Danıştay Kararı 15. Daire 2016/908 E. 2016/1875 K. 18.03.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/908 E.  ,  2016/1875 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/908
Karar No : 2016/1875

Davacı :
Davalı :
Vekili :
Davanın Özeti : 29/05/2013 günlü, 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinin 17. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinin; muayeneden geçen araçlar için yaş sınırı getirilmesinin haksız olduğu, bu modellerde araç sahibi olan kurslara avantaj sağlandığı, 18. maddesinin 1. fıkrası ile “en az 30 kilometre” şartının yatırımlarını boşa çıkardığı, direksiyon eğitim alanı zorunluluğunun kaldırıldığı, yaptırılan direksiyon eğitim alanının kiraya verildiği, bu düzenleme nedeniyle kira gelirlerinin elinden alındığı, Geçici 1. maddesinin; daha önce yöneticilik yapanların haklarının elinden alındığı ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yönetmeliğin 18. maddesinin tümünün iptalinin talep edildiği ancak iddiaların yalnızca 1. fıkraya ilişkin olduğu, denetimlerde uygulamalı eğitimler yapılmadığının tespit edildiği, bu durumun engellenmeye çalışıldığı, uygulamalı eğitimin ve denetimlerin kolaylaştırılması, sürücü kurslarının masraflarının azaltılmasının amaçlandığı, eğitim alanlarını belirleme yetkilerinin bulunduğu, 17. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi yönünden; araçların özelliklerini belirleme yetkilerinin bulunduğu, kursların maliyeti azaltmak için hurda, trafik güvenliğini tehdit edecek araçlarla eğitim vermesinin önüne geçilmeye çalışıldığı, güvenlikli ve teknolojik araçlarla eğitim verilmesinin sağlanacağı, düzenlemelerin kamu yararına ve hizmet gereklerine uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Dava konusu Yönetmelik maddelerinde hukuka, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmadığı, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava; 29.05.2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinin 17. maddesinin (d) fıkrasının, 18. maddesinin 1. fıkrasının ve Geçici 1. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava konusu 29.05.2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği 04.03.2014 gün ve 28931 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilmiş ise de davaya konu maddelerde değişiklik yapılmadığından işin esasına geçilmiştir.
29.05.2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği’nin Geçici 1. maddesi yönünden yapılan incelemede;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 123. maddesinde; “Motorlu taşıt sürücüsü yetiştirmek, yetişmiş olanlara sınav sonucu sertifika vermek, trafik ile ilgili öğretim ve eğitim
yaptırmak üzere kamu kurumları ile diğer hakiki ve hükmi şahıslara Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığınca ilgili mevzuatına göre sürücü kursları açma izni verilir.
Sürücü kurslarının sürücü belgesi cinslerine göre sınıflandırılması, hangi sınıf kursun kimler tarafından açılabileceği, öğretim ve eğitim konuları ile metodu, kurs süreleri, kurslar için eğitim ve öğretimde kullanılacak bina, araç, gereç ve teçhizatın nitelik ve niceliği, teminat miktarları, sertifika sınavlarının esas ve usulleri, sertifika aranmayacak sürücü belgesi sınıfları ve bunların sınavları İçişleri Bakanlığının uygun görüşü üzerine Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığınca çıkartılan yönetmelikle belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
29.05.2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği’nin Geçici 1. maddesinde; “Bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce, özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarında yöneticiler hariç en az bir yıl eğitim personeli olarak görev alan veya halen görevde bulunan eğitim personelinin özlük hakları saklıdır.” düzenlemesi yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden; Ankara İli Altındağ İlçesinde sürücü kursu bulunan davacının, Ankara ili Elmadağ ilçesinde bir direksiyon eğitim alanı yaptırdığı, dava konusu Yönetmeliğin yürürlüğe girmesi sonucu direksiyon eğitim alanının kurs binasına en fazla 30 km mesafede bulunması kuralı ve kurslarda kullanılacak araçların yaşlarının belirlenmesi ile bir takım kurslara avantaj sağlandığı ama bir takım kurslara da ek maliyet getirildiği, Yönetmeliğin Geçici 1. maddesi ile yöneticilerin özlük haklarının korunmadığı iddialarıyla işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdarenin, Avrupa Birliği müzakereleri ve ülkemizde karayolları trafiği alanında yaşanan olumsuz durumları göz önünde bulundurarak kaliteli ve nitelikli motorlu taşıt sürücüsü yetiştirilmesi amacıyla gerekli düzenlemeleri yapma ve karar alma konusunda yetkisinin bulunduğuna kuşku bulunmamakla birlikte; idare tarafından bu yönde yapılacak düzenlemelerde eşitlik ilkesi, kazanılmış hak ilkesi ve haklı beklenti ilkesi gibi idare hukuku ilkelerini göz önünde bulundurulması gerektiği de açıktır.
Anayasanın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir. Hukuk Devleti’nin önemli bir unsuru olarak hukuk güvenliği, yalnızca hukuk düzeninin değil, aynı zamanda belirli sınırlar içinde, bütün Devlet davranışlarının, az çok, önceden öngörülebilir olması anlamını taşır. Hukuki güvenlik sadece bireylerin devlet faaliyetlerine duyduğu güven değil, aynı zamanda yürürlükteki mevzuatın süreceğine duyulan güveni de içerir.
Gerek yargı kararları, gerek öğretideki ortak tanımlamalara göre “haklı beklenti”; idarenin ister bir taahhüt, isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun, bireylerin bir çıkarları ya da lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ya da edinebileceklerini ümit etmelerini ifade eder. Yeni düzenlemenin hukuki istikrarı bozmaması, hakların kullanılmasını zorlaştırmayacak ya da doğmuş olan haklarının hiçe sayılması anlamına gelecek şekilde tasarlanmaması gerekmektedir.
Haklı beklentinin korunması, idarenin takdir yetkisini kullandığı alanlarda söz konusu olduğundan, kamu yararının ağır bastığı durumlarda haklı beklentiden söz edilemeyeceği ve idarenin eşitlik ve adalet ilkesine aykırı uygulamalarının yönetilenler açısından haklı beklenti yaratmayacağı da tartışmasızdır.
Bu bağlamda, idare tarafından eski Yönetmelik döneminde en az bir yıl görev almış kişiler ile yeni yönetmeliğin yayım tarihi itibariyle halen görevde bulunan kişilerin özlük hakları korumak suretiyle bir geçiş hükmü getirilirken, eski Yönetmelik döneminde eğitim personeli olabilecekken, getirilen yeni Yönetmelik uyarınca eğitim personeli olarak çalışma şansı kalmayan henüz çalışmaya başlamamış ve fakat idarenin açtığı kursları tamamlayarak sertifika almış kişilerin geçiş hükmü kapsamına alınmamasının haklı beklenti ve eşitlik ilkesine aykırı bir düzenleme yapıldığı
sonuç ve kanaatine ulaşıldığından dava konusu Yönetmeliğin Geçici 1. maddesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Davacının, Yönetmeliğin 17. maddesinin (d) fıkrası ile 18. maddesinin iptali istemine gelince;
Dava dilekçesinde; davanın konusu ve istemin özeti kısmında her ne kadar davacı tarafından Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinin 17. maddesinin (d) fıkrası ile 18. maddesinin iptali istenilmiş ise de; dava dilekçesindeki iddialar birlikte değerlendirildiğinde isteminin 18. maddenin 1. fıkrasına yönelik olduğu, diğer yandan davacı tarafından 17. maddesinin (d) fıkrasının iptali istenilmiş ise de iptali istenilenin Yönetmeliğin 17. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi olduğu ve sehven yazıldığı anlaşıldığından; inceleme Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinin 17. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi ve 18. maddesinin 1. fıkrasına hasren yapılmıştır.
29.05.2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği’nin 17. maddesinde; “(1) Kursta kullanılacak direksiyon eğitimi ve sınav araçları kursun kurucusu adına kayıtlı olması gerekmektedir.
(2) Kurslarda direksiyon eğitiminde kullanılacak olan araçlara gerekli izin aşağıda belirtilen esaslara göre valiliklerce verilir:
a) …
b) …
ç) …
d) Direksiyon eğitim ve sınav aracı olarak kullanılacak bütün araçların yetkili kuruluşlarca muayenesinin yapılmış ve trafiğe çıkması uygun görülmüş olması ve mevsim şartlarına uygun donanıma sahip olması gerekmektedir. Bu araçlardan “A1”, “A2”, “H (motosiklet)”, “H (otomobil)” ve “B” sınıfı direksiyon eğitim ve sınav aracı olarak kullanılacaklar 10 yaşından, “C”, “D”, “E” ve “F” sınıfı direksiyon eğitim ve sınav aracı olarak kullanılacaklar 20 yaşından büyük olamaz. Araçların yaşı fabrikasından imal edildiği tarihten sonra gelen ilk takvim yılı esas alınarak hesaplanır.
e) …
(3) … bulunur.”kuralına yer verilmiştir.
Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinin 17. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinde; trafik, motorlu taşıt sürücüsü güvenliği ile 2918 sayılı Kanuna aykırılık görülmemiştir.
Anılan Yönetmeliğin 18. maddesine gelince;
Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinin 18. Maddesinde;
” (1) Direksiyon eğitim alanının kursun bulunduğu ilçe sınırları içinde ve kurs binasına en fazla 30 km mesafede bulunması gerekir. Büyükşehir statüsündeki illerde faaliyette bulunan kursların direksiyon eğitim alanının ise kursun bulunduğu büyükşehri oluşturan ilçelerin sınırları içinde ve kurs binasına en fazla 30 km mesafede bulunması gerekir.
(2) …
(3) …
(4) …
(5) …” kuralı getirilmiştir.
2709 sayılı 1982 Anayasasının 49. maddesinde çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu, 48. maddesinde ise herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip
olduğu; özel teşebbüsler kurmanın serbest olduğu, Devletin özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alacağı kurala bağlanmıştır.
Çalışma hakkı, sözleşme hürriyeti ve özel teşebbüs kurma serbestiyeti temel hak ve özgürlükler arasında sayıldığından, Anayasanın 13. maddesi uyarınca bu hakların kullanımına getirilen sınırlamaların, her türlü keyfilikten uzak, objektif ve ölçülü olması, özel sektör tarafından sunulan bu hizmetlerin sunumuna getirilen kısıtlamalarla güdülen kamu yararı ile kişisel hak ve menfaatler arasında adil bir denge gözetilmesi, getirilen kural ve kısıtlamaların, hakkın özünü zedelemeyecek, yani çalışma hakkı, sözleşme hürriyeti ve özel teşebbüs kurma serbestiyetini güçleştirmeyecek, halihazırda çalışan kişilerin kazanılmış haklarını kullanmalarını engellemeyecek düzeyde olması gerekmektedir.
Yapılan düzenleme ile her ne kadar idare tarafından sürücü kurslarının direksiyon eğitim alanlarına yakın olmaları ve bu sayede idarece direksiyon eğitimine ilişkin derslerin etkin bir şekilde denetlemesi amaçlanmış ise de; günümüz büyükşehir belediyelerinin sınırları, kentlerdeki yoğun yapılaşma nedeniyle boş alan bulmanın zorlukları düşünüldüğünde; direksiyon eğitim alanının büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde ve aynı zamanda da kurs binasına 30 km mesafede olması koşullarının birlikte aranması, hem sürücü kurslarına kursiyerlerin ulaşım imkanını hem de sürücü kurslarının büyükşehir içerisinde dağılımın zorlaştıracak olduğundan, bu düzenlemenin çalışma hakkı ve özel teşebbüs kurma özgürlüğünü ölçüsüz bir biçimde kısıtlayıcı nitelikte olduğu, kazanılmış hakları korumadığı, hizmetin yürütülmesine yönelik getirilen kısıtlamalar ile güdülen kamu yararı ile bireyler aleyhine getirilen külfet arasında adil bir dengenin gözetilmediği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Bu durumda; yukarıda bahsi geçen madde fıkrasının son paragrafında yer alan “ve kurs binasına en fazla 30 km mesafede” ibaresinde hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliği’nin Geçici 1. Maddesi ile 18. maddesinin 1. fıkrasının “ve kurs binasına en fazla 30 km mesafede” ibaresinin iptali, Yönetmeliğin 17. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi ile Yönetmeliğin 18. maddesinin 1. fıkrasının belirtilen ibare dışında kalan kısmı yönünden davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:
Dava, 29/05/2013 günlü, 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinin 17. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinin; 18. maddesinin 1. fıkrası ile Geçici 1. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 123. maddesinin 1. fıkrasında, motorlu taşıt sürücüsü yetiştirmek, yetişmiş olanlara sınav sonucu sertifika vermek, trafik ile ilgili öğretim ve eğitim yaptırmak üzere kamu kurumları ile diğer hakiki ve hükmi şahıslara Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığınca ilgili mevzuatına göre sürücü kursları açma izni verileceği, 2. fıkrasında; sürücü kurslarının sürücü belgesi cinslerine göre sınıflandırılması, hangi sınıf kursun kimler tarafından açılabileceği, öğretim ve eğitim konuları ile metodu, kurs süreleri, kurslar için eğitim ve öğretimde kullanılacak bina, araç, gereç ve teçhizatın nitelik ve niceliği, teminat miktarları, sertifika
sınavlarının esas ve usulleri, sertifika aranmayacak sürücü belgesi sınıfları ve bunların sınavlarının İçişleri Bakanlığının uygun görüşü üzerine Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığınca çıkartılan yönetmelikle belirleneceği hükmü yer almaktadır.
Yönetmeliğin “Direksiyon eğitim araçları” başlıklı 17. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi incelendiğinde;
Anılan bent; “Direksiyon eğitim ve sınav aracı olarak kullanılacak bütün araçların yetkili kuruluşlarca muayenesinin yapılmış ve trafiğe çıkması uygun görülmüş olması ve mevsim şartlarına uygun donanıma sahip olması gerekmektedir. Bu araçlardan “A1”, “A2”, “H (motosiklet)”, “H (otomobil)” ve “B” sınıfı direksiyon eğitim ve sınav aracı olarak kullanılacaklar 10 yaşından, “C”, “D”, “E” ve “F” sınıfı direksiyon eğitim ve sınav aracı olarak kullanılacaklar 20 yaşından büyük olamaz. Araçların yaşı fabrikasından imal edildiği tarihten sonra gelen ilk takvim yılı esas alınarak hesaplanır.” düzenlemesini haizdir.
Dava konusu düzenleme ile kurslarda kullanılacak araç gerecin niteliğini belirleme yetkisini haiz idare tarafından direksiyon eğitimi ve sınavlarında kullanılacak araçlara yaş sınırı getirildiği, sürücü adaylarının güvenli ve yeni teknoloji ile üretilmiş araçlarla eğitim almasının sağlandığı görülmektedir. Söz konusu araçlar ile eğitimin daha verimli olacağı da kuşkusuzdur.
Bu nedenle dava konusu bentte kamu yararına, hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Yönetmeliğin “Direksiyon eğitim alanı ve direksiyon eğitim simülatörü” başlıklı 18. maddesinin 1. fıkrası incelendiğinde;
Yönetmeliğin 18. maddesinin 3. fıkrasına göre kurslar; direksiyon eğitim alanlarını ve dinlenme tesisleri ile direksiyon eğitim simülatörüne ilişkin şartlar Genel Müdürlükçe belirlenerek internet sayfasında yayınlanan standartlara uygun şekilde düzenleyeceklerdir.
Söz konusu standartları belirleyen 18.08.2015 tarih ve 8163923 sayılı Özel Öğretim Kurumları Standartlar Yönergesinin 4. maddesinde; direksiyon eğitim alanının (Pist); motorlu taşıt sürücüleri kurslarının direksiyon eğitimi derslerinin yapılmasına uygun düzenlenmiş alanı ifade ettiği düzenlenmiş; 29. maddesinin 1. fıkrasının 8. bendinde ise direksiyon eğitim alanı motorlu taşıt sürücü kurslarında bulunması gereken bölümlerden biri olarak sayılmıştır.
Dava konusu fıkra; “Direksiyon eğitim alanının kursun bulunduğu ilçe sınırları içinde ve kurs binasına en fazla 30 km mesafede bulunması gerekir. Büyükşehir statüsündeki illerde faaliyette bulunan kursların direksiyon eğitim alanının ise kursun bulunduğu büyükşehri oluşturan ilçelerin sınırları içinde ve kurs binasına en fazla 30 km mesafede bulunması gerekir.” düzenlemesini haizdir.
Davacı tarafından direksiyon eğitim alanlarının kaldırıldığı, bu durumun kendilerini maddi yönden zarara uğrattığı ileri sürülse de anılan düzenleme ile davalı idare tarafından direksiyon eğitim alanlarının kaldırılmasının öngörülmediği, Yönetmeliğin tamamı incelendiğinde de böyle bir sonuca varılamayacağı, kaldı ki mevzuatta da direksiyon eğitim alanının motorlu taşıt sürücü kursunda bulunması gereken bölümlerden biri olmaya devam ettiği; değişen ve gelişen günümüz koşullarına uygun olarak direksiyon eğitim alanları yanında simülatör kullanma imkanının da getirildiği görülmektedir.
Bu durumda eğitim ve öğretimde kullanılacak araç gerecin niteliğini belirleme yetkisini haiz idare tarafından denetimlerin kolaylaştırılması, direksiyon eğitim alanlarının farklı ilçe sınırlarında olması durumunda sürücü kurslarına ilişkin işlemleri gerçekleştirecek olan ilçe milli eğitim müdürlükleri arasında tereddüt hasıl olmasının engellenmesi, kursiyerlerin fazla yol kat etmesinin önlenmesi amacıyla getirilen dava konusu düzenlemede kamu yararına, hizmet gereklerine ve hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Yönetmeliğin Geçici 1. maddesi incelendiğinde;
Dava konusu maddede; bu Yönetmeliğin yayımı tarihinden önce, özel motorlu taşıt sürücüleri kurslarında yöneticiler hariç en az bir yıl eğitim personeli olarak görev alan veya halen görevde bulunan eğitim personelinin özlük haklarının saklı olduğu düzenlenmiştir.
Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde; eğitim personelinin, kursta görevli yönetici, öğretmen, uzman öğretici, usta öğretici gibi görevlileri ifade ettiği açıklanmış, “Eğitim personelinde aranacak şartlar” başlıklı 27. maddesinde 29.05.2013 tarihinde yapılan düzenleme ile önceden eğitim personeli için en az lise mezunu olma şartı varken en az yüksekokul mezunu olma şartı getirilmiş, eğitim personelinin bu düzenlemeden olumsuz etkilenmelerini önlemek amacıyla dava konusu madde ile geçiş süreci öngörülmüştür.
Sürücü kursu kurucusu olan davacı tarafından geçiş sürecinde yöneticilerin hariç tutulduğu ileri sürülerek maddenin iptali talep edilmiş ise de söz konusu düzenlemede özlük hakkı saklı tutulan eğitim personeli; en az bir yıl bu sıfatla görev yapan veya halen bu görevde bulunanlar olarak sayılmıştır. Yöneticilerin ise anılan bir yıl şartından muaf tutuduğu, herhangi bir süre sınırı getirilmeksizin özlük haklarının evleviyetle korunduğu, bu durumda geçiş sürecinde yönetici sıfatıyla görev alanların haklarını olumsuz yönde etkileyen bir düzenleme olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu nedenle dava konusu düzenlemede yöneticilerin hariç tutulması yönünden; hukuka, kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; DAVANIN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 18/03/2016 tarihinde dava konusu edilen Yönetmeliğin 18. maddesinin 1. fıkrasındaki ”ve kurs binasına en fazla 30 km mesafedeki” ibaresi yönünden oyçokluğuyla, diğer madde yönünden oybirliğiyle karar verildi.

KARŞI OY :

Dava; 29.05.2013 tarih ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinin 17. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinin, 18. maddesinin 1. fıkrası ve Geçici 1. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
29.05.2013 tarihli ve 28661 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Özel Motorlu Taşıt Sürücüleri Kursu Yönetmeliğinin 18. maddesinin 1. fıkrasında, “Direksiyon eğitim alanının kursun bulunduğu ilçe sınırları içinde ve kurs binasına en fazla 30 km mesafede bulunması gerekir. Büyükşehir statüsündeki illerde faaliyette bulunan kursların direksiyon eğitim alanının ise, kursun bulunduğu büyükşehiri oluşturan ilçelerin sınırları içinde ve kurs binasına en fazla 30 km mesafede bulunması gerekir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Anayasanın 49. maddesinde, çalışmanın herkesin hakkı ve ödevi olduğu, 48. maddesinde ise, herkesin dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahip olduğu; özel teşebbüsler kurmanın serbest olduğu, Devletin özel teşebbüslerin milli ekonominin gereklerine ve sosyal amaçlara uygun yürümesini, güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak tedbirleri alacağı kurala bağlanmıştır.
Çalışma hakkı, sözleşme hürriyeti ve özel teşebbüs kurma serbestiyeti temel hak ve özgürlükler arasında sayıldığından, Anayasanın 13. maddesi uyarınca bu hakların kullanımına getirilen sınırlamaların, her türlü keyfilikten uzak, objektif ve ölçülü olması, özel sektör tarafından sunulan bu hizmetlerin sunumuna getirilen kısıtlamalarla güdülen kamu yararı ile kişisel hak ve menfaatler arasında adil bir denge gözetilmesi, getirilen kural ve kısıtlamaların, hakkın özünü zedelemeyecek, yani çalışma hakkı, sözleşme hürriyeti ve özel teşebbüs kurma serbestiyetini güçleştirmeyecek, halihazırda çalışan kişilerin kazanılmış haklarını kullanmalarını engellemeyecek düzeyde olması gerekmektedir.
Yapılan düzenleme ile her ne kadar idare tarafından, sürücü kurslarının direksiyon eğitim alanlarına yakın olmaları ve bu sayede idarece direksiyon eğitimine ilişkin derslerin etkin bir şekilde denetlemesi amaçlanmış ise de; günümüz büyükşehir belediyelerinin sınırları, kentlerdeki yoğun yapılaşma nedeniyle boş alan bulmanın zorlukları düşünüldüğünde; direksiyon eğitim alanının büyükşehri oluşturan ilçelerin sınırları içerisinde ve aynı zamanda da kurs binasına 30 km mesafede olması koşullarının birlikte aranması, hem sürücü kurslarına kursiyerlerin ulaşım imkanını hem de sürücü kurslarının büyükşehir içerisinde dağılımını zorlaştıracak olduğundan, bu düzenlemenin çalışma hakkı ve özel teşebbüs kurma özgürlüğünü ölçüsüz bir biçimde kısıtlayıcı nitelikte olduğu, kazanılmış hakları korumadığı, hizmetin yürütülmesine yönelik getirilen kısıtlamalar ile güdülen kamu yararı ile bireyler aleyhine getirilen külfet arasında adil bir dengenin gözetilmediği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.
Bu durumda; yukarıda bahsi geçen madde fıkrasının son paragrafında yer alan “ve kurs binasına en fazla 30 km mesafede” ibaresinin iptaline karar verilmesi gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.