Danıştay Kararı 15. Daire 2016/421 E. 2018/5523 K. 31.05.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/421 E.  ,  2018/5523 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/421
Karar No : 2018/5523

Davacı :
Vekili :
Davalılar :
Vekilleri :
Davanın Özeti : Diş hekimi olan davacının, muayenehanesinde bir diş hekimi çalıştırma talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin tarih ve sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 43. maddesi ve Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesinin ikinci fıkrasındaki “bu durumda her bir diş hekimi için ayrı ruhsatname düzenlenir” ibaresinin iptali istenilmektedir.
…’ın Savunmasının Özeti : Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin, 1. maddesinde, “Tabip ve diş tabiplerinin, deontoloji bakımından riayetle mükellef oldukları kaide ve esaslar bu Nizamnamede gösterilmiştir. 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 7 nci maddesi mucibince tabip odalarına kayıtlı bulunan tabip ve diştabipleri, bu Nizamname hükümlerine tabidirler.” 8. maddesinde, “Tabiplik ve diş tabipliği mesleklerine ve tedavi müesseselerine, ticari bir veçhe verilemez. …” 43. maddesinde de, “Tabip ve diş tabibi, muayenehane veya laboratuvarında, kendi namına diğer bir meslektaşı çalıştıramaz. Ancak, muvakkat bir müddet için bizzat bulunmadığı takdirde, diğer bir meslektaşı yerine bırakabilir. Bu müddet bir aydan fazla devam ederse, mensup olduğu tabip odasına haberdar eder.” hükmünün yer aldığı; Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğe göre muayenehanelerin mesleğini serbest olarak icra etmek üzere şahıs adına açılan açılan sağlık kuruluşları olduğu, bir diş hekiminin muayenehanesinde başka bir diş hekimi çalıştırmasının mümkün olmadığı; davacının, meslektaşından destek almak ve verilen hizmetin niteliğini arttırmak istenildiği belirtilmekte ise de, bunun için ille de muayenehanede ücret karşılığı başka bir diş tabibi çalıştırılmasına gerek olmadığı; davacının, bir meslektaşı ile birlikte hizmet vermek istiyorsa, bunu Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik kapsamında müşterek muayenehane yahut poliklinik ve ağız ve diş sağlığı merkezi vasıtasıyla yapabileceği, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
…’nın Savunmasının Özeti : 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanun’un 59 uncu maddesinde, “meslektaşların birbiri ile ve hastaları ile münasebetlerini düzenleyen deontoloji nizamnameleri hazırlamanın” Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyinin vazifeleri arasında sayıldığı; bu maddeye istinaden hazırlanan Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nde Tabip ve diş tabiplerinin, deontoloji bakımından riayetle mükellef oldukları kaide ve esasların gösterildiği,
Nizamnamenin 8 inci maddesinde, “Tabiplik ve diş tabipliği mesleklerine ve tedavi müesseselerine, ticari bir veçhe verilemez. …” 43 üncü maddesinde de, “Tabip ve diş tabibi, muayenehane veya laboratuvarında, kendi namına diğer bir meslektaşı çalıştıramaz. Ancak, muvakkat bir müddet için bizzat bulunmadığı takdirde, diğer bir meslektaşı yerine bırakabilir. Bu müddet bir aydan fazla devam ederse, mensup olduğu tabip odasına haberdar eder.” hükmünün yer aldığı,
1219 sayılı Kanun, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü ve Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğe göre muayenehanelerin diş tabipleri tarafından mesleğini serbest olarak icra etmek üzere açılan sağlık kuruluşları olduğu; yani muayenehanelerin, tabip/diş tabibinin kendi nam ve hesabına ve ferden sanatını icra ettiği yerler olup, tabip/diş tabibinin bir işverene bağlı olmaksızın bağımsız mesleki faaliyette bulunduğu; Muayenehanenin tabip/diş tabibinin kendi nam ve hesabına ve ferden sanatını icra ettiği yerler olması sebebiyle de, dava konusu düzenleme ile tabip ve diş tabiplerinin, muayenehanede kendi namına diğer bir meslektaşını çalıştırmasının yasaklandığı,
Muayenehanenin, diş hekiminin mesleğini serbest olarak icra etmek üzere şahıs adına açılan, bu Yönetmelik ile belirlenen asgari şartları taşıyan sağlık kuruluşu olması nedeniyle, Yönetmeliğin 9 uncu maddesinde, muayenehane hizmeti sunulan mekânın kaynakların etkin ve verimli kullanılabilmesi amacıyla birden fazla diş hekimi tarafından kullanılmasına yönelik düzenleme yapıldığı,
Davacının, deneyimini aktarmak, meslektaşından destek almak ve tedavi hizmetinde yardımcı olması için diş tabibi çalıştırılmak istenildiği belirtilmekte ise de, bunun için ille de muayenehanede ücret karşılığı başka bir diş tabibi çalıştırılmasına gerek olmadığı; davacının, bir meslektaşı ile birlikte hizmet vermek istiyorsa, bunu Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik kapsamında müşterek muayenehane yahut poliklinik ve ağız ve diş sağlığı merkezi vasıtasıyla yapabileceği,
Anayasa’nın 10. maddesinde yer verilen ‘kanun önünde eşitlik ilkesi’nin hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğu; eşitlik ilkesinin amacının, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğu; dolayısıyla, bütün muayenehaneler için aynı hukuk kuralı uygulanarak işlem tesis edildiğinden eşitlik ilkesinin ihlalinden söz edilemeyeceği,
Çalışma özgürlüğünün herkesin dilediği mesleği seçmede özgür olmasını ve zorla çalıştırılmamayı ifade eden bir hak olduğu; bireyin bu hakkını kullanarak dilediği alanı ve işi seçebileceği; çalışma hakkının ise bireyin özgür iradesiyle seçtiği mesleği veya işi icra etmesi, devletin de çalışmak isteyenlere iş temin etmek için gereken tedbirleri alması olarak ifade edilebileceği; dava konusu hükümlere bu açıdan bakıldığında, diş hekimliği mesleğini icra etmeyi özgür iradesi ile tercih etmiş olan diş hekimlerinin çalışma koşullarını düzenleyen hükümlere tabi olmasında ve bunu öngören hükümlerde çalışma hak ve ödevini ihlâl eden bir yön bulunmadığı, aksine anılan hükümlerinin diş hekimliği mesleğinin saygınlığının korunmasına yönelik olduğu, haksız ve mesnetsiz açıla davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
…’nin Savunmasının Özeti : Dava konusu işlemin, ‘nın görüşüne istinaden, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi ve Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre tesis edilmiş olduğu, haksız açılan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Düşüncesi : Diş hekimi olan davacının, muayenehanesinde bir diş hekimi çalıştırma talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali talebinin kesin hüküm nedeniyle reddi, bu işlemin dayanağı olan Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 43. maddesi ve Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesinin ikinci fıkrasındaki “bu durumda her bir diş hekimi için ayrı ruhsatname düzenlenir” ibaresinin iptali istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava, Diş Hekimi olan davacının, muayenehanesinde bir diş hekimi çalıştırmak istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 12.11.2015 tarih ve 180 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 43.maddesi ve Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’in 9.maddesinin ikinci fıkrasındaki “bu durumda her bir diş hekimi için ayrı ruhsatname düzenlenir” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasanın 115. Maddesinde, Bakanlar Kurulunun, kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere, kanunlara aykırı olmamak ve Danıştayın incelemesinden geçirilmek şartıyla tüzükler çıkarabileceği hükmü yer almıştır.
6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 1. maddesinde,” Türkiye sınırları içerisinde meslek ve sanatlarını icraya yetkili olup da sanatını serbest olarak yapan veya meslek diplomasından istifade etmek suretiyle resmi veya özel görev yapan tabiplerin katıldığı Türk Tabipleri Birliği; tabipler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak ve meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş kamu kurumu niteliğinde mesleki bir kuruluş olduğu” hükme bağlanmış; 59. Maddesinde de, Meslektaşların birbiri ile ve hastaları ile münasebetlerini düzenleyen deontoloji nizamnameleri hazırlamak Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin vazifeleri arasında sayılmış; bu maddeye dayanılarak Tabip ve diş tabiplerinin, deontoloji bakımından riayetle mükellef oldukları kaide ve esasları göstermek üzere Tıbbi Deontoloji Tüzüğü çıkarılmış; anılan tüzüğün iptali istenilen 43. maddesinde, “Tabip ve diş tabibi, muayenehane veya lâboratuvarında, kendi namına diğer bir meslektaşı çalıştıramaz. Ancak, muvakkat bir müddet için bizzat bulunmadığı takdirde, diğer bir meslektaşı yerine bırakabilir. Bu müddet bir aydan fazla devam ederse, mensup olduğu tabip odasını haberdar eder.” hükmü yer almıştır.
Diğer yandan, sağlık hizmetleriyle ilgili temel esasları düzenleyen 3359 ve 1219 sayılı Kanunlar ile 663 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak ve bu yasaların uygulanmasını göstermek, fertlerin ve toplumun sağlığını korumak amacıyla mesleğini serbest olarak icra etmek yetkisine sahip olan diş hekimlerinin ağız ve diş sağlığı hizmeti verdikleri özel sağlık kuruluşlarının açılması, çalışması ve denetlenmesi ile ilgili usul ve esasları belirlemek ve bu kapsamda özel sağlık kuruluşları ve çalışanlarının reklam, tanıtım ve bilgilendirme konusunda uyması gereken kuralları düzenlemek amacıyla Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik çıkartılmış; anılan Yönetmeliğin 6. Maddesinde “1) Muayenehane, bir diş hekimi/uzman tarafından mesleğini serbest olarak icra etmek üzere şahıs adına açılan, bu Yönetmelik ile belirlenen asgari şartları taşıyan sağlık kuruluşudur. Şirket tarafından muayenehane açılamaz.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan mevzuat hükümlerinin değerlendirilmesinden, muayehaneler; diş hekimlerinin mesleklerini serbest olarak icra etmek amacıyla şahısları adına açtıkları, bir işverene tabi olmaksızın bağımsız mesleki faaliyette bulundukları ve kendi nam ve hesaplarına ve ferdi olarak sanatlarını icra ettikleri yerler olması nedeniyle bir diş hekiminin diğer bir diş hekimini işveren olarak muayenehanesinde ücretli olarak çalıştırılmasının mümkün olmadığı sonucuna varılmakla, anılan tüzüğün dava konusu hükmüyle bir diş hekiminin diğer bir diş hekimini muayenehanesinde ücretli olarak çalıştırılmasının yasaklanmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Davanın Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’in 9.maddesinin ikinci fıkrasındaki “bu durumda her bir diş hekimi için ayrı ruhsatname düzenlenir” ibaresinin iptali istemine gelince;
03/02/2015 tarih ve 29256 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe konulan, Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin; 9. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi; 23.12.2016 tarih ve 29927 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte değişiklik yapılmasına dair yönetmelikle yürürlükten kaldırılmış olup anılan maddeye yönelik karar verilmesine gerek görülmemiştir.
Dava konusu işleme gelince; dayanağı mevzuat hükmüne uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde de hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, tarih ve sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 43.maddesine yönelik davanın reddi, Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’in 9.maddesinin ikinci fıkrasındaki “bu durumda her bir diş hekimi için ayrı ruhsatname düzenlenir” ibaresinin iptali istemi hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, duruşma için taraflara önceden bildirilmiş bulunan 30/05/2018 tarihinde davacı vekili… ‘in ve davalı …’nı temsilen… ‘in, davalı , davalı … ‘ni temsilen geldikleri, Danıştay Savcısı’nın hazır olduğu görülmekle açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlenildikten ve Danıştay Savcısı’nın düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip duruşma tamamlandı. Davalılardan ve …’nin husumet ve süre aşımına ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:
Dava, diş hekimi olan davacının, muayenehanesinde bir diş hekimi çalıştırma talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 12.11.2015 tarih ve 180 sayılı işlem ile bu işlemin dayanağı olan Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 43. maddesi ve Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesinin ikinci fıkrasındaki “bu durumda her bir diş hekimi için ayrı ruhsatname düzenlenir” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
Davacı, …’da muayenehanesinde diş hekimliği yaptığını; mesleki deneyimini aktaracağı, mesleğin uygulanmasında birden çok diş hekiminin birlikte müdahalesi gereken olgularda desteğini alacağı ve hastalarının bir bir kısım işlerinde tedavi hizmetinde yardımcı olması için bir diş hekimi çalıştırmak istediğini; bu istekle idareye başvurduğunu, idarenin dava konusu bireysel işlemle, Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 43. maddesini gerekçe göstererek talebi reddettiğini,
Diş hekimliği hizmetlerindeki gelişimin yanı sıra, 1219 sayılı Yasada yapılan değişiklikle, diş hekimliğinde sekiz ayrı dalda uzmanlık tanımlanması ve bunun yarattığı toplumsal algının da etkisiyle, muayenehanede de birden çok diş hekiminin birlikte çalışma isteklerinin gündeme geldiğini,
Meslek mensubunun emeğinin korunması bakımından, özel sağlık hizmetinin bireysel olarak muayenehanede sunulması, yataklı özel sağlık hizmeti sunulan özel hastanelerin ise ayakta sağlık hizmeti verememesi şeklinde bir sistem tasarlanıp düzenlemelerin buna göre yapıldığını; Tıbbi Deontoloji Tüzüğü ile sağlık hizmetlerine ticari veçhe verilmesinin yasaklanmasından 2219 sayılı Hususi Hastaneler Kanunu ile getirilen özel hastanelerin poliklinik açmalarının kısıtlanmasına kadar bütün bu düzenlemelerin temelinde hekim emeğinin korunması ve sağlık hizmetlerinin ticari bir rekabete sürüklenmesinin önlenmesinin bulunduğunu,
Yasal düzenlemede muayenehane ve özel hastane dışında özel sağlık kuruluşu tanımlanmamış iken, poliklinik ve merkez adı altındaki sağlık kuruluşlarının ortaya çıkmasıyla bunların kavramsal temeline ilişkin de tartışma yaşandığını, Danıştay Kararlarıyla bu sağlık kuruluşlarının muayenehanelerin ortaklaştırılması olduğunun ortaya konulduğunu,
3.2.2015 tarih ve 29256 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’te diş hekimi istihdam edebilme olanağının ancak poliklinik ve merkezlerde mümkün olduğunun düzenlendiğini; muayenehanelerin açılıp faaliyet göstermeleri kısıtlamalarla zorlaştırılmışken, meslektaşını istihdam etmesinin de engellenerek çalışma olanaklarının gelişmesinin önüne geçildiğini; böylece muayenehanelerin büyük sermaye sahiplerinin zincir sağlık kuruluşları karşısında direnme olanaklarının iyiden iyiye azaldığını; bu noktada nın dava konusu işleme temel aldığı Deontoloji Tüzüğü’nün 43. maddesinin de sağlık hizmetlerindeki değişim bağlamında yeniden değerlendirilmesi gerektiğini; mesleki etik kuralların belirlendiği Tıbbi Deontoloji Tüzüğünde 43. madde ile meslek mensuplarının birbirleri karşısındaki eşitliği, mali olanakları fazla olan veya hasta potansiyeli çok olan meslek mensuplarının başka meslektaşlarını da çalıştırılarak iş kapasitelerini diğer meslektaşları aleyhine çoğaltmalarının akademik meslek icrasına aykırı olduğunun düzenlendiğini,
Ancak, bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihte ülkemizde ne yaygın bir poliklinik/merkezin olduğunu ne de özel hastanelerde ayakta sağlık hizmetinin sunulduğu polikliniklerin; dolayısıyla, ayakta sağlık hizmeti sunumunda kamu sağlık kurumları dışında sadece muayenehanelerin olduğunu ve bunların tamamının aynı kuralla sınırlandırılarak özel çalışacak her meslek mensubunun kendi muayenehanesinde çalışabilmesinin sağlandığını; ancak günümüzde hem uygulama olarak hem de düzenleme olarak baktığımızda özel hastanelerin tamamının ayakta hizmet sunan poliklinikleri olduğu gibi özel poliklinik ve merkez adıyla açılan sağlık kuruluşlarının da oldukça yaygın olduğunu; Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 43. maddesindeki sınırlandırmanın bu sağlık kuruluşlarının hiçbirinde uygulanmazken sadece muayenehanelerde uygulandığını;
Dolayısıyla, zamanında diş hekiminin özel çalışmasında emeğinin korunması için getirilmiş olan bir kuralın nın kural ve uygulamalarıyla ortaya çıkan sağlık sisteminde, muayenehane sahibi diş hekiminden başkasına uygulanmadığını; muayenehane sahibi diş hekimi aleyhine bir kurala dönüştüğünü;
nın, tasarladığı sağlık sisteminde muayenehanelerin mümkün olduğunca ortadan kaldırılmasını; çok sayıda çalışanın bulunduğu büyük sağlık kuruluşlarının küçük hizmet birimleri aleyhine varlıklarını geliştirerek sürdürmesini istediğini; bununla bağlantılı olarak, mevcut hastalarına, muayenehanede bir meslektaşını da çalıştırarak hizmet vermeyi sürdürmek isteyen diş hekimlerine poliklinik açma yolunu gösterdiğini; muayenehanede hasta merkezli hizmet sunulurken polikliniğin, doğası gereği merkez ve özel hastane poliklinikleri karşısında ayakta kalabilmek için çok daha fazla sayıda hastaya hizmet verdiğini, az sayıda çalışanla çok sayıda hasta bakmaya çalıştığını; gelinen aşamada, muayenehane çalışma pratiği ile poliklinik çalışma pratiğinin tam olarak örtüşmemesi sebebiyle, pek çok diş hekiminin muayenehanesini polikliniğe dönüştürmek istemediğini,
Bütün bunlardan başka, muayenehanelerin dinamizminin sağlanabilmesi ve geçici olarak ortaya çıkan hasta yoğunluklarında istihdam edilen meslektaştan yardım alınmasının sağlanabilmesinin gerekli olduğunu,
Muayenehanede diş hekimi çalıştırılamayacağına ilişkin yasaklamaya gerekçe yapılan Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 43. maddesinin sadece muayenehanelere yönelik uygulanmasının, muayenehaneler bütünü olan yapıların ise bu kısıtlamanın dışında tutulmasının bu yapılar arasında adalet ve hakkaniyete aykırı, eşitlik ilkesini de ihlal eden bir uygulamaya dönüştüğünü,
Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 43. maddesinin, Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesi ve 48. maddesindeki çalışma ve sözleşme hürriyetlerine aykırı olduğunu ileri sürerek dava konusu işlemlerin iptalini talep etmektedir.
Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 43. maddesi ve Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesinin ikinci fıkrasındaki “bu durumda her bir diş hekimi için ayrı ruhsatname düzenlenir” ibaresi yönünden;
Tıbbi Deontoloji Nizamnamesinin 43. maddesinde, “Tabip ve diş tabibi, muayenehane veya laboratuvarında, kendi namına diğer bir meslektaşı çalıştıramaz. Ancak, muvakkat bir müddet için bizzat bulunmadığı takdirde, diğer bir meslektaşı yerine bırakabilir. Bu müddet bir aydan fazla devam ederse, mensup olduğu tabip odasına haberdar eder.” hükmü,
Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesinin ikinci fıkrasında, “Her diş hekimi için birinci fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlarda ayrı muayene odası bulunması kaydıyla aynı dairede birden fazla diş hekimi muayenehane faaliyeti gösterebilir. Bu durumda her bir diş hekimi için ayrı ruhsatname düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanun’un 59. maddesinin (g), bendinde, “meslektaşların birbiri ile ve hastaları ile münasebetlerini düzenleyen deontoloji nizamnameleri hazırlamak” Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyinin vazifeleri arasında sayılmıştır. Bu maddeye istinaden hazırlanan Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi’nin 1. maddesinde, “Tabip ve diş tabiplerinin, deontoloji bakımından riayetle mükellef oldukları kaide ve esaslar bu Nizamnamede gösterilmiştir.
6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanununun 7 nci maddesi mucibince tabip odalarına kayıtlı bulunan tabip ve diştabipleri, bu Nizamname hükümlerine tabidirler.” düzenlemesine yer verilmiştir.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair kanunun ikinci faslında “Diş Tabipleri” ile ilgili kurallara yer verilmiş olup, anılan Kanunun 29 ilâ 46. maddelerinde diş tabiplerinin görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.
3359 Sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun 9. maddesinin (c) bendinde, “Bütün kamu ve özel sağlık kuruluşlarının tesis, hizmet, personel, kıstaslarını belirlemeye, sağlık kurum ve kuruluşlarını sınıflandırmaya ve sınıflarının değiştirilmesine, sağlık kuruluşlarının amaca uygun olarak teşkilatlanmalarına, sağlık hizmet zinciri oluşturulmasına, hizmet içi eğitim usul ve esasları ile sağlık kurum ve kuruluşlarının koordineli çalışma ve hizmet standartlarının tespiti ve denetimi ile bu Kanunla ilgili diğer hususlar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığınca, çıkarılacak yönetmelikle tespit edilir.” hükmü yer almaktadır.
663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin 40. maddesinde,” Bakanlık ve bağlı kuruluşlar görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idarî düzenlemeler yapabilir.” kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine dayanılarak, fertlerin ve toplumun sağlığını korumak maksadıyla, mesleğini serbest olarak icra etme yetkisine sahip olan diş hekimlerinin münferiden ve müştereken ağız ve diş sağlığı hizmeti verdikleri muayenehanelerin, özel ağız ve diş sağlığı poliklinikleri ile merkezlerinin açılması, faaliyetleri, denetimleri, faaliyetlerine son verilmesi ve diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemek amacıyla Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik 03/02/2015 tarih ve 29256 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmelikte muayenehane, “Bir diş hekimi/uzman tarafından mesleğini serbest olarak icra etmek üzere şahıs adına açılan, bu Yönetmelik ile belirlenen asgari şartları taşıyan sağlık kuruluşudur. Şirket tarafından muayenehane açılamaz.” şeklinde tanımlanmıştır. Anılan hüküm ve 1219 sayılı Kanun hükümleri gereğince muayenehanelerin, diş hekimlerinin serbest meslek icrası yapabilmeleri için tek başlarına açtıkları işyerleri olduğu, muayenehanelerin, sermayeden daha ziyade bilgiye dayanan emeğin mahsulü olan serbest meslek faaliyeti olduğu, bu nedenlerle muayenehanede bir hekimin emrinde birden fazla hekimin çalışmasına izin verilmediği anlaşıldığından dava konusu düzenlemelerde kamu yararı, hizmet gerekleri ve dayandığı mevzuat hükümlerine aykırılık görülmemiştir.
12.11.2015 tarihli ve 180 sayılı işlem yönünden;
01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun dava şartlarını düzenleyen 114. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde, “Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması” hükmüne yer verilmek suretiyle “kesin hüküm” doğrudan dava açma şartları arasında sayılmış; Kanunun 115. maddesinde ise mahkemenin dava şartı noksanlığını tespit etmesi halinde davayı usulden reddedeceği kurala bağlanmış; 303. maddesinin 1. fıkrasında ise; “Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir” hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda; “derdestlik” ve “kesin hüküm” müesseseleri düzenlenmemiş ve Kanun’un 31. maddesinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve onun yerine çıkarılan Hukuk Muhakemeleri Kanununun ilgili maddelerine atıfta bulunulmamış olmakla birlikte, bir davaya ait şekli anlamda kesinleşmiş olan hüküm bulunmasına rağmen tarafları, konusu ve sebepleri aynı olan ikinci bir dava açılmış olması durumunda, usul hukukunun temel kavramlarından olan, ilk davanın aynısı olan ikinci davanın açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığı olgusundan hareketle, ikinci davanın kesin hüküm nedeniyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, diş hekimi olan davacının, muayenehanesinde bir diş hekimi çalıştırma talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin tarih ve sayılı işlemin iptali talebiyle …. ‘na karşı açtığı davada, … İdare Mahkemesi’nin … tarihli ve E:…-K:… sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği; kararın taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, 12.11.2015 tarih ve 180 sayılı işlemin iptali istemiyle ilgili kesin hüküm bulunduğundan bu kısma yönelik davanın esasının hukuken incelenme olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Tıbbi Deontoloji Tüzüğü’nün 43. maddesi ile Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 9. maddesinin ikinci fıkrasındaki “bu durumda her bir diş hekimi için ayrı ruhsatname düzenlenir” ibaresinin iptali isteminin REDDİNE, tarihli ve sayılı işlem yönünden kesin hüküm nedeniyle davanın incelenmeksizin REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen …-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yoluna başvurulabileceğinin taraflara bildirilmesine, 31/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.