Danıştay Kararı 15. Daire 2015/8838 E. 2015/8769 K. 15.12.2015 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/8838 E.  ,  2015/8769 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/8838
Karar No : 2015/8769

Temyiz Eden (Davacı) : .
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
Vekili :
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:…sayılı kararının hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek, temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Davacıya uygulanan idari yaptırım yerinde olmakla birlikte; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 28.11.2013 tarih ve 28835 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 86.maddesi ile yürürlükten kaldırıldığından ve dava konusu işlemle davacıya uygulanan idari yaptırıma ilişkin 6502 sayılı Kanunda davacı lehine düzenleme söz konusu olduğundan, davacı lehine olan hükmün uygulanması gerektiği görüşüyle temyize konu mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirket nezdinde Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müfettişlerince yapılan inceleme sonucu düzenlenen 07.03.2014 tarih ve 347-C/02 sayılı İnceleme Raporunda; şirketin satış sonrası sunulan hizmetlerde, 204 adet üründe, azami tamir süresi olan 20 iş günlük sürenin aşılmasının Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 6.maddesine ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 13.maddesine aykırılığından bahisle, aynı Kanunun 25/2.maddesi uyarınca, 2012 yılında gerçekleşen 120 adet tüketici işleminin her biri için 120 TL. olmak üzere 120×270-TL.=32.400-TL.; 2013 yılında 76 adet tüketici işleminin her biri için 291-TL. olmak üzere 76×291-TL=22.116-TL.; 2014 yılında 8 adet tüketici işleminin her biri için 302-TL.olmak üzere 8×302-TL.=2.416-TL.olmak üzere toplam 56.932-TL para cezası uygulanmasının, yine şirketin satış sonrası sunulan hizmetlerinde, 98 adet üründe, malın arızasının 10 iş günü içerisinde giderilememesi halinde, malın tamiri tamamlanıncaya kadar benzer özelliklere sahip başka bir malı tüketicinin kullanımına tahsis etmemesinin Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 6.maddesine ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 13.maddesine aykırılığından bahisle, aynı Kanunun 25/2.maddesi uyarınca 2012 yılında gerçekleşen 60 adet tüketici işleminin her biri için 270-TL.olmak üzere 60×270-TL.=16.200-TL.; 2013 yılında 36 adet tüketici işleminin her biri için 291-TL.olmak üzere 36×291-TL.=10.476-TL.; 2014 yılında 2 adet tüketici işleminin her biri için 302-TL.olmak üzere 2×302-TL.=604-TL; toplamda 27.280-TL.para cezası uygulanmasının teklif edilmesi üzerine, ‘nce anılan miktarda para cezası verilmesine ilişkin 12.05.2014 tarih ve D-4273 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesi’nce, davacı şirketin tek ithalatçısı ve distrübütörü olduğu, ‘…’ marka elektronik cihazların, yine tek yetkili servis istasyonu olan …Telefon Onarım ve Tic. Ltd. Şti. ünvanlı servis istasyonlarında, 2012, 2013 ve 2014 yılları için toplam 302 adet tüketiciye ait olan ürün satış sonrası hizmetlerin verilmesinde Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 6. maddesine aykırı hareket edildiğinin yapılan inceleme sonrasında müfettiş raporu ile de sabit olan davacı şirket hakkında, ayrıntılarına yer verilen mevzuat uyarınca tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, şirketin sözleşmesel ilişki içerisinde bulunduğu yetkili servis istasyonları ile faaliyet gösterdiği ve tüketiciye işbu servisler aracılığıyla satış sonrası hizmetlerinin eksiksiz verildiği, ne şirkete ne de yetkili servislerine inceleme yapıldığına ve sonuçlarına ilişkin tutanaklar ve inceleme raporunun tebliğ edilmediği, hangi mal ve ürüne ilişkin hizmete aykırılıktan ceza kararı verildiğinin bilinmediği, ceza tutarının ne şekilde tespit ve hesap edildiğinin anlaşılamadığı, işlemin hukuka aykırı olduğu, mahkeme kararının da eksik incelemeye dayalı verildiği iddia edilerek kararın bozulması talep edilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, 07.03.2014 tarih ve 347-C/02 sayılı İnceleme Raporunda, … marka elektronik cihaz ve ürünlerin ithalatçısı ve distribütörü olan davacı şirketin, Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin ekli listesinde yer alan kurulması zorunlu servis istasyonları sayısı ile ilgili yükümlülüğünü yerine getirdiği; bu bağlamda bilgisayarlar için 21 adet, cep telefonları için 20 adet servis istasyonu olduğunun rapor edildiği; davacının, davalı Kurumla yazışmasında, satış sonrası verilen servis hizmetinin, üretici firma Motorola’nın isteği doğrultusunda kendisinin yetkilendirdiği teknik servis olan … Ltd.Şti. noktaları tarafından verildiği, tüketicilerin bu servislere getirdiği cihazların kargo ile … yönlendirildiği ve gerekli servis işlemlerinin Teleservice noktalarında yapıldığının ifade edildiği, davalı Kurumun adı geçen servis firmasına 01.01.2012 tarihinden bu yana servise bakım, onarım amaçlı getirilen ürünlerin servise giriş tarihi, tüketiciye teslim tarihi ve yapılan işlemler ile garanti kapsamında olanlar ve olmayanları ayıracak şekilde gönderilmesinin istendiği, adı geçen servis firmasınca bu istek doğrultusunda bilgi ve belge gönderildiği, davalı idarece, davacı ve servis şirketi tarafından ibraz edilen belgeler üzerinde inceleme yapılıp rapor hazırlandığı görülmüştür.
Mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 13.maddesinde, ”Bakanlık hangi sanayi mallarının garanti belgesi ile satılmak zorunda bulunduğunu ve bu malların arızalarının tamiri için gereken azami süreleri Türk Standartları Enstitüsünün görüşünü alarak tespit ve ilanla görevlidir.” hükmüne yer verilmiş, bu maddeye dayanılarak hazırlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 6.maddesinde malın tamir süresinin Yönetmeliğe ekli listedeki azami tamir süresini geçemeyeceği, malın tamir süresinin 10 iş günü içerisinde giderilememesi halinde, imalatçı, üretici veya ithalatçının malın tamiri tamamlanıncaya kadar benzer özelliklere sahip başka bir malı tüketicinin kullanımına tahsis etmek zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır. Aynı Kanunun 15.maddesinde ise garanti belgesi ile satılmak zorunda olan bir sanayi malının garanti süresi sonunda arızalanması durumunda, o malın Bakanlıkça belirlenen azami tamir süresinde onarımının zorunlu olduğu ve Bakanlığın hangi mallar için servis istasyonlarının kurulmasının zorunlu olduğu ile servis istasyonlarının kuruluş ve işleyişine dair usul ve esasları, Türk Standartları Enstitüsünün görüşünü alarak tespit ve ilanla görevli olduğu ifade edilmiş; bu maddeye dayanılarak hazırlanan Sanayi Mallarının Satış Sonrası Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin 16.maddesinde servis istasyonlarının ayrı bir tüzel kişiliği olsa dahi imalatçı-üretici ve/veya ithalatçıların satış sonrası hizmetlerin verilmesi noktasında servis istasyonları ile müşterek ve müteselsil sorumlu oldukları; 25.maddesinde ise 12, 13, 14 ve 15 inci maddelerde belirtilen yükümlülüklerden her birine aykırı hareket edenlere ikiyüz Türk Lirası idarî para cezası verileceği hükmü getirilmiştir.
4077 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran 6502 sayılı Kanun’un satış sonrası hizmetleri düzenleyen 58.maddesinde; “(1) Üretici veya ithalatçılar, ürettikleri veya ithal ettikleri mallar için Bakanlıkça belirlenen kullanım ömrü süresince, satış sonrası bakım ve onarım hizmetlerini
sağlamak zorundadır.
(2) Üretici veya ithalatçılar, yönetmelikle belirlenen mallar için Bakanlıkça onaylı satış sonrası hizmet yeterlilik belgesi almak zorundadır.
(3) Bir malın yetkili servis istasyonlarındaki tamir süresi, yönetmelikle belirlenen azami süreyi geçemez.” hükmüne yer verilmiş, Kanunun 58.maddesine dayanılarak hazırlanan Satış Sonrası Hizmetler Yönetmeliğinin 14.maddesinin 4.fıkrasında malın garanti süresi içerisinde, yetkili servis istasyonuna veya satıcıya tesliminden itibaren arızasının 10 iş günü içerisinde giderilememesi halinde, üretici veya ithalatçının; malın tamiri tamamlanıncaya kadar, benzer özelliklere sahip başka bir malı tüketicinin kullanımına tahsis etmesinin zorunlu olduğu hüküm altına alınmıştır.
Gerek mülga 4077 sayılı Kanun ve uygulama yönetmelikleri gerekse de 6502 sayılı Kanun ve uygulama yönetmeliklerinde satış sonrası hizmetlere ilişkin uygulama usul ve esasları benzer şekilde düzenlenmiş ise de ihlal halinde uygulanacak yaptırım yönünden yeni Kanun’ da lehe düzenleme getirilmiş; 6502 sayılı Kanun’un 77.maddesinde 58.maddeye aykırı davranan üretici ve ithalatçılar hakkında, servis istasyonlarında tespit edilen eksiklik ve aykırılıklarla ilgili olarak her bir servis istasyonu için 1.000 TL idari para cezası verilmesi öngörülmüştür.
Buna göre; 28/05/2014 tarihinden önce 4077 sayılı Kanun’un servislerde görülen azami tamir süreleriyle ilgili hükümlerine aykırı hareket edenlere uygulanacak müeyyide, her bir sözleşme adedince 200-TL. idari para cezası verilmesi iken; 6502 sayılı Kanunda anılan yükümlülüklere aykırı hareket edenlere uygulanacak müeyyide her bir sözleşme uyarınca para cezası verme şeklinde değil, ihlalin yapıldığı her bir servis istasyonu için 1.000 TL para cezası olarak yeniden düzenlenmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 3. maddesinde; Kanun’un, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, diğer genel hükümlerinin ise, idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı hükmü yer almıştır.
Aynı Kanun’un 5. maddesinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler bakımından da uygulanacağı, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Zaman bakımından uygulama” başlıklı 7. maddesinde ise, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanacağı ve infaz olunacağı belirtilmiştir.
Kabahatler Kanunu’nun anılan hükümlerinin gözardı edilerek karar verilmesi mümkün olmadığı gibi, bir çeşit hukuk güvenliği sağlayan ve günümüz temel ceza hukuku ilkelerinden biri olan lehe kanun uygulamasından davacının mahrum edilmesinin de düşünülemeyeceği açıktır.
Bu durumda, 4077 sayılı Kanunun 13. ve 15. maddesine aykırılığı tespit edilen davacıya uygulanan idari yaptırımın yerinde olduğu ancak 4077 sayılı Kanun ile ihtilafa konu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde uygulanacak yaptırım için, 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Kanunun 58. maddesine aykırılık halinde müeyyideyi düzenleyen 77.maddesinin 10. fıkrası ile daha düşük miktarlı para cezasının öngörüldüğü anlaşılmakla, 6502 sayılı Kanun ile lehe olacak şekilde getirilen düzenlemenin davacı lehine uygulanması gerektiği göz önünde bulundurulduğunda; İdarece, davacı şirkete verilecek idari para cezasının hesaplanmasında şirketin sözleşme yaptığı yetkili servis istasyonlarından hangisinde ya da hangilerinde yaptırıma konu aykırılık olduğunun idarece tespit edilerek her bir servis istasyonu için mevzuatta öngörüldüğü tutarda para cezası uygulanması gerektiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulü ile …İdare Mahkemesi’nin … günlü, E:…; K:… sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı Kanunun 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 15/12/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:
Dava konusu işlemde uygulanan yaptırımın, idari tedbir niteliğinde bir idari işlem olduğu, idari işlemlere, tesis edildikleri tarihteki mevzuat hükmü uygulanması gerektiğinden sonraki mevzuat değişikliklerinin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 5. maddesi dikkate alınarak uygulanamayacağından Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.