Danıştay Kararı 15. Daire 2016/4661 E. 2017/4147 K. 22.06.2017 T.

15. Daire         2016/4661 E.  ,  2017/4147 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/4661
Karar No : 2017/4147

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekilleri :
Diğer Davalı :
Müdahil (Davalı Yanında) :
Karşı Taraf (Davacılar) 1-
2-
3-
4-
5-
6-
7-
Vekilleri :
İstemin Özeti : … . İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davacı tarafından davalı idarenin temyiz isteminin reddi, Mahkeme kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Düşüncesi : Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması talebi görüşülmeden, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı ‘ın 04.05.2011 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonrası davalı idareye bağlı hastahanede uygulanan tedavide hizmet kusuru işlendiğinden bahisle davacılardan için 200.000 TL maddi, 300.000 TL manevi, …. ve ….’ın her biri için 100,000’er TL manevi, diğer davacıların her biri için 15,000’er TL manevi olmak üzere toplam 760.000.-TL’nin 04.05.2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle istemiyle açılmıştır.
….. İdare Mahkemesi’nce; davacı ‘ın 04.5.2011 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle….Devlet Hastanesi Acil Bölümüne getirildiği, burada Uzm. Dr. …… ve Uzm. Dr. ….. tarafından yapılan muayenesi sonrası bacak atele alınarak ortopedi servisine yatışının yapıldığı, 05.05.2011 tarihinde ayakta his kaybı nedeniyle Nöroşirurşi konsültasyonunun Dr. ….. tarafınan yapılarak bacakta Nöroşirurşik müdahaleye gerektiren bir durum olmadığı ve 3 hafta sonra EMG kontrolü önerildiği, davacı ‘ın ayağında uyuşma ve ağrıların artması üzerine olaydan 2 gün sonra 06.05.2015 tarihinde …… Üniversitesi Tıp Fakültesine sevkinin yapıldığı, burada yapılan muayenesi sonrası kalp damar konsültasyonu istenildiği ve hemen ameliyata alındığı, yapılan ameliyat sonrası kalp damar yoğun bakıma devredildiği, sonrasında ise farklı tarihlerde Estetik Cerrahi Anabilimdalında yara debritmanı, Ortopedi ve Travmatoloji Anabilimdalında 22.8.2011-13.9.2011-20.6.2012-27.11.2012 tarihlerinde çeşitli ameliyatlar geçirdiği, bunun sonrası düzenlenen 12.11.2013 tarih ve 1968 sayılı özürlü sağlık kurulu raporunda davacı ‘ın tüm vücut özrünün %44 olduğunun belirtildiği, bu nedenle ilk yapılan teşhis ve tedavinin tıp kurallarına uygun yapılmadığı bu nedenle davalı idarenin hizmet kusuru ve ihmali nedeniyle davacılardan için 200.000 TL maddi, 300.000 TL manevi, … ve …’ın her biri için 100,000’er TL manevi, diğer davacıların her biri için 15,000’er TL manevi olmak üzere toplam 760.000.-TL’nin 04.05.2011 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminini istemiyle davanın açıldığı, uyuşmazlıkta, davacının tedavisinde hizmet kusuru bulunup bulunmadığının tespiti amacıyla Adli Tıp Kurumu nezdinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, Adli Tıp 2. İhtisas Kurulu’nun 08.7.2013 gün ve 4269 karar no’lu raporunda özetle; ……..’ın trafik kazası sonrası 04.05.2011 tarihinde …. Devlet Hastanesi’ne getirildiği, sol femur kırığı tanısı konulduğu ve ayağının atele alınarak Ortopedi Servisine yatışının yapıldığı, 05.05.2011 tarihinde hastanın ayakta his kusuru tariflediği, bu nedenle Nöroşirurji konsültasyonu istendiği ve Nöroşirurji tarafından görüldüğü, Nöroşirurjik müdahale gerektiren bir durum olmadığına karar verildiği ve üç hafta sonra EMG kontrolü önerildiği, olaydan 2 gün sonra 06.05.2011 tarihinde ise ….. Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk edildiği, …..Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde çekilen alt ektremite dopplar USG’de sol arterde trombus saptandığı, acil Kalp Damar Cerrahisi konsültasyonu istendiği ve sonrasında ameliyata alındığı, Kalp Damar Cerrahisi tarafından arter yaralanması tespit edildiği ve bu yaralanmanın tamir edildiği, aynı ameliyatta Ortopedi tarafından da kırığın tedavi edildiği, 22.06.2011 tarihinde hastanın akıntılı yarası için Plastik Cerrahiye devredildiği, Plastik Cerrahi tarafından yara tedavisi uygulandığı, takiplerinde kırık bölgesinde bulunan sinirlerde hasar oluştuğunun tıbbi belgelerde kayıtlı olduğu, kemik kırıklarının oluşumu esnasında kırık bölgesinde bulunan damar ve sinirlerde kırığa bağlı kısmi hasar oluşabildiğinin ve buna bağlı semptomların zaman içinde gelişebildiğinin tıbben bilindiği, kişide bulunan kırık hattında damar ve sinirlerin bulunduğu, kişide oluşan sinir ve damar hasarının kırık oluşumu esnasında kırığa bağlı oluştuğu, kişinin tedavisinde görev alan sağlık çalışanlarına atfı kabil kusur tespit edilmediği” şeklinde görüş bildirildiği, diğer yandan; 07.3.2012 tarihli ön inceleme raporunda bu vakadaki damarsal yaralanmanın uzun dönemde klinik bulgu vermiş olabileceği, hastayı ortopedi kliniğine yatırarak takip eden Uzm. Dr. …. ‘in bu tür yaralanmalarda sinir yaralanmasının yanı sıra damar yaralanmasının da eşlik edeceğini öngörerek erken dönem kalp damar cerrahi konsültasyonu istemesi gerektiği, hastanın yatış dosyasında dolaşım muayene notu olmaması ve resmi kalp damar cerrahi konsültasyonu istenmediğinin belirtildiği, buna göre de Osmangazi Kaymakamlığı tarafından … tarih ve … nolu kararla Uzm. Dr. … hakkında soruşturma izni verilmesi yönünde karar verildiğinin görüldüğü, ön incelemecinin raporunda belirtilen eksikliklere dayanarak ‘ın geçirdiği kaza sonrası …. Devlet Hastanesinde yapılan teşhis ve tedavinin hatalı olması nedeniyle mevcut özür durumunun meydana geldiği, …..Devlet Hastanesinde femur kırığı nedeniyle yapılan teşhis ve tedavisinde ve de sonrasında yapılan yatış sürecinde bu tür yaralanmalarda sinir yaralanmasının yanı sıra damar yaralanmasının da eşlik edeceğini öngörerek erken dönem kalp damar cerrahi konsültasyonu istenilmediği, daha sonra …… Üniversitesi Tıp Fakültesine sevki sonrası çekilen alt ektremite dopplar USG’de sol arterde trombus saptandığı, acil Kalp Damar Cerrahisi konsültasyonu istendiği ve sonrasında ameliyata alındığı, Kalp Damar Cerrahisi tarafından arter yaralanması tespit edildiği ve bu yaralanmanın tamir edildiği, geçirdiği kaza sonrası getirildiği ….Devlet Hastanesinde yapılan ilk teşhis ve tedavisinde ve iki günlük ortopedi servisinde yapılan yatış sürecinde bu tür yaralanmalarda sinir yaralanmasının yanı sıra damar yaralanmasının da eşlik edeceğini öngörerek erken dönem kalp damar cerrahi konsültasyonu istenilmemesi nedeniyle damar ve sinir hasarının oluşumuna sebebiyet verildiği davalı idarenin sunduğu sağlık hizmetinin komplikasyonu olarak değerlendirilemeyeceği, sunulan sağlık hizmetinin kusurlu yürütülmesi nedeniyle alınarak tazminata hükmedilmesi gerektiği, maddi zararın tespiti amacı ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda davacı için 300.948,78-TL iş gücü kaybına karşılık maddi tazminat hesaplanmış, davacı tarafından ıslah edilmemesi neticesinde maddi kazanç kaybı olarak taleple bağlı kalınarak 200.000,00-TL maddi tazminata hükmedilmesine, davacının yaşı, medeni hali gibi hususlar, davacıların olay nedeniyle duydukları üzüntü ve acıyı etkileyeceğinden takdiren, davacılardan için 150.000 TL, için 50.000 TL, için 50.000 TL, için 7.500 TL, için 7.500 TL, ……… için 7.500 TL ve için 7.500 TL olmak üzere, toplam 280.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
Davalı tarafından, adı geçen Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden somut olayda hekim uygulamalarında tıbbi eksiklik bulunup bulunmadığının Adli Tıp Kuruluna sorulduğu, 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 2013 tarihli raporda özetle; kemik kırıklarının oluşumu esnasında kırık bölgesinde bulunan damar ve sinirlerde kırığa bağlı kısmi hasar oluşabildiğinin ve buna bağlı semptomların zaman içinde gelişebildiğinin tıbben bilindiği, kişide bulunan kırık hattında damar ve sinirlerin bulunduğu, kişide oluşan sinir ve damar hasarının kırık oluşumu esnasında kırığa bağlı oluştuğu, kişinin tedavisinde görev alan sağlık çalışanlarına atfı kabil kusur tespit edilmediği görüşüne yer verildiği, idarenin atadığı ön incelemeci hekimin raporunda ise özetle; bu vakadaki damarsal yaralanmanın uzun dönemde klinik bulgu vermiş olabileceği, hastayı ortopedi kliniğine yatırarak takip eden Uzm. Dr. ‘in bu tür yaralanmalarda sinir yaralanmasının yanı sıra damar yaralanmasının da eşlik edeceğini öngörerek erken dönem kalp damar cerrahi konsültasyonu istemesi gerektiği, hastanın yatış dosyasında dolaşım muayene notu olmaması ve resmi kalp damar cerrahi konsültasyonu istenmediğinin belirtilerek ortopedist Uzman Dr. hakkında soruşturma izni verilmesi yönünde değerledirme yapıldığı, Mahkeme tarafından da Adli Tıp Kurulu raporunda belirtilen oluşan hasarın işlemin komplikasyonu olduğu görüşü hükme esas alınmamış olup, ön incelemecinin raporunda belirtilen eksiklikler belirtilip hizmetin kusurlu işletildiği yönünde karar verildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan ön inceleme raporunu düzenleyen ön incelemecinin söz konusu vakada uzmanlık gerektiren ortopedi ve kalp damar cerrahisi alanında da uzmanlığı bulunmadığı için soruşturma izni verilmesi kararına yapılan itiraz neticesinde Bölge İdare Mahkemesi tarafından itiraz kabul görmüş, ehil bir soruşturmacı atanmasına karar verilmiş, atanan soruşturmacı ise sunduğu raporda hekim eylemlerinde eksiklik bulunmadığını belirtmiştir. Bu sebepten tek başına ön incelemeci raporunun hükme esas alınarak hizmet kusuru varlığına kanaat getirilmesi yeterli değildir.
2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 23. maddesinde, “Adli Tıp İhtisas Kurulları Başkanının başkanlığında işin niteliğine göre en az dört üye ile toplanır ve oyçokluğu ile karar alır. Oyların eşitliği halinde Başkanın bulunduğu taraf oy çokluğunu sağlamış sayılır. Üyelerden birinin özürlü olması veya yokluğu halinde eksiklik diğer kurullardan alınacak üye ile tamamlanır. Şu kadar ki tetkik edilecek konu¸ ilgili uzman üye hazır bulunmadıkça müzakere edilemez. ” kuralı yer almakta olup anılan Kanunun 24. maddesinde, “Adli Tıp Genel Kurulu ile adli tıp ihtisas kurulları ile adli tıp ihtisas daireleri, inceledikleri konularla ilgili olarak Adli Tıp Kurumunda bulunmayan tıp ve diğer uzmanlık dallarında Adli Tıp Kurumu dışından uzmanların bilirkişi olarak davet edilmesine karar verebilir. Uzman kişiler oy hakları olmamakla beraber görüşlerini bir raporla Adli Tıp Genel Kurulu, adli tıp ihtisas kurulu veya adli tıp ihtisas dairesi başkanlığına bildirirler. ” hükümleri yer almaktadır.
Uyuşmazlıkta İdare Mahkemesince, alınan adli tıp raporunda imzası bulunan hekimler içinde kalp damar cerrahı bulunmadığı görülmüştür. Alınan raporda kişide var olan yaralanmada sinir hasarını damar yaralanmasının da takip edeceği tıbbi eylemlerde eksiklik olmadığı belirtilmiş ise de bu tür vakalarda ortaya çıkması muhtemel damar yaralanmalarını önlemek ya da daha kısa sürede fark etmek için gerekli ve yeterli tetkik ve tedavinin yapılıp yapılmadığı hakkında bir değerlendirmede bulunulmadığı, bu nedenle, İdare Mahkemesince kalp damar cerrahı uzmanının görüşünün de bulunduğu adli tıp kurumundan, damar yaralanmasının erken dönemde fark edilip edilemeyeceği, olaydaki iki günlük gecikmenin davacının durumuna etki edecek ciddi bir gecikme olup olmadığı, bu gecikmenin davacıdaki zarara etkisi, gereken tetkik, teşhis ve tedavinin zamanında yapılıp yapılmadığının, davacıdaki parçalı kırık sonucu oluşan damar ve sinir zedelenmelerinde kalp damar konsültasyonu istenmesinin mutlak zorunluluk olup olmadığının değerlendirileceği ek rapor alınarak bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, ….. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:….. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.