Danıştay Kararı 15. Daire 2015/9057 E. 2016/3217 K. 05.05.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/9057 E.  ,  2016/3217 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/9057
Karar No : 2016/3217

Temyiz Edenler : 1-
Vekilleri :
2- (Davalı)
Vekilleri :
İstemlerin Özeti : …. İdare Mahkemesi’nin …. günlü, E:….; K:…sayılı kararının, hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Davalı idare tarafından Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi :Temyiz konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirket tarafından yürütülen kampanya kapsamında, katılımcıların ödemelerinin teminat altına alınmaması ve kampanyalı konut satışında bulunulmasının 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 7. maddesine aykırı olduğundan bahisle davacı şirkete toplam 234.440-TL para cezası verilmesine ilişkin 26.05.2014 gün ve 2014/47 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince; 2577 sayılı Kanun’un 7’nci maddesinin 1’inci fıkrasında “Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hâllerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.” hükmüne yer verildiği, diğer yandan; davaya konu işlemin tesisine esas alınan ihlal tarihinde yürürlükteki 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 26/3 maddesinde “Bu Kanun hükümlerine göre verilen idarî yaptırım kararlarına karşı 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu hükümlerine göre kanun yoluna başvurulur. Ancak, idare mahkemesinde dava, işlemin tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde açılır. İdare mahkemesinde iptal davası açılmış olması, kararın yerine getirilmesini durdurmayacağının” düzenlendiği, 4077 sayılı Kanun’a göre idarî yaptırım uygulanmasını öngören dava konusu işlemin 06.06.2014 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği, işlemde açıkça yukarıda anılan hükümden bahisle dava süresinin tebliğ tarihinden itibaren on beş gün olduğunun belirtildiği, buna karşılık bakılan davanın 24.06.2014 tarihinde açıldığı, bu durumda 06.06.2014 tarihinde tebliğ edilen işleme karşı onbeş günlük dava açma süresinin son günü olan 21.06.2014 gününün cumartesiye rastlaması nedeniyle 23.06.2014 pazartesi günü mesai sonuna kadar uzayan dava süresi geçirildikten sonra, 24.06.2014 tarihinde açılan işbu davada süre aşımı bulunduğundan, esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın süreaşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Davalı idare tarafından vekalet ücreti yönünden davacı tarafından esas yönünden adı geçen Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Olayda 4077 sayılı Kanun’a göre idarî yaptırım uygulanmasını öngören dava konusu işlemin 06.06.2014 tarihinde davacı şirkete tebliğ edildiği, işlemde açıkça yukarıda anılan hükümden bahisle dava süresinin tebliğ tarihinden itibaren on beş gün olduğunun belirtildiği, buna karşılık bakılan davanın 24.06.2014 tarihinde açıldığı, bu durumda 06.06.2014 tarihinde tebliğ edilen işleme karşı onbeş günlük dava açma süresinin son günü olan 21.06.2014 gününün cumartesiye rastlaması nedeniyle 23.06.2014 pazartesi günü mesai sonuna kadar uzayan dava süresi geçirildikten sonra, 24.06.2014 tarihinde açılan işbu davada süre aşımı bulunduğundan, esasının incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın süreaşımı yönünden reddine karar verildiği görülmüştür.
08/03/1995 gün ve 22221 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4077 sayılı Kanun, 28/11/2013 gün ve 28835 sayılı 6502 sayılı Kanunun 86. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve 87. maddesi ile de bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay sonra yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 26/3 maddesinde, işlemin tebliğinden itibaren onbeş gün içerisinde dava açılabileceğinin düzenlendiği, Mahkeme tarafından bu hükme dayanılarak 08.04.2015 tarihinde süre yönünden davanın reddine ilişkin karar verildiği, Mahkemenin karar verdiği tarihte yürürlükte bulunan ve davacı lehine düzenleme getiren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 78. maddesinde dava açma süresinin, işlemin tebliği tarihinden itibaren otuz gün olarak düzenlendiği, hatta mahkemede dava açıldığı tarihte de (24.06.2014) yeni Kanunun yürülüğe girmiş olduğu (28.05/2014), bu hükme dayanılarak davacının davasını işlemin tebliği tarihinden itibaren 17. günde açtığı görülmüştür. Somut olayda davacının bu lehe düzenlemeden faydalanması hakkaniyet gereğidir.
Öte yandan; süresinde vekili aracılığıyla savunma vermesine rağmen davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmediği görülmüştür.Yeniden verilcek kararda bu hususda irdelenmelidir.
Bu durumda; Mahkeme tarafından yukarıda yer verilen mevzuat hükmü kapsamında davacının durumunun değerlendirilip bir karar verilmesi gerekirken davacının lehine olan bu hüküm kapsamında değerlendirilmenin yapılmadığı anlaşılmakta olup, temyize konu mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle,…. İdare Mahkemesi’nin …. günlü, E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.