Danıştay Kararı 15. Daire 2016/2041 E. 2016/5829 K. 06.12.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/2041 E.  ,  2016/5829 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/2041
Karar No : 2016/5829

Temyiz Edenler :
Vekili :
2) (Davalı) :
Vekili :

İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacıların murisi ………….. plakalı araç ile …- … Devlet Karayolu’nda seyir halinde iken hemzemin geçitte yolcu treni ile çarpışması sonucunda vefat etmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL maddi ve murisin kızı … için 20.000,00 TL, eşi için 20.000,00 TL, babası için 10.000,00 TL, annesi … için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi zaararın; olayın meydana geldiği yerde işaretleme hataları olması nedeniyle sürekli trafik kazaları olduğu, olayda da davalı idarenin işaretleme hatasının bulunduğu, otomatik bariyer sisteminin arızalı olması nedeniyle kapalı olması gereken bariyerin açık olduğu, davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklanan zararın tazmin edilmesi gerektiği ileri sürülerek olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; Danıştay Onuncu Dairesi’nin 24.09.2013 tarih ve E: 2009/6993, K: 2013/6536 sayılı kararı ile maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin kısmının onanması; manevi tazminat isteminin kısmen reddine ilişkin kısmının bozulması ve bozulan kısım ile 2577 sayılı Kanun’un 6459 sayılı Kanun ile değişik 16. maddesine göre artırılan tazminat miktarı netleştirildikten sonra, miktarı artırılan maddi tazminat istemi hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkememize gönderilmesi üzerine bozma kararına uyularak Mahkemenin … günlü ve … sayılı kararı ile hükmedilen ve Danıştay 10. Dairesi’nin 24.09.2013 günlü ve E:2009/6993, K:2013/6536 sayılı kararı ile onanarak kesinleşen manevi tazminat miktarlarına ilave olarak davacıların manevi tazminat isteminin kabulü ile davacılar …. için 16.000,00 TL, için 16.000,00 TL, için 8.000,00 TL, ……. için 8.000,00 TL manevi tazminatın davacılar tarafından … 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tazminat davası açma tarihi olan 28.12.2005 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Taraflarca verilen kararın hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı ile hükmedilen manevi tazminat isteminin … 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tazminat davası açma tarihi olan 28.12.2005 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesine ilişkin kısımlarında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenleri bulunmamaktadır.
Kararın 13/06/2013 tarihli miktar arttırımına ilişkin dilekçesine ilişkin bölümüne gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilecekleri, görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmayacağı kuralına yer verilmiştir.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” hükmü; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. ” hükmü eklenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; 16.08.2007 tarihinde saat 21.00 sıralarında … yönetimindeki … plakalı aracın … yönünden … yönüne (…) giderken olay yerinde sürücünün aracın direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sol tarafından yol dışı kalıp takla atması sonucu ilgili kazanın meydana geldiği, trafik kazası tespit tutanağına göre kazanın, yerleşim yeri dışında, aydınlatma bulunmayan 20.00 m. genişliğinde, hafif eğimli, hafif viraj, kuru asfalt kaplama yolda meydana geldiği, havanın açık olduğu, araç sürücüsünün KTK. 52/b gereği kusurlu bulunduğu, Adli Tıp Kurumu … Grup Başkanlığı Trafik İhtisas Dairesi’nin 12.03.2010 tarih ve 2010/2471/1026 sayılı bilirkişi raporuna göre, araç sürücüsünün seyir sırasında hızını far ışığı altındaki görüş mesafesine göre ayarlamadığı, yol yapım çalışması nedeniyle hız tahdidi bulunan yolda (ifadesi paralelinde) 80-85 km/h hız ile seyri sırasında yolun mıcırlı bölümünde aniden önünde gördüğü siyah tabelaya çarpmamak için fren yaptığı sırada aracının hakimiyetini kaybettiği, sürücünün KTK 52/b kuralını ihlal ettiği, tali kusurlu olduğu, yolun bakım ve onarımından sorumlu davalı kuruluşun şubesi olan Karayolları 16. Bölge Müdürlüğünce kaza noktasından her iki yöne yolda gevşek malzeme bulunduğu ve hız tahdidi olduğunu belirten levhalar yerleştirilmiş ise de, kazanın birkaç gün öncesinde yolda asfaltlama çalışması yapıldığı halde yol üzerinde işaretleme yapılmadığı, yolun ortasına ne amaçla konulduğu belli olmayan trafik levhasının asfaltlama çalışması sırasında üzerinin ziftle kaplanmış olması nedeniyle işlevini kaybedip yol üzerindeki trafiğin ve sürücülerin seyir güvenliğini tehlikeye düşürmüş olması nedeniyle idarenin olayda 1. derecede % 75 (yüzde yetmişbeş), sürücünün % 25 (yüzde yirmibeş) oranında kusurlu olduğu kanaatiyle görüş belirtildiği, davacı vekili tarafından söz konusu tazminatın ödenmesi için 28.07.2008 idareye yapılan başvuru akabinde, 14.08.2008 tarihinde … 12. İdare Mahkemesi’nde maddi ve manevi tazminat istemiyle dava açıldığı, … tarihli ve … sayılı yetki ret kararı verildiği ve dosyanın mahkememize gönderildiği, mahkememizin aynı kaza nedeniyle 3 kişi için istenen tazminatın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin … tarihli ve … sayılı kararının Danıştay 8. Dairesi’nin 30.05.2011 tarihli ve E:2011/2906, K:2011/2096 sayılı kararıyla 2577 sayılı Yasanın 5. maddesi uyarınca davacıların hak ve menfaatleri arasında iştirak ve hukuki yönden bağlılık bulunmadığı gerekçesiyle bozulması ve mahkemece dilekçe ret kararı verilmesi üzerine davanın yenilendiği, bakılan davada davacı için 4.500,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminat ile sürekli bakıcıya ihtiyaç duyulması nedeniyle bakıcı ücretlerinin aylık irat olarak ödenmesine karar verilmesinin istenildiği anlaşılmaktadır.
Danıştay 10. Dairesi’nin 24.09.2013 günlü ve E:2009/6993, K:2013/6536 sayılı kararında belirtildiği gibi Mahkemece 09.04.2014 tarihli ara kararı ile ıslah suretiyle artırım yapılmak istenilen tazminat miktarının dayanakları ile birlikte ne kadar olduğunun açıkça belirtildiği ıslah dilekçesinin davacıdan istenilmesine karar verilmiş; 29.04.2014 tarihinde kayda giren davacılara ait dilekçede, ıslah suretiyle artırım yapılmak istenilen miktar belirtilmeksizin maddi tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişi incelemesi yaptırılmasının istenilmiştir.
Mahkemece 2577 sayılı Kanun’un 6459 sayılı Kanun ile değişik 16.maddesinin 4.fıkrasında, dava dilekçesinde belirtilen miktarın harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olarak artırılabileceğinin düzenlendiği, buna göre artırım yapılan tazminat tutarının harçlandırılmak ve karşı tarafa tebliğ edilmek üzere açıkça belirtilmesinin gerektiği dikkate alındığında, açıkça ilave bir tazminat miktarı belirtmeyen davacıların ıslah talebinde bulunmuş olarak kabul edilemeyeceğinden, davacıların istemi doğrultusunda bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle maddi tazminat miktarının belirlenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminata ilişkin kısım reddilmiştir.
Olayda, davacılar tarafından, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL maddi tazminat istenildiği, Mahkemece istemle bağlı kalınarak maddi tazminat talebinin tamamının kabul edildiği, yasal değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra davacılar vekili tarafından verilen ve 13.6.2013 tarihinde kayda giren dilekçe ve 09.04.2014 tarihli ara kararına verilen cevapta talep edilen miktar açıkça belirtilmemiş olsa da yukarıda sözü edilen yasal değişiklik doğrultusunda talep edilen tazminat miktarını artırmak yönünde iradelerinin ortaya konulduğu anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda, 6459 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ilgililerin uğramış olduğu zararın, dava dilekçesinde gösterilen zarar miktarından fazla olmasına karşın, davacı veya davacıların dava dilekçesinde gösterdikleri zarar miktarını artırmlarına yönelik taleplerinin mahkemelerce kabul edilmeyerek istemle bağlı kalma kuralını uygulayarak dava dilekçesinde gösterilen zarar tutarı kadar tazminata hükmetmelerinden doğan hak kayıplarının giderilmesi amaçlanmıştır. Maddi zararın tespiti davanın açıldığı zaman belirli olamayacağından, davalı idareye atfedilen kusur oranı göz önünde bulundurularak mahkemece maddi zararın tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi raporuyla belierlenecek miktara isabet eden harcı ödemek suretiyle kararı veren Mahkemeye verecekleri dilekçe ile dava dilekçesinde gösterilen miktarı artırmaları mümkündür.
… İdare Mahkemesi’nin … tarihli ara kararıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına kara verilmiş, davacıdan bilirkişi ücreti yatırılması istenilmiş ve davacı tarafından 11/01/2008 tarihinde 250 TL’lik bilirkişi ücreti yatırılmıştır.
Buna göre; 09.04.2014 tarihli ara kararına verilen cevapta 29.04.2014 tarihinde Mahkeme kayıtlarına dahil olan miktar artırım dilekçesi üzerine, öncelikle maddi zararın tespiti amacıyla bilirkişi raporuyla belirlenecek miktar üzerine söz konusu bilirkişi raporunun taraflara tebliği üzerine davacıların açıkça istenilecek tazminat miktarını belirttikten sonra ıslah talebi değerlendirilerek ve ıslaha ilişkin hükümler uygulanarak bir karar verilmesi gerekirken, ıslah talebi değerlendirilmeden davacıların dava dilekçelerindeki taleplerine bağlı kalınarak verilen kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının maddi tazminata yönelik kısmının miktar arttırım dilekçesi dikkate alınarak yeniden hesaplanmak üzere BOZULMASINA, davalı idare ve davacıların temyiz isteminin kısmen reddi ile manevi tazminat miktarına ilişkin kısımlarının ONANMASINA, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/12/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “kararın bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, Danıştay 10. Dairesi’nin 24.09.2013 günlü ve E:2009/6993, K:2013/6536 sayılı kararı üzerine … İdare Mahkemesi’nce müeyyide koymak suretiyle ıslah miktarı sorulmasına rağmen, davacı vekilince idare mahkemesince zararın tespit edildikten sonra ıslah edeceğini bildirmek suretiyle “şartlı ıslah” yoluna gidilmiş, Tokat İdare Mahkemesi’nce de ıslah talebinde miktar belirtilmemesi durumunda davacının ıslah etmediğinin kabul edilmesi de göz önünde bulundurularak ret yolunda verilen kararın onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.