Danıştay Kararı 15. Daire 2016/4718 E. 2018/2956 K. 27.03.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/4718 E.  ,  2018/2956 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/4718
Karar No : 2018/2956

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… ; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının … İli, … İlçesi, … Köyü, … Mezrası’nı yaşanan terör olayları nedeniyle terk etmek zorunda kalması sonucu uğradığını ileri sürdüğü zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Zarar Tespit Komisyonu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesince; … Köyü ve mezralarının güvenlik gerekçesiyle boşaltıldığı, davalı idarece, mahallinde, davacının veya yetkili temsilcisinin de katılımıyla usulüne uygun keşif ve bilirkişi incelemesi yaptıktan sonra, söz konusu yerde davacıya ait taşınır ve taşınmaz malvarlığının bulunup bulunmadığının (varsa) davacının şahitlerinin de dinlenmesi suretiyle tespit etmesi, mera olarak tescil edildiği ileri sürülen taşınmazlar nedeniyle davacı tarafından Kadastro Mahkemesinde açıldığı ileri sürülen tapu iptali ve tescil davasının sonucunun da göz önünde bulundurularak bir malvarlığı tespit edilirse 5233 sayılı Yasa kapsamında zarara uğrayıp uğramadığı araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken, davacının başvurusunun eksik araştırma sonucu reddedilmesinde mevzuata uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş; aynı Kanunun 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
5233 sayılı Kanunla terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin zararlarının karşılanması esas olup kişilerin daha önce karşılanmış bulunan zararlarının mükerrer ödeme yapılmasına neden olacak şekilde tekrar tazmin edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Dosyanın ve aynı yere ilişkin benzer dosyaların birlikte incelenmesi sonucu; köyün farklı mezralarına yönelik ilgililerin birden fazla başvuruda bulunduğu, ilk başvurularda zararlarının zilyetlik ve köyün tamamındaki mal varlıkları esas alınarak değerlendirildiği, sonraki başvurularda kadastro işlemlerinin tamamlanması neticesinde Zarar Tespit Komisyonları tarafından tapu kayıtlarının esas alındığı, bu hususun keşif aşamasında işlem dosyalarında bulunan ifade tutanaklarında belirtilmesine rağmen dava konusu komisyon kararlarında ret nedeninin boşaltılan yerde arazilerinin bulunmadığı şeklinde matbu bir ifade ile belirtildiği görülmektedir.
Olayda davacının ilk başvurusunun … Merkezi’ne, dava konusu başvurusunun ise … Mezrası’na ait olduğu, ilk başvuruda davacıya 5.425 m2 üzerinden zilyetlikle ödeme yapıldığı, dosyaya … Köyü ve mezralarına ilişkin kadastro çalışmaları tamamlanmasına rağmen davacıya ait tapu kaydı da sunulmadığından davacının karşılanacak bir zararının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca davacı …. Mevkii …Ada, … Parselde yer alan ve kadastro tespiti esnasında mera olarak işlem gören taşınmaz için açılan Kadastro Tespitine İtiraz/Tapu İptali ve Tescil Davası’nın bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürmekte ise de; aynı köye ilişkin benzer nitelikteki başvuruların birlikte değerlendirilmesi sonucu; yukarıda da belirtildiği gibi ilgililerin zilyetliğe dayalı ilk başvurularında, her ne kadar başvurularda mezra belirtilse de kadastro çalışmalarının tamamlanmasından sonra ilgililere ait olduğu belirlenen … Köyü’ne ilişkin tüm tapulardan daha fazla taşınmazın değerlendirilerek ödeme yapıldığı, ilgililerin Kadastro Mahkemesi’nde yıllardır şahsi kullanımlarında (zilyetliklerinde) olduğunu iddia ettiği taşınmazın, bu halde önceki zilyetliğe dayalı başvurularında zaten değerlendirilmesi gerektiği ve değerlendirildiğinin kabulü ile bu davanın davacının güncel tapu durumunu etkileyeceği, Kadastro Tespiti/Tapu İptal ve Tescil Davalarından sonra davacının mülkiyet ve hak sahipliği durumuna göre ödeme yapılan taşınmaz miktarından fazla taşınmazı olur ise idareye başvurulabileceği tabidir.
Bu durumda, davacının … Köyü ve mezralarına yönelik uğranılan zararının tamamının karşılandığı, uyuşmazlığa konu başvurusunun mükerrer başvuru niteliğinde olduğu sonucuna ulaşıldığından davanın reddi yolunda karar verilmesi gerekirken dava konusu işlemin iptaline ilişkin mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle,… İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve E:….; K:….sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/03/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.