Danıştay Kararı 15. Daire 2016/5757 E. 2018/8387 K. 20.12.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/5757 E.  ,  2018/8387 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5757
Karar No : 2018/8387

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İli, … İlçesi, … Caddesinde 20/09/2011 tarihinde meydana gelen terör saldırısı (patlama) sonucunda yaralanan davacı tarafından, tazminat talebiyle davalı idareye yapılan başvurunun reddine yönelik 28/01/2013 tarih ve 28313 sayılı işlemin iptali ile 50.000 TL manevi tazminatın 05/02/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesi’nce; tazminat talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin ön karar niteliğinde bir işlem olduğu, bu nedenle iptal davasına konu olmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle işlemin iptali isteminin incelenmeksizin reddi, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 25.000 TL manevi tazminatın 05/02/2013 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddi yolunda verilen kararın, davalı idarece manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, dosyanın tekemmül ettiği anlaşılmakla yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz isteminin reddine, … İdare Mahkemesi’nin…. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/12/2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:

5233 sayılı Kanun, yargısal ve bilimsel içtihatlarla kabul edilen “sosyal risk” ilkesinin yasalaşmış halidir. Bu nedenle, “sosyal risk ilkesi” uyarınca tazmini gereken uyuşmazlıklarda adı geçen Kanunun uygulanması zorunlu bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle; 5233 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan davalarda, zarar ile idari eylem arasında nedensellik bağının bulunmadığı, fakat kişilerin salt toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle zarar gördükleri ve bu nedenle ortaya çıkan bu zararın paylaştırılması gerektiği hallerde, idari yargı yerince 5233 sayılı Kanunun uygulanması suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.
Buna göre; 5233 sayılı Kanunun, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu uğranılan maddi zararların tazminini öngörmesi, diğer bir deyişle, manevi zararların tazminini kapsamaması nedeniyle manevi tazminat talebinin kısmen kabul edilmesine ilişkin Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmadığından, Mahkeme kararının manevi tazminat talebinin kısmen kabul edilmesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.