Danıştay Kararı 15. Daire 2016/2471 E. 2017/1119 K. 09.03.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/2471 E.  ,  2017/1119 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/2471
Karar No : 2017/1119

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf(Davacı) :
Vekili/(leri) :

İstemin Özeti : … 14. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi :İdare Mahkemesi kararının reklamın durdurulmasına ilişkin kısmının bozulması, idari para cezasına ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacı şirkete ait markalı ürünün ambalajlarında mevzuat gereği “Kafein İçerir” ibaresine yer verilmediği, dolayısıyla tüketiciler nezdinde ürünün kafein içermediği izleniminin oluşturulduğu, bu nedenle anılan reklamların 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 16. maddesine aykırılık teşkil ettiğinden bahisle, aynı Kanunun 17. maddesi ile 25. maddesinin sekizinci fıkrası hükümleri uyarınca idari para cezası verilmesine ve anılan reklamların durdurulmasına ilişkin 11.02.2014 tarih ve 221 sayılı Reklam Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Ankara 14. İdare Mahkemesince; 4077 sayılı Kanunun 16. maddesine aykırılığı tespit edilen davacı şirkete uygulanan idari yaptırım yerinde olmakla birlikte, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 61. maddesine aykırılık halinde müeyyideyi düzenleyen 77. maddesinin on ikinci fıkrasının (g) bendinin davacı lehine uygulanması gerektiği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Geçici 1. maddesinin “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki tüketici işlemlerine, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına bu işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmiş ise kural olarak o kanun hükümleri uygulanır.” hükmünün dava konusu olayda lehe kanun uygulamasına imkân vermediği, kaldı ki lehe kanun uygulaması söz konusu olsa bile, İdare mahkemesi kararında idari yaptırımın yerinde olduğu belirtildiğinden reklam durdurma cezası bakımından iptal kararı verilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığından bahisle, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Dava konusu işleme dayanak olan, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Ticari Reklamlar ve İlanlar” başlıklı 16. maddesine aykırılığın müeyyidesini belirleyen 25. maddesinin 8. fıkrasında, ” 16 ncı maddeye aykırı hareket edenler hakkında Reklam Kurulu tarafından ihlalin niteliğine göre birlikte veya ayrı ayrı üç aya kadar tedbiren durdurma, durdurma, düzeltme veya dokuz bin yüz otuz üç Türk Lirası idari para cezası uygulanır. 16 ncı maddeye aykırılık, ülke düzeyinde yazılı, sözlü, görsel ve sair araçlar ile gerçekleşmiş ise, idari para cezası on katı olarak uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir.
08/03/1995 gün ve 22221 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 28/11/2013 gün ve 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 86. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve 87. maddesi ile de bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
4077 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Ticari Reklam” başlıklı 61. maddesine aykırılığın müeyyidesini düzenleyen 77. maddesinin 12. fıkrasında, “Bu Kanunun 61. maddesinde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket eden reklam verenler, reklam ajansları ve mecra kuruluşları hakkında durdurma veya aynı yöntemle düzeltme veya idari para cezası ve gerekli görülen hallerde de üç aya kadar tedbiren durdurma cezası uygulanır. Reklam Kurulu, ihlalin niteliğine göre bu cezaları birlikte veya ayrı ayrı verebilir.”, 12. fıkranın (g) bendinde ise, “Aykırılık diğer mecralar aracılığıyla gerçekleşmiş ise beş bin Türk Lirası idari para cezası verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre; 28/05/2014 tarihinden önce 4077 sayılı Kanunun ticari reklam ve ilanlarla ilgili hükümlerine aykırı hareket edenlere uygulanacak müeyyide, tedbiren durdurma, durdurma, düzeltme veya idari para cezası verilmesi ve eğer aykırılık, ülke düzeyinde yazılı, sözlü, görsel ve sair araçlar ile gerçekleşmiş ise, idari para cezasının on katı olarak uygulanması iken; 6502 sayılı Kanunda ticari reklamlarla ilgili hükümlere aykırı hareket edenlere uygulanacak müeyyide aynen mülga 4077 sayılı Kanunda olduğu gibi tedbiren durdurma, durdurma, idari para cezası verilmesi olup, idari para cezası yönünden yeni Kanunda ihlal hangi mecra aracılığı ile gerçekleştirilmiş ise ülke genelinde ve yerel düzeyde olmak üzere idari para cezasının miktarı ayrı ayrı belirlenmiştir. Aykırılığın diğer mecralar aracılığıyla gerçekleşmesi halinde verilen idari para cezasının miktarı mülga 4077 sayılı Kanunda düzenlendiği haline kıyasla düştüğünden davacının lehine bir durum ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
Ancak, lehe durum sadece uygulanan idari para cezasına ilişkin olup reklam durdurmaya ilişkin böyle bir tespit bulunmamaktadır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde; Kanun’un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, diğer genel hükümlerinin ise, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı hükmü yer almıştır.
Aynı Kanun’un 5. maddesinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesinde ise, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı belirtilmiştir.
Kabahatler Kanunu’nun anılan hükümlerinin gözardı edilerek karar verilmesi mümkün olmadığı gibi, bir çeşit hukuk güvenliği sağlayan ve günümüz temel ceza hukuku ilkelerinden biri olan lehe kanun uygulamasından davacının mahrum edilmesinin de düşünülemeyeceği açıktır.
Bu çerçevede, dava konusu işlemin söz konusu reklamların durdurulmasına ilişkin kısmı yönünden incelenmesinden; dava konusu işlemin, anılan reklamların durdurulmasına ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığından, temyize konu idare mahkemesi kararının reklam durdurma işleminin iptaline yönelik kısmında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Dava konusu işlemin davacıya 9.133-TL idari para cezası verilmesine ilişkin kısmı yönünden incelenmesinden; 4077 sayılı Kanunun 16. maddesine aykırılığı tespit edilen davacıya uygulanan idari yaptırımın yerinde olduğu ancak, davacıya verilen idari para cezasının 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanunun 61. maddesine aykırılık halinde müeyyideyi düzenleyen 77. maddesinin 12. fıkrası (g) bendinin davacı lehine uygulanarak işlemin bu yönden iptaline yönelik temyize konu mahkeme kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … 14. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının, reklam durdurma işleminin iptaline yönelik kısmının BOZULMASINA, idari para cezası uygulanması işleminin iptaline yönelik kısmının ise ONANMASINA, bozulan kısımla ilgili yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/03/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.