Danıştay Kararı 15. Daire 2016/10453 E. 2017/5766 K. 18.10.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/10453 E.  ,  2017/5766 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/10453
Karar No : 2017/5766

Temyiz Eden ve Karşı
Taraf (Davacılar) : 1-
2-
3-
4-
Vekilleri :
Temyiz Edenler ve Karşı
Taraf (Davalılar) : 1 –
Vekilleri : – Av.
2-
Vekili : 1.Hukuk Müşaviri

İstemin Özeti : 27/07/2008 tarihinde … İli, … İlçesi … Caddesi’nde meydana gelen bombalı terör saldırısı sonucu davacılardan ‘ın yaralanması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın karşılığı olarak 125.000,00 TL maddi, 125.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 250.000,00 TL tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, … 4. İdare Mahkemesi’nce; Dairemizin 25/02/2015 tarih ve E:2011/12421, K:2015/1131 sayılı kısmen bozma kararına uyularak, davanın bozulan kısım yönünden kabulü ile davacı ‘a 50.000,00-TL, baba ‘a 25.000,00-TL, anne ‘a 25.000,00-TL, kardeş’a 25.000,00-TL olmak üzere toplam 125.000,00TL manevi tazminatın yasal faiziyle ödenmesi yolunda verilen kararın, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Taraflarca karşılıklı temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.
Düşüncesi : Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçelerindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemlerine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz istemlerinin reddine, … 4. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinin 1. fıkrası ve 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/10/2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

5233 sayılı Kanun, yargısal ve bilimsel içtihatlarla kabul edilen “sosyal risk” ilkesinin yasalaşmış halidir. Bu nedenle, “sosyal risk ilkesi” uyarınca tazmini gereken uyuşmazlıklarda adı geçen Kanunun uygulanması zorunlu bulunmaktadır. Başka bir ifadeyle; 5233 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılan davalarda, zarar ile idari eylem arasında nedensellik bağının bulunmadığı, fakat kişilerin salt toplumun bir bireyi olmaları nedeniyle zarar gördükleri ve bu nedenle ortaya çıkan bu zararın paylaştırılması gerektiği hallerde, idari yargı yerince 5233 sayılı Kanunun uygulanması suretiyle bir karar verilmesi gerekmektedir.
Buna göre; 5233 sayılı Kanunun, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler sonucu uğranılan maddi zararların tazminini öngörmesi, diğer bir deyişle, manevi zararların tazminini kapsamaması karşısında; 5233 sayılı Kanun kapsamında çözümlenmesi gereken uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince 5233 sayılı Kanun uyarınca manevi tazminat isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, manevi tazminat isteminin kabul edilmesine ilişkin temyize konu kararın bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.