Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2016/7286 E. , 2018/8110 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/7286
Karar No : 2018/8110
Temyiz Eden (Davalı) :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, davalı idare tarafından manevi tazminat isteminin kısmen kabul edilmesine ilişkin kısmının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :Temyiz istemine konu Mahkeme kararının manevi tazminat isteminin kısmen kabul edilmesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden yürütmenin durdurulması talebi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
Dava; davacının, 6-7 Ekim 2014 olayları olarak bilinen olaylar sırasında ev ve iş yerinde meydana geldiği ileri sürülen zararlara karşılık olmak üzere 2.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; davacının iş yerinde bulunan makine ve malzemelerin yandığı ve evinde de hasar meydana geldiği hususunun sabit olduğu, davacının evine ve iş yerine yapılan saldırıların niteliğinden, aynı günlerde davacının iş yerinin bulunduğu … İli, … İlçesi, …Mahallesi ile… Mahallesi ve … Mahallesinde meydana gelen olaylarda kullanılan silahların terör eylemleri amacıyla kullanılan silahlar olduğu, iş yerine yapılan saldırının davacının şahsına karşı duyulan kişisel husumetten kaynaklı olmadığı, ayrıca davalı idare tarafından savunma dilekçesine eklenen 16/10/2014 tarihli internet tespit tutanağından, … terör örgütüne müzahir yayın yapan ….com isimli internet sitesinde … milyonları sokağa çağırdı başlıklı habere yer verildiği, terör örgütü tarafından Ülke genelinde olayların çıkmasının desteklendiği hususları dikkate alındığında davacının ev ve iş yerinde meydana gelen zararların davalı idare tarafından 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmin edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı, maddi tazminat istemi bakımından, davacının ev ve iş yerinin yakılması nedeniyle meydana gelen zararın 28/11/2014 tarihli bilirkişi raporu sonucunda 15.916,37 TL olduğunun belirtildiği ve bu tutarın davacının hesabına yatırıldığı anlaşılmış olup; davacı tarafından bilirkişi raporunda tespit edilen zararların dışında başka bir zararının olduğuna ilişkin somut bilgi ve belgenin dava dosyasına eklenmemesi nedeniyle davacının 2.000,00 TL maddi zararının karşılanmasına ilişkin isteminin reddi, manevi tazminat istemi bakımından; manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı değil, tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Belirtilen niteliği gereği manevi tazminatın zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek miktarın aynı zamanda duyulan elem ve ızdırabı giderecek bir oranda olması gerektiği gerekçesiyle manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, mahkeme kararının manevi tazminat isteminin kısmen kabul edilmesine ilişkin kısmının, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Bakılan davada, davacının ev ve iş yerinin 07/10/2014 tarihinde meydana gelen olaylarda zarar gördüğü hususunda kuşku bulunmamaktadır. Mahkeme kararında da belirtildiği gibi 06-07/10/2014 tarihinde ülke genelinde meydana gelen eylemler sıradan bir protesto eylemi olmayıp, terör örgütüne destek olmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle, bu eylem sırasında meydana gelen zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gerekmektedir.
Temyiz istemine konu uyuşmazlık, 6-7 Ekim olayları sırasında davacının ev ve iş yerinde meydana gelen zararlardan dolayı davacıya manevi tazminat ödenip ödenemeyeceğine ilişkindir.
5233 sayılı Kanun, idarenin terör olaylarına dayalı kusursuz sorumluluk alanını genişleten, oluşan zararların yargı yoluna başvurmadan sulh yoluyla ödenmesine öngören, bu yönüyle uyuşmazlığın sadece maddi zararlara ilişkin kısmının yargı dışı alternatif bir yöntemle giderilmesini sağlayan, ancak manevi zararların karşılanmasını da engellemeyen nitelikte bir Kanundur.
Terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında bulunup 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmayan ilgililerin ileri sürdükleri manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanunun öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılması gerekmektedir.
Manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir.
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde, davacının gerek bu olaylar sırasında gerekse olaylardan sonra ölüm tehlikesi atlattığı, ailesini de alıp evini terk etmek zorunda kaldığı, evinin ateşe verildiği, ölümden zor kurtulduğu ileri sürülerek 30.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiş ise de, olaya ilişkin davacının 09/10/2014 tarihli ifadesinden davacının olay sırasında zarar gören ev ve işyerinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Durum böyle olunca, somut olayda, manevi tazminatı doğuracak manevi bir zarar bulunmadığından, İdare mahkemesi kararının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL’nin davacıya ödenmesine ilişkin kısmında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının manevi tazminat isteminin kısmen kabul edilmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/12/2018 tarihinde gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY:
5233 sayılı Kanun, yargısal ve bilimsel içtihatlarla kabul edilen “sosyal risk” ilkesinin yasalaşmış halidir. Bu nedenle, “sosyal risk ilkesi” uyarınca tazmini gereken uyuşmazlıklarda adı geçen Kanunun uygulanması zorunlu bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle; 5233 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan davalarda, zarar ile idari eylem arasında nedensellik bağının bulunmadığı, fakat kişilerin salt toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle zarar gördükleri ve bu nedenle ortaya çıkan bu zararın paylaştırılması gerektiği hallerde, idari yargı yerince 5233 sayılı Kanunun uygulanması suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.
Buna göre; 5233 sayılı Kanunun, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu uğranılan maddi zararların tazminini öngörmesi, diğer bir deyişle, manevi zararların tazminini kapsamaması nedeniyle manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ilişkin Mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmadığından, Mahkeme kararının manevi tazminat isteminin kısmen kabul edilmesine ilişkin kısmının bu gerekçeyle bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.