Danıştay Kararı 15. Daire 2016/408 E. 2017/164 K. 12.01.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/408 E.  ,  2017/164 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/408
Karar No : 2017/164

Temyiz Edenler ve
Karşı Taraf (Davacılar) :
Vekilleri :
Temyiz Eden Karşı Taraf (Davalı):
Vekili :
İstemin Özeti : … 5.İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davacılar tarafından mahkeme kararının davanın kabule ilişkin kısmının hukuka uygun olup, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Feragat nedeniyle davacının temyiz istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, İdarenin hizmet kusuru olup olmadığı ve uğranılan zarar miktarı tam olarak bilinmeden açılıp, 2577 sayılı Kanunun 16. maddesinde yapılan değişiklik ile tazminat miktarı tam olarak bilindiğinde bir dilekçe ile dava dilekçesinde gösterilen miktarın artırımına olanak tanıyan kanuni düzenleme uyarınca artırılan tazminat miktarının kabul edilmesi halinde; kabul edilen tutara ilişkin olarak faiz başlangıç tarihinin miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olması gerekeceğinden; davalı idarenin temyiz istemlerinin kısmen kabulü ile Mahkeme kararının miktar artırım dilekçesinde belirtilen ve kabul edilen maddi tazminata dava açma tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin kısmının bozulması, diğer kısımlarının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:
Dava; davacılar murisi …’nin 20.09.2009 tarihinde saat 20;00 sıralarında … plakalı aracıyla …. istikametine seyir halinde iken …. Bulvarı’na dönüş varyantına geldiğinde virajı alamayarak tünel korkuluk duvarına çarptıktan sonra otomobilinden inerek karanlıkta kırılan yol bariyerlerini fark etmeyerek sırtını bariyerlere yaslamak isterken plastik şerit çekili yerden dengesini kaybederek …. alt geçidine 7-7,5 m yükseklikten düşerek ölmesi sonucu alt geçidin bakımı ve onarımından sorumlu davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürelerek ölen …..’nin eşi için 250.000,00TL maddi, 50.000,00TL manevi, kızı için 40.000,00TL maddi, 40.000,00TL manevi, annesi için 25.000,00TL maddi, 20.000,00TL manevi, Babası için 13.000,00TL maddi, 20.000,00TL manevi olmak üzere toplam 328.000,00TL maddi ve 130.000,00 manevi zararın ilk dava açma tarihi olan 13.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
…. 5. İdare Mahkemesi’nce; olayda davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle sorumlu tutulabilmesi için idari eylem ile zarar arasında bir illiyet bağının kurulabilmesi gerektiğinden kazanın oluşumunda karayolu kusurunun olup olmadığı ve kusur oranının tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ve olayda, müteveffa ……’nin yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası yaptıktan sonra aracından inerek gecenin karanlığında çevreyi çok iyi kontrol etmeden tünelin demir bariyer korkuluklarına bakmadan … üst geçit (tünel) yolunun bariyersiz 15-18 m derinlikteki … alt geçidine düşmesinde dikkatsizliği, tedbirsizliği ve dalgınlığı nedeniyle %30 oranında kusurlu olduğu, üst geçit tünel bariyer korkuluklarının bulunmaması ve korkuluk yerine dayanıklılığı ve koruyucu özelliği bulunmayan yanıltıcı ve aldatıcı iki adet plastik şerit çekilmesi nedeniyle üst geçidin bakım ve onarımından sorumlu davalı idarenin %70 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildiren 24.10.2010 günlü raporu hükme esas alınarak; davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacı eş için, 250,000,00TL, kızı için 31.330,00TL, annesi için 25.000,00TL, babası mirasçıları (eş ‘nin 1.869,00TL, kızı ………’in 2.805,00TL, torunu ‘nin 2.805,00TL olmak üzere toplam) 7.479,00TL olmak üzere toplam 313.809,00TL maddi tazminat ve Eşi için 20.000,00TL, kızı için 15.000,00TL, annesi için 10.000,00TL, babası için mirasçıları (eş için 2.500,00TL, kızı ………….’in 3.750,00TL, torunu…. ‘nin 3.750,00TL olmak üzere toplam) 10.000,00TL olmak üzere toplam 55.000,00TL manevi tazminatın dava tarihi olan 13.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine ve fazlaya ilişkin kısmın reddine karar verilmiştir.
Davalı idarenin temyiz istemi üzerine; … 5. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…. sayılı kararı, Dairemizin 26.02.2014 tarih ve E:2013/9915, K:2014/1239 sayılı kararıyla onanmış ve ıslah edilen kısım hakkında 6459 sayılı Kanun ile değişik 16. Maddesine göre bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İdare Mahkemesi’nce; …. tarih ve E:… sayılı karar ile ıslah edilen kısım olan 89.470,00 TL. maddi tazminatın dava açma tarihi olan 13.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Davacının temyiz istemi yönünden;
2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin “feragat ve kabul” konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307. maddesinde, feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmış; 309. maddesinde, feragat beyanının dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılacağı; 311. maddesinde de, feragatin kesin hüküm gibi hukukî sonuç doğuracağı kurala bağlanmıştır.
Davacılar vekili tarafından verilen ve 22.03.2016 tarihinde kayıtlara giren dilekçe ile temyiz isteminden feragat edildiği bildirildiğinden, davacıların temyiz istemi hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır.
Davalının temyiz istemi yönünden;
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, maddi tazminat isteminin miktar artırım dilekçesinde talep edilen tutar uyarınca kabulüne ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Kararın 07.05.2013 tarihli miktar artırımına ilişkin dilekçe ile arttırılan tazminat miktarına yürütülecek faize ilişkin bölümüne gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilecekleri, görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmayacağı kuralına yer verilmiştir.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30.04.2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. ” cümlesi eklenmiştir.
Nitekim, 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve.veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temürrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer alıp, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, arttırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, arttırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacılar tarafından, 07.05.2013 tarihli dilekçe ile bilirkişi raporu uyarınca tazminat miktarı arttırılmış, anılan dilekçe 16.06.2015 tarihinde davalı idare kayıtlarına girmiştir. Dolayısıyla bakılan davada artırılan tazminat miktarı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 16.06.2015 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, arttırılan tazminat miktarına, dava açma tarihi olan 13.01.2010 tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz istemleri hakkında feragat nedeniyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davalının temyiz isteminin kısmen kabulü ile … 5. İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…. sayılı kararının, miktar artırım dilekçesiyle arttırılan tazminat miktarına dava açma tarihinden itibaren faiz işletilmesine ilişkin bölümünün BOZULMASINA, Mahkeme kararının diğer kısımlarına ilişkin temyiz isteminin reddi ile davanın kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca 12/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.