Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2016/5784 E. , 2017/2611 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5784
Karar No : 2017/2611
Temyiz Edenler (Davacılar) :
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti :Davacılar murisi ….’ın içerisinde olduğu murisin oğlu ….’ın sevk ve idaresindeki …. plakalı aracın, 14.01.2013 tarihinde saat 10:00 sıralarında Devrek istikametinden Zonguldak istikametine seyir halindeyken yolun buzlu oluşundan dolayı direksiyon hakimiyetinin kaybedilerek devrilmesi şeklinde meydana gelen trafik kazasında yolun bakım ve denetiminden sorumlu idarenin hizmet kusuru olduğundan bahisle, uğranıldığı iddia edilen, 1.000,00-TL maddi, 85.000,00-TL manevi olmak üzere 86.000,00-TL zararın, olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, …. İdare Mahkemesince; Adli Tıp Kurumu raporuna göre davacı sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemlerine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz istemlerinin reddine,… İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:…. sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17/05/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY (X)
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun, 7. maddesinin (a) bendine göre, yapım ve bakımından sorumlu olduğu karayollarında can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri almak ve aldırmak davalı idarenin görevi olup, 6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a göre de davalı idare, karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmasını sağlamak, karayollarını onarmak, işletmek, işlettirmekle sorumlu kılınmıştır. Davalı idarenin, karayolları üzerinde işleyen trafiği, can ve mal güvenliğini sağlayacak şekilde yürütmesi ve bu hizmetin yürütülmesi sırasında hizmet kusurundan meydana gelecek zararları ödemesi yukarıda aktarılan mevzuat gereğidir.
İdarenin kamu hizmetinin yürütülmesinden doğan zarardan sorumlu tutulmasını gerektiren kurumlardan biri hizmet kusuru olup, genel olarak hizmet kusuru bir kamu hizmetinin kuruluş ve işleyişinde aksaklık ve bozukluk olarak ifade edilmektedir. İdarenin hukuki sorumluluğunun bir sonucu olan tam yargı davalarındaki amaç, idarenin bir eylemi ya da işlemi nedeni ile uğranılan zararın giderilmesidir. Bu türden bir uyuşmazlık çözümlenirken kesin ve gerçek bir zarar oluşup oluşmadığı ve bu zararın idari hizmetin eksik ya da kusurlu işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
23.02.2016 tarihli Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporunda; yolun orta refüj ile bölündüğü, zeminin virajlı ve buzlu olduğu, olay yerinde 70 km hız tahdidinin bulunduğu belirtilmiş ve sürücünün buzlu ve kaygan yolda aracını devirmesi sonucunda olayda tamamen kusurlu, karayolunun her metresinde ve sürekli olarak denetim imkânı bulunmayan davalı idarenin ise kusursuz olduğu mütalaa edilmiş ve İdare Mahkemesince bu rapor doğrultusunda dava reddedilmiştir.
Oysa dosyada mevcut 14/1/2013 tarihli kaza tespit tutanağında, sorumlu olduğu karayolu üzerinde can ve mal emniyetini sağlamakla görevli olan idarenin de yolun buzlanma olan kesimlerinde gerekli tuzlama çalışması yapmayarak ve önlem almayarak kusurlu olduğu, idarenin bu kusurunun sürücü kusuru ile birleşerek kazanın meydana gelmesinde etkili olduğu, tespitinin yapıldığı görülmektedir. Bu durumda davalı idarenin kazanın oluşumundaki payı gözetilmeden tesis edilen mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Bu gerekçeyle kararın bozulması gerektiği düşüncesiyle aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyoruz