Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2016/6977 E. , 2019/118 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/6977
Karar No : 2019/118
TEMYİZ EDEN VE
KARŞI TARAF (DAVACI) :
VEKİLİ :
TEMYİZ EDENLER VE
KARŞI TARAFLAR (DAVALILAR):
İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine ilişkin hükümler yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 04/10/2014 ve 06-07/10/2014 tarihlerinde meydana gelen olaylar nedeniyle iş yerinin yakıldığı, vücudunda yaralanmanın meydana geldiği ve evini terk etmek zorunda kaldığı ileri sürülerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle 2.000 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti :… İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:… , K:… sayılı kararda; davacının iş yerinin yakılması üzerine davacı tarafından olayın failleri hakkında suç duyurusunda bulunulduğu, davacının, iş yerinde çalışan …’nın kolluk kuvvetleri tarafından alınan ifadelerinden ve kolluk kuvveti tarafından düzenlenen 11/10/2014 tarihli görgü tespit tutanağından davacının iş yerinin darabalarının, camlarının kırıldığı ve unların zarar gördüğünün sabit olduğu, davacının iş yerine yapılan saldırıların niteliğinden, aynı günlerde … İli, .. İlçesi, … Mahallesi ve … Mahallesinde meydana gelen olaylarda kullanılan silahların terör eylemleri amacıyla kullanılan silahlar olduğu, iş yerine yapılan saldırının davacının şahsına karşı duyulan kişisel husumetten kaynaklı olmadığı, terör örgütü tarafından Ülke genelinde olayların çıkmasının desteklendiği hususları dikkate alındığında davacının iş yerinde meydana gelen zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmin edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varıldığı, 04/10/2014 tarihinde meydana gelen olay nedeniyle davacı tarafından elmacık ve çene kemiklerinin kırıldığı, yüzünde sabit izin bulunduğu, ameliyat olması nedeniyle meydana gelen zararların da 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmin edilmesi istenilmekte ise de; olay günü kolluk kuvveti tarafından düzenlenen tutanağın incelenmesinden, anılan tarihte meydana gelen olayların deri toplama meselesinden kaynaklı olduğu, terör olayından kaynaklı olmadığı hususu dikkate alındığında; davacının 04/10/2014 tarihinde meydana gelen zararlarının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmininin hukuken mümkün olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı, davacının iş yerinin yakılması nedeniyle meydana gelen zararın 11/02/2015 tarihli bilirkişi raporu sonucunda tespit edildiği üzere 6.375 TL olduğu, davacının maddi zararlarına karşılık olmak üzere 6.375 TL maddi tazminata hüküm kurmak gerekmiş ise de; davacının isteminden daha fazlasına hüküm kurma yasağı gereği ( istemle bağlılık ilkesi) 2.000 TL’nin davalı idareler tarafından davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin maddi tazminat isteminin reddi, manevi tazminat istemine gelince; davacının manevi zararlarına karşılık olmak üzere 5.000 TL’nin davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddi yolunda karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından, mahkemenin yeniden bilirkişi incelemesi yaptırmadan sadece davalı idarenin belirlediği rakamlar üzerinden karar vermesinin yerinde olmadığı, asgari bir miktar belirtilerek talep edilen maddi tazminat talebiyle ilgili mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak zararın tespit edilmesi ve ıslah için süre verilmesi gerektiği, mahkemece bu yasal haklarının kullandırılmadığı, uğradığı manevi zararın daha fazla olduğu, olaylar sırasında can güvenliğini kaybettiği, ölüm ile burun buruna geldiği ileri sürülmektedir.
Davalı tarafından, çeşitli gruplar tarafından düzenlenen protesto yürüyüşü sonucu oluşan zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceği, Mahkemece Kobani olayları terör eylemi olarak kabul edilip zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gerektiği belirtilmesine karşın, 5233 sayılı Kanun’un sadece terör eyleminden veya terörle mücadele kapsamındaki faaliyetlerden dolayı meydana gelen maddi zararları karşıladığı, bu nedenle manevi tazminat isteminin kabulünün hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı tarafından, çeşitli gruplar tarafından düzenlenen protesto yürüyüşlerinin 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında, bu protesto yürüyüşü sonucu oluşan zararların da 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilemeyeceğinin açık olduğu, Kobani olaylarının terör eylemi tanımına uygun olmadığı, bu nedenle 5233 sayılı Kanun kapsamında açılan davanın reddi gerektiği, Mahkemece, Kobani olayları terör eylemi olarak kabul edilip zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini gerektiği belirtilmesine karşın, 5233 sayılı Kanun’un sadece terör eyleminden veya terörle mücadele kapsamındaki faaliyetlerden dolayı meydana gelen zararları karşıladığı, manevi tazminatın 5233 sayılı Kanunda öngörülmediği, hizmet kusuru bulunmadığı, sosyal risk ilkesi gereğince toplumsal olaylardan sorumlu tutulamayacağı ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN SAVUNMALARI : Davalı idarelerce, toplumsal olaylardan kaynaklanan zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmin edilemeyeceği, 5233 sayılı Kanun uyarınca manevi tazminata hükmedilemeyeceği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur. Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …. DÜŞÜNCESİ: İdare Mahkemesi kararının manevi tazminat isteminin kısmen reddi ile davacının yaralanması nedeniyle uğradığı ileri sürülen zararın tazmini isteminin reddine ilişkin kısımlarının onanması, kararın diğer kısımlarının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Daire’since, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı ‘nin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:
MAHKEME KARARININ MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİNİN KISMEN REDDİNE İLİŞKİN KISMI İLE DAVACININ YARALANMASI NEDENİYLE UĞRADIĞI İLERİ SÜRÜLEN ZARARIN TAZMİNİ İSTEMİNİN REDDİNE İLİŞKİN KISMI YÖNÜNDEN HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısmı ile davacının yaralanması nedeniyle uğradığı ileri sürülen zararın tazmini isteminin reddine ilişkin kısımları usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
MAHKEME KARARININ DAVACININ İŞ YERİNİN ZARAR GÖRMESİ NEDENİYLE TALEP EDİLEN MADDİ TAZMİNAT İSTEMİNİN KABULÜNE İLİŞKİN KISMI YÖNÜNDEN;
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, 04/10/2014 ve 06-07/10/2014 tarihlerinde meydana gelen olaylar nedeniyle iş yerinin yakıldığı, vücudunda yaralanmanın meydana geldiği ve evini terk etmek zorunda kaldığı ileri sürülerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle 2.000 TL maddi ve 30.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu; 2. maddesinde, bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1 inci, 3 üncü ve 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı belirtilmiş; 7. maddesinin, (a) bendinde; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; (b) bendinde; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; c) bendinde; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararlar, bu Kanuna göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından 27/10/2014 tarihli dilekçe ile ‘ne başvuruda bulunarak 07/10/2014 tarihinde iş yerinin saldırıya uğradığı belirtilerek zararın tazmini talep edilmiştir.
….nce dosyaya sunulan 14/04/2015 tarihli savunma dilekçesinde davacının 27/10/2014 ve 14/11/2014 tarihli dilekçeler ile yaralanma ve iş yerinde meydana gelen hasara ilişkin tazmin talebinde bulunduğu ve başvurunun 31/12/2014 tarihli işlem ile reddedildiği belirtilmiştir. Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 31/12/2014 tarih ve 16385 sayılı işlemiyle 5233 sayılı Kanun’un, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1., 3. ve 4. maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddi zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığından ve başvurunun bu Kanun kapsamı dışında kaldığından bahisle başvuru hakkında herhangi bir işlem yapılamadığı ve işlemden kaldırıldığı belirtilmiştir.
Zarar Tespit Komisyonunca yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 11/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda davacının iş yerinde meydana gelen zararın 6.375 TL olduğu belirtilmiştir.
Bakılan davada, davacının iş yerinin 06-08/10/2014 tarihlerinde … İli, … İlçesinde meydana gelen olaylar dışında başka bir nedenle zarar gördüğüne ilişkin davalı idarece hukuken kabul edilebilir bilgi ve belge sunulmamıştır. 06-07/10/2014 tarihlerinde Ülke genelinde meydana gelen eylemler sıradan bir protesto eylemi olmayıp, terör örgütüne destek olmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle, bu eylem sırasında meydana gelen zararların temyiz istemine konu Mahkeme kararında da belirtildiği üzere 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gerekmektedir.
Mahkeme kararında, davacının iş yerinde meydana gelen zararın, davalı idarece yaptırılan tespit sonucu düzenlenen 11/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen 6.375 TL olduğu, ancak davacının isteminden daha fazla hüküm kurma yasağı gereği (istemle bağlılık ilkesi gereği) 2.000 TL maddi tazminatın davalı idareler tarafından davacıya ödenmesine karar verilmiş olup, davacı tarafından, zararının daha fazla olduğu, yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca ıslah için süre verilmesi gerektiği, bu yasal haklarının kullandırılmadan hüküm tesis edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasında, tarafların, sürenin geçmesinden sonra verecekleri savunmalara veya ikinci dilekçelere dayanarak hak iddia edemeyecekleri, ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabileceği ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçenin otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edileceği hükme bağlanmıştır.
Durum böyle olunca, Mahkemece, iş yerinin zarar görmesi nedeniyle davalı idarece yaptırılan tespit sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan 11/02/2015 tarihli bilirkişi raporu davacıya tebliğ edilmek, varsa itirazları değerlendirilmek, gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle maddi tazminat istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlara yönelik inceleme ve değerlendirme yapılmadan istemle bağlı kalınarak maddi tazminat isteminin kabulü ile 2.000 TL maddi tazminata hükmedilmesine ilişkin mahkeme kararının bu kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
MAHKEME KARARININ MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN KISMEN KABULÜNE İLİŞKİN KISMI YÖNÜNDEN;
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT :
5233 sayılı Kanun, idarenin terör olaylarına dayalı kusursuz sorumluluk alanını genişleten, oluşan zararların yargı yoluna başvurmadan sulh yoluyla ödenmesini öngören, bu yönüyle uyuşmazlığın sadece maddi zararlara ilişkin kısmının yargı dışı alternatif bir yöntemle giderilmesini sağlayan, ancak manevi zararların karşılanmasını da engellemeyen nitelikte bir Kanundur.
Terör olayları nedeniyle meydana gelen ve sosyal risk ilkesi kapsamında bulunup 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanmayan ilgililerin ileri sürdükleri manevi zarara bağlı tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlıklarda, idare hukukunun tazminata ilişkin ilke ve kuralları çerçevesinde 2577 sayılı Kanunun öngördüğü usullere tabi olarak manevi tazminat ödenip ödenmeyeceğine ilişkin yargısal incelemenin yapılması gerekmektedir.
Manevi tazminat, mal varlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacı vekili tarafından dava dilekçesinde, 04/10/2014 tarihinde meydana gelen olaylarda yaralandığı, daha sonra 06-07/10/2014 tarihlerinde meydana gelen olaylarda iş yerinin yakıldığı, davacının gerek bu olaylar sırasında gerekse olaylardan sonra ölüm tehlikesi atlattığı, ailesini de alıp evini terk etmek zorunda kaldığı, iş yerinin ateşe verildiği, ölümden zor kurtulduğu ileri sürülerek 30.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istenilmiş ise de, olaya ilişkin davacının 05/11/2014 tarihli ifadesinden davacının olay sırasında zarar gören iş yerinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. 04/10/2014 tarihinde meydana gelen yaralanma olayı, Mahkeme kararında da belirtildiği gibi deri toplama meselesinden kaynaklı olup, yaralanma olayı terör olayı sonucu oluşmamıştır.
Durum böyle olunca, somut olayda, manevi tazminatı doğuracak manevi bir zarar bulunmadığından, İdare mahkemesi kararının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000 TL’nin davacıya ödenmesine ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyize konu … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının, davacının yaralanması nedeniyle uğradığı ileri sürülen zararın tazmini isteminin reddi ile manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısımlarının ONANMASINA, iş yerinin zarar görmesi nedeniyle talep edilen maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı ile manevi tazminat isteminin kısmen kabul edilmesine ilişkin kısımlarının BOZULMASINA,
2. Bozulan kısımlar hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen onbeş gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 16/01/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.