Danıştay Kararı 15. Daire 2016/5096 E. 2018/2971 K. 27.03.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/5096 E.  ,  2018/2971 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/5096
Karar No : 2018/2971

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:.. ; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; … İli, … İlçesi, … Köyü’nü terk etmek zorunda kaldığını iddia eden davacı tarafından, yaşanan terör olayları nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Zarar Tespit Komisyonu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesince; … Köyü Merkezi’nin güvenlik gerekçesiyle boşaltıldığı, davalı idarece, mahallinde, davacının veya yetkili temsilcisinin de katılımıyla usulüne uygun keşif ve bilirkişi incelemesi yaptıktan sonra, söz konusu yerde davacıya ait taşınır ve taşınmaz malvarlığının bulunup bulunmadığının, (varsa) davacının şahitlerinin de dinlenmesi suretiyle tespit etmesi, malvarlığı tespit edilirse 5233 sayılı Yasa kapsamında zarara uğrayıp uğramadığı araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken, davacının başvurusunun, usulüne uygun yapılmayan keşfe dayanılarak tapu kayıtlarına göre malı bulunmadığından bahisle reddedilmesinde mevzuata uygunluk görülmediği, 5233 sayılı Kanunun, kişilerin gerek mülkiyetlerindeki gerekse zilyetliklerindeki taşınır ve taşınmaz mallar dolayısıyla uğradıkları zararların tazminini kapsadığından, yapılacak keşifte bu durum ile mera olarak tescil edildiği ileri sürülen taşınmazlar nedeniyle davacı tarafından açıldığı ileri sürülen tapu iptali ve tescil davasının sonucunun da göz önünde bulundurulması gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş; aynı Kanunun 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
5233 sayılı Kanunla terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin zararlarının karşılanması esas olup kişilerin daha önce karşılanmış bulunan zararlarının mükerrer ödeme yapılmasına neden olacak şekilde tekrar tazmin edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Dosyanın ve aynı niteliklere sahip dosyaların birlikte incelenmesinden; ilgililerin söz konusu taşınmaz mal varlıklarına ilişkin kadastro tespitlerinin ileri tarihlerde yapıldığı, bu tespitler yapılırken malın sahibi olarak belirlenen kişilerin aynı yer ve aynı tarihlere ait malvarlığına ulaşamama zararları için tazminat başvurularının olduğu ve genelde tazminat ödemelerini zilyetlikten faydalanarak aldıkları görülmektedir. Sonrasında aralarında ya yakın akrabalık bağı (anne-baba-evlat-kardeş-amca-dayı…) ya da aynı köy/mezrada yaşamaları nedeniyle yakın komşuluk ilişkileri bulunan kimselerin zilyetlikle zararı karşılanan kişilere Kadastro Tespitine İtiraz ve Tescil Davası/Tapu İptali Tescil Davası açtıkları, kadastro çalışmalarında taşınmaz üzerine kaydedilen kişilerin bu davaları itiraz etmeden kabul beyanları ile sonuçlandırdıkları ve davalar sonucu söz konusu malvarlığına tapu güvencesi ile sahip olan kişilerin bu kez tapu kaydına dayanarak aynı yerlere ve aynı dönemlere ilişkin zarar başvurularında bulundukları görülmektedir.
Malvarlığı zararına ilişkin olarak daha önce aile veya yakın köy/mezra ahalisine ödeme yapılırken Kadastro Tespitine İtiraz eden kişilerin, zilyetlik hakkına dayanarak başvuru yapan kişilerin işlem dosyalarında yapılan keşiflere itirazlarının olmadığı, köy bilirkişi heyetinin de itirazları olmadığı, zilyetlikle ödeme yapılan yerler ile tapu ile başvuru yapılan yerlerin davalar, başvurular, tazminat ödemesi ve taraf ilişkileri gözününde tutulacak olursa aynı yerler olduğu; bu halde zilyetliğe dayalı yapılan ödemelerin usulüne uygun ve doğru ödemeler olduğu, söz konusu davalardan sonra tapulu hak sahibine bu tapu kayıtlarına dayanarak ödeme yapılmasının mükerrer ödemeye yol açacağı görülmektedir.
Bu durumda; mükerrer ödemeye yol açmamak için zilyetlikle ödeme yapılan yerlerde Kadastro Tespitine İtiraz ve Tescili Davası sonucuna dayanarak başvuru yapan kişilerin başvurularının, bu davaların davalısı olan kişilerin aynı köy/mezra/mevki ve aynı döneme ilişkin karşılanan malvarlığına ulaşamama zarar tazmini işlem dosyaları bulunması halinde; aynı yerlere ilişkin zararların mükerrerlik nedeniyle karşılanmaması gerektiği, tapulu hak sahiplerinin söz konusu dönemlere ait haklarını, açtıkları davalar neticesinde elde ettikleri taşınmazlar sebebiyle kazandıkları ve bu davaların davalıları ile aralarındaki karşılıklı mutabakata dayalı ilişki de gözönünde tutularak zilyetlikle ödeme alan kişilerden almalarının hak ve nesafete uygun çözüm yolu olduğu açıktır.
Dosyada davacının başvurusuna esas olan taşınmazın, kadastro aşamasında dava dışı … adına kaydedildiği, … nın Zarar Tespit Komisyonu’ndan ödeme alıp almadığının bilinmediği, Kadastro Tespitine İtiraz ve Tescil Davası sonucu … nın davayı kabul ile söz konusu yerleri davacıya bıraktığı, ancak söz konusu Kadastro Mahkemesi karar tarihinin komisyon kararından sonraki bir tarih olduğu, sonrasında da davacının ilgili tapu kaydına dayanarak dava konusu komisyon kararı için işbu incelemekte olduğumuz iptal davasını açtığı görülmüştür.
Aynı yer ve döneme ilişkin ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti için … nın varsa işlem dosyasının davalı idareden istenerek incelenmesi, davacının başvurusu ile taşınmazın bulunduğu yerin aynı yer olup olmadığının gözönünde tutulması, ayrıca dosyada bulunan 23.11.2013 tarihli iki adet farklı tespitleri içerir Bilirkişi Raporu arasındaki çelişkinin de yapılacak inceleme araştırmada giderilmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda idare mahkemesince dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin ve daha önce aynı dönem ve aynı taşınmaza ilişkin ödeme yapılıp yapılmadığının tespiti neticesinde; 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması gereken bir zarar bulunup bulunmadığına karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak davacının boşaltılan yerde taşınmaz tapu kaydı mevcut olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptali yolunda verilen kararda hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.