Danıştay Kararı 15. Daire 2016/2872 E. 2016/5643 K. 22.11.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/2872 E.  ,  2016/5643 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/2872
Karar No : 2016/5643

Davacı :
Vekili :
Davalılar : 1-
Vekili :
2-
Vekili :
3-
Vekili :

Davanın Özeti : ….Derneği tarafından, 04/06/2008 günlü, 26896 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları dışındaki vakıf üniversiteleri dahil sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları tarafından, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedelinin en fazla % 30’una kadar ilave ücret alınabileceği yönündeki 29/05/2008 günlü, 2008/13728 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Savunmaların Özeti : Yasal dayanağı bulunmanayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :2577 sayılı Yasanın 46. maddesinin 1. fıkrasında Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Yasanın 38. maddesinde İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin 4. fıkrasında da; idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ise ısrar olanağı tanınmadığından, İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesi yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir
Danıştay Savcısı : Dava;…. Derneği tarafından, 04/06/2008 günlü, 26896 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları dışındaki vakıf üniversiteleri dahil sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları tarafından, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedelinin en fazla % 30’una kadar ilave ücret alınabileceği yönündeki 29/05/2008 günlü, 2008/13728 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle ve ile Sosyal Güvenlik Kurumu’na karşı açılmıştır.
Danıştay Onuncu Dairesi’nin 11/04/2012 günlü, E:2008/5953, K:2012/1390 sayılı kararıyla; Bakanlar Kurulu’nun dava konusu edilen kararıyla, vakıf üniversiteleri dahil Kurumla sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları tarafından, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedelinin en fazla % 30’una kadar genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden ilave ücret alınabileceğinin kurala bağlandığı; buna göre, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden alınacak ilave ücretin, Kurumla sözleşmesi bulunan sağlık hizmeti sunucusunca istihdam edilen personel tarafından değil, doğrudan sağlık hizmeti sunucusunun kendisi tarafından alınacağı, düşük olduğu iddia edilen ilave ücretin, doğrudan dernek üyesi sağlık personelince alınmaması nedeniyle, dava konusu işlemle davacı dernek arasında meşru, kişisel ve güncel bir “menfaat” ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle, ehliyet yönünden davanın reddine karar verilmiş; davalı idarelerden lehine avukatlık ücretine hükmedilmesine karşın, diğer davalılar olan ve lehine avukatlık ücretine hükmedilmemiştir.
Davacı, dava konusu işlemle menfaat ilişkisinin bulunduğunu ileri sürerek esastan; davalı idarelerden ile ise, lehlerine avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek vekalet ücreti yönünden kararı temyiz etmişlerdir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 05.02.2015 gün ve E:2012/1584, K:2015/243 sayılı kararıyla; Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın ehliyet yönünden davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunarak “onandığı” ; davalı idarelerin temyiz isteminin ise; 02/11/2011 günlü, 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6 ve 14. maddeleri uyarınca, hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri veya avukatlar tarafından takip edilip idareler lehine sonuçlanan davalarda, ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi zorunlu olup, “ilgili mevzuat” ifadesinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin anlaşılması gerektiğinin de açık olduğu; bu itibarla, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden sonra verilen kararlarda, dava 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden önce açılmış olsa dahi, yukarıda belirtilen esaslara göre vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği; olayda da, 02/11/2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı KHK, temyize konu Daire kararının verildiği 11.04.2012 tarihinde yürürlükte olduğundan ve davalı idarelerden ve ‘nın davayı hukuk müşavirleri ile takip ettiği, hukuk müşavirleri tarafından da süresinde savunma verilerek hukuki yardımda bulunulduğu görüldüğünden, ret kararı ile sonuçlanan davada, vekâlet ücretinin davalı idarelerin tümüne eşit oranda hükmedilmesi gerekirken, ve lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle kabulü ile anılan karar avukatlık ücreti yönünden bozulmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde; İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 4. fıkrasında da; idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, aynı maddede, Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.
02/11/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6. maddesinin 2. fıkrasında; idareleri adli ve idari yargıda vekil sıfatıyla doğrudan temsil yetkisinin; hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri, muhakemat müdürleri ve avukata ait olduğu kurala bağlanmıştır.
659 sayılı KHK ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre özel bir düzenleme getirilerek, 5018 sayılı Kanun’a ekli 1 ve 2 sayılı cetvellerde belirtilen genel ve özel bütçe kapsamındaki idarelerin avukatları dışında hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri ve muhakemat müdürlerince takip ve temsil edilen davalarda, anılan idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal yolu açılmıştır. Ancak, 659 sayılı KHK’de sözü edilen kişiler nedeniyle idareler lehine vekalet ücretine hükmedilebilmesi; takip ve temsilin vekil sıfatıyla yapılması şartına bağlanmıştır.
659 sayılı KHK’nin 18. maddesinin 2. fıkrası ile yürürlükten kaldırılan ve 02/11/2011 tarihinden önce idarelerin, davayı takip ve temsil edebilmesinin dayanağını oluşturan 4353 sayılı Kanun’un 22. maddesinde avukat dışındaki kişilere vekil sıfatıyla davayı takip ve temsil yetkisi verilmemiş olup, bu yetki 02/11/2011 tarihinde idarelere tanınmıştır.
Bu itibarla; savunmaların verildiği tarihte vekil sıfatı taşımadığı açık olan hukuk müşavirleri tarafından 02/11/2011 tarihinden önce verilen savunmalar nedeniyle davalı idarelerden ve lehine vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğinden, Daire kararının belirtilen kısım yönünden onanması gerektiği DÜŞÜNÜLMEKLE birlikte; 2577 sayılı Yasanın yukarıda yer verilen hükümleri uyarınca İdari Dava Daireleri Kurulu kararına, Daire uymak durumundadır.
Açıklanan nedenle, Daire kararının bozulan kısmı için İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararına uygun karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, İdari Dava Daireleri Kurulunun 05.02.2015 gün ve E:2012/1584, K:2015/243 sayılı bozma kararı üzerine gereği görüşüldü:
Dava;…. Derneği tarafından, 04/06/2008 günlü, 26896 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, kamu idaresi sağlık hizmeti sunucuları dışındaki vakıf üniversiteleri dahil sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları tarafından, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedelinin en fazla % 30’una kadar ilave ücret alınabileceği yönündeki 29/05/2008 günlü, 2008/13728 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Onuncu Dairesi’nin 11/04/2012 günlü, E:2008/5953, K:2012/1390 sayılı kararıyla; Bakanlar Kurulu’nun dava konusu edilen kararıyla, vakıf üniversiteleri dahil Kurumla sözleşmeli sağlık hizmeti sunucuları tarafından, Sağlık Hizmetleri Fiyatlandırma Komisyonunca belirlenen sağlık hizmetleri bedelinin en fazla % 30’una kadar genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden ilave ücret alınabileceğinin kurala bağlandığı; buna göre, genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerden alınacak ilave ücretin, Kurumla sözleşmesi bulunan sağlık hizmeti sunucusunca istihdam edilen personel tarafından değil, doğrudan sağlık hizmeti sunucusunun kendisi tarafından alınacağı, düşük olduğu iddia edilen ilave ücretin, doğrudan dernek üyesi sağlık personelince alınmaması nedeniyle, dava konusu işlemle davacı dernek arasında meşru, kişisel ve güncel bir “menfaat” ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle, ehliyet yönünden davanın reddine karar verilmiş; davalı idarelerden lehine avukatlık ücretine hükmedilmesine karşın, diğer davalılar olan ve lehine avukatlık ücretine hükmedilmesi yönünden davanın reddine karar vermiştir.
Danıştay Onuncu Dairesinin belirtilen kararının vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden davalı idarece temyiz edilmesi üzerine, İdari Dava Daireleri Kurulunun 05.02.2015 gün ve E:2012/1584, K:2015/243 sayılı kararıyla “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinde, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler ile elektronik işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı kurala bağlanmış; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ‘Yargılama Giderleri’ başlıklı 323. maddesinde; vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun ‘Avukatlık Ücreti’ madde başlıklı 164. maddesinde de, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği, 168. maddesinin son fıkrasında ise, avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarifenin esas alınacağı kurala bağlanmıştır.
Kamu idarelerinin hukuk hizmetleri bugüne kadar 08/01/1943 tarihli ve 4353 sayılı Maliye Vekaleti Baş Hukuk Müşavirliğinin ve Muhakemat Umum Müdürlüğünün Vazifelerine ve Devlet Davalarının Takibi ve Usullerine ve Merkez ve Vilayetler Kadrolarında Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanun ile 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname ve idarelerin teşkilat kanunlarında yer alan hükümler çerçevesinde yürütülmekte iken, bu konu, 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden düzenlenmiştir.
02/11/2011 günlü, 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 18. maddesinin (2). fıkrası ile 4353 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış, diğer mevzuatta 4353 sayılı Kanun’a yapılan atıfların 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye yapılmış sayılacağı belirtilmiş, 17. maddesi ile de 178 sayılı KHK’nın 9. maddesi, 659 sayılı KHK ile uyumlu olacak şekilde değiştirilmiştir.
659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ‘Takip ve temsil yetkileri ile bunların kapsamı, niteliği ve kullanılması’ başlıklı 6. maddesinde; ‘ (1) İdareler, kendi iş ve işlemleriyle ilgili olarak açılacak adli ve idari davalar ile tahkim yargılaması ve icra işlemlerinde taraf sıfatını haizdir.
(2) İdareleri adli ve idari yargıda, icra mercileri ve hakemler nezdinde vekil sıfatıyla doğrudan temsil yetkisi; hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri, muhakemat müdürleri ve avukatlara aittir.
(3) 5 inci maddenin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen usullere göre muhakemat hizmeti temin edilemeyen hallerde adli ve idari davalar ile icra takiplerini yürütmek üzere merkez ve taşra birim amirlerine üst yönetici tarafından temsil yetkisi verilebilir. Üst yönetici bu yetkisini hukuk birimi amirine devredebilir.
(4) İdari davalarda; gerekli görülmesi halinde, idarede görevli bir personel, uzmanlığından faydalanılmak üzere idare vekili veya temsilcisi ile birlikte duruşmalara iştirak ettirilebilir.
(5) İdareleri vekil sıfatıyla temsile yetkili olan hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri ve avukatların bir listesi, idaresince yazılı olarak veya Adalet Bakanlığınca belirlenen esaslar dairesinde elektronik ortamda ilgili Cumhuriyet başsavcılığına, bölge idare mahkemesi başkanlıklarına; askeri savcılıklara ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanlığına verilir. Bu listeler, Cumhuriyet başsavcılığı tarafından adli yargı çevresinde, bölge idare mahkemesi başkanlığınca idari yargı çevresinde bulunan mahkemelere gönderilir. Yüksek mahkemeler ve bölge adliye mahkemesindeki duruşmalarda temsil yetkisini kullanacakların isimleri ilgili mahkemelerin başsavcılıklarına veya başkanlıklarına bildirilir. Listede isimleri yer alanlar, baroya kayıt ve vekaletname ibrazı gerekmeksizin idare vekili sıfatıyla her türlü dava ve icra işlemlerini takip edebilirler. Vekil sıfatıyla temsil yetkisi sona erenlerin isimleri anılan mercilere aynı usulle derhal bildirilir.’ kuralına yer verilmiş; ‘Davalardaki temsilin niteliği ve vekalet ücretine hükmedilmesi ve dağıtımı’ başlıklı 14. maddesinde de; ‘(1) Tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından yapılan takip ve duruşmalar için, bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde, bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilir.
(2) İdareler lehine karara bağlanan ve tahsil olunan vekalet ücretleri, hukuk biriminin bağlı olduğu idarenin merkez teşkilatında bir emanet hesabında toplanarak idare hukuk biriminde fiilen görev yapan personele aşağıdaki usul ve sınırlar dahilinde ödenir.
a) Vekalet ücretinin; dava ve icra dosyasını takip eden hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü veya avukata %55’i, dağıtımın yapıldığı yıl içerisinde altı aydan fazla süreyle hukuk biriminde fiilen görev yapmış olmak şartıyla, hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü ve avukatlara %40’ı (…)(1) eşit olarak ödenir.
b) Ödenecek vekalet ücretinin yıllık tutarı; hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü, avukatlar için (10.000) gösterge (…)(1) rakamının, memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak aylık brüt tutarının oniki katını geçemez.
c) Yapılacak dağıtım sonunda arta kalan tutar, hukuk biriminde görev yapan ve (b) bendindeki tutarları dolduramayan hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü ve avukatlara ödenir. Bu dağıtım sonunda arta kalan tutar üçüncü bütçe yılı sonunda ilgili idarenin bütçesine gelir kaydedilir.
(3) Hizmet satın alınan avukatlara yapılacak ödemeler bu madde kapsamı dışındadır. ‘ kuralı düzenlenmiştir.
659 sayılı KHK’da idareleri idari yargı mercilerinde temsil etme yetkisi, hukuk birimi amirlerine, muhakemat müdürlerine, hukuk müşavirlerine ve avukatlara tanınmış bulunmaktadır.
Uyuşmazlık, hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri veya hukuk müşavirleri tarafından takip edilen davaların idare lehine sonuçlanması durumunda vekalet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceğinden doğmuştur. Avukat marifetiyle takip edilen idari davalarda avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinde ise tartışma bulunmamaktadır.
659 sayılı KHK’nın Genel Gerekçesinde; bu KHK ile, idarelerin, avukatlık hizmeti temininde çok alternatifli bir yönteme kavuşturulduğu, bu kapsamda; genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin tamamına kendi dava ve icra işlerini, kendi bünyelerinde istihdam edecekleri hukuk müşavirleri ve avukatları aracılığıyla takip etme imkanı getirildiği belirtilmiştir. 6.maddenin gerekçesinde; uygulamada idareleri vekil sıfatıyla sadece avukatlar temsil edebilirken, idarelerin hukuk birimlerinde çalışanların durumunda ve eğitim durumlarındaki değişikliklerin, usul mevzuatındaki değişiklikler ve işleyişin kolaylaştırılarak hukuk birimlerindeki çalışanlardan azami ölçüde istifade edebilmesini teminen hukuk müşavirlerinin de avukatlık stajı yapmış olup olmadığına bakılmaksızın idareleri tahkim mercilerinde, mahkemelerde ve icra mercilerinde vekil sıfatıyla temsil edebilmesine imkan sağlandığı belirtilmiş, 14.maddenin gerekçesinde de; bu madde ile, idarelerin taraf olduğu her türlü dava ve icra takibi sonrasında takibin idare lehine sonuçlanması halinde vekalet ücretine hükmedilmesinin öngörüldüğü, böylece bu konuda davalarını avukatla takip etmeyen idareler aleyhine oluşan aleyhe ve tarafların eşitliğine uygun düşmeyen durumun ortadan kaldırıldığı, ayrıca, tahsil edilen vekalet ücretlerinin dağıtımına dair usulün de yeniden düzenlenerek netleştirildiği açıklanmıştır.
KHK’nın belirtilen maddeleri, genel gerekçesi ve madde gerekçeleri birlikte değerlendirildiğinde; avukat olmasalar dahi hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri ve hukuk müşavirleri tarafından takip edilip idareler lehine sonuçlanan davalarda, ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Ayrıca ‘ilgili mevzuat’ ifadesinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin anlaşılması gerektiği de açıktır.
Öte yandan, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden sonra verilen kararlarda, dava 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden önce açılmış olsa dahi, yukarıda belirtilen esaslara göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, 02/11/2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı KHK, temyize konu Daire kararının verildiği 11/04/2012 tarihinde yürürlükte olduğundan ve davalı idarelerden ve ‘nın davayı hukuk müşavirleri ile takip ettiği, hukuk müşavirleri tarafından da süresinde savunma verilerek hukuki yardımda bulunulduğu görüldüğünden, ret kararı ile sonuçlanan davada, vekalet ücretinin davalı idarelerin tümüne eşit oranda hükmedilmesi gerekirken, ve lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle anılan kararın temyize konu kısmının bozulmasına karar verilmiştir.
2577 sayılı Yasanın 46. maddesinin 1. fıkrasında Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştayda temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Yasanın 38. maddesinde İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin 4. fıkrasında da; idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ise ısrar olanağı tanınmamıştır.
Bu itibarla, davanın reddedilen kısmı nedeniyle idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmekte olup uyuşmazlığın esasına ilişkin kısmının temyiz edilmeksizin kesinleştiği anılan kararın sadece vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden bozulması nedeniyle avukatlık ücretinin ilk kararın verildiği 11/04/2012 tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Yasa’nın 49. maddesi karşısında bozma kararına uyularak, ilk kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen …-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı , ve … ‘na verilmesine, …-TL posta giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, artan posta avansının isteği halinde davacıya iadesine, 22/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.