Danıştay Kararı 15. Daire 2016/5540 E. 2017/7388 K. 07.12.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/5540 E.  ,  2017/7388 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5540
Karar No : 2017/7388

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :

İstemin Özeti : … 11. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; gereği görüşüldü:
Dava, emekli albay olan davacının silahlarının, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin (e) bendi uyarınca değişik zamanlarda işlediği ikiden fazla suçtan mahkumiyeti bulunduğundan bahisle zapt edilerek davacıya altı ay içerisinde silahları devretme yükümlüğü getirilmesine ilişkin 28.11.2014 tarih ve 623113 sayılı Kara Kuvvetleri Komutanlığı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… 11. İdare Mahkemesince; Yönetmeliğin 16. maddesinin (e) bendinde, değişik zamanlarda işlenen aynı veya farklı hukuki türden ikiden fazla suçtan dolayı hapis cezasına mahkum olanlara ruhsat verilmeyeceği ve verilmiş ruhsatların iptal edileceğinin düzenlendiği, uyuşmazlıkta davacının üç ayrı “asta müessir fiil” suçu nedeniyle üç ayrı hüküm kurularak 4’er ay hapis cezasıyla cezalandırıldığı sabit olduğundan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesinin altıncı fıkrasında; silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esasların Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikle düzenleneceği hükmü yer almıştır.
6136 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin Silah Ruhsatı Verilmesini Engelleyen Haller başlıklı 16. maddesinde; “Aşağıda belirtilen hallerden birine giren kimselere hiçbir şekilde ateşli silah ve mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez, verilmiş ruhsatlar iptal edilir. (…)
e) Taksirle veya basın yoluyla işlenenler hariç değişik zamanlarda işlediği aynı veya farklı türden ikiden fazla suçtan dolayı hapis veya ağır hapis ve/veya ağır para cezasına mahkum olanlar,
(…) Yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d), (e), (f), (g), (h), (ı), (i) ve (ö) bentleri kapsamına girenler, affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile kendilerine hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez. Bu fıkra hükmü 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 2 nci maddesi hükümlerine göre suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmaz.
(…) Bu madde de belirtilen mahkumiyet, kesinleşmiş mahkumiyettir.” hükmüne, 17.maddesinin birinci fıkrasında ise; “Taşıma veya bulundurma ruhsatı verilen kişilerden sonradan 16. maddede belirtilen hallerden birine girmesi nedeniyle silah taşıma ve bulundurma şartlarını kaybedenlerin, yeni ruhsat talepleri kabul edilmeyeceği gibi mevcut silah ruhsatları iptal edilerek, silahlar zaptedilir. Bu silahların, zaptedildiği tarihten itibaren altı ay içinde silah sahibinin isteği dikkate alınarak, silah satın almaya hak kazanmış kişilere devri sağlanır. Bu süre içinde devri sağlanamayan silahlar ilgili kanunlara göre işlem yapılmak üzere adli makamlara intikal ettirilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 95. maddesi ile 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun’nun 6. maddesi uyarınca, ağır veya hafif para cezası ya da bir yıla kadar ağır hapis veya iki yıla kadar hapis cezasına mahkumiyet halinde, bu cezaların Mahkemece ertelenebileceği, beş sene içinde kişi hakkında başka bir mahkumiyet kararı verilmediği takdirde, mahkumiyetin esasen vaki olmamış sayılacağı hükme bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden; albay olarak görev yapan davacının 21.10.2013 tarihinde emekliye ayrıldığı, davalı idarece silah ruhsat işlemlerine esas alınmak üzere yapılan inceleme sonucunda; davacının Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararıyla ikiden fazla suçtan mahkumiyeti bulunduğunun tespit edildiği, bu tespit üzerine Yönetmeliğin 16. maddesinin (e) bendi ve 17. maddesi uyarınca dava konusu işlemin tesis edildiği, anılan Ceza Mahkemesi kararı incelendiğinde, netice itibariyle; davacı hakkında 3 ayrı asta müessir fiil suçu nedeniyle 4’er ay hapis cezası verilmesine ve 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca ayrı ayrı ertelenmesine karar verildiği, kararın temyiz edilmeyerek kesinleştiği, davacının adli sicil kayıtları incelendiğinde ise, erteleme kararının kesinleşmesinden itibaren başlayan beş yıllık denetim süresi içerisinde başkaca bir mahkumiyet kararı verilmediği, dolayısıyla ertelenmiş mahkumiyetin Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 95. maddesi uyarınca esasen vaki olmamış sayıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda metnine yer verilen mevzuatın birlikte incelenmesinden; Yönetmeliğin 16. maddesinin (e) bendine göre, değişik zamanlarda işlediği aynı veya farklı türden ikiden fazla suçtan hapis ve/veya ağır para cezasına mahkum olanlara silah ruhsatı verilmeyeceği/ verilmiş silah ruhsatlarının iptal edileceği hususu açık olmakla birlikte; Mülga 765 ve 647 sayılı Kanunlar uyarınca erteleme kararı verildikten sonra beş yıllık süre içerisinde suç işlenmemesi halinde mahkumiyet kararı esasen vaki olmamış sayılacağından, diğer bir deyişle hukuk aleminde hiç doğmamış sayılacağından, hukuken mevcut olmayan bu kararın Yönetmeliğin 16. maddesi kapsamında ruhsat almaya engel haller arasında sayılarak ruhsat işlemlerine esas alınamayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Uyuşmazlıkta; davacının dava konusu işleme esas alınan mahkumiyetleri Mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 95/2. maddesi uyarınca esasen vaki olmamış sayıldığından, hukuken mevcut olmayan mahkumiyet kararları esas alınarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu durumda; dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca temyiz isteminin kabulü ile … 11. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.