Danıştay Kararı 15. Daire 2016/4546 E. 2018/1954 K. 20.02.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/4546 E.  ,  2018/1954 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/4546
Karar No : 2018/1954

Davacı :
Vekili :
Davalı :

Davanın Özeti : 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar Bıçaklar ve Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinin, dayanağı 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 6. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Aksine hareket edenlere bir daha silah verilmez.” tümcesinin orantısız bir yaptırım içermesi nedeniyle Anayasaya aykırı olduğu, bu nedenle Yönetmelik hükmünün de orantısız yaptırım içerdiği iddialarıyla hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendindeki düzenlemenin 6136 sayılı Kanun’un 6. maddesine uygun olduğu, Bakanlar Kurulu’na verilen yetki çerçevesinde düzenlenen Yönetmelik hükmünün mevzuata uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddi gerekeceği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16’ncı maddesinin (i) bendinin iptali istemiyle açılmış olup; 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunun 6’ncı maddesinin ilk iki cümlesinden sonra gelen “Aksine hareket edenlere bir daha silah verilmez.” Anayasaya aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davacı tarafından ileri sürülen Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmemiştir.
Kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hak ve hürriyetlerin, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak Yasayla sınırlanabileceği Anayasa kuralıyla benimsenmiş olup, bir temel hak ve özgürlük olarak tanımlanamayacak olan silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış bir hak olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Belirlenen çerçevede, silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabileceğinin kabulü gerekmektedir. Kanun koyucu tarafından, ateşli silahların kullanımının belli bir hukuki çerçeveye kavuşturulması ve disipline edilmesi amacıyla yürürlüğe konulan 6136 sayılı Kanunda, ateşli silah taşıma yetkisini haiz olmayanların veya bu yetkisi sona erenlerin, kamu düzen ve güvenliğine aykırı olarak silah taşımalarına engel olmak amacıyla, ruhsat sahiplerinin, ruhsatın veriliş nedenlerinin ortadan kalkmasından itibaren altı ay içinde durumu ruhsatı veren makama bildirmeleri öngörülerek, yukarıda belirlenen amaç sağlanmaya çalışılmıştır.
91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16’ncı maddesinde, aşağıda belirtilen hallerden birine giren kimselere hiçbir şekilde ateşli silah ve mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, verilmiş ruhsatların iptal edileceği belirtildikten sonra, maddenin dava konusu edilen (i) bendinde, 6136 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen 6’ncı maddesine uygun şekilde, ruhsatların veriliş nedenleri ortadan kalktığı halde durumu ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmeyen ruhsat sahipleri de bu kapsamda sayılmıştır.
Bu haliyle Yönetmeliğin dava konusu edilen hükmü, dayanağı olan Kanun hükmünün uygulanmasına yönelik ve Kanunun tekrarı niteliğinde olduğundan, söz konusu Yönetmelik hükmünde kamu yararına ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Kaldı ki, aynı düzenlemenin iptali istemiyle açılan dava Danıştay Onbeşinci Dairesinin 25/02/2014 tarih ve E: 2011/1105; K:2014/1154 sayılı kararıyla reddedilmiştir. Açıklanan nedenle, yasal dayanaktan yoksun bulunan davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince gereği görüşüldü:

Dava; 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar Bıçaklar ve Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davacının Anayasaya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek işin esasına geçildi;
6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 6. Maddesinin davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan halinde; bu Kanun kapsamına giren silahlar için verilen taşıma ve bulundurma ruhsatlarının yenileme harcı alınmak şartı ile beş yıl için geçerli olduğu, ruhsatların veriliş sebeplerinin ortadan kalkması halinde ruhsat sahibinin durumu, ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmekle yükümlü olduğu ve aksine hareket edenlere bir daha silah ruhsatı verilmeyeceği hükmü yer almış, aynı Kanun’un 7. maddesinde; ateşli silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı verilecek kişiler beş bent halinde sayılmış, 5. bendinde; “Bakanlar Kurulunca çıkarılacak Yönetmelikte belirlenecek esaslara göre Valiler tarafından verilecek izin vesikası alanların” da ateşli silahları taşıyabilecekleri veya mesken ya da işyerinde bulundurabilecekleri belirtilmiş, maddenin devamında; “Silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esaslar Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir Yönetmelikle düzenlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
6136 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükmüyle, ateşli silahla cürüm işleyenlerle taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkum olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kurala bağlandıktan sonra, silah vesikası verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi öngörülmüş; bu haliyle de kesinlikle izin verilemeyecekler saptanarak, diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi konusunda Bakanlar Kurulu’na yetki verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; … Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’nin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan davacıya sahibi bulunduğu silahı için 26.09.2009 tarihli olurla 10.03.2014 tarihine kadar geçerli olmak üzere taşıma ruhsatı verildiği, yapılan tahkikatta davacının 05.11.2012 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında yönetim kurulu üyesi olarak seçilmediğinin tespit edilmesi üzerine, davacının silah taşıma ruhsatının … Kaymakamlığı’nın 15.12.2014 tarihli işlemiyle ruhsat alma sebebinde meydana gelen değişikliği 6 ay içerisinde idareye bildirmediği gerekçesiyle 91/1779 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin (i) bendi uyarınca iptal edildiği, davacı tarafından silah taşıma ruhsatının iptal edilmesinin hukuki dayanağı olan Yönetmelik hükmünün iptali istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hak ve hürriyetlerin, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak Yasayla sınırlanabileceği Anayasa kuralıyla benimsenmiş olup, bir temel hak ve özgürlük olarak tanımlanamayacak olan silah taşıma ya da bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış bir hak olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Belirlenen çerçevede, silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabileceğinin kabulü gerekmektedir.
Kanun koyucu tarafından, ateşli silahların kullanımının belli bir hukuki çerçeveye kavuşturulması ve disipline edilmesi amacıyla yürürlüğe konulan 6136 sayılı Kanun’da, ateşli silah taşıma yetkisini haiz olmayanların veya bu yetkisi sona erenlerin, kamu düzen ve güvenliğine aykırı olarak silah taşımalarına engel olmak amacıyla, ruhsat sahiplerinin, ruhsatın veriliş nedenlerinin ortadan kalkmasından itibaren altı ay içinde durumu ruhsatı veren makama bildirmeleri öngörülerek, yukarıda belirlenen amaç sağlanmaya çalışılmıştır.
91/1779 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren Ateşli Silahlar Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinde, aşağıda belirtilen hallerden birine giren kimselere hiçbir şekilde ateşli silah ve mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmeyeceği, verilmiş ruhsatların iptal edileceği belirtildikten sonra maddenin dava konusu edilen (i) bendinde, 6136 sayılı Kanun’un yukarıda belirtilen 6. maddesine paralel şekilde, ruhsatların veriliş nedenleri ortadan kalktığı halde durumu ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmeyen ruhsat sahipleri de bu kapsamda sayılmıştır.
Bu haliyle Yönetmeliğin dava konusu edilen hükümleri dayanağı olan Kanun hükmünün uygulanmasına yönelik ve Kanunun tekrarı niteliğinde olduğundan, söz konusu Yönetmelik hükümlerinde dayanağı Kanuna, kamu yararına ve mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Öte yandan; davanın açıldığı tarihte 6136 sayılı Kanunun 6/1. maddesinde; ” … Ruhsat veriliş sebeblerinin ortadan kalkması halinde ruhsat sahibi durumu ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmekle yükümlüdür. Aksine hareket edenlere bir daha silah ruhsatı verilmez. ” hükmü yer almakta iken söz konusu madde 29.10.2016 tarih ve 29872 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 03.10.2016 tarih ve 676 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararneme’nin 12. maddesiyle değiştirilmiş olup, maddenin yeni halinde; ” … Ruhsatların veriliş sebeplerinin ortadan kalkması halinde ruhsat sahibi durumu ruhsatı veren makama altı ay içinde bildirmekle yükümlüdür. Aksine hareket edenler ile süresi dolduğu halde altı ay içerisinde ruhsatını yeniletmeyenlerin ruhsatları iptal edilir. Ancak, gerekli şartları haiz olan kişilere üçbin Türk Lirası idari para cezası ödemeleri kaydıyla tekrar ruhsat verilebilir. Bu fıkra hükmüne göre idari para cezası vermeye mülki amir yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir. 28.07.2017 tarih ve 30137 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu’nun 17.07.2017 tarih ve 2017/10643 sayılı Kararı ile de Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinde anılan Kanun değişikliği doğrultusunda düzenleme yapılmıştır.
Görüldüğü üzere; 6136 sayılı Kanun’un 03.10.2016 tarih ve 676 sayılı KHK’nın 12. maddesiyle değişik 6/1. maddesi ile, ruhsat alma sebebinde meydana gelen değişikliği yetkili makama süresinde bildirmeme fiilinin karşılığı olarak ruhsatın iptal edileceği, ancak iptal işleminin -maddenin önceki halinden farklı olarak- bir daha ruhsat verilmemesi şeklinde sonuç doğurmayacağı, gerekli şartları taşıyan kişilere mülki amir tarafından verilecek idari para cezasını ödemeleri koşuluyla tekrar ruhsat verilebileceği düzenlenmiştir.
Bu durumda, davacı hakkında tesis edilen ruhsat iptali işleminin davacıya bir daha ruhsat verilmeyeceği anlamına gelmediği, davacı tarafından anılan madde kapsamında başvuru yapılması ve gerekli koşulları yerine getirmesi halinde tekrar ruhsat alabileceği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, davanın REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.980,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak İçişleri Bakanlığına verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu nezdinde temyiz isteminde bulunulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 20/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.