Danıştay Kararı 15. Daire 2015/8536 E. 2016/1678 K. 14.03.2016 T.

Danıştay 15. Daire Başkanlığı         2015/8536 E.  ,  2016/1678 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONBEŞİNCİ DAİRE
Esas No : 2015/8536
Karar No : 2016/1678

Karar Düzeltme İsteminde Bulunan (Davalı) :
Vekili :
Karşı Taraf(Davacı) :
Vekili :
İstemin Özeti : Danıştay 15. Dairesi’nin 15/04/2015 günlü, E:2014/9816; K:2015/2147 sayılı kararının usul ve hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : İstemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onbeşinci Dairesi’nce tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelenerek davalı tarafın karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin bozma kararı kaldırılarak gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından, … Devlet Hastanesinde Kasım 2006 tarihinde yapılan ameliyat sonrasında bacağına konulan platinin kırılması ve tedavisinde gerekli özenin gösterilmemesi nedeniyle %24,6 oranında kalıcı iş görmez hale geldiğinden bahisle 1.000-TL maddi(fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere) ve 100.000-TL manevi tazminatın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… İdare Mahkemesi’nce; davacının 2006 yılında meydana gelen olayda yaralanmasından dolayı, Kasım 2012 tarihinde %24,6 oranında kalıcı iş görmez hale geldiğine ilişkin Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan raporunun tek başına yeni bir hukuki durum yaratmadığı, bu rapor üzerine tazminat istemiyle idareye yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine, uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılan davada, 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinde öngörülen bir yıl ve herhalde olay tarihinden itibaren beş yıllık sürelerin geçmesi nedeniyle süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın süre aşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
İdare Mahkemesi kararı “eksik inceleme ve araştırma sonuçlarına dayalı olarak verildiği gerekçesiyle” Dairemiz tarafından bozulmuştur.
Davalı tarafından, davanın süresinde olmadığı ileri sürülerek anılan Mahkeme kararının onanması istenilmektedir.
2577 sayılı Yasanın 7. maddesinin 1. fıkrasında; dava açma süresinin özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu kuralına yer verilmiştir. Aynı Yasanın “Doğrudan Doğruya Tam Yargı Davası Açılması” başlıklı 13. maddesi 1. fıkrasında, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu; bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava açma süresinde dava açılabileceği kurala bağlanmıştır.
Yasayla öngörülen tam yargı davaları idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminini ifade etmektedir. Bu nedenle tam yargı davasının açılabilmesi için eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın ortaya çıkması zorunludur.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir olayı, bir tutumu; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları anlatır.
Söz konusu eylemlerin idariliği ve doğurduğu zarar bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme ve hatta ceza yargılamaları sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Özellikle kamu görevlilerinin idari bir tasarruf yaparken, mevzuatın, üstlendiği ödevin ve yürüttüğü hizmetin kural, usul ve gereklerine aykırı olarak, kendisine izafe edilebilecek boyutta ve biçimde, ancak gene de resmi yetki, görev ve olanaklardan yararlanarak, onları kullanarak hareket ettiği, bu nedenle de idaresinden tamamen ayrılmasını önleyen ve engelleyen görev kusurları nedeniyle doğan zararların tazmini istemiyle açılacak tam yargı davalarında eylemin idariliği, bazen ceza davalarıyla personelin şahsi kusuru sonucu mu, yoksa görev kusuru sonucu mu zararın ortaya çıktığının belirlenmesinden sonra saptanabilmektedir.
Anılan Yasa hükmünde idareye başvuru için öngörülen, bir yıllık sürenin, idari eylemin tamamlandığı ve yol açtığı zararın ortaya çıktığı tarihten itibaren hesaplanması gerekmektedir.
Esasen, idari eylemin tamamlandığı ve zararın tam olarak ortaya çıktığı tarih dikkate alınmadan bir yıllık sürenin hesaplanması, bazı hallerde dava açma hakkının kullanılamaması sonucunu doğuracaktır. Zararın ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldırır biçimde süre hesabı yapılmasının ise, hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Dosyadaki Bilgi ve Belgeler İncelendiğinde;
Davacının vinç operatoru olarak çalıştığı, geçirdiği kaza sonrası … Devlet Hastanesinde Kasım 2006 tarihinde yapılan ameliyat sonrasında bacağına konulan platinin kırılması ve tedavisinde gerekli özenin gösterilmemesi nedeniyle ilk olarak ilgili doktor aleyhine 17.11.2009 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tazminat davasının husumet yokluğu nedeniyle reddedildiği, bu kararın 04.04.2014 tarihinde kesinleşmesi üzerine, 10.10.2013 tarihinde açılan davada … İdare Mahkemesince verilen … gün ve E:…, K:… sayılı merciine tevdi kararı sonrası oluşan zımni ret kararı üzerine 22.05.2014 tarihinde bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın Çözümünde Eksikliği Tespit Edilen Hususlar;
1 – Uyuşmazlıkta, davacı tarafından 2006 yılında yapılmış olan söz konusu ameliyatın hatalı olduğunun 2009 yılında başvurmuş olduğu …Devlet Hastanesi ortopedi ve travmatoloji bölümünde kendisini muayene eden doktor tarafından kendisine söylenmiş olduğu, ayrıca davacının %24,6 oranında kalıcı iş göremezliğine dair Adli Tıp Kurumu tarafından rapor düzenlendiğinin iddia edildiği fakat; dosya içerisinde bu iddialara ilişkin bilgi ve belge bulunmadığı, bunların elde edilmesine yönelik mahkemece araştırma yapılmadığı görülmektedir.
2 – İlgili doktor aleyhine 17.11.2009 tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinde açıldığı ileri sürülen tazminat davasına ilişkin dava dosyası edinilerek, kesinleşme ve tebligata ilişkin hususlar değerlendirilerek süre hususu yeniden irdelenmelidir.
3 – Yine tazminat istemiyle idareye başvuru yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa başvuru sonucu verilen yanıtın hangi tarihte tebliğ edildiği araştırılmalıdır.
4- Davacının dava açma süresinin başlangıcına ilişkin iddialarını ve ilgili merciine tevdi kararının da davacıya ne zaman tebliğ edildiği irdeleyecek şekilde bir inceleme ve araştırma yapılarak, 2577 sayılı kanun kapsamında dava açma süresine ilişkin hususlar yeniden değerlendirilerek ve açıkça ortaya konulduktan sonra dava hakkında karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın çözümü için yeterli araştırma yapılmadan eksik inceleme sonucu verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…; K:…sayılı kararının yukarıda yer verilen gerekçelerle BOZULMASINA, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, 14/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.