Danıştay Kararı 15. Daire 2016/1004 E. 2017/241 K. 16.01.2017 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2016/1004 E.  ,  2017/241 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2016/1004
Karar No : 2017/241

Karar Düzeltme İsteminde Bulunan (Davalı) :
Vekilleri :
Müdahil (Davalı Yanında) :
Karşı Taraf (Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 21/01/2015 tarih, E:2014/4.., K:2015/8. sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Düşüncesi : Karar düzeltme isteminin kısmen kabulü ile mahkeme kararının faize ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, davalının karar düzeltme isteminin kısmen kabul edilerek, Dairemizin 21/01/2015 tarih,E:2014/4…, K:2015/8.. sayılı kararının arttırılan tazminat miktarına yürütülen faizin başlangıç tarihi açısından kaldırılması uygun görüldüğünden, davalının kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile Dairemizin anılan kararının kısmen kaldırılarak temyiz istemi yeniden incelenmek suretiyle işin gereği görüşüldü:
Dava; Davacının 26.04.2004 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazası sonucu kaldırıldığı…. Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde yapılan ameliyat ve sonrasında uygulanan tedavi nedeniyle 20.05.2004 tarihinde yapılan oprerasyonla sol bacağının kesilmesinin davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığı iddiasıyla uğranıldığı ileri sürülen ( maddi tazminat dava açılırken 100.000,00 TL, yaptırılan hesap bilirkişisi raporu neticesinde 33.087,65 TL arttırılarak 133.087,65 TL olarak belirlenmiş ) 133.087,65 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
…. İdare Mahkemesi’nce; davacının geçirdiği trafik kazası sonucu kaldırıldığı ….Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde yapılan tıbbi ameliyelerin kusurlu olup olmadığının ve kusurun varlığı halinde oranının ne olduğunun tespit amacıyla dava dosyasının ameliyat öncesi ve sonrası yapılan tüm tetkik ve tedavilere ilişkin tıbbi belgelerin yer aldığı hasta dosyalarıyla birlikte Adli Tıp Kurumu’na gönderildiği, verilen raporda, olayın tamamen davalı idarenin hizmetin kötü işlemesi şeklinde gerçekleşen kusurundan kaynaklandığı, halihazırda %49 oranında meslekten kazanma gücünü kaybettiği belirtilmiş olup, uğramış olduğu maddi zarar miktarına yönelik olarak uzman bilirkişi marifetiyle hesap incelemesi yaptırılmasına karar verilerek, gerçek maddi zararının 133.087,65 TL olduğu sonuç ve kanaatine bilirkişi tarafından varıldığı, davacının iş gücü kaybına karşılık 133.087,65 TL tutarında maddi zarara uğradığı açık olduğundan, söz konusu zarar miktarının görevsiz yargı yerinde davanın açıldığı 11.04.2005 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece hesaplanarak davacıya ödenmesine, davacının davalı idarenin hizmet kusuru nedeniyle sol bacağının kesilmesinden duyduğu acı ve elemle orantılı olacak şekilde talep edilen ve uğranıldığı takdir olunan 50.000,00 TL manevi zararın da görevsiz yargı yerinde davanın açıldığı 11.04.2005 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece hesaplanarak davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır.
Davalı idare tarafından; anılan Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 21/01/2015 tarih, E:2014/4…, K:2015/8.. sayılı onama kararının kaldırılarak İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı Kanunun 18.06.2014 gün ve 6545 sayılı Kanunla eklenen Geçici 8. maddesinde “İvedi yargılama usulü hariç olmak üzere bu Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 2576 sayılı Kanunun, bu Kanunla değişik 3 üncü maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanır. Bu tarihten önce verilmiş kararlar hakkında, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanır.” hükmüne yer verilmiş;
2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanunu’nun 6545 sayılı Kanunla ilga edilmeden önce yürürlükte bulunan “Kararın Düzeltilmesi” başlıklı 54. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava dairelerince verilen kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere taraflarca; a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların kararda karşılanmamış olması, b) Bir kararda birbirine aykırı hükümlerin bulunması, c) Kararın usul ve Kanuna aykırı bulunması, d) Hükmün esasını etkileyen belgelerde hile ve sahtekarlığın ortaya çıkmış olması hallerinde kararın düzeltilmesinin istenebileceği hükmüne yer verilmiş olup, bu maddenin 2. fıkrasında da Danıştay dava dairelerinin kararın düzeltilmesi isteminde ileri sürülen sebeplerle bağlı oldukları kurala bağlanmıştır.
Dosyadaki belgeler ile iddiaların incelenmesinden; düzeltme istemine konu Dairemiz kararının arttırılan maddi tazminat miktarına yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısım haricindeki kısımlarının hukuk ve usule uygun olduğu, düzeltilmesini gerektirecek bir halin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
İdare Mahkemesi kararının miktar arttırım dilekçesi ile arttırılan tazminat miktarına görevsiz yargı yerinde dava açılış tarihinden itibaren faizin başlatılmasına ilişkin kısmını onayan Dairemiz kararının bu kısmına yönelik karar düzeltme istemi kabul edilerek;
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibariyle yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun’un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır. ” cümlesi eklenmiştir.
Nitekim, 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (Tasarının 3.maddesi) gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, artırılan miktar bakımından faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacılar tarafından, 20.06.2008 tarihli dava dilekçesi ile maddi tazminat miktarı 100.000,00 TL olarak belirtilmiş, maddi tazminat talepleri 31/05/2013 havale tarihli dilekçe ile 33.087,65-TL daha artırılmış, anılan dilekçe 19/08/2013 tarihinde davalı idareye tebliğ edilmiştir. Dolayısıyla bakılan davada dava açılırken 100.000,00 TL olarak belirtilen miktara adli yargıda davanın açıldığı tarih olan 11.04.2005 tarihinden, artırılan maddi tazminat miktarı olan 33.087,65-TL bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar arttırım dilekçesinin idareye tebliğ edildiği 19/08/2013 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davacının karar düzeltme isteminin reddine, davalının karar düzeltme isteminin kısmen kabulüne ve Dairemizin 16/10/2015 tarih ve E:2015/4…, K:2015/6… sayılı kararının arttırılan tazminat miktarına yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısım yönünden kaldırılmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca, …. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:… sayılı kararının arttırılan tazminat miktarına yürütülecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının BOZULMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 16/01/2017 tarihinde oybirliği ile karar verilmiştir.