Danıştay Kararı 15. Daire 2016/6914 E. 2018/2749 K. 20.03.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/6914 E.  ,  2018/2749 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/6914
Karar No : 2018/2749

Temyiz Eden (Davacı) : …………..
Karşı Taraf (Davalı) :………….
Vekili : Huk.Müş. ………..
İstemin Özeti : ……… ‘nın verdiği izin ile 4077 sayılı Kanun hükümleri uyarınca taksitli kampanyalı konut satışı düzenleyen ………… İnşaat Turizm Rek. Oto. Gıda Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne ödemiş olduğu tutarların karşılığını adı geçen şirketin sigorta ettirmediği veya banka teminat mektubu vermediği, bunda da denetim ve kontrol görevini yerine getirmeyen davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu iddiasıyla 24.000,00-TL maddî zararının yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesi’nce; şirket ile davacı arasında 12/08/2006 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi’nin imzalandığı, anılan sözleşme kapsamında davacı tarafından 20/08/2006 ilâ 20/07/2008 tarihleri arasında şirkete toplam 24.000,00-TL ödeme yapıldığı, davacı tarafından 24/09/2007 tarihli dilekçeyle Kampanyalı Satışlara İlişkin Uygulama Usûl ve Esasları Hakkında Yönetmelik’in 8’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer verilen “Satıcı veya sağlayıcı mal veya hizmeti teslim veya ifa edeceği tarihe kadar olan tüketicinin toplam ödemelerinin karşılığını sigorta ettirmek veya banka teminat mektubu vermek zorundadır.” kuralı gereğince bugüne kadar yaptığı ödemelerin sigorta ettirilip ettirilmediği ve banka teminat mektubu düzenlenip düzenlenmediğinin şirketten sorulduğu, şirket tarafından verilen 19/10/2007 tarihli cevabî yazıda Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği tarafından mevzuat gerekçe gösterilerek istenilen türde bir sigorta yaptırılmasının mümkün olmadığının belirtildiği, şirket tarafından yapılan banka teminat mektubu başvurularının da benzer gerekçeyle bankalar tarafından reddedildiğinin bildirildiği, davacının 23/12/2008 tarihli dilekçe ile davalı idareye yaptığı başvuruda ise banka teminat mektubu düzenlenmemesi ve yaptığı ödemelerin sigorta ettirilmemesi nedeniyle Bakanlık nezdinde bulunan şirketin sigorta veya teminatından zararının karşılanmasının talep edildiği, davalı idarece 21/01/2009 tarihli yazı ile verilen cevapta bu hususta şirkete karşı tüketici mahkemelerine başvurması gerektiğinin bildirilmesi ve söz konusu talebinin reddi üzerine davanın açıldığı , 22/04/2010 tarihli ara kararı ile davacıdan, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin feshedilip edilmediği ve edildiyse ödediği tutarın tazmini amacıyla şirkete karşı adlî yargıda dava açılıp açılmadığının ve açıldıysa bu davanın hangi aşamada olduğunun sorulması üzerine davacı tarafından verilen dilekçe ekinde gönderilen bilgi ve belgelerin incelenmesinden; … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … gün ve E: …, K: … sayılı kararı ile şirketin iflâsına karar verildiği, davacı tarafından 22/01/2009 tarihli dilekçe ile şirketten olan alacağının tahsili amacıyla iflâs masasına kaydının talep edildiği, İflâs İdare Memurluğu’nun 07/07/2009 tarihli kararı ile davacının bu talebinin kabul edilerek dördüncü sıraya kaydının yapıldığı ve hâlen iflâs yolu ile takip yönteminin devam ettiği, bu durumda; idarenin hizmet kusuru ile verdiği ve bundan dolayı tazmin etmesi gerektiği iddia olunan zararın, davacının iflâs eden şirketten özel hukuk alacağı niteliğinde bulunması ve bu alacağın tahsili için başlatılan iflâs yolu ile takip yönteminin henüz devam etmesi karşısında, davalı idarece tazmini talep edilen zararın bu aşamada kesin ve gerçekleşmiş bir zarar niteliğinde olduğunu kabule olanak bulunmadığından; maddî tazminat talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine,… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.