Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2016/4862 E. , 2018/73 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/4862
Karar No : 2018/73
Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki bilgi ve belgeler incelendikten sonra, davacının adli yardım talebinin kabulüne karar verilerek gereği görüşüldü:
Dava; … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’nda yaşamakta iken meydana gelen terör olayları sebebiyle 1998 yılında göç etmek zorunda kaldığını iddia eden davacı tarafından, uğranıldığı ileri sürülen zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’na yapılan başvurunun reddine ilişkin … 2 No’lu Zarar Tespit Komisyonu’nun 25.12.2007 tarih, 2007/2-6508 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; Zarar Tespit Komisyonu kararında, yaş küçüklüğü nedeniyle davacının başvurusunun reddedildiği görülse de, davacının yaşının küçük olmasının, kendisine ait mal varlığı olmayacağı anlamına gelmediği, 18 yaşından küçük bile olsa miras yoluyla kendisine mal varlığı intikal edebileceğinden (veya başka bir yolla mal varlığına sahip olabileceğinden), yapılan başvurunun, zarar yılı itibariyle davacının 18 yaşından küçük olduğu gerekçesiyle reddedilemeyeceğinin açık olduğu; davalı idarenin savunma dilekçesinin incelenmesinden talebin asıl ret sebebinin, davacının mal varlığının tespit edilememiş olduğu, 28.12.2015 tarihli ara karar ile davalı idareden istenilen bilgi ve belgelerden, … İli, … İlçesi’ne bağlı … Köyü, … Mezrası’nın terör olayları nedeniyle boşaltıldığının görüldüğü, 13.05.2006 tarihinde davacı vekilinin de katılımı ile keşif yapıldığı, yapılan keşfe ilişkin düzenlenen aynı tarihli keşif tutanağında “yapılan tespit ve inceleme sonucunda herhangi bir taşınır ve taşınmaz mal varlığına rastlanılmadığı” ibaresinin yer aldığı, söz konusu keşif tutanağının keşfe katılanlar, hazır bulunanlar ve davacı vekili tarafından başvurucunun 5233 sayılı Yasa kapsamına giren zararı bulunduğu yönünde bir ihtirazi kayda yer verilmeksizin imzalandığı, zarar görüldüğü iddia olunan mal varlığının ispatına yönelik somut bilgi ve belgenin de dosyaya sunulmadığı, davacının söz konusu köyde mal varlığı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından anılan mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun 1. maddesinde: “Bu Kanunun amacı, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemektir.” hükmüne, 2. maddesinde; “Bu Kanun, 3713 sayılı Kanunun 1 inci, 3 üncü, 4 üncü maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsar.” hükmüne, yine aynı Kanun’un 8. maddesinde; “7’nci maddede belirtilen zararlar, zarar görenin beyanı, adlî, idarî ve askerî mercilerdeki bilgi ve belgeler göz önünde tutularak olayın oluş şekli ve zarar görenin aldığı tedbirlere göre, zarar görenin varsa kusur veya ihmalinin de gözönünde bulundurulması suretiyle, hakkaniyete ve günün ekonomik koşullarına uygun biçimde komisyon tarafından doğrudan doğruya veya bilirkişi aracılığı ile belirlenir. Taşınmaza ilişkin zarar tespitinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11’inci maddesinde belirtilen kıymet takdiri esasları kıyasen uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkındaki Yönetmelikte de benzer düzenlemelere yer verilmiştir. Söz konusu Yönetmeliğin 11. maddesinde; “Komisyon gerek görmesi halinde keşif yapabilir. Komisyon başkanı belirlemiş olduğu keşif yeri ile gün ve saatini komisyon üyeleri ve/veya bilirkişi ile başvuru sahibine veya yetkili temsilcisine yazılı olarak bildirir. Başvuru sahibinin kendisi, veli veya vasisi veya yetkili temsilcisi ve varsa şahitleri keşif mahallinde hazır bulunurlar. Muhtar veya o yer mahallinden iki kişinin de keşifte hazır bulunması temin edilir. Tespit edilen günde komisyon olay mahalline giderek zararı tespit eder. Bu tespitte; a) Keşif tarihi, b) Zarar görenin adı soyadı, c) Zararın meydana geldiği yer, d) Zararın meydana geldiği tarih, e) Zararın nev’i, f) Zararın miktarı, g) Zarar gören bina, işyeri, arazi, taşıt ve ağaç gibi taşınır ve taşınmaz mallardan faydalanılma imkanının bulunup bulunmadığı, h) Zarar görenin kendi ihmal, kusur ve kastının olup olmadığı, ı) Zarardan mahsup edilmesi gereken miktarlar ile gerekli görülen diğer hususlar tutanağa bağlanarak hazır bulunanlarca imza altına alınır. Başvuru sahibi veya yetkili temsilcisinin keşif esnasında hazır bulunmaması halinde durum tutanakta belirtilir.” hükmüne yer verilmiş bulunmaktadır.
Yukarıda yer verilen Yasa ve Yönetmelik hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle 5233 sayılı Yasa kapsamında karşılanabilecek nitelikte maddi zarara uğradığını iddia eden kişilerin bu zararlarının tazmini amacıyla başvurmaları halinde kurulacak Zarar Tespit Komisyonlarının, bu Kanun kapsamına giren bir zararın bulunup bulunmadığı ve bulunması halinde miktarının ne olduğunu tespit etmek amacıyla ilgili yerlerden her türlü bilgi ve belge istemek, bilirkişi görevlendirmek ve gerektiğinde keşif yapmak gibi kapsamlı bir araştırma-inceleme görevi ve yetkisi ile donatıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının terör olayları nedeniyle köyünden göç etmek zorunda kaldığından bahisle mal varlığına ulaşamamadan kaynaklanan zararının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle … Zarar Tespit Komisyonu’na başvurduğu, bu başvuru sonrasında komisyon tarafından keşif kararı alındığı, keşif ve tespit tutanağında davacıya ait mal varlığı tespit edilemediği, tutanağın davacı vekili tarafından da ihtirazı kayıt olmadan imzalandığı, bunun üzerine komisyonca davacının herhangi bir taşınır taşınmaz mal varlığı olmadığı gerekçesiyle başvurusunun reddedildiği; bakılan davanın da söz konusu komisyon kararının iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyaya dava dilekçesi ile sunulan ve dosyada bulunan tapu kayıtlarına göre davacı ‘in … İli, … İlçesi, … Köyü, … , … ve … Mevkilerinde tarla vasıflı 3 adet taşınmaz malı olduğu, bu taşınmazlardan … Mevki’nde bulunan mal varlığının … Köyü’nün boşaltıldığı kabul edilen … Mezrası’nda bulunduğu görülmektedir.
Bu durumda, davacının dosyada bulunan tüm tapu kayıtları incelenerek boşaltılan … Mezrası’nda olan taşınmazlarının tespiti ile varsa zararının ödenmesi gerekirken davacının boşaltılan yerde mal varlığı bulunmadığı gerekçesi ile başvurusunun reddine ilişkin mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Öte yandan davacıya ait söz konusu taşınmazların kadastro tespitinden sonra belirlenmiş olması nedeniyle aynı yer ve aynı döneme ilişkin zilyetlik hakkına dayalı olarak 5233 sayılı Kanun kapsamındaki mal varlığına ulaşamama zararlarının karşılanmasına dair davacıya yapılan herhangi bir ödeme var ise; bu ödemelerin mükerrerliğe yol açmadan değerlendirilmesi gerektiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.