Danıştay Kararı 15. Daire 2016/2465 E. 2016/3695 K. 23.05.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/2465 E.  ,  2016/3695 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/2465
Karar No : 2016/3695

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti : …İdare Mahkemesi’nin …tarih ve … sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce; tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacının terör olayları nedeniyle köyünü terk etmek zorunda kalması sonucu …İli, …İlçesi …Mahallesi’nde bulunan malvarlığına ulaşamadığından bahisle uğradığı ileri sürülen zararların 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanması istemiyle yapılan başvurunun kısmen kabul edilerek 6.148,00-TL ödenmesine ilişkin Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 05/09/2007 tarih ve 2007/2-7342 sayılı işlemi üzerine sulhnamenin imzalanmasından sonra davacıya ait taşınmazların hesaplamaya dahil edilmediğinden bahisle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…İdare Mahkemesi’nce; davacı vekili tarafından Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı nezdinde 02/02/2005 tarihinde kaydı girilen başvuru dilekçesi ile 5233 sayılı Kanun kapsamında başvuruda bulunulduğu, Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’nın 05/09/2007 tarih ve 2007/2-7342 sayılı işlemi ile de 6.148,00-TL ödenmesine karar verildiği ve davacı vekili tarafından dosyada bir örneği bulunan sulhnamenin imzalanmak suretiyle sulh yoluna gidilerek belirlenen meblağın kabul edildiği görülmekle, davacı ile davalı idare arasında imzalanan 27/11/2008 tarih ve 2007/2-7342 sayılı sulhname ile davacının uğradığı zararların tazmin edilmek suretiyle uyuşmazlığın ortadan kalktığı, tarafları bağlayıcı nitelik taşıyan ve imzalama aşamasında davacının iradesini fesada uğratan herhangi bir hususun bulunmadığı görülmekte olup sulhname sonucu uyuşmazlığın tekrar yargıya taşınmasının mümkün olmadığı, dava açılmasını engelleyici nitelikte bulunan sulhname imzalandıktan sonra iş bu davanın açılmasına hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un 12. maddesi ile, Kanun kapsamındaki maddi zararların sulhen karşılanması için özel bir usul öngörülmüştür. Buna göre, Kanunda belirtilen süreler içinde ilgili valiliklere yapılan başvurular, valilikler nezdinde oluşturulan komisyonlarca değerlendirmeye tâbi tutulmakta ve başvuranın zarara uğradığı sonucuna varılması halinde saptanan zararın ödenmesine karar verilerek bu miktar üzerinden düzenlenen sulhname tasarısı davet yazısı ile birlikte hak sahibine tebliğ edilmektedir. Davet üzerine gelen hak sahibi veya yetkili temsilcisinin sulhname tasarısını kabul etmesi halinde, bu tasarının kendisi veya yetkili temsilcisi ve komisyon başkanı tarafından imzalanacağı belirtilmiş, maddenin son fıkrasında da sulh yoluyla çözülemeyen uyuşmazlıklarda ise ilgililerin yargı yoluna başvurma haklarının saklı olduğu hükme bağlanmıştır.
Anılan 12. maddenin gerekçesinde ise “… Hukukumuzda feragat, kabul ve sulh gibi işlemler, görülmekte olan davaları sona erdiren işlemlerdir. Sulh işlemi, dava öncesi yapılmışsa dava açılmasını engelleyici özelliktedir. Sulh işlemine rağmen dava açılırsa bu durum itiraz olarak ileri sürülebilir ve dava ortadan kaldırılır. Böylece dostane bir çözüm şekli olan sulh bağlayıcı niteliktedir.” şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
5233 sayılı Kanun’un yukarıda aktarılan amacı, gerekçesi ve 12. madde metninin birlikte değerlendirilmesinden; sulhnamenin imzalanmasından sonra dava açılmasına hukuki olanak bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından 5233 sayılı Kanun’dan yararlanmak için Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’na başvuruda bulunulduğu, 02/02/2005 tarihli başvuru dilekçesinde, yörede yaşanan terör olayları nedeniyle …İli, …İlçesi, …Mezrası’nda dedesinden ve babasından kalan sulu ve susuz tarım arazilerine ulaşamadığı, evinin yıkıldığı, hayvanlarını ucuza sattığının belirtildiği, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zarar Tespit Komisyonunca başvurusunun değerlendirilerek, 05/09/2007 tarih ve 2007/2-7342 sayılı Komisyon kararı ile zarar gören ev ve ahır için davacıya 6.148,00-TL ödenmesine, davacının diğer taleplerinin reddine karar verildiği, anılan komisyon kararına istinaden davacı vekili tarafından, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle uğradığı bütün maddi zararlarının karşılandığını kabul ettiğine ilişkin sulhnamenin imzalandığı, anılan sulhnamenin 27/11/2008 tarihinde Vali tarafından imzalandığı görülmektedir.
Davacı tarafından, 09/04/2015 tarihli dilekçe ile Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı’na başvuruda bulunularak Komisyonun 05/09/2007 tarih ve 2007/2-7342 sayılı kararı ile ev ve ahır zararı için sulhnamenin imzalanarak anılan zarar kalemleri yönünden sulhnamede belirtilen miktarın tarafına ödendiği, ancak arazisi için de talebi olmasına rağmen ve söz konusu araziyi kendisi ekip biçmesine rağmen bu arazinin resmiyette orman arazisi olması nedeni ile komisyonun değerlendirmeye almadığı ve bu araziler için ödeme yapmadığı, tarafların araziler için sulh olmadıkları, kendisine ait olan ancak resmi kayıtlarda orman arazisi olarak görünen arazi için tapu iptal ve tescil davası açtığı, …tarihinde kesinleşen …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin …sayılı kararı ile …İlçesi, …Mahallesi …Mevkiindeki taşınmazlarını kendi adına kayıt ve tescil ettirdiği belirtilerek başvuru esnasında ve 50 yıldan fazla bir süre ile kendisi tarafından kullanılan ve tasarruf edilen ancak terör zamanında tasarruf edilemeyen ve başvuru ve yapılan keşif ve karar aşamasında söz konusu arazilerin resmiyette orman arazisi olması nedeniyle değerlendirmeye tabi tutulmaması nedeniyle, adına kayıt ve tescil edilen taşınmazlarıyla ilgili zararının 5233 sayılı Kanun uyarınca karşılanması talebinde bulunulmuştur. Anılan başvurunun reddi üzerine bakılan dava açılmıştır.
Temyiz istemine konu Mahkeme kararı ile, 5233 sayılı Kanun uyarınca davacı tarafından sulhname imzalandığı, sulhnamenin imzalanması nedeniyle uyuşmazlığın ortadan kalktığı, sulhname imzalandıktan sanra dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
…Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, 14/11/2013 tarih ve …sayılı kararı ile, …İli, …İlçesi, …Mevkiinde Hazine adına tespit edilen …ada, …parsel sayılı taşınmazın …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yukarıda anılan kararında belirtilen bölümlerinin, kadastro tutanağında belirtildiği gibi ormanlık alan içerisinde kalmadığı, davacının dedesinden babasına, babasından da kendisine kaldığı gerekçesiyle davanın kabulü, …ada, …parsel sayılı taşınmazın kararda belirtilen bölümlerinin ifrazı ile Hazine adına olan tapusunun iptali, davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Anılan karar …tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı 2007 tarihli Komisyon kararına istinaden, işlem tarihindeki hukuki durum uyarınca sulhname imzalamış ve parasını almıştır. Ancak, tapu iptal ve tescil davası sonucu işlemin gerekçesinin hukuki olmadığı ortaya çıkmış ve yeni oluşan bu hukuki durum nedeniyle zararının karşılanması talebinde bulunmuştur.
Durum böyle olunca, …Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yukarıda anılan kararı uyarınca …İli, …İlçesi, …Mahallesi …(…) Mevkiindeki …ada, …parsel ve …ada, … parsel sayılı taşınmazların davacı adına tapuya kayıt ve tescil edilmesi nedeniyle yeni oluşan bu hukuki durum nedeniyle davacı tarafından komisyona yapılan başvurunun 5233 sayılı Kanun uyarınca değerlendirilerek zarar hesabı yapılması gerekirken talebinin sulhname imzalandığı gerekçesiyle reddedilmesinde hukuka uyarlık, davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, …İdare Mahkemesi’nin …tarih ve … sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/05/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile temyize konu idare mahkemesi kararının onanması gerektiği oyu ile çoğunluk kararına katılmıyoruz.