkında uygulanan aracın 60 gün süreyle trafikten men edilmesi işlemi yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Araçların tescil edildikleri amacın dışında kullanılması” başlıklı Ek 2. maddesinde; araçlarını motorlu araç tescil ve trafik belgesinde gösterilen maksadın dışında kullananlar ile sürülmesine izin veren araç sahiplerinin 14.400.000 lira para cezası ile cezalandırılacağı, ayrıca, aracın onbeş gün süre ile trafikten men edileceği, ilgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı yolcu
taşıyan kişiye, araç sahibine, bağlı bulunduğu durak, işyeri ve işletmelerin sorumlularına birinci fıkrada gösterilen idari para cezasının üç kat olarak, fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde tekerrürü halinde ise beş kat olarak uygulanacağı, ayrıca, aracın her defasında altmış gün süre ile trafikten men edileceği hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda metnine yer verilen 2918 sayılı Kanun’un Ek 2. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 11.09.2014 tarih ve E:2014/52, K:2014/139 sayılı kararıyla; alınması gereken izin veya ruhsatı olmaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapılması ve sürücünün araç sahibi olmaması hâlinde tescil plakası sahiplerine sadece ruhsat sahibi olmaları nedeniyle yaptırım uygulanmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturduğu, Anayasa ve ceza hukukunun temel kuralları uyarınca, kişilere ceza verilebilmesi için aranan koşullardan birinin hukuka aykırı eylemin kanunda belirtilmiş olması, diğerinin ise bu eylemin o kişi tarafından gerçekleştirilmiş olduğunun kanıtlanmasını gerektirdiği, itiraz konusu kuralda araç sahiplerinin hangi eylemlerinin suç sayıldığı için başkasının eyleminden sorumlu tutulduğu açık bir şekilde gösterilmediği gibi araç sahibi olma ile suç arasındaki illiyet bağının da ne suretle oluştuğunun belirtilmediği, kuralın bu yönleriyle açık ve belirgin olmadığı, bu nedenlerle itiraz konusu kuralın birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “araç sahibine” ibaresi yönünden cezaların şahsiliği ilkesine ve Anayasanın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ek 2. maddesine, 31.5.2012 tarihli ve 6321 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen üçüncü fıkranın; birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesinin “araç sahibine” yönünden Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi tarafından, 2918 sayılı Kanunun Ek 2/3. maddesinin; idari para cezası verilmesini düzenleyen ilk cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile aracın trafikten men edilmesini düzenleyen ikinci cümlesi “araç sahibine” yönünden iptal edildiğinden; Kanun’un Ek 2/3. maddesinin anılan karar sonrasındaki haline göre, ilgili belediyeden izin veya ruhsat alınmaksızın belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı olarak yapılan yolcu taşımalarında, araç sahibi ile sürücünün farklı kişiler olması halinde; araç sahibine idari para cezası verilemeyeceği ve aracın trafikten men edilemeyeceği sonucuna ulaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta; tespit tutanağında araç sürücüsü olarak tespit edilen kişinin aracın sahibi olmadığı anlaşılmakta olup, aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlemin dayanağı Kanun hükmü iptal edildiğinden dava konusu trafikten men işleminde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu durumda; dava konusu aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Davacı araç sürücüsü ‘e verilen idari para cezası yönünden yapılan temyiz incelemesinde;
Dosyadaki belgelerin incelenmesinden; davacı şirket tarafından Milli Eğitim Müdürlüğü ile imzalanan sözleşmeye dayanarak ve “S plakalı” araçlarla öğrenci taşımacılığı işi yapıldığının, olay günü taşınan okul öğrencilerinin normal şartlarda … plakalı araç ile taşındığının ancak … plakalı aracın 18.02.2016 tarihinde kaza yapması sonucu öğrencilerin taşınması amacıyla davacı şirkete ait … plakalı aracın servis taşımacılığında kullanıldığının iddia edildiği, anlaşılmaktadır.
Olayda, dava konusu aracın “S plakalı” araç yerine geçici bir süre için çalıştırıldığının anlaşılması durumunda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3. maddesi kapsamında korsan taşımacılık yapıldığından bahsedilemeyeceği açıktır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince, davacı şirket ile taşımacılığı yapılan okul arasında taşıma sözleşmesi olup olmadığı, dava konusu aracın “S plakalı” aracın yerine geçici olarak çalıştırılıp çalıştırılmadığı hususlarında bir araştırma yapılıp karar verilmesi gerekirken, böyle bir araştırma yapılmadan, araç sürücüsü hakkında tesis edilen dava konusu idari para cezası işlemi yönünden davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:….; K:…. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, idari para cezasına ilişkin işlem yönünden oybirliği, aracın trafikten men’ine illişkin işlem yönünden esasta oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla 26/04/2018 tarihinde karar verildi

KARŞI OY :

2918 sayılı Kanunun Ek 2. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi 11.09.2014 tarih ve E:2014/52, K:2014/139 sayılı kararıyla; korsan tabir edilen yasa dışı taşımacılığın yapıldığının tespit edildiği durumlarda, araç sürücüsü aynı zamanda araç sahibi değilse, sürücünün belgesiz olarak ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapmasına izin veren ve yasa dışı taşımacılık yapılmasında kusuru bulunan araç sahibine de aynı miktarda ceza verilebileceğini kabul etmekte, ancak itiraz konusu kuralda araç sahibi açısından suç ile illiyet bağı aranmaksızın sadece ruhsat sahibi olmaları nedeniyle yaptırım uygulanmasını cezaların şahsiliği ilkesine aykırı bulduğu için iptal kararı vermektedir.
Şu halde, yasa dışı taşımacılık yaptığı ileri sürülen araç sürücüsünün taşımacılık faaliyetinden bilgisi olan ve buna izin veren araç sahibi yönünden, başka kanuni dayanağın bulunması ve sorumluluk esaslarının belirtilmesi halinde idari yaptırım kararı verilebileceği tabiidir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde, “Kabahat” deyiminin, Kanun’un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; aynı Kanun’un “Genel Kanun Niteliği” başlıklı değişik 3. maddesinde, bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde; diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı düzenlenmiş; “Organ veya temsilcinin davranışından dolayı sorumluluk başlıklı” 8. maddesinin 1. fıkrasında ise; organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, 2. fıkrasında; temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, 3. fıkrasında; Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanacağı, 4. fıkrasında; birinci ve ikinci fıkra hükümlerinin, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
5326 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükümlerinin değerlendirilmesinden, sahip olduğu aracın izinsiz yolcu taşımacılığında kullanılması hususunda bilgi sahibi olduğu saptanan araç sahibi ile ilgili 5326 sayılı Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan temsil ilişkisinin sonucu olarak temsil edilene de yaptırım uygulanabileceği, 4. fıkrasında ise tespit edilen temsil ilişkisinin hukuken geçerli olmadığı durumlarda da bu yaptırımın uygulanabileceğinin düzenlenmesi karşısında, sahip olduğu aracın izinsiz yolcu taşımacılığında kullanılması hususunda bilgi sahibi olduğunun dosya kapsamından anlaşılması halinde araç sahibine de izinsiz ticari amaçlı taşımacılık fiili için kanunda öngörülen yaptırımın uygulanabilmesinin mümkün olduğu sonucuna varılmaktadır.
Somut olayda; araç sürücüsünün davacı şirketin faaliyeti çerçevesinde görev üstlendiği, taşımacılık faaliyetinin, araç sahibi olan davacının bilgisi ve izni dahilinde yapıldığı görülmekle birlikte, taşımacılığın arızi olarak yapıldığı iddia edildiğinden, idare mahkemesince, davacı şirket ile taşımacılığı yapılan okul arasında taşıma sözleşmesi olup olmadığı, dava konusu aracın “S plakalı” aracın yerine geçici olarak çalıştırılıp çalıştırılmadığı hususlarında bir araştırma yapılıp karar verilmesi gerekirken, böyle bir araştırma yapılmadan, eksik incelemeye dayalı olarak davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığından, kararın bu gerekçeyle bozulması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.