Danıştay Kararı 15. Daire 2016/5697 E. 2016/6337 K. 21.12.2016 T.

15. Daire         2016/5697 E.  ,  2016/6337 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5697
Karar No : 2016/6337

Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
Temyiz Eden ve Karşı Taraf (Davacılar) :
Vekili :
Müdahil (Davalı Yanında) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:…sayılı kararının taraflarca hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek aleyhlerine olan kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti :Davalı idarece mahkeme kararının reddine ilişkin kısmının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Düşüncesi : Mahkeme kararının harç ve faize ilişkin kısım yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; dosyanın tekemmül ettiği görülmüş olup yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin esasına geçilerek gereği görüşüldü:
Dava; davacılar murisinin tedavi gördüğü ….. Devlet Hastanesi’nde asansör boşluğuna düşerek hayatını kaybetmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 21.000 TL maddi (davacı vekilinin 25.01.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile davacılar için 21.000,00 -TL istenilen maddi tazminatın 59.000,00 -TL, olacak şekilde ıslah edilmiştir) ve 60.000 TL manevi tazminatın olay gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesi’nce; olayda hizmet kusuru bulunduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle yaptırılan bilirkişi incelemesindeki kusur oranlaması neticesinde hesap bilirkişi raporundaki kusur tenzilatı sonucu davanın kısmen kabulüyle 5.422,69 TL maddi tazminat ile 24.000 TL manevi tazminatın kabulüne, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş olup Dairemiz tarafından her ne kadar adli yargı yerinde yaptırılan ve ceza davasına esas teşkil eden bilirkişi raporunda; davacılar yakınına 6/8, hastane personeline 1/8 ve asansör firmasına 1/8 oranında kusur atfedildiği belirlendiğinden davalı idarenin yürüttüğü hizmetin kötü işlemesi nedeniyle oluşan zararın kusur oranıyla ilgili tenzilat yoluna gidilmeksizin tazminle yükümlü olduğu sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle Mahkeme kararının kısmen bozulması üzerine bozma kararına uyularak; Uyuşmazlıkta, yaptırılan bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen bilirkişi raporunda, destekten yoksun kalma tazminatının 1/8 oranı esas alınarak 5.047,69-TL olduğu, tenzilat yapılmaması halinde bu rakamın 40.381,52-TL’ye ulaşacağının görüldüğü belirtilerek, davacılar tarafından ıslah dilekçesi verilip verilmeyeceğinin sorulduğu, davacılar tarafından ise, 21.000,00-TL olan maddi tazminat miktarının 43.000,00-TL arttırılarak 25.01.2016 tarihli dilekçe ile ıslah edilerek 59.000-TL’ye çıkarıldığı görüldüğü, bu konuda yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına olanak bulunmadığı, maddi tazminat miktarının onanan kısmı düşüldükten sonra (40.381,52 – 5.047,69) 35.333,83-TL’lik kısmının kabulü, fazlaya yönelik kısmının ise reddi gerektiği sonucuna varıldığı, 3.000-TL’lik defin ve taziye gideri’ne yönelik istemin 375,00-TL’lik kısmı onandığından geriye kalan kısmın reddi gerektiği, olayın oluş şekli ve zararın niteliği dikkate alındığında, takdir edilen manevi tazminat miktarının, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa idarenin kusurunun ağırlığını ortaya koyacak düzeyde olması gerektiği, dolayısıyla, manevi tazminat isteminin onanan kısmı olan 24.000,00-TL düşüldükten sonra (60.000 – 18.000= 42.000,00-TL ilk karada onanan kısım 24.000,00-TL olmasına rağmen sehven 18.00,00-TL olarak yazılmış. ) kalan 42.000-TL’lik manevi tazminat isteminin 30.000-TL’lik kısmının kabul edilmesi gerektiği, geriye kalan kısmın reddi gerektiği, öte yandan, avukatlık ücreti ve yargılama giderine yönelik onama kararı bulunmadığından, avukatlık ücreti ve yargılama giderinin yeniden hesaplanması zorunlu bulunmakta olduğundan, maddi tazminat isteminin 35.333,83-TL’lik kısmı ile manevi tazminat isteminin 30.000-TL’lik kısmının kabulüne, söz konusu tutarlara 23.02.2004 (idareye başvuru) tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ve anılan tazminatların davacılara ödenmesine, geriye kalan maddi tazminat isteminin 18.952,31-TL’lik kısmı ile manevi tazminat isteminin ( 6.000,00-TL reddedilen miktar sehven 12.000,00-TL olarak yazılmış ) 12.000-TL’lik kısmının reddine, hükmedilen miktara göre 6.062,96-TL nispi karar harcı alınması gerektiğinden peşin alınan 2.127,28.-TL harcın mahsup edilerek 3.935,68-TL eksik harcın davacılara tamamlattırılması yönünde hüküm kurulmuştur.
Taraflarca, adı geçen Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, aleyhlerine olan kısımların temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu idare mahkemesi kararının, maddi tazminat isteminin kısmen kabulü ile manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin bölümünde, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Kararın arttırılan miktara yürütülecek faize ilişkin bölümün ve hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan nispi karar harcı nedeniyle yargılama giderleri bakımından ve vekalet ücretine ilişkin kısımlar açısından incelenmesine gelince;
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. ” cümlesi eklenmiştir.
Nitekim, 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (Tasarının 3.maddesi) gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, artırılan miktar bakımından faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacılar tarafından, 17.05.2004 tarihli dava dilekçesi ile maddi tazminat miktarı 21.000,00 TL olarak belirtilmiş, maddi tazminat talepleri 12/02/2015 havale tarihli dilekçe ile artırılmış, anılan dilekçe 02/02/2016 tarihinde davalı idareye tebliğ edilmiştir. Dolayısıyla bakılan davada dava açılırken 21.000,00 TL olarak belirtilen miktara idareye başvuru tarihi olan 23.02.2004 tarihinden, artırılan maddi tazminat miktarı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 02/02/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmektedir.
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde, yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tâbi bulunduğu; 11. maddesinde, genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca konu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerin ödemekle mükellef olduğu; 15. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı; 16. maddesinde, değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas olduğu; 21. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınması gerektiği; 28. maddesinde ise, (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar harcının dörtte birinin peşin, geri kalanının kararın verilmesinden itibaren bir ay içinde ödeneceği kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanunun, yargı harçlarının gösterildiği (1) sayılı tarifesinde, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden nispi karar harcı alınacağı belirtilmiştir.
Aktarılan Kanun hükümlerinden de anlaşılacağı üzere; konusu belli bir miktarı içeren davalarda, yargılama gideri içinde yer alan kalemlerden nispi karar harcı dışındaki harç ve posta giderinin, haklılık oranına göre davanın taraflarına yükletilmesi; hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar harcının ise, tümüyle haksız çıkan tarafa, başka bir deyişle davalı idareye yükletilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, İdare Mahkemesince, nispi harç dahil tüm yargılama giderlerine haklılık oranı uygulanması suretiyle hüküm kurulmasında da yasal isabet görülmemiştir.
Öte yandan bozmaya uyulan Mahkeme kararında manevi tazminat talebi üzerinden vekalet ücreti hesaplanırken sehven manevi tazminat isteminin onanan kısmı olan 24.000,00-TL düşüldükten sonra (60.000 – 18.000= 42.000,00-TL ilk kararda onanan kısım 24.000,00-TL olmasına rağmen sehven 18.00,00-TL olarak yazılmış. ) kalan 36.000-TL’lik manevi tazminat isteminin 30.000-TL’lik kısmının kabul edildiği, reddedilen 6.000-TL ve kabul edilen 54.000TL üzerinden vekalet hesaplaması yapılması gerekirken sehven hesaplama hatası yapılarak söz konusu hesap hatası neticesinde bulunan miktarlar üzerinden vekalete hükmedildiği, yeniden verilecek kararda bu hususun da dikkate alınmasının ve avukatlık ücreti ve yargılama giderine yönelik onama kararı bulunmadığından, avukatlık ücreti ve yargılama giderinin yeniden hesaplanması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulüyle … İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının, miktar artırım dilekçesiyle artırılan tazminat miktarına idareye başvuru tarihi olan 23.02.2004 tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin bölümünün, vekalet ücreti ve nispi karar harcına ilişkin bölümlerinin BOZULMASINA, davacının temyiz isteminin tamamen reddi ve davalı idarenin temyiz isteminin kısmen reddi ile anılan kararın diğer kısımlarının ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.