Danıştay Kararı 15. Daire 2015/9165 E. 2018/6102 K. 27.06.2018 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/9165 E.  ,  2018/6102 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/9165
Karar No : 2018/6102
Davacı : …
Vekili : …

Davalılar : 1- Başbakanlık
2- Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı
Vekili : …

Davanın Özeti : 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “A.2. Tanımlar” başlıklı maddesinin (f) fıkrasının (ii) ve (iii) bentlerinin, “A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddesinin (a) bendinin “Değer kaybının tespiti bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenir” cümlesinin, (b) bendinin “Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” cümlesinin, (c) bendinin birinci cümlesinde yer alan “bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır” ibaresinin, (ç) bendinde yer alan “bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır” ibaresinin, “A.6 Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinin; a, b, c, d, i, j, k, l, n ve o bentlerinin, “B.2 Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin; 2.1. fıkrasının “Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar” şeklindeki ikinci cümlesinin, 2.1. fıkrasının 2. bendinin birinci cümlesinde yer alan “veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkan yok ise” ibaresinin, 2.1. fıkrasının 2. bendinin ikinci cümlesinde yer alan “Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen” ibaresinin, yine 2.1. fıkrasının 2. bendinin 2. ve 3. cümlelerinde “veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal” ibarelerinin, 2.1. fıkrasının 3. bendinin tamamının, 2.2. fıkrasının ilk cümlesinde yer alan “bu madde uyarınca Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan,” ibaresinin ve “Bu durumda sigortacı, araç kaza tarihi itibariyle anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabilir. Sigortacı söz konusu bedel uygulaması hakkında hak sahibini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü içinde bilgilendirir. Sigortacı bu süre içinde anılan bildirimi yapmadığı takdirde bildirim konusu bedeli hak sahibine karşı ileri süremez.” şeklindeki 2., 3. ve 4. cümlelerinin, 2.3. fıkrasının tamamının, 2.4 fıkrasının “Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekaletnameyi vermek zorundadır” şeklindeki ikinci cümlesinin, “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinde yer alan “veya trafik kurallarının ihlali” ibaresinin,”EK:1: Değer Kaybı Hesaplaması” başlıklı, “EK:2 Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması” başlıklı ve “EK:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” başlıklı bölümlerinin iptali istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davalı Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı tarafından; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 93. maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatlarının Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilerek Resmî Gazetede yayımlanacağı düzenlemesine yer verildiği, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinde de sigorta sözleşmelerinin ana muhtevasının, müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenleneceği hükme bağlandığı, Kanunun verdiği yetki çerçevesinde düzenlenen dava konusu Tebliğ hükümlerinin hukuka uygun olduğu ileri sürülerek davanın reddinin gerekeceği savunulmuş olup, diğer davalı Başbakanlık tarafından savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının ikinci bendinin birinci cümlesindeki “veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkan yok ise” ibaresinin, 2.4 fıkrasının “Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekâletnameyi vermek zorundadır.” şeklindeki ikinci cümlesinin ve “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinde yer alan “veya trafik kurallarının ihlali” ibaresinin iptaline, dava konusu edilen diğer maddeleri yönünden ise davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : …
Düşüncesi : Dava; 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı ve Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na İlişkin Tebliğ’in; “A.2 Tanımlar” başlıklı maddesinde yer alan (f) fıkrasının (ii) ve (iii) bentlerinin, “A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddesinde yer alan; (a) fıkrasının “değer kaybının tespiti bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenir” cümlesinin, (b) fıkrasının “Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” cümlesinin, (c) fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır” ibaresinin, (ç) fıkrasında yer alan “bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır” ibaresinin, “A.6 Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinin; a, b, c, d, i, j, k, l, n ve o fıkralarının, “B.2 Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin; 2.1. fıkrasının “sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar” cümlesinin, 2.1. fıkrasının 2. bendinin ilk cümlesindeki “veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkan yok ise” ibaresinin, 2.1. fıkrasının 2. bendinin “Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen” ibaresinin, yine 2.1. fıkrasının 2. bendinin “veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal” ibaresinin, 2.1. fıkrasının 3. bendinin tamamının, 2.2. fıkrasının “bu madde uyarınca Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan,” ibaresinin, 2.2. fıkrasının “bu durumda sigortacı, araç kaza tarihi itibariyle anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabilir. Sigortacı söz konusu bedel uygulaması hakkında hak sahibini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü içinde bilgilendirir. Sigortacı bu süre içinde anılan bildirimi yapmadığı takdirde bildirim konusu bedeli hak sahibine karşı ileri süremez.” ibaresinin, 2.3. fıkrasının tamamının, 2.4. fıkrasının “Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekaletnameyi vermek zorundadır” şeklinde ikinci cümlesinin, “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin; (b) fıkrasının sonunda yer alan “veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,” ibaresinin, EK1: Değer Kaybı Hesaplaması başlıklı, EK:2 Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması başlıklı ve EK:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması başlıklı bölümlerin iptali istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 93. maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatlarının Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilerek Resmi Gazetede yayımlanacağı, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinde de sigorta sözleşmelerinin ana muhtevasının, müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun konuyla ilgili diğer düzenlemeleri ise aşağıda yer aldığı gibidir.
“İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” başlıklı 85. madde; ” Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
“İşletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğun azaltılması” başlıklı 86. madde; “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.”
“Maddi ve manevi tazminat” başlıklı 90. madde; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
“Mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu” başlıklı 91. madde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”
“Zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar” başlıklı 92. madde; “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.”
“Motorlu araç römorkları” başlıklı 102. madde; “Bir römorkun veya yarı römorkun veya çekilen bir aracın sebep olduğu zarardan dolayı, çekicinin işleteni, motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur. Çekilen araçla ilgili olarak sorumluluk genel hükümlere tabidir. Çekicinin sorumluluk sigortası, çekiciyi işletenin, römorkun sebep olduğu zarardan dolayı sorumluluğunu da kapsar. İnsan taşımada kullanılan römorklar, römork için ek bir sorumluluk sigortası yaptırılarak tüm katarın en az zorunlu mali sorumluluk sigortası tutarlarının kapsamına girmesi sağlanmadıkça, trafiğe çıkarılamaz.”
“Motorsuz taşıtlar ve motorlu bisiklet” başlıklı 103. madde; “Motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğu genel hükümlere tabidir.”
“Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar” başlıklı 104. madde; “Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım – satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı; işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir.
Yukarıda yazılı teşebbüs sahipleri kendilerine bırakılan motorlu araçların tümünü kapsamak üzere esasları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilecek bir zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaya ve denetimlerde bu sigortanın yapıldığını belgelemeye mecburdurlar.
İşletenin sorumluluk sigortasına ilişkin hükümler, burada da uygulanır.
Motorlu araçları mesleki veya ticari amaçlar için elinde bulunduran teşebbüs sahipleri bu araçların yönetmelikte gösterilecek biçimde bir defterini tutmakla yükümlüdürler.
Bu madde hükümlerine uymayan teşebbüs sahipleri, 108 000 000 lira hafif para cezası ile cezalandırılırlar.
İkinci fıkrada sözü edilen sigortayı yaptırmayan teşebbüs sahiplerinin bu işyerleri, mahallin en büyük mülki amirince 15 güne kadar faaliyetten men edilir.”
“Çalınan veya gasbedilen araçlarda sorumluluk” başlıklı 107. madde; “Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.
Aracın çalındığını veya gasbedildiğini bilerek binen yolculara karşı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.”
“Sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlıklı 111. maddede ise; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.”
26.04.2016 tarih ve 29695 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Kanun’un 90. maddesi, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş, 92. maddesindeki zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlara,
“g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
i) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklinde fıkraları eklenmiş, aynı Kanun’un 99. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan “kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu” ibaresi “zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri” şeklinde değiştirilmiştir.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının ”B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. fıkrasının 2. bendinin ilk cümlesindeki “veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkan yok ise” ibaresi yönünden;
Dava konusu Tebliğin “A.2. Tanımlar” başlıklı maddesinde ‘eşdeğer (muadil) parça’; “Bir motorlu aracın montajında kullanılan esas-orijinal parçaların değiştirilmesi amacıyla üretilen, ilgili mevzuat (yönetmelik, standard, teknik düzenleme) çerçevesinde belirlenen deney, muayene metotlarına göre orijinal parçayla (kütle, boyut, malzeme ve işlevsellik vb.) kıyaslanarak tespit
edilen kriterlere uygunluğunun, Hazine Müsteşarlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yetkili kuruluşlarca düzenlenecek belgeler yoluyla belgelendirilmesi gereken parçaları, (Bu kapsamda bir belgenin varlığı durumunda, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar eşdeğer kalitede olduğu varsayılır.)”, ‘orijinal parça’ ise; “Bir motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olan ve söz konusu motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçaların veya yedek parçaların üretiminde sağlayıcı tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretilmiş yedek parçaları, ii) Aracın orijinal parçaları ile aynı üretim bandında üretilen yedek parçaları, (Bu parçaların, söz konusu aracın montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olduğunun ve araç üreticisi tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretildiğinin Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde belgelendirilmesi halinde, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar orijinal yedek parça olduğu varsayılır.) iii) İlgili mevzuat çerçevesinde ömrünü tamamlamış araçlardan veya Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek esaslara göre hasarlı araçlardan çıkarılan kodlandırılmış, hasarsız, araç güvenliği ve çevre standartlarını karşılayan eşdeğer niteliğinde olmayan parçaları ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. bendinin 2. paragrafının 1. cümlesinde; “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Sigortalı aracın zarar verdiği araçta, hasarlı parçanın tamir edilmesi mümkün değil ise, hasarlı parça orjinal ise; öncelikle orjinal parçayla değişimi, hasar gören araç sahibinin onayı bulunması veya orjinal parçayla değişiminin mümkün olmaması halinde eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimi hakkaniyet gereği olup, değişim önceliğini eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçaya veren düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Aksi halde, hasar gören aracın model yılından itibaren 3 yıl geçmiş olsa da, herhangi bir nedenle hasar tarihinden önce orjinali ile değiştirilmiş olan parçanın, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçayla değiştirilmesi sonucunu doğuracaktır.
Dava Konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının”B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinde yer alan “veya trafik kurallarının ihlali” ibaresi yönünden;
Tebliğin “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,……” düzenlemesine yer verilmiştir.
Sigortalıya rücu nedenlerini düzenleyen maddenin (a) bendinde sorumluluk için “kasıt veya ağır kusurun bulunması” şart koşulmuş iken (b) bendinde bu ayrımın yapılmadığı görülmektedir. “Trafik kurallarının ihlali” kasıt veya ağır kusur ile gerçekleşebileceği gibi, hafif kusur, kusursuz olma ve hatta meşru müdafaa halinde dahi gerçekleşebilecektir.
Önceki tebliğlerde ve kanunda yer almayan dava konusu edilen ibare nedeniyle 3. kişinin zararlarını güvence altına almak için prim ödeyen sigortalının bir de trafik kuralının ihlalinden kaynaklı zararları ödemek zorunda kalacağı, her trafik ihlalinde sigortalının kusurlu olamayacağı ve dolayısıyla kendisine sigortacı tarafından rücu edilemeyeceği açıktır.
Bu durumda; “veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise” ibaresinde ihlalin herhangi bir manevi unsuruna (kast, kusur, kusursuzluk) yer verilmemesi nedeniyle hukuka uyarlık görülmemiştir.
Kaldı ki; 02.02.2016 tarihli ve 29612 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan değişiklikle dava konusu ibarenin “veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmiş ise” şeklinde değiştirilmiştir.
Öte yandan, 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı ve Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in dava konusu diğer düzenlemelerinde üst normlara ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı ve Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na İlişkin Tebliğ’in ”B.2.Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. fıkrasının 2. bendinin ilk cümlesindeki “veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkan yok ise” ibaresi ile “B.4.Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinde yer alan “veya trafik kurallarının ihlali” ibaresinin iptali, anılan Tebliğ’in dava konusu diğer kısımları yönünden ise davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “A.2. Tanımlar” başlıklı maddesinin (f) fıkrasının (ii) ve (iii) bentlerinin, “A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddesinin (a) bendinin “Değer kaybının tespiti bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenir” cümlesinin, (b) bendinin “Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” cümlesinin, (c) bendinin birinci cümlesinde yer alan “bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır” ibaresinin, (ç) bendinde yer alan “bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır” ibaresinin, “A.6 Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinin; a, b, c, d, i, j, k, l, n ve o bentlerinin, “B.2 Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin; 2.1. fıkrasının “Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar” şeklindeki ikinci cümlesinin, 2.1. fıkrasının 2. bendinin birinci cümlesinde yer alan “veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkan yok ise” ibaresinin, 2.1. fıkrasının 2. bendinin ikinci cümlesinde yer alan “Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen” ibaresinin, yine 2.1. fıkrasının 2. bendinin 2. ve 3. cümlelerinde “veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal” ibarelerinin, 2.1. fıkrasının 3. bendinin tamamının, 2.2. fıkrasının ilk cümlesinde yer alan “bu madde uyarınca Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan,” ibaresinin ve “Bu durumda sigortacı, araç kaza tarihi itibariyle anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabilir. Sigortacı söz konusu bedel uygulaması hakkında hak sahibini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü içinde bilgilendirir. Sigortacı bu süre içinde anılan bildirimi yapmadığı takdirde bildirim konusu bedeli hak sahibine karşı ileri süremez.” şeklindeki 2., 3. ve 4. cümlelerinin, 2.3. fıkrasının tamamının, 2.4 fıkrasının “Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekaletnameyi vermek zorundadır” şeklindeki ikinci cümlesinin, “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinde yer alan “veya trafik kurallarının ihlali” ibaresinin,”EK:1: Değer Kaybı Hesaplaması” başlıklı, “EK:2 Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması” başlıklı ve “EK:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” başlıklı bölümlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 93. maddesinde, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları, teminat tutarları ile tarife ve talimatlarının Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilerek Resmi Gazetede yayımlanacağı düzenlemesine yer verilmiş, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 11. maddesinde de sigorta sözleşmelerinin ana muhtevasının, müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun konuyla ilgili düzenlemeleri aşağıda yer aldığı gibidir.
“İşleten ve araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin hukuki sorumluluğu” başlıklı 85. madde; ” Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”
“İşletenin veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, sorumluluktan kurtulması veya sorumluluğun azaltılması” başlıklı 86. madde; “İşleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir.”
“Maddi ve manevi tazminat” başlıklı 90. madde; “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularında Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.”
“Mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu” başlıklı 91. madde; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”
“Zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlar” başlıklı 92. madde; “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar.
a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,
b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,
c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,
d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,
e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,
f) Manevi tazminata ilişkin talepler.”
“Motorlu araç römorkları” başlıklı 102. madde; ” Bir römorkun veya yarı römorkun veya çekilen bir aracın sebep olduğu zarardan dolayı, çekicinin işleteni, motorlu aracı işletenin sorumluluğuna ilişkin hükümlere göre sorumlu tutulur. Çekilen araçla ilgili olarak sorumluluk genel hükümlere tabidir. Çekicinin sorumluluk sigortası, çekiciyi işletenin, römorkun sebep olduğu zarardan dolayı sorumluluğunu da kapsar. İnsan taşımada kullanılan römorklar, römork için ek bir sorumluluk sigortası yaptırılarak tüm katarın en az zorunlu mali sorumluluk sigortası tutarlarının kapsamına girmesi sağlanmadıkça, trafiğe çıkarılamaz.”
“Motorsuz taşıtlar ve motorlu bisiklet” başlıklı 103. madde; “Motorsuz taşıtlar ile motorlu bisiklet sürücülerinin hukuki sorumluluğu genel hükümlere tabidir.”
“Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunanlar” başlıklı 104. madde; ” Motorlu araçlarla ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslerin sahibi, gözetim, onarım, bakım, alım – satım, araçta değişiklik yapılması amacı ile veya benzeri bir amaçla kendisine bırakılan bir motorlu aracın sebep olduğu zararlardan dolayı; işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın işleteni ve araç için zorunlu mali sorumluluk sigortası yapan sigortacısı bu zararlardan sorumlu değildir.
Yukarıda yazılı teşebbüs sahipleri kendilerine bırakılan motorlu araçların tümünü kapsamak üzere esasları Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlıkça tespit edilecek bir zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırmaya ve denetimlerde bu sigortanın yapıldığını belgelemeye mecburdurlar.
İşletenin sorumluluk sigortasına ilişkin hükümler, burada da uygulanır.
Motorlu araçları mesleki veya ticari amaçlar için elinde bulunduran teşebbüs sahipleri bu araçların yönetmelikte gösterilecek biçimde bir defterini tutmakla yükümlüdürler.
Bu madde hükümlerine uymayan teşebbüs sahipleri, 108 000 000 lira hafif para cezası ile cezalandırılırlar.
İkinci fıkrada sözü edilen sigortayı yaptırmayan teşebbüs sahiplerinin bu işyerleri, mahallin en büyük mülki amirince 15 güne kadar faaliyetten men edilir.”
“Çalınan veya gasbedilen araçlarda sorumluluk” başlıklı 107. madde; “Bir motorlu aracı çalan veya gasbeden kimse işleten gibi sorumlu tutulur. Aracın çalınmış veya gasbedilmiş olduğunu bilen veya gereken özen gösterildiği takdirde öğrenebilecek durumda olan aracın sürücüsü de onunla birlikte müteselsilen sorumludur. İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerden birinin, aracın çalınmasında veya gasbedilmesinde kusurlu olmadığını ispat ederse, sorumlu tutulamaz. İşleten, sorumlu olduğu durumlarda diğer sorumlulara rücu edebilir.
Aracın çalındığını veya gasbedildiğini bilerek binen yolculara karşı sorumluluk, genel hükümlere tabidir.”
“Sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlıklı 111. maddede ise; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir. Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.”
26.04.2016 tarih ve 29695 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Kanun’un 90. maddesi, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde değiştirilmiş, 92. maddesindeki zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kalan hususlara,
“g) Hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri,
h) İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri,
i) Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklinde fıkraları eklenmiş, aynı Kanun’un 99. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu” ibaresi “zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri” şeklinde değiştirilmiştir.
Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair 4477 sayılı Kanunla taraf olduğumuz, Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin 1. maddesinde;
”1. Âkit Tarafların her biri, işbu sözleşmenin kendisi bakımından yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç altı ay içinde, kendi toprakları üzerinde herhangi bir motorlu taşıtın zarar verdiği kimselerin haklarının, işbu sözleşmenin ek hükümlerine (Ek:1) uygun zorunlu bir sigorta sisteminin kurulması yoluyla teminat altına alınmasını taahhüt eder.
2. Bununla birlikte, her Âkit Taraf, zarar gören kişiler lehine teminatı artırıcı hükümler kabuletme hakkını saklı tutar.” düzenlemesine;
2. maddesinde ise,
1. Kendisi tarafından tehlikesiz sayılan bazı motorlu taşıtları zorunlu sigortadan muaf tutma;
2. Millî veya yabancı kamu mercilerine veya hükümetlerarası kuruluşlara ait motorlu taşıtları zorunlu sigortadan muaf tutma;
3. Sigortanın yapılabileceği asgarî tutarı belirleme;
hakkını saklı tutar.
Bu son halde, ek hükümlerin uygulanması bu suretle belirlenmiş tutarlarla kısıtlanabilecektir. ” hükmüne yer verilmiştir.
Yine sözleşmenin 5. maddesinde; ”Bir motorlu taşıtın neden olduğu zararın tazmini zorunlu trafik sigortasıyla birlikte sosyal güvenlik mevzuatını da ilgilendiriyor ise, zarar gören kişinin hakları ve bu iki sisteme ilişkin düzenlemeler yerel yasalar çerçevesinde kararlaştırılacaktır.”
6. maddesinde; ”1. Her Âkit Taraf yerel yasaları, ek hükümlerin dördüncü maddesinin ikinci paragrafında belirtilen normal sigortanın dışında tutma olanağını tanıyorsa, kendi topraklarında hız, mukavemet veya maharet yarış veya yarışmaları düzenlenmesini idarî izne tabi tutmayı taahhüt eder. Bu izin ancak, ek hükümlerle uyumlu özel bir sigortanın, yarışma düzenleyen kişi ve kuruluşların bu hükümlerin üçüncü maddesinde belirtilen malî sorumluluklarını teminat altına alması halinde geçerlidir.
2. Bununla birlikte, geçen paragrafta belirtilen yarış veya yarışmalara katılan araçlarda bulunanların zararlarının tazmini bu sigortanın dışında tutulabilir.”
9. maddesinde ise; ”1. Her Âkit Taraf, sigorta zorunluluğuna uyulmadığı veya sorumlunun saptanamadığı veya ek hükümlerin üçüncü maddesinin birinci paragrafının ilk cümlesinde öngörülen muafiyet hallerinde meydana gelen zararla ilgili malî sorumluluk nedeniyle zarar gören kişilere tazminat verilebilmesi için bir garanti fonu kurmayı veya eşdeğerde düzenlemeler yapmayı taahhüt eder. Tazminat hakkının tanınma şartlarını ve kapsamını ilgili Âkit Taraf tayin eder.
2. Her Âkit Tarafın yurttaşları, bir önceki paragrafta öngörülmüş hakkı bir başka Âkit ülkede o devletin yurttaşları ile aynı ölçüde ileri sürme hakkına sahip olacaklardır. ”
Sözleşmenin 10. maddesinde; ”1. Âkit Taraflar, yerel yasalarında, motorlu taşıtın sigorta ettirilmesinden kimlerin sorumlu olduğunu tespit etmeyi ve bu konuda tüm uygun önlemleri almayı taahhüt ederler. Âkit Taraflar, gerektiğinde ve ek hükümlerden doğan vecibelere uyulmasını sağlamak amacıyla bu önlemleri cezai ve idari yaptırımlara bağlayabilirler.
2. Âkit Taraflar, ek hükümlerin uygulanmasını sağlamak amacıyla, sigortacılara ve gerektiğinde Garanti Fonu ve Büroya ilişkin onaylama, onayın son bulması veya geri alınması hususları ile bu kuruluşların denetimi konusunda yerel mevzuatlarında gerekli hükümlere yer vermeyi taahhüt ederler.”
hükümleri yer almaktadır.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “A.2. Tanımlar” başlıklı maddesinin (f) fıkrasının (ii) ve (iii) bentleri yönünden;
5864 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 27.012017 tarih ve 29961 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 6770 sayılı Kanunun 32. maddesiyle değişik 11. maddesinin 6. fıkrasında; “Hasarın giderilmesine ve tazminatın ödenmesine yönelik olarak ilgili mevzuat çerçevesinde orijinale eşdeğerliği belgelendirilmiş parçaların kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar ilgili sigorta genel şartlarında belirlenir” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu Tebliğin “A.2. Tanımlar” başlıklı maddesinin (e) bendinde “eşdeğer (muadil) parça”; “Bir motorlu aracın montajında kullanılan esas-orijinal parçaların değiştirilmesi amacıyla üretilen, ilgili mevzuat (yönetmelik, standard, teknik düzenleme) çerçevesinde belirlenen deney, muayene metotlarına göre orijinal parçayla (kütle, boyut, malzeme ve işlevsellik vb.) kıyaslanarak tespit edilen kriterlere uygunluğunun, Hazine Müsteşarlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yetkili kuruluşlarca düzenlenecek belgeler yoluyla belgelendirilmesi gereken parçaları, (Bu kapsamda bir belgenin varlığı durumunda, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar eşdeğer kalitede olduğu varsayılır.)”, (f) bendinde “orijinal parça”; “Bir motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olan ve söz konusu motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçaların veya yedek parçaların üretiminde sağlayıcı tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretilmiş yedek parçaları, ii) Aracın orijinal parçaları ile aynı üretim bandında üretilen yedek parçaları, (Bu parçaların, söz konusu aracın montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olduğunun ve araç üreticisi tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretildiğinin Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde belgelendirilmesi halinde, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar orijinal yedek parça olduğu varsayılır.) iii) İlgili mevzuat çerçevesinde ömrünü tamamlamış araçlardan veya Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek esaslara göre hasarlı araçlardan çıkarılan kodlandırılmış, hasarsız, araç güvenliği ve çevre standartlarını karşılayan eşdeğer niteliğinde olmayan parçaları ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
Dava konusu Tebliğin orijinal parça tanımının (ii) ve (iii) bentlerinde yer alan düzenlemelerin, Kanunun verdiği yetkiye uygun olarak düzenlendiği, üst normlara ve hukuka aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının birinci bendinin “Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra baslar.” şeklindeki ikinci cümlesi yönünden;

Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının ilk paragrafında; “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şart ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra baslar. Sigortacı hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesinde; sigortacıların, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorunda oldukları düzenlenmiş olup; maddede belirtildiği üzere sigortacının hak sahibine ödeme yapması gereken sekiz iş günlük sürenin başlaması, genel şart ekinde yer alan gerekli belgelerin sigortacıya iletilmiş olması ön koşuluna bağlanmıştır.
Bu halde eksik, yanlış belge ile başvuru yapılması veya ödeme yapılabilmesi için genel şart ekinde yer alan başka bir belgeye ihtiyaç duyulması halinde sekiz iş günlük sürenin bu belgelerin tamamlanmasından sonra başlayacağına ilişkin dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının 2. bendinin birinci cümlesinde yer alan “veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkan yok ise” ibaresi, 2. bendinin ikinci cümlesinde yer alan “Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen” ibaresi, 2. bendinin 2. ve 3. cümlelerinde “veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal” ibareleri ve 3. bendi yönünden;
Dava konusu Tebliğin “A.2. Tanımlar” başlıklı maddesinde ‘eşdeğer (muadil) parça’; “Bir motorlu aracın montajında kullanılan esas-orijinal parçaların değiştirilmesi amacıyla üretilen, ilgili mevzuat (yönetmelik, standard, teknik düzenleme) çerçevesinde belirlenen deney, muayene metotlarına göre orijinal parçayla (kütle, boyut, malzeme ve işlevsellik vb.) kıyaslanarak tespit edilen kriterlere uygunluğunun, Hazine Müsteşarlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde yetkili kuruluşlarca düzenlenecek belgeler yoluyla belgelendirilmesi gereken parçaları, (Bu kapsamda bir belgenin varlığı durumunda, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar eşdeğer kalitede olduğu varsayılır.)”, ‘orijinal parça’ ise; “Bir motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olan ve söz konusu motorlu aracın üretiminde veya montajında kullanılan parçaların veya yedek parçaların üretiminde sağlayıcı tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretilmiş yedek parçaları, ii) Aracın orijinal parçaları ile aynı üretim bandında üretilen yedek parçaları, (Bu parçaların, söz konusu aracın montajında kullanılan parçalarla aynı kalitede olduğunun ve araç üreticisi tarafından getirilen ölçütlere ve üretim standartlarına göre üretildiğinin Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde belgelendirilmesi halinde, belge konusu parçaların aksi iddia sahibince kanıtlanana kadar orijinal yedek parça olduğu varsayılır.) iii) İlgili mevzuat çerçevesinde ömrünü tamamlamış araçlardan veya Hazine Müsteşarlığınca belirlenecek esaslara göre hasarlı araçlardan çıkarılan kodlandırılmış, hasarsız, araç güvenliği ve çevre standartlarını karşılayan eşdeğer niteliğinde olmayan parçaları ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır.
5864 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 27.012017 tarih ve 29961 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 6770 sayılı Kanunun 32. maddesiyle değişik 11. maddesinin 6. fıkrasında; “Hasarın giderilmesine ve tazminatın ödenmesine yönelik olarak ilgili mevzuat çerçevesinde orijinale eşdeğerliği belgelendirilmiş parçaların kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar ilgili sigorta genel şartlarında belirlenir” hükmü yer almaktadır.
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının 2. bendinin 1. cümlesindeki ” veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkan yoksa” ibaresi yönünden;
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. fıkrasının 2. bendinin 1. cümlesinde; “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Sigortalı aracın zarar verdiği araçta, hasarlı parçanın tamir edilmesi mümkün değil ise, hasarlı parça orjinal ise; öncelikle orjinal parçayla değişimi, hasar gören araç sahibinin onayı bulunması veya orjinal parçayla değişiminin mümkün olmaması halinde eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimi hakkaniyet gereği olup, değişim önceliğini eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçaya veren düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Aksi halde, hasar gören aracın model yılından itibaren 3 yıl geçmiş olsa da, herhangi bir nedenle hasar tarihinden önce orjinali ile değiştirilmiş olan parçanın, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parçayla değiştirilmesi sonucunu doğuracaktır.
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının 2. bendinin ikinci cümlesinde yer alan “Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen” ibaresi, 2. bendinin 2. ve 3. cümlelerinde “veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal” ibareleri yönünden;
Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. bendinin 2. paragrafının 2. ve 3. cümlelerinde; “Hasar halinde, hasar gören parça, onarımı mümkün değilse veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkân yok ise orijinali ile değiştirilir. Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen motorlu araçlarda hasar gören parça, onarımı mümkün değilse öncelikle orijinali ile değiştirilir, orijinal parçanın bulunmaması durumunda eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değiştirilir.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Söz konusu düzenlemelerle, hasar gören araçların model yılına göre 3 yıl geçip geçmediği kriterine göre hasarlı parçanın, orjinal, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişim önceliği düzenlemiş olup, hasarlı parçaların onarılmasında her hal ve şartta orjinal olmayan parça haricinde parça kullanılmaması durumunda; karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortasının zorunlu bir sigorta olması, diğer bir deyişle sigorta firmalarının poliçe düzenlemekten imtina edemeyeceği bir sigorta türü olması nedeniyle mağdur olanın sigorta firmaları aleyhine sebepsiz zenginleşmesine sebebiyet vereceği açıktır.
Bu halde, dava konusu maddenin 2.1 fıkrasının 2. bendinin ikinci cümlesinde yer alan “Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen” ibaresi, 2. bendinin 2. ve 3. cümlelerinde “veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal” ibarelerinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının 3. bendi yönünden;
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1. bendinin 3. paragrafında; “Eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişim mümkün olduğu halde, sigortacının bilgisi ve onayı dahilinde olmadan orijinal parça ile onarım sağlanır ise sigortacının sorumluluğu, sigortacının kaza tarihi itibariyle benzer hasarlardaki onarım uygulamasına göre, eşdeğer veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça bedeli ile sınırlıdır. Sigortacı bu paragraf kapsamındaki onaya ilişkin tercihini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü içinde onarım merkezine veya hak sahibine bildirmediği durumda onayı varsayılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
Söz konusu düzenleme, aynı maddenin 2.1. fıkrasının 2. bendinin ilk cümlesindeki “”parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça” ibaresi hariç hukuka uygun olduğu görülen 2. bendinin uygulanması aşamasında sigortacının sorumluluğunun sınırını düzenlemekte olup, bu haliyle mezkur düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.2. fıkrasının ilk cümlesinde yer alan “bu madde uyarınca Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan,” ibaresi ve “Bu durumda sigortacı, araç kaza tarihi itibariyle anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabilir. Sigortacı söz konusu bedel uygulaması hakkında hak sahibini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü içinde bilgilendirir. Sigortacı bu süre içinde anılan bildirimi yapmadığı takdirde bildirim konusu bedeli hak sahibine karşı ileri süremez.” şeklindeki 2., 3. ve 4. cümleleri ile 2.3. fıkrası yönünden;
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.2. fıkrasında; “Hak sahibi aracının, bu madde uyarınca Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan, dilediği onarım merkezinde onarılmasını talep edebilir. Bu durumda sigortacı, araç kaza tarihi itibariyle anlaşmalı olduğu onarım merkezinde onarılsaydı uygulanacak parça, tedarik, işçilik ve diğer hususlara göre belirlenecek bedele göre ödeme yapabilir. Sigortacı söz konusu bedel uygulaması hakkında hak sahibini hasar ihbarından itibaren 2 iş günü içinde bilgilendirir. Sigortacı bu süre içinde anılan bildirimi yapmadığı takdirde bildirim konusu bedeli hak sahibine karşı ileri süremez.”
Tebliğin dava konusu maddesiyle, hak sahiplerine araçlarını Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan istedikleri merkezde tamir ettirme imkanı getirilmiş, ancak sigortacıya da maliyet kontrolünü sağlamak üzere süreye (2 iş günü) tabi olarak anlaşmalı servis bedelini ileri sürme olanağı tanınmıştır.
Bu haliyle zorunlu trafik sigortasının tarafı olmayan zarar gören üçüncü kişiye istediği onarım merkezine gitme, sigortacıya da bu onarım merkezi ve anlaşmalı merkez arasında 2 iş günü ile sınırlı olarak karşılaştırma yapma hakkı tanıyarak maliyet kontrolü ve kötüniyetli kullanımların önüne geçilmesini sağlamak üzere getirilen düzenlemede tarafların hak ve yükümlülükleri açısından makul bir denge gözetildiği görüldüğünden, dava konusu Tebliğin 2.2. fıkrasında yer alan düzenlemelerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Dava konusu Tebliğin “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.3 fıkrası yönünden;
Söz konusu düzenleme, zarar görenin aracında yapılacak onarımın masraflarının zarar gören aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değerini aşması ve aynı zamanda eksper raporu ile aracın onarım kabul etmez bir hale geldiğinin tespit edilmesi durumunda, aracın tam hasara uğramış sayılacağı belirtildikten sonra sigorta şirketi tarafından zarar görene tazminat ödenmesinin şekli koşulları düzenlenmiş olup, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortasının zorunlu bir sigorta olması ve diğer bir deyişle sigorta firmalarının poliçe düzenlemekten imtina edemeyeceği bir sigorta türü olması nedeniyle, sigortacının onarım yapmaya/yaptırmaya ilişkin sorumluluğununu aracın rizikonun gerçekleştiği tarihteki değeri ve onarım kabul edip etmemesi ile sınırlayan mezkur düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.4. fıkrasının; “Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekaletnameyi vermek zorundadır.” şeklindeki ikinci cümlesi yönünden;
Dava konusu Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.4. fıkrasında; “Dava açılması halinde, sigortalının ihbarı ile sigortacı takip ve idare etmek üzere davaya her aşamada dahil olur. Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekâletnameyi vermek zorundadır. Sigortacı karşı taraf lehine hükmedilen dava masrafları ile mahkemece hükmedilen karşı taraf avukatlık ücretlerini ödemekle yükümlüdür. Şu kadar ki, hükmolunan tazminat sigorta bedelini geçerse, sigortacı bu masrafları sigorta bedelinin tazminata oranı dahilinde öder.” hükmüne yer verilmiştir.
Mevzuatımızdaki düzenlemelere göre, savunma hakkının kullanılabilmesi için avukatın yardımı şart değildir. Nitekim, Anayasa’nın 36. maddesinde, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmüne yer verilmiş, Avukatlık Kanunu’nun 35. maddesinde de, “Dava açmaya yeteneği olan herkes kendi davasına ait evrakı düzenleyebilir, davasını bizzat açabilir ve işini takip edebilir.” denilmek suretiyle yukarıda değinilen hususa vurgu yapılmıştır.
Bununla birlikte, Avukatlık Kanunu’nun 35. ve 63. maddeleri uyarınca birey, savunma hakkının kullanımında bir başkasının yardımını istiyorsa o kişinin baro levhasına kayıtlı ve işten yasaklanmamış bir avukat olması gerekmektedir. Savunma hakkının olmazsa olmazı ise Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde de belirtildiği üzere bireyin avukatını serbestçe belirleme hakkıdır.
Anayasanın “Çalışma ve sözleşme hürriyeti” başlıklı 48. maddesinin birinci fıkrasında, herkesin dilediği alanda sözleşme hürriyetine sahip olduğu, “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. maddesinde, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı, 6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun “Sözleşme özgürlüğü” başlıklı 26. maddesinde, tarafların, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebileceği, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlık sözleşmesinin kapsamı” başlıklı 163. maddesinin birinci fıkrasında ise Avukatlık sözleşmesinin serbestçe düzenleneceği hükümlerine yer verilmiş olup, sözleşme özgürlüğü uyarınca kişiler, hukuksal ilişkilerini özgür iradeleriyle ve sözleşmelerle düzenlemekte serbesttir.
Bu durumda, Anayasa uyarınca sözleşme özgürlüğünün sınırlanabilmesinin ancak kanunla mümkün olabilmesi karşısında, anılan Tebliğ düzenlemesi ile sözleşme özgürlüğüne sınırlama getirilmesinin Anayasada güvence altına alınan sözleşme hürriyetine aykırı olduğu gibi, Yasadan kaynaklı bir hak olan bireyin avukatını serbestçe belirlemesi hakkının Tebliğ ile ortadan kaldırılması sonucunu doğuran düzenlemede hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Dava konusu Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.4 Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinde yer alan; “veya trafik kurallarının ihlali sonucu meydana gelmişse” ibaresi yönünden;
Tebliğin “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinde; “Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,……” düzenlemesine yer verilmiştir.
Sigortalıya rücu nedenlerini düzenleyen maddenin (a) bendinde sorumluluk için “kasıt veya ağır kusurun bulunması” şart koşulmuş iken (b) bendinde bu ayrımın yapılmadığı görülmektedir. “Trafik kurallarının ihlali” kasıt veya ağır kusur ile gerçekleşebileceği gibi, hafif kusur, kusursuz olma ve hatta meşru müdafaa halinde dahi gerçekleşebilecektir.
Önceki tebliğlerde ve kanunda yer almayan dava konusu edilen ibare nedeniyle 3. kişinin zararlarını güvence altına almak için prim ödeyen sigortalının bir de trafik kuralının ihlalinden kaynaklı zararları ödemek zorunda kalacağı, her trafik ihlalinde sigortalının kusurlu olamayacağı ve dolayısıyla kendisine sigortacı tarafından rücu edilemeyeceği açıktır.
Bu durumda; “veya trafik kurallarının ihlali sonucunda meydana gelmiş ise” ibaresinde ihlalin herhangi bir manevi unsuruna (kast, kusur, kusursuzluk) yer verilmemesi nedeniyle hukuka uyarlık görülmemiştir.
Kaldı ki; 02.02.2016 tarihli ve 29612 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan değişiklikle dava konusu ibarenin “veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmiş ise” şeklinde değiştirildiği anlaşılmıştır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in dava konusu edilen diğer maddeleri yönünden;
Yukarıda metnine yer verilen hükümler değerlendirildiğinde, karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının düzenlenmesi konusunda Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’nın yetkili olduğu açıktır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91. maddesinde yer alan; “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.” hükmü uyarınca karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacının sorumluluğu işletenin sorumluluğu ile aynı içeriğe sahiptir. Bu nedenle işletenin sorumluluğuna dahil olmayan bir zarar için zorunlu trafik sigortasının da teminat sunması beklenemez.
6704 sayılı Kanun ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinde yapılan değişiklikle zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğu, söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanacağı hükme bağlanarak zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların hesaplanma usul ve esasları konusunda davalı idarenin yetkili olduğu belirtilmiş, 92. maddede yapılan değişiklikle de maddede sayılan sigorta kapsamı dışında sayılan hususlara ek olarak; hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat taleplerinin ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan taleplerin zorunlu mali sorumluluk sigortası dışında kaldığı vurgulanmıştır.
Öte yandan, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında karşılanması gereken zararlar sigortalı tarafından ödenmesi gerekli sigorta primi tutarına doğrudan etki edeceğinden sigorta sisteminin taraflar üzerindeki yükünün makul seviyede tutulması ve objektif kurallara bağlanması zorunlu sigorta sisteminin sürdürülebilirliği ve uygulama birliği sağlanması açısından zorunludur.
Bu durumda; dava konusu Tebliğ’in “A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddesinin (a) bendinin “Değer kaybının tespiti bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenir” cümlesinin, (b) bendinin “Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” cümlesinin, (c) bendinin birinci cümlesinde yer alan “bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır” ibaresinin, (ç) bendinde yer alan “bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır” ibaresinin, “A.6 Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinin; a, b, c, d, i, j, k, l, n ve o bentlerinin, “EK:1: Değer Kaybı Hesaplaması” başlıklı, “EK:2 Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması” başlıklı ve “EK:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” başlıklı bölümlerinin; Kanunun verdiği yetkiye uygun olarak düzenlendiği, üst normlara ve hukuka aykırı olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; 14.05.2015 tarih ve 29355 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’na ilişkin Tebliğ’in “B.2. Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin 2.1 fıkrasının ikinci bendinin birinci cümlesindeki “veya eşdeğer parça veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal parça ile değişimine imkan yok ise” ibaresinin, 2.4 fıkrasının “Sigortalı, sigortacının göstereceği avukata gereken vekâletnameyi vermek zorundadır.” şeklindeki ikinci cümlesinin ve “B.4. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlıklı maddesinin (b) bendinde yer alan “veya trafik kurallarının ihlali” ibaresinin İPTALİNE, “A.2. Tanımlar” başlıklı maddesinin (f) fıkrasının (ii) ve (iii) bentleri, “A.5 Kapsama Giren Teminat Türleri” başlıklı maddesinin (a) bendinin “Değer kaybının tespiti bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenir” cümlesi, (b) bendinin “Sağlık giderleri teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” cümlesi, (c) bendinin birinci cümlesinde yer alan “bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek teminattır” ibaresi, (ç) bendinde yer alan “bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır” ibaresi, “A.6 Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı maddesinin; a, b, c, d, i, j, k, l, n ve o bentleri, “B.2 Tazminat ve Giderlerin Ödenmesi” başlıklı maddesinin; 2.1. fıkrasının ikinci cümlesi, 2.1. fıkrasının 2. bendinin ikinci cümlesinde yer alan “Kaza tarihine göre model yılından itibaren 3 yılı geçmeyen” ibaresi, 2.1. fıkrasının 2. bendinin 2. ve 3. cümlelerinde “veya ömrünü tamamlamış araçlar mevzuatı kapsamındaki araçlardan elde edilen orijinal” ibareleri, 2.1. fıkrasının 3. bendi, 2.2. fıkrasının ilk cümlesinde yer alan “bu madde uyarınca Hazine Müsteşarlığınca belirlenen ölçütleri karşılayan,” ibaresi ve aynı fıkranın 2., 3. ve 4. cümleleri, 2.3. fıkrası, “EK:1: Değer Kaybı Hesaplaması” başlıklı, “EK:2 Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Hesaplaması” başlıklı ve “EK:3 Sürekli Sakatlık Tazminatı Hesaplaması” başlıklı bölümleri yönünden DAVANIN REDDİNE, aşağıda dökümü yapılan 379,60 TL yargılama giderinin haklılık oranı dikkate alınarak 189,80 TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına, 189,80 TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı’na, 1.980,00TL duruşmalı vekâlet ücretinin de davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen otuz (30) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz yolu açık olmak üzere, 27/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.