Danıştay Kararı 15. Daire 2016/8361 E. 2017/7095 K. 30.11.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/8361 E.  ,  2017/7095 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/8361
Karar No : 2017/7095

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacılar) : 1-
2-
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:….; K:…. sayılı kararının, iptale ilişkin kısmının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : Dosya kapsamında, araç sürücüsü tarafından yapıldığı ileri sürülen ticari amaçlı yolcu taşımacılık faaliyetinin davacı araç sahibinin bilgisi ve izni dahilinde gerçekleştirildiğine ilişkin kanaat oluştuğundan temyize konu İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı ‘e ait … plakalı aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3. maddesi uyarınca altmış gün süreyle trafikten men edilmesine ilişkin 03/12/2015 tarih ve 0544095 sayılı işlem ile diğer davacı araç sürücüsü ‘ya 4.000,00 TL idari para cezası verilmesine ilişkin 03/12/2015 tarih ve 087281 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlem yönünden; 09/04/2015 günlü ve 29231 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesi’nin 11/09/2014 günlü ve E: 2014/52, K: 2014/139 sayılı kararıyla; 2918 sayılı Kanunun Ek 2. maddesine, 6321 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen üçüncü fıkranın; birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesinin “araç sahibine” yönünden Anayasa’nın 38. maddesine aykırı görülerek iptal edildiği, anılan kararla dava konusu işlemin dayanağı iptal edildiğinden işlemin hukuka aykırı hale geldiği gerekçesiyle iptali, araç sürücüsüne idari para cezası verilmesine ilişkin işlem bakımından ise belediyeden izin ve ruhsat almaksızın belediye sınırları dahilinde yolcu taşımacılığı yapıldığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesi kararının iptale ilişkin kısmının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Araçların tescil edildikleri amacın dışında kullanılması” başlıklı Ek 2. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında; araçlarını motorlu araç tescil ve trafik belgesinde gösterilen maksadın dışında kullananlar ile sürülmesine izin veren araç sahiplerinin 14.400.000 lira para cezası ile cezalandırılacağı, ayrıca, aracın onbeş gün süre ile trafikten men edileceği; aynı maddenin 3. fıkrasında ise; ilgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı yolcu taşıyan kişiye, araç sahibine, bağlı bulunduğu durak, işyeri ve işletmelerin sorumlularına birinci fıkrada gösterilen idari para cezasının üç kat olarak, fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde tekerrürü halinde ise beş kat olarak uygulanacağı, ayrıca, aracın her defasında altmış gün süre ile trafikten men edileceği hükmü yer almıştır.
2918 sayılı Kanunun Ek 2. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 11.09.2014 tarih ve E:2014/52, K:2014/139 sayılı kararıyla; Anayasa’nın 2. ve 10. maddesi yönünden yaptığı incelemede; itiraz konusu kuralın, korsan tabir edilen yasa dışı taşımacılıkla mücadele amacını taşıdığı; dolayısıyla gerekli izin ve ruhsatları almaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapılması eylemini yasaklamanın ve bu eylemin hangi tür ceza ile yaptırıma bağlanacağı hususunun kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında kaldığı, kanun koyucunun da özellikle büyükşehirlerde sayıları çok büyük boyutlara ulaşan, önemli şekilde vergi kaybına yol açan, hizmet alanlar yönünden de sıkıntı oluşturan yasa dışı taşımacılığın yol açtığı mağduriyetin önüne geçmek için kamu yararı amacıyla, takdir yetkisine dayanarak anılan madde hükmünü düzenlediği; eylemin cezasının açık, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olarak belirlenmesi sebebiyle iptali istenilen kuralın, hukuk devleti ilkesine ve belirlilik ilkesine aykırılık oluşturmadığı; itiraz konusu kuralda izin belgesiz yolcu taşımacılığı yapanların, aynı maddenin birinci fıkrasında belirtilen araçlarını tescil ve trafik belgesinde gösterilen amacın dışında kullananlar hakkında uygulanandan daha ağır yaptırıma tabi tutulmasının eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmekte ise de, birinci ve ikinci fıkrada yasaklanan eylemler birlikte incelendiğinde, korunan hukuki yarar ve unsurları tümüyle farklı olup haklarında yaptırım uygulanan kimselerin aynı konumda oldukları kabul edilemeyeceğinden, aralarında eşitlik karşılaştırması yapılmasına olanak bulunmadığı belirtilmiş; Anayasa’nın 38. maddesi yönünden yaptığı incelemede ise, alınması gereken izin veya ruhsat olmaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapılması ve sürücünün araç sahibi olmaması hâlinde tescil plakası sahiplerine sadece ruhsat sahibi olmaları nedeniyle yaptırım uygulanmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturduğu, Anayasa ve ceza hukukunun temel kuralları uyarınca, kişilere ceza verilebilmesi için aranan koşullardan birinin hukuka aykırı eylemin kanunda belirtilmiş olması, diğerinin ise bu eylemin o kişi tarafından gerçekleştirilmiş olduğunun kanıtlanmasını gerektirdiği, itiraz konusu kuralda araç sahiplerinin hangi eylemlerinin suç sayıldığı için başkasının eyleminden sorumlu tutulduğu açık bir şekilde gösterilmediği gibi araç sahibi olma ile suç arasındaki illiyet bağının da ne suretle oluştuğunun belirtilmediği, kuralın bu yönleriyle açık ve belirgin olmadığı, bu nedenlerle itiraz konusu kuralın birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “araç sahibine” ibaresi yönünden cezaların şahsiliği ilkesine ve Anayasanın 38. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2. maddesine, 31.05.2012 tarihli ve 6321 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen üçüncü fıkranın; birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesinin “araç sahibine” yönünden Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi, korsan tabir edilen yasa dışı taşımacılığın yapıldığının tespit edildiği durumlarda, araç sürücüsü aynı zamanda araç sahibi değilse, sürücünün belgesiz olarak ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapmasına izin veren ve yasa dışı taşımacılık yapılmasında kusuru bulunan araç sahibine de aynı miktarda ceza verilebileceğini kabul etmekte, ancak itiraz konusu kuralda araç sahibi açısından suç ile illiyet bağı aranmaksızın sadece ruhsat sahibi olmaları nedeniyle yaptırım uygulanmasını cezaların şahsiliği ilkesine aykırı bulduğu için iptal kararı vermektedir.
Şu halde, yasa dışı taşımacılık yaptığı ileri sürülen araç sürücüsünün taşımacılık faaliyetinden bilgisi olan ve buna izin veren araç sahibi yönünden, başka kanuni dayanağın bulunması ve sorumluluk esaslarının belirtilmesi halinde idari yaptırım kararı verilebileceği tabiidir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde, “Kabahat” deyiminin, Kanun’un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; aynı Kanun’un “Genel Kanun Niteliği” başlıklı değişik 3. maddesinde, bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde; diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı düzenlenmiş; “Organ veya temsilcinin davranışından dolayı sorumluluk başlıklı” 8. maddesinin 1. fıkrasında ise; organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, 2. fıkrasında; temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, 3. fıkrasında; Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanacağı, 4. fıkrasında; birinci ve ikinci fıkra hükümlerinin, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
5326 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükümlerinin değerlendirilmesinden, sahip olduğu aracın izinsiz yolcu taşımacılığında kullanılması hususunda bilgi sahibi olduğu saptanan araç sahibi ile ilgili 5326 sayılı Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan temsil ilişkisinin sonucu olarak temsil edilene de yaptırım uygulanabileceği, 4. fıkrasında ise tespit edilen temsil ilişkisinin hukuken geçerli olmadığı durumlarda da bu yaptırımın uygulanabileceğinin düzenlenmesi karşısında, sahip olduğu aracın izinsiz yolcu taşımacılığında kullanılması hususunda bilgi sahibi olduğunun dosya kapsamından anlaşılması halinde araç sahibine de izinsiz ticari amaçlı taşımacılık fiili için kanunda öngörülen yaptırımın uygulanabilmesinin mümkün olduğu sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, araç sahibi ve sürücüsünün farklı olması nedeniyle, yukarıda aktarılan Anayasa Mahkemesi’nin ilgili iptal kararı dikkate alınarak, kararının gerekçesi ve 5326 Sayılı Kabahatler Kanunundaki ilgili hüküm doğrultusunda araç sürücüsü ve sahibi arasında izinsiz taşımacılık faaliyetine ilişkin temsil ve irtibatın bulunup bulunmadığı değerlendirildikten sonra hüküm tesis edilmesi gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; 03.12.2015 tarihinde emniyet yetkilileri tarafından yapılan denetimde … plakalı araç ile belediye sınırları içinde izinsiz yolcu taşımacılığı yapıldığının tespit edildiği, araçta yolcu olarak bulunan … belli günlerde işe bu araçla gidip geldikleri, taşıma ücretinin kalafilm tarafından karşılandığı beyan ettiği, araç sürücüsününde taşıdığı yolcuların ücretlerinin yolcuların bağlı bulunduğu film şirketi tarafından, çalıştığı şirkete ödendiğini beyan ettiği, araç sahibininde …isimli iş yerinin bulunduğu ve davacı araç sürücüsünün yanında çalıştığını belirttiği, aynı sürücünün daha önce de yasa dışı taşımacılık fiili nedeniyle kaydı bulunduğu anlaşılmıştır.
Buna göre; araç sahibinin nakliye şirketi bulunduğu, araç sürücüsünün davacı adına taşımacılık faaliyetinde bulunduğu, davacı araç sürücüsünün daha önce 2918 sayılı Kanununun Ek 2/3. Maddesi uyarınca almış olduğu ceza bulunduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde araç sürücüsünün gerçekleştirdiği taşımacılık faaliyetinin, araç sahibi olan davacının bilgisi ve izni dahilinde yapıldığına ilişkin kanaat oluşmuştur.
Bu durumda; uyuşmazlık konusu taşımacılık faaliyetinin, 2918 sayılı Kanun’un Ek 2/3. maddesi kapsamında idari yaptırım uygulanabilmesi için gerekli unsurları taşıyıp taşımadığı hususunun değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken; bu yönde bir inceleme yapılmaksızın aracın geçici trafikten men edilmesine ilişkin işlemin iptali yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin kabulüne, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının iptale ilişkin kısımının BOZULMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/11/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :
Davaya konu işlemin dayanağı olan 2918 sayılı Kanunun Ek 2. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 11.09.2014 tarih ve E:2014/52, K:2014/139 sayılı kararıyla 2918 sayılı Kanunun Ek 2/3. maddesinin; idari para cezası verilmesini düzenleyen ilk cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile aracın trafikten men edilmesini düzenleyen ikinci cümlesi “araç sahibine” yönünden iptal edildiğinden; ortaya çıkan yeni hukuki durum nedeniyle dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından, temyize konu İdare mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.