Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2016/1206 E. , 2017/3041 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/1206
Karar No : 2017/3041
Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti :… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi
Düşüncesi :Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ve temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce gereği görüşüldü:
Dava; davacının, ………isimli kişiden satın alarak daha sonra ………isimli kişiye sattığı, yurda kaçak olarak girdiği anlaşılarak el konulan …………..plaka sayılı aracın, yurda kaçak olarak girmesine rağmen trafik tescil kaydının yapılması nedeniyle oluşan 31.446,00 TL zararının; aracı alırken trafik kaydına güvendiği, kendisinden önce başkası adına trafik kaydı yapıldığı ve uzun süre trafikte kullanılması nedeniyle hiç bir kuşkuya düşmeksizin kamu kaydına itibar ederek aracı satın aldığı, yurda kaçak olarak giren aracın trafik kaydının yapılmasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek 09.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesince; uyuşmazlığa konu aracın bedelsiz ithalat olanağından yararlanılarak yurda sokulduğu ancak yapılan inceleme ile tescil tarihine ilişkin araç ruhsat belgesinin sahte olduğu, aracın geçici uygulama kapsamında olmamasına rağmen sahte belgelerle yurda sokulduğu, bu şekilde gümrük işlemlerine tabi tutulmaksızın ithal edildiği ve suçtan meydana geldiğinden 4926 sayalı Yasanın 31. ve TCK.’nın 54/1-4 maddeleri uyarınca müsaderesine karar verildiği anlaşılmış olup; davacı tarafından yurda kaçak olarak giren aracın trafik kaydının yapılmasında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülmekte ise de; davalı idarenin yetki ve sorumluluğunun, mevcut bilgi ve belgelere göre aracın tescilini yapmakla sınırlı olduğu, sahte olduğu sonradan belirlenen belgeler uyarınca aracın tescilini yapan idareye atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125. maddesinin son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdareler kural olarak yürüttükleri kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlüdürler. İdari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Ancak, ortada tazmini gereken zararın bulunmaması, zararın zarar gören kişinin veya üçüncü kişinin eyleminden doğması, mücbir sebeplerden kaynaklanması, zararla idari faaliyet arasında nedensellik bağının kurulamaması, idare hukukuna özgü tazmin nedenlerinin bulunmaması gibi durumlarda idarenin tazmin yükümlülüğü ortadan kalkar.
Bir başka anlatımla, kamu idareleri, yürüttükleri hizmetin işleyişini sürekli kontrol etmek ve gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler. Bu yükümlülüğün tam ve gereği gibi yerine getirilmemiş olması nedeniyle doğan zararların, hizmeti yürütmekle yükümlü bulunan idare tarafından tazmini gerekeceği açıktır.
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 30. maddesinin 3. fıkrasında; taşıtların tescil işlemleri yapılırken araç sahibince müracaat formunda bildirilen bilgilerden taşıta ait olanların, ibraz edilen belgelerle karşılaştırılarak doğruluğunun yetkili memurca tetkik edileceği hükmü yer almıştır.
Motorlu araçların trafiğe tescilinden amaçlanan, bu araçlar üzerinde tasarruf güvenliğinin sağlanmasıdır. Böylece, çalıntı ve kaçak araçların bir başkası adına tescili önlenmiş olacaktır. Bu nedenle idarenin bu hizmeti yerine getirirken, kayıtları düzenli tutarak, taşıtların model, motor ve şasi numaraları ile tescili istenen aracı karşılaştırması ve sunulan belgelerin doğruluğunu araştırması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; satışa konu aracın, … Gümrükleri Başmüdürlüğü Naklihane ve Bedelsiz İthalat Gümrük Müdürlüğünün 22.12.2000 tarih ve 2406/25886 sayılı Trafik Şahadetnamesi uyarınca düzenlenen … Trafik Tescil Şube Müdürlüğünün 02.02.2001 tarih ve …tescil sıra nolu motorlu araç tescil belgesine istinaden ……………..adına ……………….ayılı plakaya tescil edildiği, davacının aracı 19.04.2002 tarihli kati satış sözleşmesi ile ………………satın aldığı ve kendi adına tescil ettirdiği ve 24.12.2003 tarihli kati satış sözleşmesi ile de …isimli şahsa sattığı, 1. Asliye Ceza Mahkemesinin E:…. esasına kayden açılan kamu davası sonucunda, anılan Mahkemenin …. tarih ve K:… sayılı kararı ile aracın zoralımına karar verildiği, temyiz başvurusu sonucunda 21.02.2011 tarihinde kararın kesinleşmesinden sonra aracın son maliki ………………..aracına el konulmakla maddi zarara uğradığı, zararını tazmin amacıyla davacı aleyhine … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin E:…. sayılı kararı ile açmış olduğu tazminat davasının kabulüne karar verildiği, davacı tarafından toplam 31.446,00 TL ödeme yapıldığı, aracın …. Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğüne teslim edildiği, davacının sorumluluğunu gerektirir bir kusurunun da bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, kaçak olarak yurda sokulmasına rağmen …….. adına tescil edildikten sonra ……… plaka ile davacı adına tescil edilen söz konusu aracın davacı tarafından satın alınması ve adına tescilinin yapılması sırasında gerekli araştırma ve soruşturmayı yapmayarak üzerine düşen dikkat ve özeni yerine getirmeyen davalı idarenin hizmet kusurunun bulunması nedeniyle, trafik tescil kaydına güvenerek satın aldığı aracın, Mahkeme kararı üzerine müsaderesine karar verilmesinden dolayı, alıcıya ödemek zorunda kaldığı bedelin davalı idarece tazmini gerekmekte olup, davacının bu yöndeki başvurusunun idarece reddedilmesinde hukuka uyarlık, davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar karşısında, davacının uğradığı zararın, idarenin trafik tescil işlemleri sırasında yeterli dikkat ve özeni göstermemek suretiyle yükümlü olduğu hizmeti kusurlu işletmesinden kaynaklanmış olduğu açıktır. Bir başka anlatımla, aracın satılmasını engelleyen herhangi bir durumun ve kısıtlamanın olmadığını kayıtlarıyla tasdik eden idarenin, hizmetini gereği gibi yürütmemesi nedeniyle davacı zarara uğramıştır.
Bu nedenle, oluşan zarar davalı idarenin yürüttüğü hizmetten bağımsız düşünülemeyecek olup, illiyet bağının kesildiğinin kabulü mümkün değildir. Öte yandan, aracın kaçak olarak yurda getirilmiş olmasının idarenin hizmetini gereği gibi işletmediği sonucunu da ortadan kaldırılmayacağı açıktır.
Bu durumda; davacının uğradığı zararın hizmet kusuru ilkesine göre ödenmesi gerekmekte olup, aksi yöndeki İdare Mahkemesi kararında hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile … İdare Mahkemesi’nin …. tarih ve …. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/05/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.