Danıştay Kararı 15. Daire 2016/1935 E. 2016/4764 K. 05.10.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/1935 E.  ,  2016/4764 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/1935
Karar No : 2016/4764

Temyiz Eden (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davacı) :
İstemin Özeti : … plakalı aracın ilgili belediyeden izin belgesi alınmadan ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapıldığından bahisle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3 maddesi uyarınca altmış gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin 23.03.2015 tarih ve 454240 sayılı işlemin iptali yolunda verilen, … 4. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : İdare Mahkemesi’nin gerekçesinde yer alan Anayasa Mahkemesi kararının, yasa dışı taşımacılık yaptığı ileri sürülen araç sürücüsünün gerçekleştirdiği taşımacılık faaliyetinden bilgisi olan ve buna izin veren araç sahibi yönünden sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı; ancak idari yaptırıma konu olan araç sahibinin tespite konu taşımacılık hususunda bilgi sahibi olduğu hususundaki tespitler yetersiz olduğundan aracın altmış gün süre ile trafikten men’ine ilişkin işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce,tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava; davacıya ait 34 UL plakalı aracın ilgili belediyeden izin belgesi alınmadan ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapıldığından bahisle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3 maddesi uyarınca altmış gün süre ile trafikten men edilmesine ilişkin 23.03.2015 tarih ve 454240sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…. 4. İdare Mahkemesi’nce; Anayasa Mahkemesi’nin 09/04/2015 günlü ve 29231 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 1…4 günlü ve E: …. sayılı kararıyla; 2918 sayılı Kanunun Ek 2. maddesine, 6321 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen üçüncü fıkranın; birinci cümlesinde yer alan “.araç sahibine.” ibaresi ile ikinci cümlesinin “araç sahibine” yönünden Anayasa’nın 38.maddesine aykırı görülerek iptal edildiği, araç sahibinin sürücü olmadığı durumda, sadece sürücü hakkında trafik idari para cezası uygulanacağı, diğer bir ifade ile tespit anında aracı kullananın aynı zamanda araç sahibi olması halinde anılan yasa hükmünde öngörülen para cezası ve trafikten men yaptırımlarının birlikte araç sahibi hakkında uygulanması yoluna gidilmesinin mümkün olacağı, olayda araç sürücüsünün aynı zamanda araç sahibi olmadığı görüldüğünden dava konusu aracın geçici olarak trafikten men edilmesine ilişkin işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Araçların tescil edildikleri amacın dışında kullanılması” başlıklı Ek 2. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında; araçlarını motorlu araç tescil ve trafik belgesinde gösterilen maksadın dışında kullananlar ile sürülmesine izin veren araç sahiplerinin 14.400.000 lira para cezası ile cezalandırılacağı, ayrıca, aracın onbeş gün süre ile trafikten men edileceği; aynı maddenin 3. fıkrasında ise; ilgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı yolcu taşıyan kişiye, araç sahibine, bağlı bulunduğu durak, işyeri ve işletmelerin sorumlularına birinci fıkrada gösterilen idari para cezasının üç kat olarak, fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde tekerrürü halinde ise beş kat olarak uygulanacağı, ayrıca, aracın her defasında altmış gün süre ile trafikten men edileceği hükmü yer almıştır.
2918 sayılı Kanunun Ek 2. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 11.09.2014 tarih ve E:2014/52, K:2014/139 sayılı kararıyla; Anayasa’nın 2. ve 10. maddesi yönünden yaptığı incelemede; itiraz konusu kuralın, korsan tabi edilen yasa dışı taşımacılıkla mücadele amacını taşıdığı; dolayısıyla gerekli izin ve ruhsatları almaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapılması eylemini yasaklamanın ve bu eylemin hangi tür ceza ile yaptırıma bağlanacağı hususunun kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında kaldığı, kanun koyucunun da özellikle büyükşehirlerde sayıları çok büyük boyutlara ulaşan, önemli şekilde vergi kaybına yol açan, hizmet alanlar yönünden de sıkıntı oluşturan yasa dışı taşımacılığın yol açtığı mağduriyetin önüne geçmek için kamu yararı amacıyla, takdir yetkisine dayanarak anılan madde hükmünü düzenlediği; eylemin cezasının açık, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olarak belirlenmesi sebebiyle iptali istenilen kuralın, hukuk devleti ilkesine ve belirlilik ilkesine aykırılık oluşturmadığı; itiraz konusu kuralda izin belgesiz yolcu taşımacılığı yapanların, aynı maddenin birinci fıkrasında belirtilen araçlarını tescil ve trafik belgesinde gösterilen amacın dışında kullananlar hakkında uygulanandan daha ağır yaptırıma tabi tutulmasının eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmekte ise de birinci ve ikinci fıkrada yasaklanan eylemler birlikte incelendiğinde, korunan hukuki yarar ve unsurları tümüyle farklı olup haklarında yaptırım uygulanan kimselerin aynı konumda oldukları kabul edilemeyeceğinden, aralarında eşitlik karşılaştırması yapılmasına olanak bulunmadığı belirtilmiş; Anayasa’nın 38.maddesi yönünden yaptığı incelemede ise, alınması gereken izin veya ruhsat olmaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapılması ve sürücünün araç sahibi olmaması hâlinde tescil plakası sahiplerine sadece ruhsat sahibi olmaları nedeniyle yaptırım uygulanmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturduğu, Anayasa ve ceza hukukunun temel kuralları uyarınca, kişilere ceza verilebilmesi için aranan koşullardan birinin hukuka aykırı eylemin kanunda belirtilmiş olması, diğerinin ise bu eylemin o kişi tarafından gerçekleştirilmiş olduğunun kanıtlanmasını gerektirdiği, itiraz konusu kuralda araç sahiplerinin hangi eylemlerinin suç sayıldığı için başkasının eyleminden sorumlu tutulduğu açık bir şekilde gösterilmediği gibi araç sahibi olma ile suç arasındaki illiyet bağının da ne suretle oluştuğunun belirtilmediği, kuralın bu yönleriyle açık ve belirgin olmadığı, bu nedenlerle itiraz konusu kuralın birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “araç sahibine” ibaresi yönünden cezaların şahsiliği ilkesine ve Anayasanın 38.maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2. maddesine, 31.05.2012 tarihli ve 6321 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle eklenen üçüncü fıkranın; birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesinin “araç sahibine” yönünden Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere Anayasa Mahkemesi, korsan tabir edilen yasa dışı taşımacılığın yapıldığının tespit edildiği durumlarda, araç sürücüsü aynı zamanda araç sahibi değilse, sürücünün belgesiz olarak ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapmasına izin veren ve yasa dışı taşımacılık yapılmasında kusuru bulunan araç sahibine de aynı miktarda ceza verilebileceğini kabul etmekte, ancak itiraz konusu kuralda araç sahibi açısından suç ile illiyet bağı aranmaksızın sadece ruhsat sahibi olmaları nedeniyle yaptırım uygulanmasını cezaların şahsiliği ilkesine aykırı bulduğu için iptal kararı vermektedir.
Şu halde, yasa dışı taşımacılık yaptığı ileri sürülen araç sürücüsünün taşımacılık faaliyetinden bilgisi olan ve buna izin veren araç sahibi yönünden, başka kanuni dayanağın bulunması ve sorumluluk esaslarının belirtilmesi halinde idari yaptırım kararı verilebileceği tabiidir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde, “Kabahat” deyiminin, Kanun’un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; aynı Kanun’un “Genel Kanun Niteliği” başlıklı değişik 3. maddesinde, bu Kanun’un, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde; diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı düzenlenmiş; “Organ veya temsilcinin davranışından dolayı sorumluluk başlıklı” 8. maddesinin 1. fıkrasında ise; organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, 2. fıkrasında; temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, 3. fıkrasında; Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanacağı, 4. fıkrasında; birinci ve ikinci fıkra hükümlerinin, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
5326 sayılı Kanun’un yukarıda anılan hükümlerinin değerlendirilmesinden, sahip olduğu aracın izinsiz yolcu taşımacılığında kullanılması hususunda bilgi sahibi olduğu saptanan araç sahibi ile ilgili 5326 sayılı Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan temsil ilişkisinin sonucu olarak temsil edilene de yaptırım uygulanabileceği, 4. fıkrasında ise tespit edilen temsil ilişkisinin hukuken geçerli olmadığı durumlarda da bu yaptırımın uygulanabileceğinin düzenlenmesi karşısında, sahip olduğu aracın izinsiz yolcu taşımacılığında kullanılması hususunda bilgi sahibi olduğunun dosya kapsamından anlaşılması halinde araç sahibine de izinsiz ticari amaçlı taşımacılık fiili için kanunda öngörülen yaptırımın uygulanabilmesinin mümkün olduğu sonucuna varılmaktadır.

Somut olayda; 27.12.2014 tarihinde emniyet yetkilileri tarafından yapılan denetimde ….plakalı araç ile belediye sınırları içinde izinsiz yolcu taşımacılığı yapıldığından bahisle tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davada, davacının beyanlarında, söz konusu aracın 31.12.2018 tarihine dek geçerli İstanbul sınırlarında eşya taşımacılığı yetkisi veren K1 yetki belgesine kayıtlı olduğu, araç sürücüsüne yalnızca eşya taşımacılığı yapması gerektiği bildirilmesine rağmen yolcu taşımacılığı da yapıldığı, yapılan taşımaclığın araç sahibi tarafından bilinmediğinin belirtildiği ve dosyadaki bilgi ve belgelerden; söz konusu taşımacılık faaliyetinin araç sahibinin bilgisi ve izni dahilinde yapıldığı hususunun somut, şüpheden uzak, kesin delillerle ortaya konulamadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu durumda; belirtilen gerekçeyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekmekteyse de, farklı bir gerekçeyle dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi kararı sonucu itibariyle hukuka uygun bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine, … 4. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/10/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY (X):
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, kararda belirtilen şekliyle onanması gerektiği görüşüyle kararın gerekçeli onanması yönündeki çoğunluk kararına katılmıyorum.