Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2016/8730 E. , 2017/4748 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/8730
Karar No : 2017/4748
Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili : – Aynı adreste
İstemin Özeti :… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …; K: … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; dosyanın tekemmül ettiği anlaşılmakla yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı şirketin ön ödemeli konut sözleşmelerine konu 456 adet konutu 6502 sayılı Kanun’un 44. maddesine aykırı olarak azami teslim süresi olan 36 aylık sürede sahiplerine teslim etmediğinden bahisle aynı kanunun 77. ve 78. maddeleri uyarınca davacı şirkete toplam 6.952.033,16 TL idari para cezası verilmesine ilişkin Ticaret İl Müdürlüğü’nün 19.11.2015 tarih ve K-1945 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; plan ruhsat iptaline bağlı mücbir sebep süresi de kabul edildikten sonra 36 aylık azami sürenin geçmesine rağmen davacı tarafından satışı yapılan 456 adet konutun teslim edilmediği hususunun sabit olduğu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un, 456 adet konutun satışının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un konut teslim süreleri ve idari para cezası bakımından lehte hüküm içermesi nedeniyle dava konusu işleme esas alındığı, davacı şirket hakkında verilen iflas erteleme kararının ise 6183 sayılı Kanun kapsamında tahsilat işlemlerini durdurmakla birlikte idari yaptırım kararı verilmesine engel olmayacağı gerekçesiyle , lehe olan mevzuat hükümlerine uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
08/03/1995 gün ve 22221 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 28/11/2013 gün ve 28835 sayılı 6502 sayılı Kanunun 86.maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve 87. maddesi ile de bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
28/05/2014 tarihinden önce 4077 sayılı Kanun’un 7. Maddesinin 8. fıkrasında ön ödemeli konut satışlarında (30) ay olarak belirlenen konut teslim sürelerine aykırı hareket edenlere uygulanacak müeyyide, 25. maddenin 9. fıkrasında teslimi geciken konutun fatura bedeli kadar idari para cezası olarak öngörülmüşken; 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanun’un 44. maddesinde (36) ay olarak belirlenen konut teslim sürelerine aykırı hareket edenlere uygulanacak müeyyide 77. maddenin 4. fıkrasında teslimi geciken her bir konut için 20.000-TL idari para cezası olarak öngörülmüştür. Bu çerçevede 6502 sayılı Kanun’un ön ödemeli konut satışlarında konut teslim süresi ve bu süreye uygulanacak müeeyyide bakımından lehe hüküm içerdiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
6502 sayılı Kanun’un 77/19 maddesinde ise; “Bu maddenin sekizinci, dokuzuncu, on ikinci ve on üçüncü fıkralarındaki idari para cezaları hariç olmak üzere, aykırılığın tespit edildiği tarih itibarıyla bir takvim yılında uygulanan toplam idari para cezası tutarının yirmi beş bin Türk Lirasını aştığı durumlarda, bu miktardan az olmamak ve yüz milyon Türk Lirasını geçmemek üzere toplam idari para cezası tutarı; cezaya muhatap gerçek ya da tüzel kişinin, aykırılığın tespitinden bir önceki mali yıl sonunda oluşan yıllık gayrisafi gelirlerinin yüzde beşini aşamaz. Bir önceki yıl gayrisafi gelirinin oluşmaması halinde, tespit tarihi itibariyle oluşan gayrisafi geliri dikkate alınır. Gayrisafi gelirlerinin bildirilmediği veya yanlış bildirildiği durumlarda bu bent hükmü uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür.
Dosyanın incelenmesinden; davacı şirketin Esenyurt Belediyesi’nden 17.03.2011, 24.05.2011 ve 23.08.2011 tarihlerinde aldığı yapı ruhsatlarına dayanarak başladığı inşaat projelerinin, Esenyurt Belediyesi imar uygulama planlarında çocuk bahçelerinin rekreasyon alanına dahil olması gerekirken yeşil alan içerisinde gösterilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle açılan dava nedeniyle verilen yargı kararları gereğince, İstanbul Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 12.03.2012 tarih ve 46746 sayısına istinaden Esenyurt Belediyesince 26.04.2012 tarihinde tedbiren durdurulduğu, davacı şirketçe tadilat ruhsatı başvurusunun yapıldığı, Esenyurt Belediyesi’nce düzenlenen 28.11.2012 tarih ve 2012/25943 sayılı tadilat ruhsatı ile inşaatın tedbiren durdurulmasının 7 ay 2 gün sonra ortadan kalktığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerince düzenlenen 18.09.2015 tarih ve 419/C-03 sayılı İnceleme Raporu’nda; raporun tanzim tarihi itibariyle 456 adet konut bakımından 7 ay 2 günlük mücbir sebep süresi de dahil olmak üzere mevzuatta öngörülen 36 aylık konut teslim süresinin geçirildiğinin tespit edildiği, bu tespit uyarınca Ticaret İl Müdürlüğünce davacı hakkında tesisi edilen 9.552.708-TL idari para cezasının 6502 sayılı Kanun’un 77/19. maddesi uyarınca davacı şirketin 2014 yılı sonunda oluşan gayrisafi gelirinin %5’ini aşmayacak şekilde uygulanması kapsamında yapılan değerlendirme neticesinde; davacı şirketin 2014 yılı Kurumlar Vergisi Beyannamesi’ne göre Kısa Vadeli Yabancı Kaynak olarak Alınan Sipariş Avansları Hesabı’nın 134.040.663,17-TL, Brüt Satışlar toplamının ise 4.090.664,36-TL olduğu; bu veriler ışığında davacı şirketin gayri safi gelirinin 139.040.663,17-TL hesaplanarak, söz konusu tutarın %5’i olarak tespit edilen 6.952.033-TL’nin idari para cezası olarak tesis edilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
6502 sayılı Kanun’un 77. maddesinin 19. fıkrası gereğince idari para cezasının hesaplanmasında esas alınan “gayri safi gelir” kavramının belirlenmesi hususunda 6502 sayılı Kanun ve ilgili mevzuatında bir hüküm bulunmamakla birlikte; 15.02.2009 gün ve 27142 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hakim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik’in “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (f) bendinde “Yıllık Gayri Safi Gelir”: Tek düzen hesap planındaki net satışları veya bunun hesaplanması mümkün olmazsa, Kurul tarafından saptanacak olan, net satışlara en yakın gelir.” olarak düzenlenmiştir.
Müteahhitlerin kendi adlarına inşa edip sattıkları konut ve işyerleri, işletmede imal edilen emtia niteliğinde kabul edilmektedir. Bu çerçevede inşaat devam ederken yapılan konut ve işyeri satışlarında henüz bir teslim olayı sözkonusu olmadığından, bu satışlar nedeniyle alınan bedeller, 26.12.1992 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği uyarınca 340 Alınan Sipariş Avansları Hesabında izlenmekte olup, Tek Düzen Muhasebe Sistemi açısından bu hesap, işletmenin kısa vadeli borçlanmalarını gösteren bir bilanço kalemidir. Bu bakımdan inşaat devam etmekte iken veya arsa payı üzerinden satışı yapılan konut ve iş yerlerine ilişkin satış bedelinin tamamı, inşaatın tamamlanıp teslimi yapılan yılın satış hasılatı olarak değerlendirmekte ve o yılın geliri olarak vergilendirilerek bilançoda yerini almaktadır. Bu çerçevede; Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği uyarınca inşaat devam ederken teslimat yapılmaksızın satılan konut ve iş yerlerine ilişkin olarak alınan bedeller 340 Alınan Sipariş Avansları Hesabında işletmenin borcu olarak muhasebeleştirildiğinden, anılan avansların gayri safi gelir içerisinde değerlendirilebilmesi için mevzuatta açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. Böyle bir düzenleme olmaksızın işletmenin borcu olarak muhasebeleştirilen bedellerin, gayri safi gelir kavramı içerisinde kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Bu itibarla, inşaat devam ederken teslimat yapılmaksının satılan konut ve iş yerlerine ilişkin alınan bedeller gayri safi gelir olarak değerlendirilerek ceza tutarının belirlenmesinde ve buna yönelik davanın reddine ilişkin mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …; K: … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, kullanılmayan yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.