Danıştay Kararı 15. Daire 2016/4742 E. 2018/6670 K. 04.10.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/4742 E.  ,  2018/6670 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/4742
Karar No : 2018/6670

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:…. ; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyiz istemine konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı, … İli, … İlçesi, …. Köyü’nde çobanlık yaparken 26.09.2007 tarihinde …. Jandarma Komutanlığı’na yakın bir yerde koyunları otlatırken havan mermisinin infilak etmesi nedeniyle yaralanması sebebiyle uğradığını iddia ettiği zararının 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 21.04.2015 tarih ve 2039 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; 5233 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 27.07.2004 tarihinden sonra oluştuğu öne sürülen zararlara yönelik olarak Yasanın 6. maddesinde; zarar görenin veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her halde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları halinde gerekli işlemlere başlanacağının belirlendiği, bu sürelerden sonra yapılacak başvuruların kabul edilmeyeceğinin hükme bağlandığı anlaşılmakla davacının 26.09.2007 günü meydana gelen olay nedeniyle olayın öğrenildiği tarihten itibaren 60 gün ve her halükarda 1 yıl içerisinde başvuru yapması gerekirken belirtilen süreler dışında ve olayın meydana gelmesinden yaklaşık 8 yıl sonra yapılan başvurunun süresinde yapılmış bir başvuru olduğunun kabulüne imkan bulunmadığından dava konusu işlemde bu nedenle hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un ‘Başvurunun Süresi, Şekli, İncelenmesi ve Sonuçlandırılması’ başlıklı 6. maddesinde; “Zarar gören veya mirasçılarının veya yetkili temsilcilerinin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren altmış gün içinde, her hâlde olayın meydana gelmesinden itibaren bir yıl içinde zararın gerçekleştiği veya zarar konusu olayın meydana geldiği il valiliğine başvurmaları hâlinde gerekli işlemlere başlanır. Bu sürelerden sonra yapılacak başvurular kabul edilmez. Bu Kanun kapsamındaki yaralanma ve engelli hâle gelme durumlarında, yaralının hastaneye kabulünden hastaneden çıkışına kadar geçen süre, başvuru süresinin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Anayasa’nın “Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu; “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde, herkesin, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 36533/04 başvuru numaralı Mesutoğlu-Türkiye kararında özetle; mahkemeye erişim hakkının mutlak olmadığı, bazı sınırlamalara tabi olabildiği, bununla birlikte, getirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişimini engellememesi gerektiği, mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamaların ancak meşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makul bir orantı olması halinde Sözleşmenin 6/1. maddesi ile bağdaşabileceği, bu ilkelerden hareketle dava açma hakkının doğal olarak yasayla belirlenen şartları olmakla birlikte, mahkemelerin yargılama usullerini uygularken bir yandan davanın hakkaniyetine halel getirecek kadar abartılı şekilcilikten, öte yandan, kanunla öngörülmüş olan usul şartlarının ortadan kalkmasına neden olacak kadar aşırı bir gevşeklikten kaçınılması gerektiği belirtilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, olay tarihinde 11 yaşında olan davacının .. İli, … İlçesi, … Köyü’nde çobanlık yaparken jandarma komutanlığının yakınında havan mermisinin patlaması sonucu kafasında çökme oluşması, sol kolunu dirseğinin altından, sağ iki el parmağını ve sağ gözünü kaybetmesi ile 22.01.2014 tarihli … Devlet Hastanesi’nin Sağlık Kurulu Raporu’na göre % 81 sürekli işgücü kaybı meydana gelmesi sebebiyle uğranılan zarararın tazmini istemiyle Zarar Tespit Komisyonu’na yapılan başvuru üzerine, tarafından 31.05.2008 tarihinden önce başvuru yapıldığına ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, 31.05.2008 tarihinde başvuru süresi sona ermiş olduğu gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dosyada bulunun 26.09.2007 tarihli olay yeri inceleme tutanağına göre, 26.09.2007 tarihinde Jandarma Komutanlığı’na 70 metre uzaklıkta patlamamış 60 mm havan muhimmatının emniyet altına alınan bölgede çobanlık yapan 1996 doğumlu davacının mühimmatı alarak moloz yığınlarının yakınındaki taşa vurması sonucu patlama olayının meydana geldiği, davacının sol kolunun dirsek altından koptuğu, hastaneye sevk edildiği, davacının olay yerine geldiği esnada karakol önünde keşif yapan Jandarma başçavuş ve uzman başçavuşlar tarafından bir çobanın ve hayvanlarının patlamamış mühimmatın bulunduğu emniyete alınmış noktaya doğru ilerlediğinin görülmesi üzerine düdük çalıp, defalarca “patlamamış mühimmat var, yaklaşma” sözlü ikazlarına uymayarak, mühimmatı emniyete alınan yerden (çevresi taş ile çevrili noktadan) alarak, moloz yığınları bulunan patlama yerine kadar 15-20 metre taşıyarak taşa vurmak suretiyle muhimmatın patlamasına sebep olduğu, muhimmatın yerden alınmaması ve kayaya çarpmaması halinde patlama olayının meydana gelmeyeceği, davacının mühimmatı kayaya çarpması sonucu mühimmatın mekanizmasının devreye girerek patlamanını gerçekleştiği bu nedenle patlamaya sebep olan davacı ‘ın olayda kusurlu olduğuna ilişkin değerlendirme yapıldığı, … Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca yapılan soruşturma neticesinde 01.07.2009 tarihinde Kovuşturmaya Yer Olmadığı kararı verildiği, karara yapılan itiraz üzerine 17.12.2012 tarihli … Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin kararında; havan mermisinin patlamaması sonrasında mühimmat astsubayı görevlendirilmesi talebinde bulunması gereken personelin kim ya da kimler olduğunun tespit edilmemesinin eksiklik olduğu gerekçesiyle Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından verilen 01.07.2009 tarihli Kovuşturmaya Yer olmadığı Kararı ile ilgili soruşturmanın genişletilmesine karar verildiği, 21.01.2015 tarihli …. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin kararında ise; soruşturmanın genişletilmesine dair karar üzerine bilirkişi heyetinden uzmanlık raporu alındığı, raporda belirtildiği üzere mühimmatın hangi askeri birliğe ait olduğu bilinmediği, ancak … Jandarma Karakol komutanlığınca çekilen mesaja işlem yapmayarak imha personeli görevlendirmeyen … İl Jandarma Komutanlığı’nın ilgili personelin ihmal ve kusurunun olduğu tespiti ile ifadelerinin alınması için Kovuşturmaya Yer olmadığı Kararına karşı mağdur vekilinin itirazı hakkında daha sonra karar verilmek üzere soruşturmanın genişletilmesine karar verildiği görülmektedir.
Her ne kadar olay 26.09.2007 tarihinde meydana gelmiş olsa da olay yeri tespit tutanağına göra davacının olayın meydana gelmesinde kusurlu bulunduğu tespiti ile yapılan soruşturmada öncelikle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, karara yapılan itiraz üzerine Jandarma Komutanlığının ilgili personelinin olayda ihmali bulunup bulunmadığının araştırılması sebebiyle soruşturmanın genişletilmesine karar verildiği dikkate alındığında olayda kusurun belirsiz olduğu, soruşturmanın devam ettiği, Askeri Mahkeme tarafından aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda …. İl Jandarma Komutanlığı’ndaki sorumlu personelin tespit edilmesi amacıyla 21.01.2015 tarihinde soruşturmanın genişletilmesine karar verildiği, söz konusu kararın öğrenilmesi sonrasında davacının idareye başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda davacının süresinde başvurduğunun kabulü ile talebi hakkında değerlendirme yapılması gerekirken, süresinde başvurmadığından reddi yolundaki işlemde ve davanın reddi yolundaki mahkeme kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/10/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.