Danıştay Kararı 15. Daire 2016/1236 E. 2017/5625 K. 17.10.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/1236 E.  ,  2017/5625 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/1236
Karar No : 2017/5625

Davacı :
Vekilleri :
Davalı :
Vekilleri :
Davanın Özeti: 03/08/2010 tarih ve 27661 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile asıl Yönetmeliğe eklenen 12/D maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d), (e), (f), (ğ) ve (h) bentlerinin ve anılan maddenin 3. fıkrasının, 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’de yer alan 6 nolu fıkranın, 6. maddesiyle eklenen Geçici 7. maddesinin ve 25/09/2010 tarih ve 27710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile değiştirilen esas Yönetmeliğin 7. maddesinin 2. fıkrasının, 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’nin 1. ve 8. fıkralarının; dava konusu Yönetmelik ile getirilen düzenlemenin makul olmayan standartlar içerdiği ve bu şartların muayenehanelerin açılmasını imkânsız hale getirdiği, mevcut muayenehanelerin de kapanmasına sebebiyet verebileceği, getirilen şartların çoğunun özel hastaneler ve aile hekimliği muayenehane odaları için aranmadığı; muayenehaneler için getirilen kriterlerin hizmetin gereklerini aşar nitelikte olduğu; söz konusu düzenlemenin çalışma hakkını ölçüsüz biçimde sınırlandırdığı; herhangi bir ayrım yapılmadan tüm hekimlerin muayene odalarında lavabo şartı getirildiği, muayenehaneler aleyhine çok ağır şartlar öngörüldüğü; resmî makamlar ile yazışması neredeyse hiç olmayan muayenehaneler için ayrı bir arşiv odası tahsisine gerek olmadığı; yardımcı sağlık personeline ihtiyaç olmadığı, bu durumun hekim için malî külfet getirdiği; hastalara ait bilgilerin kişisel verilerden olduğu ve bu verilerin kimseyle paylaşılmaması gerektiği; depreme dayanıklılık ve yangınla ilgili tedbirlerin alındığına ilişkin belgenin muayeneler açısından orantısız bir durum yarattığı, hakkın kötüye kullanımı olduğu; usulî kazanılmış hakların korunmadığı; muayenehanelerde çalışan kişilerin sosyal güvenlik açısından kontrollerinin Maliye Bakanlığı tarafından yapıldığı, bu kontrollerin İl Sağlık Müdürlüğü ekiplerince de yapılmasının hekime ek bir külfet getirdiği ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Muayenehanelerde sunulan sağlık hizmetlerinin çağın gereklerine ve tıp alanındaki gelişmelere uygun olarak sunulması maksadıyla dava konusu Yönetmelikte fiziki standartların düzenlendiği, söz konusu kriterlerin ise konusunda uzman Bakanlık personelince belirlendiği; anılan düzenleme ile muayenehanelere ayakta müracaat eden hastanın muayene esnasında tıbbi durumunun kötüye gidebileceği ve hastanın sedye ile taşınmasına ihtiyaç duyulabileceği nazar-ı dikkate alınarak hasta kullanımına ait tüm kapıların sedye ve tekerlekli sandalye geçişine uygun olacak şekilde olması gerektiği yolunda bir standart getirildiği; Bakanlıkça istenecek bildirimlerde, hasta ismi belirtilerek yapılan işlemlerin yani kişisel verilerin değil, sadece istatistiki bilgilerin talep edildiği; dava konusu düzenleme ile belirlenen standart ve kriterlerin sadece muayenehanelere özgü olmadığı, özel hastaneler ve diğer sağlık kuruluşlarının ilgili mevzuatında da standart ve kriterlere yer verildiği; muayenehanelerin sağlık hizmeti sunumunda fiziki standartlar ve tıbbi donanım olarak ilk basamak düzeyinde değerlendirildiği, bu nedenle hasta güvenliği, çalışanın hukukî sorumluluğu gibi nedenlerle riski en aza indirmek amacıyla muayenehanelerde yapılabilecek girişimsel işlemlerin minimum düzeyde tutulduğu, daha ileri tetkik ve tedavilerin fiziki ve tıbbi donanımı yeterli olan kamu ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarında yapılmasının hedeflendiği, muayenehanelerde yapılabilecek işlemler listesinin Bakanlıkça oluşturulan bilimsel komisyon tarafından müzakere edilerek oluşturulduğu; insan hayatını doğrudan etkileyen sağlık kuruluşlarının mümkün olan en iyi standartta hizmet vermesine yönelik düzenlemeler yapıldığı, bu bağlamda, dava konusu değişiklik maddelerinin hizmetin gereklerine ve kamu yararına uygun olduğu, mesnetsiz açılan davanın reddedilmesi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Bozma kararı doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49’uncu maddesinin 1’inci fıkrasında, temyiz incelemesi sonunda Danıştay’ın; görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı karar verilmesi ve usul hükümlerine uyulmamış olunması, sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı; 4’üncü fıkrasında, mahkemenin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği; 6’ncı (son) fıkrasında da, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde de bu maddenin 4’üncü fıkrası hariç diğer fıkralarının kıyasen uygulanacağı hükme bağlandığından; ilk derece mahkemesi sıfatıyla bakılan davaların temyiz incelemesi sonucu ilgili dava daireleri kurulunca verilen bozma kararına karşı, ilk kararı veren Danıştay dava dairesine “ısrar” hak ve yetkisi tanınmamıştır. Dolayısıyla, kararı bozulan Danıştay dava dairesi, bozma kararına uymak zorundadır.
Dosyanın incelenmesinden;
03.08.2010 tarih ve 27661 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile eklenen 12/D maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d), (e), (f), (ğ) ve (h) bentlerinin ve anılan maddenin 3. fıkrasının, 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’de yer alan 6 nolu fıkranın, 6. maddesiyle eklenen geçici 7. maddesinin ve 25.9.2010 tarih ve 27710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile değiştirilen 7. maddesinin 2. fıkrasının, 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’ nin 1. ve 8. fıkralarının iptali istemiyle açılan davada, Danıştay 15. Dairesinin 12.11.2013 tarih ve E:2013/2939 K:2013/8125 sayılı kararıyla,
03.08.2010 tarih ve 27661 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile eklenen 12/D maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ile 6. maddesiyle eklenen Geçici 7. maddesinin ilk cümlesi hakkında oybirliğiyle KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Yönetmeliğin 2. maddesi ile eklenen 12/D maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (d), (e), (f), (ğ) bentlerinin oybirliğiyle, (h) bendi ile Yönetmeliğin 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’ de yer alan 6 nolu fıkrasının oyçokluğuyla İPTALİNE, Yönetmeliğin 2. maddesi ile eklenen 12/D maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendinin oyçokluğuyla, 6. maddesiyle eklenen Geçici 7. maddesinin ilk cümlesi dışında kalan kısmının iptal isteminin oybirliğiyle REDDİNE; 25.9.2010 tarih ve 27710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile değiştirilen 7. maddesinin 2. fıkrasındaki “bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği” ibaresi ile 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’ nin 1.fıkrasındaki “ve Ek-13’te yer alan işlemlerden hangilerinin yapılacağını” ibarelerinin oybirliğiyle İPTALİNE, dava konusu maddelerin iptal edilen hükümleri dışında kalan kısımları açısından oybirliğiyle, 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’ nin 8. fıkrasının iptali isteminin oyçokluğuyla REDDİNE karar verildiği, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 18.12.2014 tarih E:2014/4337-K:2014/5072 sayılı kararıyla, dava konusu 25.9.2010 tarih, 27710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğe eklenen 7. maddesinin 2. fıkrasındaki “bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği” ibaresinin ve 4. maddesiyle eklenen Ek-1/d’nin 1. fıkrasındaki “ve Ek-13 ‘te yer alan işlemlerden hangilerinin yapılacağı” ibaresinin iptaline ilişkin kısmının yeniden bir karar verilmek üzere bozulduğu, kararın diğer maddelere ilişkin kısmının onandığı anlaşıldığından, bozma kararında belirtilen gerekçelerle anılan bölüm için yeniden bir hüküm kurulması gerekmektedir.
Bu itibarla:
03/08/2010 günlü, 27661 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirilen esas Yönetmeliğin 7. maddesinin 2. fıkrasındaki “bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği” ibaresinin ve 4. maddesiyle değiştirilen Ek-1/d’nin 1. fıkrasındaki “ve Ek-13’te yer alan işlemlerden hangilerinin yapılacağını” ibaresi yönünden;
Dava konusu değişiklikle, Yönetmeliğin 7. maddesinin 2. fıkrasında, muayenehane, “bir tabip tarafından mesleğini serbest olarak icra etmek üzere müstakilen açılan, bu Yönetmelik ile belirlenen asgari şartları taşıyan ve bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği sağlık kuruluşudur” şeklinde tanımlanmış; Yönetmeliğin 38. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (e) bendinde, muayenehanede yapılabilecek tıbbi işlemler listesinin EK-13’te yer aldığı belirtilmiş; 4. maddesiyle eklenen Ek-1/d’nin 1. Fıkrasında ise EK-13 sayılı işlemler listesine yollamada bulunulmuştur.
Muayenehanede yapılabilecek işlemlerin belirlenmesine yönelik dava konusu düzenlemenin bilimsel ve tıbbi niteliğinin bulunduğu dikkate alındığında, bu konunun bilimsel ve uzmanlık alanları itibariyle yeterli, başka bir ifade ile tüm uzmanlık alanlarını temsil edebilecek nitelikte bir komisyon tarafından belirlenmesi; bu tıbbi belirleme yapılırken, muayenehanelerde yapılabilecek işlemlerin mi yoksa yapılamayacak işlemlerin mi sayma suretiyle belirlenmesinin uygun olacağının bilimsel komisyonca tespit edilmesi, muayenehanelerde yapılacak işlemlerin tahdidi olarak belirlenmesinin uygun olduğuna komisyonca karar verilmesi halinde de, hangi işlemlerin hangi uzmanlık dalında yapılabileceğinin her uzmanlık dalı itibariyle ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, muayenehanelerde sunulacak sağlık hizmetlerine yönelik işlem listesi düzenlenmesi amacıyla 19/08/2010 günlü, 33661 sayılı Bakanlık Oluru ile Ankara’da bulunan Eğitim ve Araştırma Hastanelerinden 16 branştan toplam 56 uzman hekimin katılımıyla bir ön komisyon oluşturulduğu, anılan komisyon tarafından, muayenehanelerde sunulacak sağlık hizmetlerine ilişkin 314 işlemin belirlendiği, daha sonra davalı Bakanlık nezdinde, Tedavi Hizmetleri ………… oluşan başka bir komisyon tarafından, ön komisyonca belirlenen işlem sayısının 219’a düşürüldüğü, ardından, dava konusu yönetmelik değişikliğiyle EK-13 sayılı liste yayımlanarak muayenehanelerde sunulacak sağlık hizmetlerine yönelik işlem sayısının 184 olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
İdarece söz konusu bilimsel görüşün alınması amacıyla bir komisyon oluşturulduğu bu komisyonunu bilimsel görüşleri doğrultusunda düzenleme yapıldığı anlaşıldığından belirtilen maddeler yönünden davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince; Dairemizin 12/11/2013 tarih ve E:2013/2939, K:2013/8125 sayılı kararının İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 18/12/2014 tarih ve E:2014/4337, K:2014/5072 sayılı kararıyla kısmen onanıp kısmen bozulması üzerine, bozma kararına uyularak, gereği görüşüldü:
Dava, 03/08/2010 tarih ve 27661 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesi ile asıl Yönetmeliğe eklenen 12/D maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (c), (ç), (d), (e), (f), (ğ) ve (h) bentlerinin ve anılan maddenin 3. fıkrasının, 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’de yer alan 6 nolu fıkranın, 6. maddesiyle eklenen Geçici 7. maddesinin ve 25/09/2010 tarih ve 27710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile değiştirilen esas Yönetmeliğin 7. maddesinin 2. fıkrasının, 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’nin 1. ve 8. fıkralarının iptali istemiyle açılmıştır.
Dairemizin 12/11/2013 tarih ve E:2013/2939, K:2013/8125 sayılı Kararında: “03/08/2010 tarih ve 27661 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 12/D maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (d), (e), (f), (g) bentleri yönünden; dava konusu düzenlemeler incelendiğinde, kadın hastalıkları ve doğum ile üroloji muayene odalarında tuvalet bulunması ve kadın hastalıkları ve doğum ile çocuk hastalıkları uzmanlarının muayenehanelerinde bebek emzirme ve bakım odası öngörülmesi yolundaki iki özel belirleme dışında, bu dallarla birlikte diğer tüm dallardaki muayenehaneleri kapsayacak şekilde, zorunlu tek bir standart oluşturulduğunun görüldüğü, pratisyen veya uzman olan doktorlar tarafından açılabilen muayenehanelerin taşıması gereken asgari fizikî ve tıbbî gerekliliklerin, oluşturulacak bilimsel kurullarda konunun uzmanlarının görüşü alınarak belirlenmesi lazım iken, yeterli çalışma yapılmadan ve bütün muayenehaneler için aynı standartların uyulması zorunlu asgari standart olarak belirlenmesine ilişkin dava konusu düzenlemelerde hukuka uyarlık bulunmadığı,
Anılan maddenin (c) bendi yönünden; maddenin 03/08/2011 tarihinde yayımlanan Yönetmelik değişikliğiyle yeniden düzenlendiği, bu nedenle 12/D maddesinin (c) bendinin iptali istemi hakkında karar verilmesine yer bulunmadığı, (ç) bendi yönünden; dava konusu değişiklikle hekimler açısından tutulması zorunlu olan protokol defteri, hastalar adına düzenlenen sağlık raporları vb. kayıtlarının tutulması, bunların dosyalanması, verilerin toplanması ve istatistikî değerlendirmeler ile resmî kurum ve sigorta kurumlarına yapılacak bildirimlerin hazırlanması gibi çalışmaların güvenli bir şekilde yapılabilmesinin amaçlandığı, ayrıca, sunulan sağlık hizmetine veya diğer hususlara ilişkin çıkan uyuşmazlıklarda, ispatlama vasıtası olarak kullanılmak üzere eski tarihli bile olsa bazı bilgi ve belgelere ihtiyaç duyulabileceği, bunun sağlanabilmesi amacıyla, ayrı bir odadan ziyade büyüklük şartı da aranmayan bir bölümün de yeterli görüldüğü dikkate alındığında, dava konusu düzenlemede hukuka ve hizmetin gereklerine aykırılık bulunmadığı, (ğ) bendi yönünden; bu hükümde de uzmanlık dalları itibariyle ihtiyaçlar ve standartlar belirlenmeden, bütün muayenehanelerde en az bir sağlık personeli istihdam zorunluluğu getirilmesinin hizmet gereklerine ve hukuka aykırı bulunduğu, (h) bendi yönünden; dava konusu değişiklikle Yönetmeliğe eklenen ve muayenehanelerin taşıması gereken şartları düzenleyen 12/D maddesinin 1. fıkrasının “Kayıt ve bildirim” başlıklı (h) bendinde, Bakanlıkça istenecek tıbbi kayıtların, belirlenen formata uygun şekilde ve belirli aralıklarla gönderileceğinin düzenlendiği, düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri uyarınca inceleme yapıldığında, mülga 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 45. maddesinde, ‘nın yetki, görev ve hizmet alanına giren konularda, 13/06/1962 tarih ve 53 sayılı Devlet İstatistik Enstitüsünün Görev, Yetki ve Kuruluşu Hakkında Kanunun 26. maddesine dayanarak Milli Savunma Bakanlığına bağlı kurumu ve kuruluşlar hariç olmak üzere diğer tüm resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarından istatistiki bilgi toplamaya yetkili olduğu; 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 279. maddesi uyarınca, bilumum hususi hastaneler, sanatoryumlar, dispanserler müdürlerinin Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaletince talep edilecek istatistikleri muayyen mühletler dahilinde vermeğe mecbur oldukları; Anayasanın 20. maddesinde, kişisel verilerin, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebileceği, kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usullerin kanunla düzenleneceği belirtildiğinden, bir temel hak ve özgürlük olarak Anayasa ile güvence altına alınan kişisel verilerin korunması hakkında ve bu hakkın içerisinde yer alan kişisel sağlık verilerinin korunmasına yönelik yapılacak düzenlemelerin kanunla yapılabileceği; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesi uyarınca, herkesin özel hayatına saygı gösterilmesi hakkına sahip olduğu, bu hakkın kullanılmasına bir kamu otoritesinin müdahalesinin, ancak ulusal güvenlik, kamu emniyeti, ülkenin ekonomik refahı, dirlik ve düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için, demokratik bir toplumda zorunlu olan ölçüde ve yasayla öngörülmüş olmak koşuluyla söz konusu olabileceği; tıbbi verilerin toplanması ve tıbbi kayıtların tutulmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8. maddesi uyarınca özel hayatın kapsamına girdiği; kanuni dayanağı bulunmaksızın kişisel sağlık verilerinin korunması hakkına yönelik yapılacak düzenlemelerin hukuka aykırı olacağı ve kişisel verisi işlenen kişilerin haklarının kanun düzeyinde belirlenmesi gerektiği; bu durumda, ‘nın herkesin sağlık durumunu takip edebilmek için gerekli kayıt ve bildirim sistemi kurulması açısından 3359 sayılı Kanundan kaynaklanan yetkisi bulunmakla birlikte, dava konusu düzenlemelerin yürürlük tarihi itibariyle bu yetkinin sınırları, kapsamı ve koşullarını belirleyen herhangi bir kanunî düzenleme bulunmadığı; dava konusu düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda davalı idareye sadece bulaşıcı hastalıklar ile kendi yetki, görev ve hizmet alanına giren konularda istatistiki bilgi toplamaya ilişkin yetkiler verildiğinden, davalı idarenin, dava konusu düzenlemenin yürürlük tarihi itibariyle kişisel sağlık verilerine ilişkin belirtilen ayrımı (bulaşıcı hastalıklar ile istatistiki bilgiler dışında) yapmadan, kişisel sağlık verilerini isteme hususunda genel bir yetkisinin bulunmadığı; bu nedenle, tıbbi kayıtlara yönelik olarak yukarıda belirtildiği gibi bir ayrım yapılmaksızın ve sınırlama getirilmeksizin, yasal dayanaktan yoksun bir şekilde, “davalı idareye belirlenen formatta ve istenen aralıklarla tıbbi kayıtların gönderilmesini” öngören dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 12/D maddesinin 3. fıkrası yönünden; dava konusu düzenlemeden sonra 25/09/2010 tarih ve 27710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 2. maddesi ile bu hükmün yeniden düzenlendiği ve muayenehanelerin, müdürlükçe asgari altı ayda bir defa bu maddeye ve EK-6/a’daki denetim formuna göre yerinde denetleneceği, denetim sırasında noksanlık ve mevzuata aykırılık tespiti halinde denetim formunda öngörülen müeyyidenin uygulanacağı belirtilerek dava konusu düzenlemeden farklı bir hüküm getirildiği ve EK-6/a ‘daki denetim formuna göre her eylem için farklı bir müeyyidenin uygulanmasının öngörüldüğü anlaşıldığından işbu maddenin iptali istemi hakkında karar verilmesine yer bulunmadığı,
Yönetmeliğin 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’de yer alan 6 nolu satır yönünden; dava konusu değişiklik ile muayenehane açmak isteyenlerin, ilgili mevzuata göre alınmış depreme dayanıklılık raporunun muayenehane açma başvurusunda ibraz edileceğinin düzenlendiği; 3359 sayılı Kanun ile dava konusu düzenleme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, ‘nın, muayenehanelerin taşıması gereken asgari tesis, hizmet ve personel standartları ile açılmaları sırasında istenecek belgeleri belirleme konusunda düzenleme yapmaya yetkili olduğu, ancak bunu belirlerken, muayenehanede yürütülen işin niteliği ve hizmet gerekleriyle bağlı olduğu; buna göre, dava konusu düzenlemeler ile muayenehane açma başvurusu sırasında istenen söz konusu raporun içeriği itibariyle muayenehanenin bulunduğu binanın tamamına yönelik ve tamamını ilgilendiren unsurlar içerdiği, binanın sadece bağımsız bir bölümünde faaliyette bulunacak muayenehaneler açısından binanın diğer bağımsız bölümlerini, ortak kullanım alanlarını da içine alan yani binanın tamamını ilgilendiren konularda muayenehane açacak kişiler açısından 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’ndaki hükümlerin de ötesinde orantısız bir yükümlülük getirilmesinin, hizmetin gereklerine uygun olmadığı gibi sağlık hizmetinin sunumunu da zorlaştıracak nitelikte bulunduğundan, dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 6. maddesiyle eklenen Geçici 7. maddesi yönünden; anılan maddede, 3/8/2010 tarihine kadar açılmış olan muayenehanelerin, 12/D maddesine bir yıl içerisinde uygunluklarını sağlayarak müdürlüğe başvuracakları, Müdürlükçe yerinde incelenen ve bu Yönetmelikteki şartları taşıdığı tespit edilen muayenehanelere uygunluk belgesi düzenleneceği, bu süre içerisinde yeni uygunluk belgesi almayan muayenehanelerin valilikçe faaliyetinin durdurulacağının düzenlendiği, söz konusu maddenin iptali istemiyle dava açıldıktan sonra 03/08/2011 tarih ve 28014 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle dava konusu Geçici 7. maddenin birinci fıkrasının ilk cümlesinin, “3/8/2010 tarihine kadar açılmış olan muayenehanelerin, 12/D maddesi ile bu Yönetmeliğin ekinde yer alan Ek-1/d Muayenehane Açma Başvurusunda İstenecek Belgeler’de yer alan depreme dayanıklılık raporu hariç diğer maddelerine 03/08/2015 tarihine kadar uygunlukları sağlanarak müdürlüğe başvurulur.” şeklinde değiştirildiği; bu nedenle Yönetmeliğin Geçici 7. maddesinin ilk cümlesi hakkında karar verilmesine yer bulunmadığı, dava konusu maddenin ilk cümlesi dışında kalan diğer kısımlarında ise hizmetin gereklerine ve mevzuata aykırılık görülmediği,
25/09/2010 tarih ve 27710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 1. maddesiyle asıl Yönetmeliğe eklenen 7. maddenin 2. fıkrasındaki “bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği” ibaresinin iptali istemi yönünden; dava konusu değişiklikle Yönetmeliğin 7. maddesinin 2. fıkrasında, muayenehanenin, bir tabip tarafından mesleğini serbest olarak icra etmek üzere müstakilen açılan, bu Yönetmelik ile belirlenen asgari şartları taşıyan ve bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği sağlık kuruluşu şeklinde tanımlandığı, Yönetmeliğin 38. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (e) bendinde ise muayenehanede yapılabilecek tıbbi işlemler listesinin EK-13’te yer aldığının belirtildiği; iptali istenen diğer maddelerde ise EK-13 sayılı işlemler listesine yollamada bulunulduğu; (15/02/2008 günlü, 26788 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan, Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesinin 2. fıkrasında, muayenehanenin, bir tabip tarafından mesleğini serbest olarak icra etmek üzere açılan, cerrahi ve girişimsel tıbbi işlemlerin yapılmadığı işyeri olarak tanımlandığı, anılan maddenin iptali istemiyle açılan davada Danıştay Onuncu Dairesi’nin E:2008/2416 sayılı dava dosyasında “… anılan maddede “muayenehane” tanımlanıp, düzenlenirken, cerrahi ve girişimsel tıbbi işlemlerin yapılmadığı işyeri olarak nitelenmek suretiyle, muayenehanede yapılamayacak işlemlerin de ifade edildiği, dolayısıyla bir “yasaklama” da getirildiği; ancak, “cerrahi ve girişimsel tıbbi işlemlerin” neler olduğunun Yönetmelikte gösterilmemiş olmasının, uygulamada belirsizlik yarattığı gibi, bunun tebliğ veya genelge gibi daha alt düzenlemelere bırakılmasının da yasaların yönetmelikle düzenlemeyi öngördüğü emredici kuralına aykırı olması nedeniyle hukuka aykırı bulunduğu” gerekçesiyle yürütmesinin durdurulmasına karar verildiği) yargı kararı üzerine, muayenehanelerde sunulacak sağlık hizmetlerine yönelik işlem listesi düzenlenmesi amacıyla 19/08/2010 günlü, 33661 sayılı Bakanlık Oluru ile Ankara’da bulunan Eğitim ve Araştırma Hastanelerinden 16 branştan toplam 56 uzman hekimin katılımıyla bir ön komisyon oluşturulduğu, anılan komisyon tarafından, muayenehanelerde sunulacak sağlık hizmetlerine ilişkin 314 işlemin belirlendiği, daha sonra davalı Bakanlık nezdinde, …………………………. oluşan başka bir komisyon tarafından, ön komisyonca belirlenen işlem sayısının 219’a düşürüldüğü, ardından, dava konusu yönetmelik değişikliğiyle EK-13 sayılı liste yayımlanarak muayenehanelerde sunulacak sağlık hizmetlerine yönelik işlem sayısının 184 olarak belirlendiği; uyuşmazlığa konu olayda muayenehanelerde yapılabilecek işlemler listesini belirleyecek komisyonun bilimsel nitelikte ve uzmanlık alanları itibariyle yeterli, başka bir ifade ile tüm uzmanlık alanlarını temsil edebilecek nitelikte olması, öte yandan bu tıbbi belirleme yapılırken, muayenehanelerde yapılabilecek işlemlerin mi yoksa yapılamayacak işlemlerin mi sayma suretiyle belirlenmesinin uygun olacağının bilimsel komisyonca tespit edilmesi, muayenehanelerde yapılacak işlemlerin tahdidi olarak belirlenmesinin uygun olduğuna komisyonca karar verilmesi halinde de, hangi işlemlerin hangi uzmanlık dalında yapılabileceğinin her uzmanlık dalı itibariyle ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği; diğer yandan, 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre, yasal düzenlemeyle yeni bir sürekli kurul (bilimsel komisyon) ihdas edilmedikçe, Yönetmelikle bilimsel komisyonlara tevdi edilen iş ve görevlerin, Bakanlığın görev ve teşkilatına ilişkin yasal düzenlemeler çerçevesinde, sürekli kurulları olan Tıpta Uzmanlık Kurulu ve Yüksek Sağlık Şurası tarafından yürütülmesi gerektiği; Bakanlığın sürekli kurulu olan ve Bakanlıkça verilecek önemli sağlık konuları hakkında görüş bildirmekle görevli bulunan Yüksek Sağlık Şûrası bünyesinde ayrıca danışma kurulu oluşturulmasına da hukuken bir engel bulunmadığı; bu nedenle, muayenehanelerde yapılabilecek ya da yapılamayacak işlemlere yönelik listelerin, davalı nın sürekli kurulları olan Tıpta Uzmanlık Kurulu ve Yüksek Sağlık Şurası eliyle belirlenmesi, bu bakımdan muayenehanelerde yapılabilecek işlemlerin mi yoksa yapılamayacak işlemlerin mi belirleneceği noktasında bir karara varılması ve bu belirlemenin her uzmanlık dalı ile ilgili ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği; sonuç olarak, bu konuda yetkili olan Tıpta Uzmanlık Kurulu ile Yüksek Sağlık Şurası tarafından belirlenmeden, bilimsel bir çalışma ve tespit yapılmadan, herhangi bir objektif kural getirilmeden tespit edilen muayenehanede yapılabilecek işlemler listesinde ve bu listenin uygulanmasına yönelik hükümler içeren dava konusu yönetmelik hükümlerinde hukuka uyarlık bulunmadığı; öte yandan, muayenehanelerin, bir tabip tarafından mesleğini serbest olarak icra etmek üzere müstakilen açılması asıl kural olmakla birlikte, birden fazla hekimin aynı dairede faaliyet gösterebilmelerinin de mümkün olduğu; ayrıca, muayenehanelerin Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik ile belirlenen asgari şartları taşımaları gerektiği; buna göre, dava konusu Yönetmeliğin 1. maddesiyle Yönetmeliğe eklenen 7. maddenin 2. fıkrasının “bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği” ibaresi dışında kalan kısımlarında mevzuata aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin 4. maddesiyle değiştirilen Ek-1/d’nin 1. fıkrası yönünden; anılan maddede, “Muayenehanenin açılacağı adresi, çalışma saatlerini ve Ek-13’te yer alan işlemlerden hangilerinin yapılacağını belirten uygunluk belgesi düzenlenmesini içeren dilekçe”nin muayenehane açma başvurusu sırasında isteneceğinin düzenlendiği; davacı tarafından, muayenehanelerin tek hekim tarafından açıldığı ve çalışma saatlerini kendisinin belirlemesi gerektiği ileri sürülmekle birlikte, diğer sağlık kuruluşlarının da (poliklinik, müessese, laboratuvar) çalışma saatlerini Müdürlüğe bildirdikleri ve bu saatlerin ruhsatlarına da yazıldığı dikkate alındığında, dava konusu Ek-1/d’nin 1. fıkrasındaki “ve Ek-13’te yer alan işlemlerden hangilerinin yapılacağını” ibaresi dışında kalan kısımlarda mevzuata aykırılık bulunmadığı,
Yönetmeliğin 4. maddesiyle eklenen Ek-1/d’nin 8. fıkrası yönünden; söz konusu değişiklik ile, çalışan personelin iş sözleşmesi ve Sosyal Güvenlik Kurumu kaydı ile istihdamı zorunlu olan sağlık çalışanlarının hizmet sözleşmeleri ve diplomalarının “Muayenehane Açma Başvurusunda İstenecek Belgeler” arasında sayıldığı; dava konusu düzenlemeyle çalıştırılacak personel açısından Sosyal Güvenlik Kurumu kaydı ile çalışan personelin iş sözleşmesinin aranmasında 5510 sayılı Kanuna ve mevzuata aykırı bir yön bulunmadığı” gerekçesiyle 03/08/2010 tarih ve 27661 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 2.maddesi ile eklenen 12/D maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ile 6. maddesiyle eklenen Geçici 7. maddesinin ilk cümlesi hakkında -oybirliğiyle- KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, Yönetmeliğin 2. maddesi ile eklenen 12/D maddesinin 1. fıkrasının (a), (b), (d), (e), (f), (ğ), (h) bentleri ile Yönetmeliğin 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’de yer alan 6 nolu fıkrasının İPTALİNE, Yönetmeliğin 2. maddesi ile eklenen 12/D maddesinin 1. fıkrasının (ç) bendi ile 6. maddesiyle eklenen Geçici 7. maddesinin ilk cümlesi dışında kalan kısmının iptal isteminin REDDİNE; 25/09/2010 tarih ve 27710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 1. maddesi ile değiştirilen 7. maddesinin 2. fıkrasındaki “bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği” ibaresi ile 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’ nin 1. fıkrasındaki “ve Ek-13’te yer alan işlemlerden hangilerinin yapılacağını” ibarelerinin İPTALİNE, dava konusu maddelerin iptal edilen hükümleri dışında kalan kısımları açısından -oybirliğiyle- 4. maddesi ile değiştirilen Ek-1/d’ nin 8. fıkrasının iptali isteminin -oyçokluğuyla- REDDİNE karar verilmiştir.
Mezkûr karara karşı, tarafların aleyhlerine olan kısımları temyiz etmesi üzerine, İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 18/12/2014 tarih ve E.2014/4337-K.2014/5072 sayılı kararı ile, “… Dairece, muayenehanelerde yapılabilecek ya da yapılamayacak işlemlere yönelik listelerin, davalı nın sürekli kurulları olan Tıpta Uzmanlık Kurulu ve Yüksek Sağlık Şurası eliyle belirlenmesi, bu bakımdan muayenehanelerde yapılabilecek işlemlerin mi yoksa yapılamayacak işlemlerin mi belirleneceği noktasında bir karara varılması ve bu belirlemenin her uzmanlık dalı ile ilgili ayrı ayrı belirtilmesi gerektiği; Tıpta Uzmanlık Kurulu ve Yüksek Sağlık Şurası tarafından bu şekilde bir belirleme olmadan yapılan düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle anılan düzenlemelerin iptaline karar verilmiştir.
Dava konusu düzenleme tarihinde yürürlükte olan, 181 sayılı nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 30. maddesinde; Yüksek Sağlık Şurası’nın nın sürekli kurulu olduğu; 31. maddesinde, Bakanlıkça verilecek önemli sağlık konuları hakkında görüş bildirmek ve tababet şubeleri sanatlarını ifadan doğan adli konularda görüş vermek üzere onbir üyeli bir Yüksek Sağlık Şurası kurulduğu; Bakanlığın, ülkenin sağlık ile ilgili konularında danışma fonksiyonu yapmak üzere Şûra’ya bağlı olarak danışma kurulları ve tababet şubeleri sanatlarını ifadan doğan adlî konularda dosyaları inceleyip Şûra’ya sunmak üzere ihtisas komisyonları oluşturabileceği öngörülmüştür.
Öte yandan, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un mülga 9. maddesiyle Tıpta Uzmanlık Kurulu yasal dayanağa kavuşturulmuş; anılan maddede, Kurulun, eğitim kurumlarına eğitim yetkisi verilmesi ve eğitim yetkisinin kaldırılmasına ilişkin teklifleri karara bağlamak, uzmanlık ana dallarının rotasyonlarını belirlemek, uzmanlık sınavı jürilerini tespit etmek, yabancı ülkelerde asistanlık yapanların bilimsel değerlendirilmesini yapacak fakülteleri ve eğitim hastanelerini belirlemek, tıpta uzmanlık eğitimi ve uzman insan gücü ile ilgili görüşler vermek, uzmanların tıbbî gelişmeleri izlemesini sağlayıcı inceleme ve araştırmalar yapmakla görevli olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve 1219 sayılı Yasa hükümlerinde belirlenen, nın sürekli kurulları niteliğindeki Yüksek Sağlık Şurasının ve Tıpta Uzmanlık Kurulunun oluşturulma amacı ve bu kurulların görevleri dikkate alındığında, nın muayenehanelerde yapılabilecek işlemler listesini belirlerken alması gereken bilimsel görüşün bu kurullardan alınmasını zorunlu hale getiren bir hükme yer verilmediği görülmektedir. Bu durumda, nın muayenehanede yapılacak işlemler listesini belirlerken Tıpta Uzmanlık Kurulu veya Yüksek Sağlık Şurasından görüş almamış olmasının, dava konusu düzenlemeyi hukuka aykırı hale getirmeyeceği sonucuna varılmıştır.
Diğer taraftan, muayenehanede yapılacak işlemler listesinin belirlenmesinde, bilimsel bir görüşün alınması gerektiği de tartışmasızdır. Dosyanın incelenmesinden, idarece söz konusu bilimsel görüşün alınması amacıyla bir komisyon oluşturulduğu ve bu komisyondan alınan kararlar üzerine dava konusu düzenlemenin yapıldığı anlaşıldığından, Dairece davalı idare tarafından oluşturulan komisyonun niteliği ve komisyon tarafından alınan kararlar da dikkate alınarak, dava konusu yönetmelik değişikliğinde hukuka aykırılık olup olmadığı yönünden yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, temyizen incelenen kararın, dava konusu 03/08/2010 günlü, 27661 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 1. maddesiyle değiştirilen esas Yönetmeliğin 7. maddesinin 2. fıkrasındaki “bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği” ibaresinin ve 4. maddesiyle değiştirilen Ek-1/d’nin 1. fıkrasındaki “ve Ek-13’te yer alan işlemlerden hangilerinin yapılacağını” ibaresinin iptaline ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.” gerekçesiyle Dairemizin 12/11/2013 günlü, E:2013/2939, K:2013/8125 sayılı kararının, 25/09/2010 tarih ve 27710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 1. maddesiyle Yönetmeliğe eklenen 7. maddenin 2. fıkrasındaki “bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği” ibaresinin ve 4. maddesiyle eklenen Ek-1/d’nin 1. fıkrasındaki “ve Ek-13 te yer alan işlemlerden hangilerinin yapılacağını” ibaresinin iptaline ilişkin kısmının BOZULMASINA, diğer maddelere yönelik kısmının ONANMASINA karar verilmiştir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, idari dava daireleri tarafından ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca temyizen inceleneceği belirtilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 49. maddesinin 4. fıkrasında, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı, aynı Kanunun 50. maddesinin 5. fıkrasında ise Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu düzenleme altına alınmış olup, anılan maddelerde, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca temyizen bozulması halinde Danıştay Dava Dairelerine ısrar olanağı tanınmamıştır.
Bu bağlamda, dava dosyasının incelenmesinden; Dairemizce verilen kısmen iptal, kısmen ret, kısmen karar verilmesine yer olmadığına dair kararın, 25/09/2010 tarih ve 27710 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 1. maddesiyle Yönetmeliğe eklenen 7. maddenin 2. fıkrasındaki “bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği” ibaresinin ve 4. maddesiyle eklenen Ek-1/d’nin 1. fıkrasındaki “ve Ek-13 te yer alan işlemlerden hangilerinin yapılacağını” ibaresinin iptaline ilişkin kısmının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 18/12/2014 tarih ve E:2014/4337, K:2014/5072 sayılı kararıyla yeniden bir karar verilmek üzere bozulduğu, kararın diğer maddelere ilişkin kısmının onandığı anlaşıldığından, bozma kararında belirtilen gerekçelerle anılan bölüm için yeniden bir hüküm kurulması gerekmektedir.
Dava konusu değişiklikle, Yönetmeliğin 7. maddesinin 2. fıkrasında, muayenehane, “bir tabip tarafından mesleğini serbest olarak icra etmek üzere müstakilen açılan, bu Yönetmelik ile belirlenen asgari şartları taşıyan ve bu Yönetmelikte tanımlanan tıbbi işlemlerin yapılabildiği sağlık kuruluşudur.” şeklinde tanımlanmış; Yönetmeliğin 38. maddesinin 1. fıkrasına eklenen (e) bendinde, muayenehanede yapılabilecek tıbbi işlemler listesinin EK-13’te yer aldığı belirtilmiş; 4. maddesiyle eklenen Ek-1/d’nin 1. fıkrasında ise EK-13 sayılı işlemler listesine yollamada bulunulmuştur.
Muayenehanede yapılabilecek tıbbi işlemlerin belirlenmesine yönelik dava konusu düzenlemenin bilimsel ve tıbbi niteliğinin bulunduğu dikkate alındığında, bu konunun bilimsel ve uzmanlık alanları itibariyle yeterli, başka bir ifade ile tüm uzmanlık alanlarını temsil edebilecek nitelikte bir komisyon tarafından belirlenmesi; bu tıbbi belirleme yapılırken, muayenehanelerde yapılabilecek işlemlerin mi yoksa yapılamayacak işlemlerin mi sayma suretiyle belirlenmesinin uygun olacağının bilimsel komisyonca tespit edilmesi, muayenehanelerde yapılacak işlemlerin tahdidi olarak belirlenmesinin uygun olduğuna komisyonca karar verilmesi halinde de, hangi işlemlerin hangi uzmanlık dalında yapılabileceğinin her uzmanlık dalı itibariyle ayrı ayrı belirlenmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, muayenehanelerde sunulacak sağlık hizmetlerine yönelik işlem listesi düzenlenmesi amacıyla 19/08/2010 günlü, 33661 sayılı Bakanlık Oluru ile Ankara’da bulunan Eğitim ve Araştırma Hastanelerinden 16 branştan toplam 56 uzman hekimin katılımıyla bir ön komisyon oluşturulduğu, anılan komisyon tarafından, muayenehanelerde sunulacak sağlık hizmetlerine ilişkin 314 işlemin belirlendiği, daha sonra davalı Bakanlık nezdinde, Tedavi Hizmetleri ……………oluşan başka bir komisyon tarafından, ön komisyonca belirlenen işlem sayısının 219’a düşürüldüğü, ardından, dava konusu yönetmelik değişikliğiyle EK-13 sayılı liste yayımlanarak muayenehanelerde sunulacak sağlık hizmetlerine yönelik işlem sayısının 184 olarak belirlendiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, idare tarafından, muayenehanelerde sunulacak sağlık hizmetlerine yönelik işlem listesi düzenlenmesi amacıyla bilimsel komisyon oluşturulduğu ve bu komisyonun bilimsel görüşleri doğrultusunda “muayenehanelerde yapılacak tıbbi işlemler” listesi belirlendiği açık olduğundan, dava konusu yönetmelik hükümlerinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davanın reddine, temyiz aşamasında yapılan aşağıda dökümü gösterilen …-TL. yargılama giderinin haklılık oranı dikkate alınarak …-TL.’sinin davacı üzerinde bırakılmasına; ….-TL.’sinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ….-TL. vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, …- TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine bu kararın tebliğini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 17/10/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.