Danıştay Kararı 15. Daire 2015/9403 E. 2016/2472 K. 11.04.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/9403 E.  ,  2016/2472 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/9403
Karar No : 2016/2472

Temyiz Edenler 1- (Davalı) :
Vekili :
2- (Davacılar) :
İstemin Özeti : Davacılar yakını … ‘un ölümü olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, davacılar yakınının ölüm olayında idarenin ağır hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak maddi tazminat isteminin kabulü, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda verilen kararın, temyiz edilmesi üzerine Danıştay Onbeşinci Dairesi’nin 04/06/2014 tarih ve E:2013/4368, K:2014/4723 sayılı kararı ile anılan kararın onanması, 2577 sayılı Kanun’un 6459 sayılı Kanun ile değişik 16. maddesi ile geçici 7. maddesine göre 06/05/2013 tarihinde kayda giren dilekçe ile artırılan maddi tazminat miktarı ile ilgili olarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine, … İdare Mahkemesi’nce; bilirkişi raporu uyarınca artırılan maddi tazminat isteminin kabulü ile anılan miktarın ıslah dilekçesinin verildiği 06/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesi yolunda verilen kararın, taraflarca aleyhlerine ilişkin hükümler yönünden hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davacılar tarafından mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davalı idareden, savunma alınmamıştır.
Düşüncesi : 06/05/2013 tarihli miktar artırım dilekçesiyle artırılan maddi tazminat miktarına işletilecek faizin başlangıç tarihinin, davacıların anılan dilekçedeki talebi doğrultusunda dava tarihi olması gerektiği, bu nedenle, temyiz istemine konu Mahkeme kararının miktar artırım dilekçesiyle artırılan maddi tazminat miktarına işletilecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, davalı idarenin yürütmenin durdurulması talebi görüşülmeden tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Kararın Bozulması” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasında; temyiz incelemesi sonucu Danıştayın; a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçelerindeki iddiaların incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; temyiz istemlerinin reddine,… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve … sayılı kararının ONANMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı Kanun’un 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/04/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :
Uyuşmazlık, davacıların miras bırakanlarının hatalı tıbbi müdahale nedeniyle 21/01/2000 tarihinde hayatını kaybettiği iddiasıyla, davalı İdareden maddi ve manevi tazminat talebinden doğmuştur.
Olay nedeniyle davacılar, kayda 25/04/2006 tarihinde giren dilekçeleriyle, toplam 70.000,00 TL maddi ve 140.000,00 TL manevi tazminat ödenmesi istemiyle davalı İdare’ye başvurmuşlardır.
İdarenin yanıt vermemesi üzerine davacılar, olay nedeniyle, fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 120.000,00 TL manevi, destekten yoksun kalma tazminatı olarak 40.000,00 TL maddi tazminatın, olay tarihinden itibaren faiziyle birlikte, davalı İdareden alınarak kendilerine ödenmesine karar verilmesi talebiyle mahkemeye başvurmuşlardır.
… İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:… sayılı kararı ile, taleple bağlı kalınarak maddi tazminat isteminin kabulü, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi yolunda karar verilmiştir. Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
2577 sayılı Kanunun 16. maddesinde yapılan değişiklik üzerine temyiz aşamasında davacılar tarafından sunulan 06/05/2013 tarihli dilekçeyle, Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor uyarınca maddi tazminat miktarı artırılmış, artırılan maddi tazminat miktarına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinde bulunulmuştur.
Dairemizin 04/06/2014 tarih ve E:2013/4368, K:2014/4723 sayılı kararı ile anılan kararın onanması, 2577 sayılı Kanunun 6459 sayılı Kanun ile değişik 16. maddesi ile geçici 7. maddesine göre 06/05/2013 tarihinde kayda giren dilekçe ile artırılan maddi tazminat miktarı ile ilgili olarak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine, Çorum İdare Mahkemesi’nce; bilirkişi raporu uyarınca artırılan maddi tazminat isteminin kabulü ile anılan miktarın ıslah dilekçesinin verildiği 06/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Daire kararının, davalı İdarenin temyiz isteminin reddi doğrultusundaki kısmına katılmakla birlikte, davacıların faizin başlangıç tarihi konusundaki temyiz isteminin reddi yönündeki çoğunluk kararına aşağıda belirtilen nedenlerle katılmıyoruz.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun’un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi eklenmiştir.
6459 sayılı Kanun’un 4. maddesinin (Tasarının 3. maddesi) gerekçesinde, “AİHM, devletin sorumluluğuna ilişkin tazminat davalarında, davacıların yargılamanın yavaş işlemesinden doğan zararlarını ortadan kaldıracak yeterli bir çözüm bulunmadığı yönünde ülkemiz aleyhinde ihlal kararları vermektedir. Düzenlemeyle, idarî yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edilmesi sebebiyle, nihai karar verilinceye kadar ıslah suretiyle talep edilen tazminat miktarını arttırma hakkı tanınmaktadır.” ifadesine yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikte 6100 sayılı Kanun’un ıslaha ilişkin hükümlerine atıf yapılmayarak süre ve diğer usul kuralları gözetilmeksizin denilmek suretiyle Yargıtay içtihatları ile şekillenen ıslaha ilişkin hükümlerden ayrı olarak, idari yargıda açılan tam yargı davalarında, dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının bir defaya mahsus artırılabileceği düzenlenmiştir.
Daha açık bir ifadeyle, davacıların miktar artırımına ilişkin dilekçede ileri sürdükleri istem, yeni bir dava niteliğinde olmayıp dava dilekçesindeki tazminat miktarının artırılmasıdır.
Dava dilekçesinde belirtilen miktarın artırılmasına hukuki olanak sağlayan adil yargılanma hakkı, sadece miktara ilişkin değil, artırılan miktara faiz yürütülmesini ve faizin başlangıç tarihini de kapsar. Bu aynı zamanda mülkiyet hakkını da ilgilendirmektedir.
Somut olayda, artırılan tazminat miktarına, miktar artırım dilekçesinde artırılan maddi tazminat miktarına dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi talebinde bulunulması nedeniyle, dava tarihi yerine tazminat miktarının artırılmasına ilişkin dilekçenin verildiği tarihin esas alınarak faize hükmedilmesi Anayasa ile koruma altına alınan mülkiyet hakkına aykırı olacaktır. Çünkü, davada haklı çıkılması durumunda, kişi lehine oluşan alacak hakkı, yani mülkiyet oluşturan bu hak, kişiye davalı idareye başvuru tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde geriye dönük olarak tanınmıştır.
Bu nedenlerle, idarenin hizmet kusuru olup olmadığı ve uğranılan zarar miktarı tam olarak bilinmeden açılıp, 2577 sayılı Kanunda yapılan değişiklik ile tazminat miktarı tam olarak bilindiğinde bir dilekçe ile dava dilekçesinde gösterilen miktarın artırılmasına olanak tanıyan kanuni düzenleme uyarınca, miktar artırımının ayrı bir dava olmaması nedeniyle, toplamda hükmedilecek tazminat miktarına uygulanacak faizin başlangıç tarihinin idareye başvuru tarihi olması gerekmektedir. Ancak davacılar tarafından, miktar artırım dilekçesinde, artırılan maddi tazminat miktarına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesi talebinde bulunulmuştur. Bu nedenle, somut uyuşmazlıkta, miktar artırım dilekçesiyle artırılan tazminat miktarına işletilecek faizin başlangıç tarihinin, dava tarihi olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Mahkeme kararının, miktar artırım dilekçesiyle artırılan tazminat miktarına işletilecek faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının bozulması gerektiği görüşüyle, çoğunluk kararına katılmıyoruz.