Danıştay Kararı 15. Daire 2016/5788 E. 2016/5644 K. 22.11.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/5788 E.  ,  2016/5644 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5788
Karar No : 2016/5644

Temyiz Eden (Davacılar) :
Vekilleri :

Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili : – Aynı Yerde
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.

Düşüncesi :Temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; 03.09.2012 tarihinde … – … karayolu üzerinde seyir halindeki yönetimindeki … plakalı araca, dağdan gelen kaya parçasının çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacıların yakını olan ……….. adlı şahsın ölümünün, kazanın yolun bakım ve onarımından sorumlu idarenin gerekli tedbirleri almamasından kaynaklandığından bahisle uğranıldığı iddia edilen … TL maddi, … TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; eylemin öğrenildiği, yani ölüm olayının gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıllık başvuru süresinin geçirilmesinden çok sonra, 18.11.2013 tarihinde yapılan başvuru üzerine açılan davada süre aşımı bulunduğundan, davanın esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesi ile davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacılar tarafından hukuka aykırı olduğu iddia edilen anılan Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 9. maddesinde ”1. Çözümlenmesi Danıştayın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir. 2. Adli veya askeri yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra birinci fıkrada yazılı otuz günlük süre geçirilmiş olsa dahi, idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabilir.” hükmüne, 13. maddesinde ”1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir. 2. Görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz.” kuralına yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; 03.09.2012 tarihinde … – … karayolu üzerinde seyir halindeki yönetimindeki … plakalı araca, dağdan gelen kaya parçasının çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacıların yakını olan …’nin olay tarihinde yaşamını yitirdiği, davacıların 18.11.2013 tarihinde davalı idareye müracaat ederek zararlarının tazminini talep ettikleri, talebin davalı idarenin 12.12.2013 tarih ve … sayılı yazısı ile reddi üzerine 14.02.2014 tarihinde davanın açıldığı görülmüştür.
Bir idari dava türü olarak tam yargı davaları, idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminini amaçlayan dava türünü ifade etmektedir. Bu nedenle tam yargı davasının açılabilmesi için eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın ortaya çıkması zorunludur.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir olayı, bir tutumu; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları anlatır.
Söz konusu eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar, eylemin gerçekleşmesiyle birlikte ortaya çıkabileceği gibi farklı zamanda değişik araştırma, inceleme ve hatta ceza veya hukuk yargılamaları sonucunda ortaya çıkabilmektedir.
Bu itibarla, 2577 sayılı Yasa’nın 13 üncü maddesinde öngörülen sürenin eylemin idariliğinin ortaya çıktığı tarihten itibaren hesaplanması zorunludur. Aksi yorumun zarara yol açan eylemin idariliğinin ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldıracağı, hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Davacıların ölüm ve cismani zararlarının tazmini amacıyla sigorta şirketine karşı … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açtıkları davada hükme esas alınan bilirkişi raporunda sürücü ‘nin kusursuz olduğunun belirtildiği, bilirkişi raporunun taraflara 26/03/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve ilgili mahkeme tarafından da … tarihinde karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacıların, … Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki devam eden davada davalı idarenin kusuru bulunduğunu ve eylemin idariliğini öğrendiğinin kabulü gerekeceğinden, öğrenme tarihinden itibaren 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrasında yer alan bir yıllık süre içerisinde davalı idareye başvurulduğu, davacıların verilen olumsuz cevabı üzerine 60 günlük dava açma süresi içerisinde davanın açıldığı anlaşıldığından, davanın süresinde olduğunun kabulü ile davanın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen kararda hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle,… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/11/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile anılan Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ile çoğunluk kararına katlımıyorum.