Danıştay Kararı 15. Daire 2016/5304 E. 2016/6124 K. 14.12.2016 T.

15. Daire         2016/5304 E.  ,  2016/6124 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5304
Karar No : 2016/6124

Temyiz Edenler : 1- Davalı
Vekili :
2- ( Müdahil (Davalı Yanında)
Vekili :
Karşı Taraf (Davacılar) : 1-
2-
Vekili :
3-
İstemin Özeti : Doğum sırasında SGK ….Hastanesi’nde gerçekleşen doğumdan olduğu iddiasıyla ‘un sakat kalmasından dolayı için 400.000 TL maddi ve 200.000 TL manevi, baba … için 50.000 TL manevi anne için 50.000 TL manevi olmak üzere toplam 700.000 TL tazminat istemiyle istemiyle açılan dava sonucunda, … İdare Mahkemesi’nce; Adli Tıp Kurumu’na yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor ile dosyada bulunan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, davalı idarenin ‘un doğumunda hizmet kusurunun bulunduğu sonucuna varılarak; davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile, 2/8 kusur oranına göre hesaplanan 129.565,03-TL maddi tazminatın ve davacıların duyduğu elem ve ızdırabın kısmen giderilmesi amacıyla takdiren için 30.000-TL anne ve babaının her biri için 20.000-TL olmak üzere toplam 70.000-TL manevi tazminatın yasal faiziyle davalı idarece davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat taleplerinin reddine ilişkin kararın Dairemizin 30/04/2014 tarih ve E:2013/4063, K:2014/5487 sayılı kararıyla kısmen onanıp , kısmen bozulması üzerine bozma kararına uyularak, bebeğin %100 iş gücü kaybı ve idarenin tam kusurlu olduğu esasına göre hesaplanan ve davacının ıslah dilekçesindeki isteme göre toplam 518.624,14.TL maddi tazminattan Mahkememiz bozma kararından önceki kararıyla hüküm altınan ve onanmak suretiyle kesinleşen 129.565,03.TL maddi tazminatın mahsup edilerek 389.059,11.TL maddi tazminatın kabulüne karar verilmesi gerektiği, öte yandan davacılar ıslah dilekçesiyle her ne kadar önceki kararla hüküm altına alınıp kesinleşen kısmı da dahil ederek ıslah talebinde bulunmuş ise de, davacıların iradesinin aslında bilirkişi raporunda hesaplanan tazminatın tümünün karar altına alınması olduğu, dolayısıyla iş bu davaya konu tazminat isteminin önceki kararda hüküm altına alınan 129.565,03.TL maddi tazminatın mahsup edilmesi sonucunda kalan 389.059,11.TL olduğunun kabul edilerek, davacıların tazminat isteminin kabulü ile 389.059,11.TL tazminatın dava tarihi 07.12.2005 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine ilişkin kararın, davalı idare ve davalı yanında müdahil tarafından hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Mahkeme kararının faize ilişkin kısım yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce dosyanın tekemmül ettiği görülmüş olup yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Kararın maddi ve manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının incelenmesi yönünden;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararının maddi ve manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının hukuka ve usule uygun olduğu, 2577 sayılı dari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. Maddesinde düzenlenen ve kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Kararın 14.11.2014 tarihli miktar artırımına ilişkin dilekçe ile arttırılan tazminat miktarına yürütülecek faize ilişkin bölümüne gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. ” cümlesi eklenmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
Nitekim, 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (Tasarının 3.maddesi) gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Ayrıca, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanunla İdari Yargılama Usulü Kanunu’na geçici 7. madde eklenerek, kanun yolu aşaması dahil yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da, yapılan düzenlemenin uygulanacağı belirtilmiş olup, geçici madde hükmü uyarınca kanun yolu aşamasında, miktar artırım dilekçesinin verilmesi durumunda kanun yolu aşamasının tamamlanıp, miktar artırımına ilişkin dilekçenin davalı idareye tebliğine kadar geçen süreçte, sürenin uzunluğu dikkate alındığında, bu dosyalarda miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihin esas alınmasının mülkiyet hakkına aykırı olacağı açıktır. Bu nedenle, geçici 7.madde uyarınca, kanun yolu aşamasında talep edilen miktar artırımına ilişkin dosyalarda, yürütülecek faize ilişkin olarak, davacı tarafından, miktar artırım dilekçesinin verildiği tarihin esas alınması gerekmektedir,
Bakılan davada, davacı tarafından, idareye başvuru dilekçesinde ve dava dilekçesinde 400.000 TL maddi tazminat talep edilmiş olup Mahkemece hesap bilirkişisine yaptırılan hesaplama sonucu maddi zarar 518.624.14 TL olarak hesaplanmış, 2577 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi uyarınca 14.11.2014 havale tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu uyarınca maddi tazminat miktarı 118.624.14 TL artırılmış, anılan dilekçenin Mahkeme tarafından davalı idareye tebliğ edilmediği görülmüştür. Uyuşmazlıkta arttırılan miktara miktar arttırım dilekçesinin idareye tebliğ edilmediği için Mahkeme kaydına girdiği tarih olan 14.11.2014 tarihinden itibaren faizin yürütülmesi geri kalan miktara dava tarihi olan 07.12.2005 tarihi yerine davacının idareye başvurduğu tarih olan 03.10.2005 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği fakat temyiz isteminde sadece davalı idare tarafından bulunulduğu, aleyhe bozma yasağı gereği bu kısımın incelenmediği, dolayısıyla bakılan davada artırılan tazminat miktarı bakımından, miktar artırım dilekçesinin Mahkeme kaydına girdiği tarih olan 14.11.2014 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, dava tarihi olan 07.12.2005 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kısmen kabulüyle …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının, miktar artırım dilekçesiyle arttırılan tazminat miktarına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin kısmının BOZULMASINA, diğer kısımlarının ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.