Danıştay Kararı 15. Daire 2015/9735 E. 2016/1868 K. 18.03.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/9735 E.  ,  2016/1868 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ON BEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/9735
Karar No : 2016/1868

Davacı :
Davalı :
Vekili :
Davanın Özeti: Dava; Karayolları Trafik Yönetmeliğinin, 01/05/2010 günlü, 27568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değişik 36. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
Savunmanın Özeti : Uygulamadan kaynaklı sorunları gidermek, insan, zaman ve maddi kayıpları önlemek amacıyla düzenlenen dava konusu Yönetmeliğin hukuka uygun olduğundan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi
Düşüncesi : 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 4. fıkrasında, “Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50 nci madde hükümleri kıyasen uygulanır.” hükmü yer almış, aynı Kanunun 50. maddesinin 5. fıkrasında ise “Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulması zorunludur.” hükmüne yer verilmiş olup, anılan maddelerde, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmadığından, İdari Dava Daireleri Kurulunun bozma kararına uyularak kararın verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesi yolunda karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Dava; Karayolları Trafik Yönetmeliğinin, 01/05/2010 günlü, 27568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değişik 36. maddesinin iptali istemiyle ‘na karşı açılmıştır.
Danıştay Sekizinci Dairesi’nce 28.12.2011 tarihli E:2010/5461, K:2011/7096 sayılı karar ile dava konusu Yönetmelik hükmünün değişiklikten önce ve dayanağı olan Yasa hükmünün ilk halinden bu yana, araçların satış ve devir işlemlerinin noterlerce yapılacağı düzenlemesi zaten mevcut iken dava konusu Yönetmelik değişikliği ile esasen noterlere verilmiş olan araç satış ve devir işlemlerinden kaynaklı sorumluluklarına dair esaslar getirilmekte olup, bu haliyle davacı açısından yeni bir hukuki durum yaratmadığından yasal dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilirken; 1136 sayılı Avukatlık Yasası ve 659 sayılı KHK’nin ilgili hükümleri birlikte değerlendiğinde, idarelerin hukuk birimi amirleri ve hukuk müşavirlerinin idarelerini vekil sıfatıyla temsil edebilmeleri için öncelikle avukatlık mesleğine kabul edilip ruhsatnamelerini almış olmaları ve 659 sayıkı KHK’nin 6. maddesi uyarınca da bu nitelikleri taşıyanların listelerinin idarelerce bildirilmiş olması gerekmekte iken, davalı idarece böyle bir liste gönderilmediğinden davalı idare temsilcisine vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmiştir.
Anılan kararın, davacı tarafından temyiz edilmeyip davalı idare tarafından ise avukatlık ücreti yönünden temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 03.12.2014 gün ve E:2012/1633, K:2014/4652 sayılı kararıyla; 02/11/2011 günlü, 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6 ve 14. maddeleri uyarınca, hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri veya avukatlar tarafından takip edilip idareler lehine sonuçlanan davalarda, ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi zorunlu olup, “ilgili mevzuat” ifadesinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin anlaşılması gerektiğinin de açık olduğu; bu itibarla, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden sonra verilen kararlarda, dava 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden önce açılmış olsa dahi, yukarıda belirtilen esaslara göre vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği; olayda da, 02/11/2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı KHK, temyize konu Daire kararının verildiği 28.12.2011 tarihinde yürürlükte olduğundan ve davalı ‘nın davasını hukuk müşaviri ile takip ettiği, hukuk müşaviri tarafından da süresinde savunma verilerek hukuki yardımda bulunulduğu görüldüğünden, ret ile sonuçlanan davada, idare lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle; davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile anılan karar avukatlık ücreti yönünden BOZULMUŞtur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında; Danıştay dava daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde; İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesinin 4. fıkrasında da; idare mahkemelerinin bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebileceği öngörülürken, aynı maddede, Danıştay dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması halinde ısrar olanağı tanınmamıştır.
02/11/2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 6. maddesinin 2. fıkrasında; idareleri adli ve idari yargıda vekil sıfatıyla doğrudan temsil yetkisinin; hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri, muhakemat müdürleri ve avukata ait olduğu kurala bağlanmıştır.
659 sayılı KHK ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre özel bir düzenleme getirilerek, 5018 sayılı Kanun’a ekli 1 ve 2 sayılı cetvellerde belirtilen genel ve özel bütçe kapsamındaki idarelerin avukatları dışında hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri ve muhakemat müdürlerince takip ve temsil edilen davalarda, anılan idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin yasal yolu açılmıştır. Ancak, 659 sayılı KHK’de sözü edilen kişiler nedeniyle idareler lehine vekalet ücretine hükmedilebilmesi; takip ve temsilin vekil sıfatıyla yapılması şartına bağlanmıştır.
659 sayılı KHK’nin 18. maddesinin 2. fıkrası ile yürürlükten kaldırılan ve 02/11/2011 tarihinden önce idarelerin, davayı takip ve temsil edebilmesinin dayanağını oluşturan 4353 sayılı Kanun’un 22. maddesinde avukat dışındaki kişilere vekil sıfatıyla davayı takip ve temsil yetkisi verilmemiş olup, bu yetki 02/11/2011 tarihinde idarelere tanınmıştır.
Bu itibarla; savunmanın verildiği tarihte vekil sıfatı taşımadığı açık olan hukuk müşaviri tarafından 02/11/2011 tarihinden önce verilen savunma nedeniyle davalı idare lehine vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğinden, Daire kararının belirtilen kısım yönünden onanması gerektiği DÜŞÜNÜLMEKLE birlikte; 2577 sayılı Yasanın yukarıda yer verilen hükümleri uyarınca İdari Dava Daireleri Kararına Daire uymak durumundadır.
Açıklanan nedenlerle, Daire kararının bozulan kısmı için İdari Dava Daireleri Kurulu’nun kararına uygun karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, İdari Dava Daireleri Kurulunun 03.12.2014 tarih ve E:2012/1633, K:2014/4652 sayılı vekalet ücreti yönünden verilen bozma kararı üzerine gereği görüşüldü:
Dava; Karayolları Trafik Yönetmeliğinin, 01/05/2010 günlü, 27568 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Trafik Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değişik 36. maddesinin iptali istemiyle ‘na karşı açılmıştır.
Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 28.12.2011 tarih ve E:2010/5461, K:2011/7096 sayılı kararıyla; davanın reddine ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmiştir.
Danıştay Sekizinci Dairesi’nin belirtilen kararının vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden davalı idarece temyiz edilmesi üzerine, İdari Dava Daireleri Kurulunun 03.12.2014 tarih ve E:2012/1633, K:2014/4652 sayılı kararıyla; “Kamu idarelerinin hukuk hizmetleri bugüne kadar 08/01/1943 tarihli ve 4353 sayılı Maliye Vekaleti Baş Hukuk Müşavirliğinin ve Muhakemat Umum Müdürlüğünün Vazifelerine ve Devlet Davalarının Takibi ve Usullerine ve Merkez ve Vilayetler Kadrolarında Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanun ile 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname ve idarelerin teşkilat kanunlarında yer alan hükümler çerçevesinde yürütülmekte iken, bu konu, 659 sayılı Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri ve Özel Bütçeli İdarelerde Hukuk Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile yeniden düzenlenmiştir.
02/11/2011 günlü, 28103 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 18. maddesinin (2). fıkrası ile 4353 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış, diğer mevzuatta 4353 sayılı Kanun’a yapılan atıfların 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye yapılmış sayılacağı belirtilmiş, 17. maddesi ile de 178 sayılı KHK’nın 9. maddesi, 659 sayılı KHK ile uyumlu olacak şekilde değiştirilmiştir.

659 sayılı KHK’da idareleri idari yargı mercilerinde temsil etme yetkisi, hukuk birimi amirlerine, muhakemat müdürlerine, hukuk müşavirlerine ve avukatlara tanınmış bulunmaktadır.
Uyuşmazlık, hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri veya hukuk müşavirleri tarafından takip edilen davaların idare lehine sonuçlanması durumunda vekalet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceğinden doğmuştur. Avukat marifetiyle takip edilen idari davalarda avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinde ise tartışma bulunmamaktadır.
659 sayılı KHK’nın Genel Gerekçesinde; bu KHK ile, idarelerin, avukatlık hizmeti temininde çok alternatifli bir yönteme kavuşturulduğu, bu kapsamda; genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin tamamına kendi dava ve icra işlerini, kendi bünyelerinde istihdam edecekleri hukuk müşavirleri ve avukatları aracılığıyla takip etme imkanı getirildiği belirtilmiştir. 6.maddenin gerekçesinde; uygulamada idareleri vekil sıfatıyla sadece avukatlar temsil edebilirken, usul mevzuatındaki değişiklikler ve işleyişin kolaylaştırılarak hukuk birimlerindeki çalışanlardan azami ölçüde istifade edebilmesini teminen hukuk müşavirlerinin de avukatlık stajı yapmış olup olmadığına bakılmaksızın idareleri tahkim mercilerinde, mahkemelerde ve icra mercilerinde vekil sıfatıyla temsil edebilmesine imkan sağlandığı belirtilmiş, 14. maddenin gerekçesinde de; bu madde ile, idarelerin taraf olduğu her türlü dava ve icra takibi sonrasında takibin idare lehine sonuçlanması halinde vekalet ücretine hükmedilmesinin öngörüldüğü, böylece bu konuda davalarını avukatla takip etmeyen idareler aleyhine oluşan aleyhe ve tarafların eşitliğine uygun düşmeyen durumun ortadan kaldırıldığı, ayrıca, tahsil edilen vekalet ücretlerinin dağıtımına dair usulün de yeniden düzenlenerek netleştirildiği açıklanmıştır.
KHK’nın belirtilen maddeleri, genel gerekçesi ve madde gerekçeleri birlikte değerlendirildiğinde; avukat olmasalar dahi hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri ve hukuk müşavirleri tarafından takip edilip idareler lehine sonuçlanan davalarda, ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Ayrıca ‘ilgili mevzuat’ ifadesinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin anlaşılması gerektiği de açıktır.
Öte yandan, 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden sonra verilen kararlarda, dava 659 sayılı KHK’nın yürürlüğünden önce açılmış olsa dahi, yukarıda belirtilen esaslara göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, 02/11/2011 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 659 sayılı KHK, temyize konu Daire kararının verildiği 28/12/2011 tarihinde yürürlükte olduğundan ve davalı idare ‘nın davasını hukuk müşaviri ile takip ettiği ve dosya kapsamından hukuk müşaviri tarafından hukuki yardımda bulunulduğu görüldüğünden, retle sonuçlanan davada, idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” gerekçesiyle anılan kararın vekalet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmiştir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 38. maddesinde, idari dava daireleri tarafından ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca temyizen inceleneceği belirtilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay Dava Daireleri kararlarına karşı Danıştay’da temyiz yoluna başvurulabileceği, 49. maddesinin 4. fıkrasında, Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı, aynı Kanunun 50. maddesinin 5. fıkrasında ise Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu düzenleme altına alınmış olup, anılan maddelerde, Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulmasının zorunlu olduğu belirtilerek, Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nca temyizen bozulması halinde Danıştay Dava Dairelerine ısrar olanağı tanınmamıştır.
Bu itibarla, dava reddedildiğinden davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmekte olup, uyuşmazlığın esasına ilişkin kısmının temyiz edilmeksizin kesinleştiği, anılan kararın sadece vekalet ücretine hükmedilmemesi yönünden bozulması nedeniyle vekalet ücretinin ilk kararın verildiği 28.12.2011 tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle 2577 sayılı Kanun’un 50. maddesi uyarınca bozma kararına uyularak, ilk kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen …TL avukatlık ücreti ile ….TL temyiz posta giderinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta giderinin istemi halinde davacıya verilmesine 18/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.