Danıştay Kararı 15. Daire 2016/3675 E. 2018/5392 K. 29.05.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/3675 E.  ,  2018/5392 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/3675
Karar No : 2018/5392

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:..; K:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :Davacının ikamet ettiği … Köyü’nün tamamen boşalıp boşalmadığı hususu tereddüte yer bırakmayacak şekilde ortaya konulamadığından, eksik incelemeye dayalı mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının, ikamet ettiği … İli, … İlçesi, …. Köyü’nden terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kaldığından bahisle mal varlığına ulaşamaması ve taşınır, taşınmaz mallarının zarara uğraması nedeniyle uğradığı ileri sürülen zararların tazmini istemiyle 5233 sayılı Kanun uyarınca yapılan başvurunun reddine ilişkin 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonu’nun 27/11/2014 tarih, 30/01/2014/368 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesince; … İli, … İlçesi, … Köyü’nde sadece … ve … Mezralarının boşaltıldığı, bunun dışında köy merkezi ve kalan diğer mezralarının boşaltılmadığı, davacının başvurusunda sadece … Köyü’nün belirtildiği, herhangi bir mezra isminin belirtilmediği, davacı tarafından sunulan tapu kayıtları incelendiğinde davacının … ‘de bir adet bahçeli evinin olduğu ve … Mezrası’nda ise tarla niteliğinde taşınmazlarının bulunduğu, bunun dışında boşaltılan … ve … mezrasında ise mal varlığının olduğunu kanıtlayacak somut herhangi bir bilgi ve belge sunulamadığı, davacının mal varlığının bulunduğu yerin boşaltılan köy ve mezralar arasında yer almadığı anlaşıldığından, davacının mal varlığına ulaşamadığı iddiasıyla uğradığı zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanma olanağı bulunmaması karşısında başvurunun reddine ilişkin tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddi zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulan 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinde, terör dışındaki ekonomik ve sosyal sebeplerle uğranılan zararlar ile güvenlik kaygıları dışında kendi istekleriyle bulundukları yerleri terk edenlerin bu sebeple uğradıkları zararlar, Kanunun kapsamı dışında tutulmuş; aynı Kanunun 7. maddesinde ise; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin malvarlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır.
5233 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan maddelerinin değerlendirilmesinden; “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” sonucunda bir yerleşim yerinin tamamen boşalmış/boşaltılmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşamayan kişilerce uğranılan maddi zararın, sözü edilen Kanun hükümlerine göre idarece sulh yoluyla ödenmesi gerekir. Bir başka ifadeyle, bir yerleşim yerinin güvenlik nedeniyle idarece veya güvenlik kaygısıyla o yerleşim yerinde yaşayan halk tarafından “tamamen” boşaltılmış/boşalmış olması halinde, yerleşim yerinin boşaltılmasından/boşalmasından yerleşim yerine dönüşün başladığı tarihe kadar Kanunda tek tek sayılmak suretiyle belirlenen maddi zararın idarece karşılanması mümkündür. Dolayısıyla, güvenlik kaygısına dayanılarak bir yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması nedeniyle mal varlığına ulaşamamadan kaynaklanan maddi zararın idarece ödenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Yerleşim yerinin kısmen boşalmış olması, o yerleşim yerinde güvenli bir şekilde yaşayabilme olanağını sağlayan asgari güvenlik şartlarının yerine getirilmiş olduğunun nesnel bir göstergesidir. Güvenlik kaygısının yerleşim yerinde sürekli yaşayan kişilere ve sözü edilen kaygı nedeniyle aynı yerleşim yerini terk eden kişilere göre değişmemesi gerekmektedir. Bu itibarla, bir yerleşim yerinde asgari güvenlik düzeyinin gerçekleştirilmiş olmasına ve bu yerde köy korucuları ile bunların aileleri dışındaki diğer köy halkının yaşamasına karşın, yerleşim yerinde yaşayan kişilerin bir kısmının, yerleşim yerini terk etmeleri sonucunda uğranıldığı ileri sürülen maddi zararın, güvenlik kaygısından kaynaklandığından bahisle 5233 sayılı Kanun hükümlerine göre idarece karşılanmasına olanak bulunmamaktadır.
Bunun yanında, 5233 sayılı Kanun’un 2. maddesinin (d) bendinden anlaşıldığı üzere, terör olaylarına bağlı olarak güvenlik kaygıları nedeniyle (örneğin bu sebeple yerleşim yerinin terk edilmesi vb.) mal varlığına ulaşılamamadan kaynaklanan zararların da tazmini öngörülmektedir. Bir terör olayı sonucu münferit olarak kendisi veya yakınları doğrudan zarar gören ya da bu şekilde gerçekleşen ölüm ve/veya yaralama olayları kendisi veya yakınlarına yönelen kimselerin, başta yaşam haklarından endişe ederek, güvenlik kaygısı duymaları doğaldır. Dolayısıyla, bu kapsamda oluşan zararların tazmini de anılan hükmün bir gereğidir. Bu durum, yukarıda belirtilen nesnel kriterin yanında, her davacı yönünden ayrıca öznel olarak da bir irdeleme yapılmasını gerekli kılmaktadır. Aksi bir değerlendirme, her bir davacının öznel durumundan kaynaklı olarak ileri sürdüğü hususların irdelenmemesi anlamına gelir ki, bu durum Anayasa’da öngörülen adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil eder.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 5233 sayılı Yasa hükümlerine göre uğramış olduğu zararının tazmini amacıyla yaptığı başvuru sonucunda verilen … Valiliği 1 No’lu Zarar Tespit Komisyonu’nun 27/11/2014 tarih, 30/01/2014/368 sayılı kararı ile müracaatçının mal varlığının bulunmadığı, dolayısıyla kanun kapsamında karşılanacak herhangi bir zararının olmadığı değerlendirilerek talebin reddedildiği, bunun üzerine söz konusu idari işlemin iptali için açılan temyize konu … İdare Mahkemesi’nin … tarih E:…, K:… sayılı kararı ile … İli, … İlçesi, … Köyü’nde sadece … ve … Mezralarının boşaltıldığı, bunun dışında köy merkezi ve kalan diğer mezralarının ise boşaltılmadığı, davacının başvurusunda sadece … Köyü’nün belirtildiği, herhangi bir mezra isminin belirtilmediği, davacı tarafından sunulan tapu kayıtları incelendiğinde davacının … de bir adet bahçeli evinin olduğu ve … mezrasında ise tarla niteliğinde taşınmazlarının bulunduğu, bunun dışında boşaltılan … ve … mezrasında ise mal varlığının olduğunu kanıtlayacak somut herhangi bir bilge ve belge sunulamadığı, davacının mal varlığının bulunduğu yerin boşaltılan köy ve mezralar arasında yer almadığı anlaşıldığından, davacının mal varlığına ulaşamadığı iddiasıyla uğradığı zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanma olanağı bulunmaması karşısında başvurunun reddine ilişkin tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava dosyasında yer alan belgeler incelendiğinde; İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlüğü’nün 15/04/2011 tarih, 1435 sayılı yazısına ekli listede; … Köyü’nün 1990 yılında 0, 2000 yılında 655 nüfusunun olduğu; İl Müftülüğü tarafından sunulan 1990 – 2001 tarihleri arasında ilçeye bağlı köy ve mezralardaki camilerde görev yapan personel bilgilerinin bulunduğu listelerde … Köyü Merkezinde 05/03/1999-31/12/2001 tarihleri arası imam görevlendirildiği; İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 14/07/2013 tarihli ve 5959 sayılı yazısı ile il merkezine bağlı köy ve mezralardaki açık/kapalı okullara ait sunulan listelerde, … Köyü İlkokulu’nun 1987-2004 yılları arasında açık göründüğü; Halk Sağlığı Müdürlüğü’nün 02/07/2014 tarihli ve 709 sayılı yazısında, … Köyü’nde 1987-2004 yılları arasında herhangi bir sağlık biriminin olmadığının belirtildiği; … Jandarma Komutanlığı’nın 06/04/2011 tarih, 110429 sayılı yazı ekindeki listede 1990-2001 yılları arasında … Köyü’nde GKK olduğunun belirtildiği; … İl Sosyal Etüt ve Proje Müdürlüğü’nce sunulan KDRP kapsamında yer alan köylere ilişkin listede … Köyü’nün … ve … Mezraları’nın bulunduğu; … … İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’nın 04/04/2011 tarihli yazısında, … Köyü’nün 1991 ve 1994 seçimlerinde Üzümcü Köyü’ne bağlı olduğu, köyde 1995 yılı Milletvekili Genel Seçiminin yapılmadığı, 1999 yılı Milletvekili Genel Seçimi ile Mahalli İdareler Seçiminin yapıldığının belirtildiği; İl Tarım Müdürlüğü’nün 14/04/2011 tarihli yazısında, köyün 2001-2010 tarihleri arasında Doğrudan Gelir desteğinden yararlandığının belirtildiği; … İl Jandarma Komutanlığı tarafından sunulan 25/05/1998 tarihli boşalan köy ve mezralara ilişkin listede ve Olağanüstü Hal Bürosu’nun 23/06/1999 tarih, 635 sayılı yazısı ekinde sunulan boşalan köy ve mezralara ilişkin bilgilerin bulunduğu listede … Köyü … ve … Mezraları’nın 1995 yılında terör nedeniyle boşaltıldığı ve burada yaşayan halkın … İl Merkezine göç ettiğinin belirtildiği görülmektedir.
İl Mahalli İdareler Müdürlüğü’nün 03/07/2014 tarih, 4258 sayılı yazısında ise; … ili, …, … Köyü’ne bağlı …, …, … ve … bağlılarının ana köyden ayrılarak merkezi … bağlısı olmak üzere … adıyla bağımsız bir köy haline getirilmesinin İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 19/12/1994 tarih, 203-30-67 sayılı Bakanlık Onayı ile uygun görüldüğü, … İli Merkez’e bağlı Zap Köyü adının ise … olarak değiştirilmesinin İçişleri Bakanlığı İller İdaresi Genel Müdürlüğü’nün 11/01/1996 tarih, 501/485 sayılı Bakanlık Onayı ile uygun görüldüğü, … Köyü’nün eski adının .. olduğu, … … … ve … adlı mezraları olduğu belirtilmektedir.
Dosyada yer alan 01/11/2015 tarihli Jandarma görevlileri ile Muhtar tarafından tutulan tutanakta; … Köyü’nün eski yerleşim yerinin … -… Karayolunun 38. km.’sinde bulunan Sine Köprüsü karşısında olduğu,1993-1994’de PKK tarafından evlere yapılan silahlı saldırıda GKK ve ile köy halkından ‘un öldürüldüğü, 1990-1995 yılları arasında köye yapılan silahlı saldırılar sonucu GKK ve ‘un yaralandığı, bu olaylar üzerine köyün şimdiki yerine taşındığı belirtilmektedir.
Yine aynı dava dosyasında; … Köyü’ne ilişkin mal varlığına ulaşamadığı gerekçesi ile tazminat talebinde bulunan adlı kişinin … Köyü olarak yaptığı başvurunun Komisyon tarafından kabul edilerek, boşaltılan yerlerdeki mal varlığı için 22.783,32TL’lik sulhname imzalandığı ve bu kişinin başvurusunun kabulüne ilişkin karar ile davacının talebinin reddine ilişkin kararın aynı tarihte verildiği, idare tarafından 30/09/2015 tarihli ara karar cevabında da … Köyü’nden başvuranların bir kısmına tazminat ödendiğininin belirtildiği, her ne kadar Komisyon tarafından davacının mal varlığına rastlanamadığı gerekçesiyle talebini reddetmiş ise de dava dosyasında davacıya ait tapu kayıtlarının bulunduğu görülmüştür.
Kadastro tespiti sonucu … Köyü, … Mevkii 105 ada 11 parsel sayılı ev ve bahçeden oluşan 245,12 metrekare taşınmaz ile … Köyü, … Mevki 101 ada 19 parselde bulunan 420,73 metrekare(1/5 hisse) tarlanın davacı adına tespitinin yapılarak dava konusu işlem tesis edilmeden önce düzenlenen tapu senedinin davacıya verildiği anlaşılmaktadır.
Aynı köye ilişkin olarak Dairemizin 2016/9199 sayılı dosyasında, … İdare Mahkemesince davalı idarece … Köyü … Mevkii’de bulunan taşınmazın … Köyü merkezinde mi, yoksa mezrasında mı yer aldığının … Kadastro Müdürlüğü’nden sorulması üzerine, … Kadastro Müdürlüğü’nce davalı idareye gönderilen cevabi yazıda, arşivdeki kayıtların pafta, ada, persel, mevkii düzeyinde olduğu, mezra bilgilerinin arşivlerinde yer almadığı bilgisine yer verildiğinin belirtildiği görülmüştür.
Olağanüstü Hal Bürosu’nun 25/04/1996 tarih, 289 sayılı yazısına ekli boşalan köylere ilişkin listede de, … … Mezrası’nın 1995 yılında boşaltılarak … Köyü’ne yerleştiği belirtilmektedir. Davacının da … Mezrası’nda mal varlığı olduğundan listede belirtilen mezra ile mal varlığının olduğu mezranın aynı yer olup olmadığı anlaşılamamıştır.
Bütün bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacının mal varlığının olduğu, dava dosyasında … Köyü’nün isminin ve yerinin değiştirildiğinin anlaşıldığı, … Köyü ve mal varlığının olduğu … Mevkii ve … Mezrası’nın “terör eylemleri” veya “terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler” nedeniyle idarece veya köy halkı tarafından tamamen boşaltılıp boşaltılmadığına ilişkin çelişkili bilgiler olduğu, ayrıca, dava konusu işlemde keşif tarihi olarak 01/09/2014 tarihi gösterilmiş ise de, Zarar Tespit Komisyonu’nun 26/10/2015 tarih ve 14003 sayılı yazısından, … Köyü ve mezralarında davacıya yönelik bir keşif yapılmadığının anlaşıldığı, bu durumda, davalı idarece, mahallinde, davacının veya yetkili temsilcisinin de katılımıyla usulüne uygun keşif ve bilirkişi incelemesi yapılarak, … Köyü, … Mevkii ve … Mezrası’nda bulunan taşınmazların boşaltılan yerlerden olup olmadığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulmasından sonra davacıya ait bunun dışında taşınır ve taşınmaz malvarlığının bulunup bulunmadığının, davacının malvarlıklarından yararlanma imkanının ortadan kalkıp kalkmadığının, ne kadar süreyle malvarlıklarından yararlanamadığı hususunun (varsa) davacının şahitlerinin de dinlenmesi suretiyle tespit edilmesi, boşaltılan mezralarda malvarlığı tespit edilirse 5233 sayılı Yasa kapsamında zarara uğrayıp uğramadığı araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken, başvurusunun … Köyü ve mezralarında davacıya ait herhangi bir mal varlığı bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu nedenle; eksik incelemeye dayalı İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.