Danıştay Kararı 15. Daire 2016/2326 E. 2016/3692 K. 23.05.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/2326 E.  ,  2016/3692 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/2326
Karar No : 2016/3692
Temyiz Edenler 1- Davacı :
Vekili :
:
İstemin Özeti :… 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine ilişkin hükümler yönünden hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Taraflarca savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; … Mezrası’ndan terör olayları nedeniyle göç etmek zorunda kalındığından bahisle davacının malvarlığına ulaşamamadan kaynaklanan zararlarının tazmini istemiyle yapılan başvurunun kısmen reddi üzerine 57.099,00-TL maddi tazminatın dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
..1. İdare Mahkemesi’nce, Dairemizin bozma kararına uyularak, davacının terör eylemleri nedeniyle malvarlığına ulaşamaması dolayısıyla uğradığı zararının 33.717,38-TL olarak belirlenmesine ilişkin Komisyon kararında maddi gerçeklere ve hukuka aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine varılarak, davanın 33.717,38-TL’lik kısmının kabulüne, anılan miktarın dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesi, fazlaya ilişkin tazminat isteminin reddine, yargılama giderlerinin davacının üzerine bırakılmasına ve davacı vekili için vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmiştir.
Taraflarca, anılan mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyize konu Mahkeme kararının esasa ilişkin kısmında 2577 sayılı 49. maddesinde belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, tarafların bu kısma yönelik temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Temyize konu Mahkeme kararının yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin kısmına gelince;
5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla yürürlüğe konulmuş olup; bu amaç, anılan Kanun’un genel gerekçesinde “Devletin anayasal düzenini yıkmayı amaçlayan terör eylemlerine hedef olan kişiler kendi kusur ve fiilleri sonucu değil, toplumun bir bireyi olarak zarar görmektedirler. … Ortaya çıkan bu zararın paylaştırılması, toplumun diğer kesimleri ile zarara uğramış kişiler arasında fedakârlığın denkleştirilmesi, hakkaniyet ve sosyal hukuk devleti ilkelerinin bir gereğidir. … İdarenin önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği bu zararların, nedensellik bağı ve kusur koşulu aranmadan karşılanmasını kabul eden objektif sorumluluk anlayışına dayalı sosyal risk adı verilen bu ilke, bilimsel ve yargısal içtihatlarla da kabul edilmiştir. … Bu çerçevede yapılan çalışmalar sonunda, terör eylemlerinin ülkemizde yoğun olarak yaşandığı (olağanüstü hal ilan edilen) 19/07/1987 tarihi ile 30/11/2002 tarihi arasında, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören kişilerin maddi zararlarının yargı yoluna gitmelerine gerek kalmadan, idarece en kısa süre içinde ve sulh yoluyla karşılanması amacıyla bu Tasarı hazırlanmıştır.” şeklinde ifade edilmiştir.
Anılan Kanun kapsamında maddi zararların sulhen karşılanması için özel bir usul öngörülmüş olup, Kanunda belirtilen süreler içinde ilgili valiliklere yapılan başvurular, valilikler nezdinde oluşturulan komisyonlarca değerlendirmeye tâbi tutulmakta ve başvuranın zarara uğradığı sonucuna varılması halinde saptanan zararın ödenmesine karar verilerek bu miktar üzerinden düzenlenen sulhname tasarısı davet yazısı ile birlikte hak sahibine tebliğ edilmektedir. Kanun’un 12. maddesinde, bu davet yazısında, hak sahibinin sulhname tasarısını imzalamak üzere 30 gün içinde gelmesi veya yetkili bir temsilcisini göndermesi gerektiğinin, aksi takdirde sulhname tasarısını kabul etmemiş sayılacağının ve yargı yoluna başvurarak zararının tazmin edilmesini talep etme hakkının saklı olduğunun belirtileceği; davet üzerine gelen hak sahibi veya yetkili temsilcisinin sulhname tasarısını kabul etmesi halinde, bu tasarının kendisi veya yetkili temsilcisi ve komisyon başkanı tarafından imzalanacağı; sulhname tasarısının kabul edilmemesi veya kabul edilmemiş sayılması hâllerinde uyuşmazlık tutanağı düzenlenerek bir örneğinin ilgiliye gönderileceği; sulh yoluyla çözülemeyen uyuşmazlıklarda ise ilgililerin yargı yoluna başvurma haklarının saklı olduğu hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davacının… Mezrası’nda ikamet etmekte iken terör olayları neticesinde oluşan güvenlik kaygısı nedeniyle köyden göç etmek zorunda kaldığı ve bu sebeple malvarlığından istifade edemediğinden bahisle uğradığı zararların 5233 sayılı Kanun hükümleri kapsamında tazmini istemiyle 2005 yılında Zarar Tespit Komisyonuna başvurduğu, Zarar Tespit Komisyonu Başkanlığı tarafından yapılan inceleme neticesinde 21.07.2009 tarih ve 2110 sayılı kararla; uğradığı zararlara karşılık davacıya 15.279,69 TL tazminat ödenmesine karar verildiği, davacının bu miktara ilişkin olarak hazırlanan sulhname tasarısını kabul etmediği ve uyuşmazlık tutanağı imzalamasının akabinde söz konusu komisyon kararının iptali ve maddi tazminata hükmedilmesi istemiyle dava açtığı, bu davada, … İdare Mahkemesi’nin E:… sayılı kararıyla; eksik araştırma ve hesaplama sonuçlarına dayandığı tespit edilen komisyon kararının hukuka aykırı bulunarak iptal edildiği, maddi tazminat talebine ilişkin olarak ise; zarar miktarının öncelikle komisyon tarafından belirlenmesi gerektiğinden bahisle tazminat talebi hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, söz konusu karar üzerine komisyon tarafından davacının başvurusunun yeniden ele alındığı ve bu kez 33.717,38- TL tazminat ödenmesine karar verilmesi üzerine davacı tarafından, mahkeme kararında öngörülen kriterlere uygun olarak tazminat hesaplaması yapılmadığı ileri sürerek toplam 57.099,00-TL maddi tazminata hükmedilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki mevzuat hükümlerine göre, sulhnamenin başvuran tarafından kabul edilmemesi üzerine yargı yoluna başvurma hakkı olduğu, davacının da bu kapsamda bir tam yargı davası niteliğinde olan bakılmakta olan davayı açtığı görülmektedir. Yargı yerince yapılan yargılama sonucundaki haklılık oranına göre yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yargılama giderlerinin tamamının davacı üzerinde bırakıldığı ve vekille temsil edilmesine rağmen davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmediğinden dolayı temyize konu mahkeme kararında bu yönüyle hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca davacının temyiz isteminin kısmen kabulüyle … 1. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… sayılı kararının, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin kısmının BOZULMASINA oyçokluğuyla, tarafların diğer temyiz istemlerinin reddiyle Mahkeme kararının davanın kısmen reddine, kısmen kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA oybirliğiyle, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/05/2016 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz istemlerinin reddi ile temyize konu idare mahkemesi kararının tamamının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.