Danıştay 15. Daire Başkanlığı 2015/9779 E. , 2016/505 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/9779
Karar No : 2016/505
Temyiz Eden (Davalı) :
Vekilleri :
Karşı Taraf (Davacılar) : 1-
2-
İstemin Özeti : Davacılardan ‘a ait … plakalı aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3. maddesi uyarınca altmış gün süreyle trafikten men edilmesine ve diğer davacı araç sürücüsüne idari para cezası verilmesine ilişkin 18.10.2014 tarih ve 434458, 72826 sayılı işlemlerin iptali istemiyle açılan dava sonucunda, … 8. İdare Mahkemesi’nce; trafikten men işlemi yönünden, Anayasa Mahkemesi’nin 11.09.2014 tarih ve … sayılı dosyada verdiği kararla, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun Ek 2/3. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “araç sahibine” ibaresi ile ikinci cümlesi “araç sahibine” yönünden Anayasaya aykırı oldukları gerekçesiyle iptaline karar verildiği, işlemin dayanağı kanun hükmü iptal edildiğinden ortaya çıkan yeni hukuki durum nedeniyle işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline, araç sürücüsüne idari para cezası verilmesine ilişkin işlem yönünden; uyuşmazlığa konu araçla, ilgili belediyeden izin ya da ruhsat alınmaksızın ticari amaçla yolcu taşımacılığı yapıldığı hususu tutanak ile sabit olduğundan, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın, iptale ilişkin kısmının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hâkimi :
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “kararın bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçesindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine,…. 8. İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının temyize konu iptale ilişkin kısmının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/02/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Araçların tescil edildikleri amacın dışında kullanılması” başlıklı Ek 2. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında; araçlarını motorlu araç tescil ve trafik belgesinde gösterilen maksadın dışında kullananlar ile sürülmesine izin veren araç sahiplerinin 14.400.000 lira para cezası ile cezalandırılacağı, ayrıca, aracın onbeş gün süre ile trafikten men edileceği, aynı maddenin 3. fıkrasındaise; ilgili belediyeden izin veya ruhsat almaksızın, belediye sınırları dahilinde ticari amaçlı yolcu taşıyan kişiye, araç sahibine, bağlı bulunduğu durak, işyeri ve işletmelerin sorumlularına birinci fıkrada gösterilen idari para cezasının üç kat olarak, fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl içinde tekerrürü halinde ise beş kat olarak uygulanacağı, ayrıca, aracın her defasında altmış gün süre ile trafikten men edileceği hükmü yer almaktaydı.
Anılan maddenin ilk halinde aracın tescil amacı dışında yolcu veya yük taşımacılığında kullanılması hali için ceza öngörülmüşken, maddeye 31.05.2012 tarihinde kabul edilen 6321 sayılı Kanunla eklenen 3. fıkrayla, “korsan” olarak tabir edilen şehir içinde ticari amaçlı kayıt dışı yolcu taşımacılığının engellenerek, hem taşımacılık hizmetlerinin düzene sokulması hem de kurallara bağlı olarak yolcu taşımacılığı yapan esnafın haklarının korunmasının amaçlandığı görülmektedir.
2918 sayılı Kanunun Ek 2. maddesinin üçüncü fıkrasının iptali istemiyle yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesinin 11.09.2014 tarih ve E:2014/52, K:2014/139 sayılı kararıyla, alınması gereken izin veya ruhsatı olmaksızın ticari amaçlı yolcu taşımacılığı yapılması ve sürücünün araç sahibi olmaması hâlinde tescil plakası sahiplerine sadece ruhsat sahibi olmaları nedeniyle yaptırım uygulanmasının cezaların şahsiliği ilkesine aykırılık oluşturduğu, Anayasa ve ceza hukukunun temel kuralları uyarınca, kişilere ceza verilebilmesi için aranan koşullardan birinin hukuka aykırı eylemin kanunda belirtilmiş olması, diğerinin ise bu eylemin o kişi tarafından gerçekleştirilmiş olduğunun kanıtlanmasını gerektirdiği, itiraz konusu kuralda araç sahiplerinin hangi eylemlerinin suç sayıldığı için başkasının eyleminden sorumlu tutulduğu açık bir şekilde gösterilmediği gibi araç sahibi olma ile suç arasındaki illiyet bağının da ne suretle oluştuğunun belirtilmediği, kuralın bu yönleriyle açık ve belirgin olmadığı gerekçesiyle 2918 sayılı Kanunun yukarıda bahsi geçen Ek 2/3. maddesinin ilk cümlesinde yer alan “araç sahibine” bölümü iptal edilmiş, Ek 2/3. maddesinin son cümlesinde yer alan “aracın her defasında 60 gün süreyle trafikten men edileceği” kısmının ise “araç sahibi” yönünden iptal edilmesine karar verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; olay günü yapılan denetimde davacıya ait araç ile izinsiz yolcu taşımacılığı yapıldığının araçta bulunan yolcunun imzalı beyanı ile tespit edildiği, tutanağın araç sürücüsü tarafından imzalanmadığı, söz konusu tespite dayanılarak dava konusu işlemlerin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Organ veya temsilcinin davranışından dolayı sorumluluk başlıklı” 8. maddesinin 1. fıkrasında; organ veya temsilcilik görevi yapan ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen kişinin bu görevi kapsamında işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı tüzel kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, 2. fıkrasında; temsilci sıfatıyla hareket eden kişinin bu sıfatla bağlantılı olarak işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı temsil edilen gerçek kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, gerçek kişiye ait bir işte çalışan kişinin bu faaliyeti çerçevesinde işlemiş bulunduğu kabahatten dolayı, iş sahibi kişi hakkında da idarî yaptırım uygulanabileceği, 3. fıkrasında; Kanunun, organ veya temsilcide ya da temsil edilen kişide özel nitelikler aradığı hallerde de yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanacağı, 4. fıkrasında; birinci ve ikinci fıkra hükümlerinin, organ veya temsilcilik ya da hizmet ilişkisinin dayanağını oluşturan işlemin hukuken geçerli olmaması halinde de uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Her ne kadar Anayasa Mahkemesi tarafından 2918 sayılı Kanunun Ek-2/3. maddesinin uygulanması araç sahibi yönünde iptal edilmiş ise de, kararda cezaların şahsiliği ilkesinden yola çıkılmış ve aracın izinsiz yolcu taşımacılığında kullanılması hususunda “bilgi sahibi” olmayan araç sahibinin korunması amaçlanmıştır.
Anayasa Mahkemesinin iptal kararının ardından, anılan madde kapsamında yapılan taşımacılıkta araç sahibine verilen para cezası ve aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlemin araç sahibi yönünden uygulanmasında 2918 sayılı Kanunun Ek-2/3. maddesi yasal dayanak olarak gösterilemeyecek ise de, “sahip olduğu aracın izinsiz yolcu taşımacılığında kullanılması hususunda bilgi sahibi olan” araç sahibi ile ilgili olarak; 5326 sayılı Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasında yer alan temsil ilişkisinin sonucu olarak temsil edilene de yaptırım uygulanabileceğinin, 4. fıkrasında ise temsil ilişkisinin hukuken geçerli olmamasının dahi bu yaptırımın uygulanmasına engel olmayacağının düzenlenmesi karşısında, bilgisi olduğunun dosya kapsamından anlaşılması halinde araç sahibine 5326 sayılı Kanun gereğince yaptırım uygulanmasının mümkün olduğu sonucuna varılmaktadır.
Somut olayda; davacının kendi adına kayıtlı olan aracın, eşi olan araç sürücüsü tarafından ticari amaçlı taşımacılıkta kullanıldığının bilinmemesinin, hayatın olağan akışına aykırı olduğu, kaldı ki dava dilekçesinde, bu hususta bir iddiada da bulunmadığı anlaşılmakta olup, aracın trafikten men edilmesine ilişkin işlemde sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmadığından, temyize konu kararın bozulması gerektiği görüşüyle, karara katılmıyoruz.